?>

'Kültürel mirasın korunması için definecilik yasaklanmalı'

Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları, "Toprak altındaki kültürel mirasımızın korunması için defineciliğin yasaklanmasını veya kontrol altına alınmasını istiyoruz" dedi.

Kültür Sanat - 5 yıl önce

Istanbul

Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları, kültürel mirasın korunması için defineciliğin yasaklanmasını veya kontrol altına alınmasını istediklerini belirterek, "Türkiye'nin kültür varlıklarında son 1-2 yıldır büyük bir defineci tahribatı var." dedi.

Mevcut durumda yılda 500'e yakın arkeolojik kazının yapıldığı Anadolu topraklarının gün yüzüne çıkmamış kültürel miras alanları, defineciler nedeniyle tehlike altında bulunuyor.

Her yıl yapılan binlerce kaçak kazıdan çıkarılan tarihi eserler ya yurtdışına kaçırılıyor ya tahrip ediliyor ya da ülke içinde satılıyor.

Genel Merkezi Ankara'da yer alan, İzmir, Bursa, İstanbul'da şubeleri bulunan ve bugün bin 300 kayıtlı üye sayısına ulaşan Arkeologlar Derneği'ne göre, Türkiye'de kaçak kazı yapan binlerce defineci var. Çeşitli hapis ve para cezaları verilmesine rağmen kısa yoldan zengin olma hayali kuranlar, kaçak kazı yapmayı sürdürüyor. 

"Son 1-2 yıldır büyük bir defineci tahribatı var"

AA muhabirine açıklama yapan Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları, kültürel mirasın korunması için defineciliğin yasaklanmasını veya kontrol altına alınmasını istediklerini belirterek, Türkiye'de son 1-2 yıldır büyük bir defineci tahribatı olduğunu söyledi.

Hurafelerle hareket eden definecilerin olduğunu dile getiren Ateşoğulları, "Bir yerde bir kazı yapmak için cinleri devreye soktuklarını söyleyen defineciler var.

Bunlar kesinlikle yanlış. Halkı böyle saçma şeylere inandırıp, kendi yanlarına çekmek istiyorlar. Bu insanların normal olmadıklarını düşünüyoruz.

Normal bir insan, kaçak kazı yapmaz." ifadelerini kullandı.

Eline dedektör alanın kaçak kazı yaptığını, dedektör alırken "Sen bunu nerede kullanacaksın?" diye soranın da olmadığını anlatan Ateşoğulları, "Dedektör alan bir kişi, arazide istediği gibi altın arayıp veya arkeolojik alanda bir metale öttüğünde kaçak kazı yapıp, tahrip edebiliyor. Dedektör satışının tamamen yasak olması veya kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.

"Definecilik Türkiye'de aldı başını gidiyor"

Dedektör kullanımının, özellikle arkeolojik alanlarda drone kullanımı gibi kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan Ateşoğulları, "Çünkü definecilik Türkiye'de aldı başını gidiyor. Dernek olarak bundan çok rahatsızız.

Defineciler Derneği, bizim baskılarımız sonucu ve Kütür ve Turizm Bakanlığı'nın mahkemeye vermesi sonucu kendini feshetti. Dernek kurmak anayasal haktır, fakat arkeoloji zengini bir ülkede Defineciler Derneği'nin olması kabul edilemez." değerlendirmesini yaptı.

Definecilerin örgütlenerek kısa sürede Anadolu'nun birçok yerine yayıldığını aktaran Ateşoğlulları, "Türkiye'de her köyde bir defineci var. Bunlar çok organize çalışıyorlar. Kendi aralarında iletişimleri var.

Hatta bunları yöneten insanlar var. 'Şurada bir höyük var, kazın, getirin.' diyen insanlar var. Bunun kontrol altına alınması, dedektör satışlarının kontrol altına alınması, kaçak kazıların üzerine gidilmesi, polisiye önlemler ve halkı bilinçlendirmeye yönelik faaliyetler ile olur." diye konuştu.

Ateşoğulları, "Ülke olarak kültür varlıklarımızı titizlikle korumak zorundayız. Ekonomik olarak geleceğimiz de kültür varlıklarımızı korumamızdan geçiyor. Güneş, kum turizmi bir yere kadar. Kültür turizmi çok daha önemli.

