Numan Kurtuluş, ayrıca, yaşadığımız dönem içinde bu milletin kendi değerleriyle bir araya gelmeye başladığını belirterek "İmam hatip mezunu bakanlarımız, savcılarımız, valilerimiz, başbakanlarımız, cumhurbaşkanımız var" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kültür Merkezinde Cihannüma Derneği tarafından düzenlenen konferansa katıldı. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda bir konuşma yapan Numan Kurtulmuş, Dünyanın bir çok yerinde çeşitli krizlerin yaşandığını belirterek, “Dünyanın hemen hemen her yerinde büyük krizlerin yaşandığı ortamdayız. 2015 yılı Türkiye için çok önemli bir yıl olduğu gibi dünyanın küresel olarak çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı ve yakın dönemde de karşı karşıya kalmanın devam ettiği bir süreçten geçiyoruz. Açlık var, kıtlık, mülteciler sorunu, işgal ekonomik sorunlar var. Dünyanın hemen hemen hiç bir yerinde rahat ve huzur yok. Gücü elinde olanın hakim olduğu bir dünya kurulduğu için bugün bu sıkıntıları bir türlü aşamıyoruz. Türkiye bu istikamette milletin değerleri ve kökleriyle buluşan bir siyaseti benimsediği için ve milletimiz bu siyaset tarzının önünü açtığı için birileri Türkiye'nin önünü kapatmaya çalışıyor.”Numan Kurtulmuş, 1997'de yaşanan dönemi hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir tane başörtülü yok. Allah'a çok şükür yaşadığımız dönem içinde bu millet kendi değerleriyle bir araya gelmeye başladı. İmam hatip mezunu bakanlarımız, savcılarımız, valilerimiz, başbakanlarımız, cumhurbaşkanımız var. Olmaya da devam edecek. Millet kazanmaya devam edecek. Ama obamızın biraz daha derlenip toplanması lazım. Biraz daha eksikliklerimizi gidermemiz lazım. Kendimizi unutmadan kibir sahibi olmadan, insanlara tepeden bakmadan kalbimizde ne varsa onu da söyleyecek sözü Allah nasip etsin.”
“İSTEYEN İSTEDİĞİ YERİ VURUYOR KIRIYOR”
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'de yaşanan iç savaşla ilgili, “Suriye semalarında çok sayıda ülkenin uçakları uçuyor. İsteyen istediği yeri vuruyor kırıyor. Doğu Akdeniz gemilerin, rakip gemilerin birbirine teğet geçtiği savaş gölü haline getirilmek üzere” dedi.Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Üsküdar Belediyesi Başlarbaşı Kültür Merkezi'nde Cihannüma Derneği tarafından düzenlenen konferansa katıldı. Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada Suriye'de yaşanana iç savaşı değerlendirerek, “Suriye sorunu neden çözülemiyor. Önce Suriye'de iç savaş başladı. İç savaş bir süreçti, bitti. Vekalet savaşları yürüyor. Yüzlerce farklı silahlı örgüt var. Bu silahlı örgütlerin hepsinin arkasında bir başka ülkenin iradesi var. Herkes oradaki gücünü kuvvetlendirmek için örgütlerden istifade ediyor. Şimdi bu da bitti, Suriye krizi üçüncü safhaya geçti. Suriye krizinde bölgesel ve büyük güçlerin doğrudan müdahale edebileceği safhaya geçilmiştir. Dünyanın bütün orduları var. 15-16 ülkenin fiilen askeri var. Şuanda Suriye semalarında çok sayıda ülkenin uçakları uçuyor. İsteyen istediği yeri vuruyor kırıyor” dedi.
“DOĞU AKDENİZ RAKİP GEMİLERİN BİRBİRİNE TEĞET GEÇTİĞİ SAVAŞ GÖLÜ HALİNE GETİRİLİYOR”Kurtulmuş, Doğu Akdeniz'in savaş gölü haline getirildiğini belirterek, “Suriye krizi nedeniyle Doğu Akdeniz gemilerin, rakip gemilerin birbirine teğet geçtiği savaş gölü haline getirilmek üzere. Sorunun kaynağı neresi, Suriye. Suriye'deki sorunu uluslararası camia, maalesef İslam dünyası kendi içinde çözme becerisini ortaya koyamadığı için bugün küresel bir sorunun tahtası haline gelmiştir” şeklinde konuştu.
“İSLAM TOPLULUKLARI KADİM KÜLTÜRÜMÜZÜN RIZALAŞMA PRENSİBİNİ NEDEN UNUTTULAR?”Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:“İslam toplulukları arasında en ufak meseleleri bile neredeyse birbirleriyle çatışma meselesi haline getirenler, bizim bu kadim kültürümüzün rızalaşma prensibini neden unuttular, niçin bugün yaşamıyorlar? Sünni'nin Alevi'den bir başka kaderi yoktur. Türk'ün Kürk'ten başka kaderi yoktur. Biz bu kaderi sadece ortak bir menfaat için değil, ortak bir tarihsel ve kültürel dayanışmanın parçası olarak asırlarca kullandık ama maalesef unuttuk. Ulus devletlerle birlikte bize 'toplum düzeni nasıl kurulur' diye sorduklarında bizim daha önceden bildiğimiz rızaya ve müzakereye dayalı olarak toplum düzeni kurulur fikrini unuttuk. Ulus devletler Osmanlı'dan sonra inşa edilirken 'ulus devletlerde nasıl düzen kuracağız' sorusunun cevabı çok basitti. Bizden farklı olarak. Hakim güç neyse onun belirlediği paradigma etrafında bir sistem kuracağız. Hakim olmayan azınlık olan güçler de diğerlerine itaat edecek. Halbuki bizim büyük medeniyetimizde bütün farklılıkları bir araya getirmenin anahtarı rızalaşmaktır, müzakereye dayalı bir şekilde sorunlarımızı aşmak, bir arada yaşamaktır.”
METİN BAŞAR
dikGAZETE