TBMM
Kurtulmuş, TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Meclis'te verdiği resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yeni yasama yılının hayırlı olmasını dileyen Kurtulmuş, "Güzel bir başlangıç. Gönlümüz arzu eder ki TBMM'de nezaket, siyasi olgunluk içerisinde, her türlü konuyu alabildiğince tartışan ama sonuçta bu tartışmalarını siyasi nezaket sınırları içerisinde gerçekleştiren bir dönemi icra edelim." diye konuştu.
Meclisin önceki yasama yılında bin 512 saat çalıştığına dikkati çeken Kurtulmuş, zaman zaman ortaya çıkan, karşı tarafı yok sayan kaba sözlerin ya da birtakım şiddet görüntülerinin TBMM'nin siyasi olgunluğunun üzerine bir gölge gibi düştüğünü, bunun olmaması gerektiğini ifade etti.
Bunun için gelecek günlerde bütün partilerle bu konuların görüşülebileceği bir zeminin oluşması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Hele hele çevremiz bir ateş çemberi değil artık bir ateş çukuruna dönüşmüşken, bu bölgedeki devletlerin neredeyse varlığı, egemenliği büyük tehlikeler altındayken, Türkiye, siyonizmin ve Netanyahu hükümetinin nihai hedefinde olan bir ülkeyken bizim basit meseleleri, kavga, ayrışma vesilesi haline getirmek gibi bir lüksümüz olamaz. Dolayısıyla siyasi tartışmalarımızı yapacağız, her türlü siyasi mücadelemizi vereceğiz ama olgunluk içerisinde Türkiye'nin milli menfaatlerinde bir araya gelmeyi başaran bir üslupla çalışmalarımıza devam edeceğiz diye ümit ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın verimli geçmesini dileyerek, yeni anayasa yapımı ve Meclis İçtüzüğünde değişiklik yapılması gibi önemli köklü değişikliklerin gündeme gelmesinin muhtemel olduğunu söyledi. Kurtulmuş, partilerin bununla ilgili görüşlerini ortaya koyacağını belirtti.
"Siyasi partilerimizin vaatlerinden cesaret alarak yola çıktık"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, görüşmelere ne zaman başlanacağına ilişkin soru üzerine, "Hemen Meclis açıldıktan sonra önemli konularımızdan birisi bu olacak." dedi.
Geçen sene yaptıkları görüşmelerde hemen hemen hiçbir partinin kapıyı kapatmadığını anlatan Kurtulmuş, Meclis'te temsil edilen siyasi partilerin tamamının ya seçim beyannamelerinde ya parti programlarında "yeni anayasa"dan veya anayasada köklü değişikliklerden bahsedildiğini belirtti.
Kurtulmuş, "Çalışmalarımıza başlarken biraz da partilerimizin geçmiş dönemlerde ortaya koyduğu bu vaatlerinden cesaret alarak yola çıktık. Nihayetinde Türkiye'nin özgürlükçü, demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı ve gerçekten güçler ayırımı prensibini esas alan çağdaş bir anayasaya ihtiyacı var. Bu anayasayı yapabilirse bu Meclis yapar." değerlendirmesinde bulundu.
Bir yıl içerisinde bütün bu konuların olgunlaşacağını dile getiren Kurtulmuş, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, hukuk camiasının, bir takım kanaat gruplarının, kimin fikri varsa tartışılması; Anadolu'nun bir çok yerinde yapılan toplantılarla bu görüşlerin gündeme gelmesini temin etmek gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, "TBMM Başkanı olarak benim bu süreçte yapacağım şey; olgun, açık, şeffaf ve herkesin işin içerisinde olduğu, herkesin görüşlerine itibar edildiği bir müzakere sürecini yürütebilmektir. Burada iyi niyetli, samimi olarak görüşler ortaya çıkarsa; ben sonuç alabileceğimizi ümit ediyorum." diye konuştu.
"Meclis çalışmasına başlasın, zaten çok yoğun yasama faaliyetleri de işin içerisinde, süratle en kısa zamanda partilerle görüşmeyi başlatacağız." diyen Kurtulmuş, bir partinin ya da partilerin anayasası olamayacağına, partilerin anayasa teklifi olabileceğine işaret etti.
En doğrusunun parlamentoda en yüksek konsensüse ulaşabilmek olduğunu da belirten Kurtulmuş, "Bunun için de parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin önyargısız bir şekilde bir araya gelmesi, müzakere etmesi gerekir. Biz, bu sürecin şeffaf ve açık bir şekilde yürütülmesini temin etmeye çalışacağız." şeklinde konuştu.
Can Atalay kararı
Meclis Başkanı Kurtulmuş, yeni yasama yılında Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tutumunun nasıl olacağı sorusuna, şöyle yanıt verdi:
"Hukuken TBMM Başkanlığının ya da TBMM'nin herhangi bir şekilde kendisini bir mahkeme yerine koyarak tutuklu ya da hükümlü bir sanığı salıverme yetkisi yoktur. Ama TBMM'nin, Anayasadan bahsediyoruz, Türkiye'de yüksek yargı organları dahil bütün anayasal kurumların yetkilerini, görev ve sorumluluklarını yeniden gözden geçirme yetkisi vardır. Bunu karıştırmamak lazım. Bizim bir şey istiyor olmamız ya da herhangi bir arkadaşımızın bir şey istiyor olması başka bir şey; ama bunun yasal zemininin mevcut olup olmadığı da başka bir şey. Burada kesinleşmiş bir yargı hükmü karşısında TBMM'nin kendisini yargı yerine koyarak herhangi bir şahsı bırakabilme, şahsın hükümlülüğünü ya da tutukluluğunu ortadan kaldırabilme imkanı yoktur, böyle bir gücü yoktur. Meclis gerekirse bu yüksek yargı organlarının fonksiyonlarını yeniden gözden geçirir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com