Kültür turizmimizi geliştirmek istiyorsak Bakanlık ve devlet olarak, arkeolojiye, ören yerlerimize, kültürel mirasa gözümüz gibi bakmak zorundayız." dedi.

"Kaçak kazıları önlemek için 'arazi teşkilatı' kurulmalı"

Soner Ateşoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de kaçak kazıların önlenmesi için birinci derecede Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumlu. Bakanlığa bağlı müzelerdeki arkeologlar, müzeciler bu işi önlemede yetersiz kalıyorlar çünkü bürokrasiye bağlılar. Bu nedenle kaçak kazıları önlemek için arazi teşkilatı kurulmalı.

Arazi teşkilatında görevli ekibin bir mekanı olmalı ancak sürekli arazide dolaşmalı, kaçak kazıların önlenmesinin yanı sıra ören yerlerinin, kültür varlıklarının korunması için de çalışmalı."

Arazi teşkilatının içinde arkeolog ve sanat tarihçisi olması gerektiğini belirten Ateşoğulları, "Bu ekip, kurtarma kazıları yapmanın yanında, kaçak kazıların önlenmesi için halkı bilinçlendirmeye çalışmalı bunu da polis ve jandarmayla işbirliği içinde yapmalı.

Bu ekibin içinde muhtar, imam gibi yerelden insanlar da olmalı." dedi.

Arazi teşkilatı kurulursa, yereldeki insanların da bundan cesaret alarak daha katılımcı olacaklarına inandığını dile getiren Ateşoğulları, "O yüzden çözümün Ankara'dan yazılı bir karar çıkarmakla olmayacağını, yerelde çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. O nedenle bu teşkilat en kısa sürede mutlaka kurulmalı." değerlendirmesinde bulundu.

"Böyle giderse kültürel mirasımızı kaybedeceğiz"

Türkiye'de önüne gelenin definecilik yapmaması gerektiğini vurgulayan Ateşoğulları, "Çünkü Anadolu'nun geri dönülemez bir kültürel mirası var, böyle giderse kaybedeceğiz. Dedektörü alıyor vatandaş, istediği gibi tahribat yapıyor, kimse buna engel olamıyor.

Kontrol edemiyorsunuz. Kaçak kazı yapmak için dedektör kullanımının yasak olduğunu topluma anlatmamız lazım." ifadelerini kullandı.

Kazı yapılan yerlerin bir şekilde korunduğunu, köylünün buraları benimsediğini ancak Anadolu'da sayısı 30 bine ulaşan kontrolsüz höyüğün bulunduğunu anlatan Ateşoğulları, "Bakanlığın denetiminde olan yerler bunun binde biri bile değil.

Geri kalan yerler ne olacak? Onun için böyle bir tehlike var." dedi.

"Haber dilinde sorun var"

Dernek olarak medyadan da şikayetçi olduklarını dile getiren Ateşoğulları, definecilikle ilgili yapılan haberlerin dilinde sorun olduğunu savundu.

"Milyonluk kılıç bulundu" gibi özendirici haberlerin kaleme alınmasını, definecilerin "define nasıl bulunur" gibi açıklamalarının televizyonlarda yayınlanmasını doğru bulmadıklarını belirten Ateşoğulları, haberlerde yanlış bilgi nedeniyle prehistorik döneme ait bir eserin Bizans dönemi eseri gibi lanse edildiğini söyledi.

"Bakanlık arkeologlara yeni iş alanları yaratmalı"

Arkeologların istihdam sorunundan bahseden Ateşoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün istihdam edilmeyi bekleyen on binlerce arkeolog var. Türkiye'de onlarca arkeoloji bölümü var ve her yıl binlerce öğrenci mezun oluyor. Arkeologlar iş bulamadıkları için öğrenciler artık pek tercih etmez oldu. Kontenjanlar dolmuyor.

Bakanlık arkeologlara yeni iş alanları yaratmalı. Müzeler, kazı alanları veya ören yerlerinin korunmasında istihdam edebilirler. Ören yerlerinin korunması için Bakanlık yeni mezun arkeologları kurstan geçirip bir belge verebilir.

Turizm sezonu boyunca doğru bilgilerle gelen ziyaretçilere rehberlik yaparlar. Bir ören yerini en iyi arkeolog korur."

"Arkeolojik kazılar sadece turizmin hizmetinde değildir"

Ateşoğulları, arkeologlar olarak arkeolojiye kültürel mirasın kazılıp, ortaya çıkarılıp, yayınlanması olarak baktıklarını ama "kazalım, turizme kazandıralım, kapıya bir gişe koyalım, para basalım" mantığını ise yanlış bulduklarını dile getirdi.

Arkeolojik kazıların sadece turizmin hizmetinde olmadığını ifade eden Ateşoğulları, kazılardan bilimsel sonuçlar alındığına ve duyurulduğuna dikkati çekti.

Bakanlığın bu konuda destek vermesini beklediklerini söyleyen Ateşoğulları, "Kazı yapmak arkeolojinin yüzde 20-30'udur. Yüzde 70'i, yayın yapmak, belgelemek, restore etmektir." dedi.

Türkiye'deki kazıların tamamının yerli olmasını da doğru bulmadıklarını belirten Ateşoğulları, "Çünkü arkeoloji evrensel bir bilim dalıdır. İnsanlık tarihini araştıran bir iş yapıyoruz. Bunu, sadece 'Türkler yapsın' demek komik." ifadelerini kullandı. 

"Kaçak kazılar çözülmediği sürece, yurt dışına daha çok eser gider"

Ateşoğulları, yurt dışına kaçırılan eserlerin Türkiye'ye geri getirilmesi yönündeki çabayı desteklediklerini belirterek, "Kaçak kazılar sorunu çözülmediği sürece, yurt dışına daha çok eser gider. Biz onları almak için milyonlar harcarız.

Bu kısır döngüyü kırmanın yolu da bakanlığın daha etkin, sivil toplumla iş birliği  içinde olmasıdır. Kültürel mirası korumak istiyorsak, bütün kurumlar eş güdüm içinde olmalı ama yönlendirici olan Kültür ve Turizm Bakanlığı'dır.

Bakanlıktaki kaçakçılık, definecilikle ilgili bölüm daha da güçlendirilebilir." şeklinde konuştu.  

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

Haftanın Öne Çıkanları

Fizik dünyasının evrensel değeri: Feza Gürsey

2019-04-13 16:52 - Teknoloji

Fransa'nın silahları 'Yemen'de kullanılıyor' iddiası

2019-04-15 18:47 - Dünya

Akbank Turizm Buluşmaları Bodrum’da başlıyor

2019-04-15 16:31 - Genel

Kaplumbağa 'Tuki' 99 yaşına girdi

2019-04-13 18:22 - Çevre-Hayat

İmamoğlu: "Şu an itibariyle kutsal bir göreve başladığımız farkındayım”

2019-04-17 23:40 - Politika

Çamaşır kurutma makinesine kapılan genç kız hayatını kaybetti

2019-04-13 16:32 - Asayiş

'Kültür yılında Türkiye'nin Japonya'da tanınırlığını arttırmak istiyoruz'

2019-04-12 14:37 - Dünya

Brüksel'de bazı kedi cinslerinin yetiştirilmesi yasaklandı

2019-04-15 20:47 - Dünya

Otomobil pikaba çarptı: 1 ölü, 5 yaralı

2019-04-12 16:12 - Asayiş

ABD savaş gemisi Çanakkale Boğazı’ndan geçti

2019-04-14 17:06 - Gündem

İlgili Haberler

Sanatçı Mazhar Alanson'un kızı Eda Alanson vefat etti

19:42 - Kültür Sanat

'6. Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali' Michel Khleifi'nin filmi ile başladı

10:02 - Kültür Sanat

Filistinli yönetmenin 'Büyük Gelen Palto' filminin gösterimi Sakarya'da yapıldı

00:12 - Kültür Sanat

Denizli'deki Hierapolis Antik Kenti FPV dronla görüntülendi

14:53 - Kültür Sanat

Azerbaycanlı ressamın Yusuf Dikeç portresi, depremzedeler için açık artırmada satılacak

14:28 - Kültür Sanat

Günün Manşetleri

Suriye'nin Humus ilinde, İran destekli grupların kullandığı askeri havalimanı hedef alındı

02:33 - Dünya

ABD başkanlık yarışında liderler, Helene Kasırgası'nın etkilediği eyaletlere yöneldi

01:07 - Dünya

İsrail, Gazze ve Batı Şeria'da eylül ayında gazetecilere dönük 185 ihlal gerçekleştirdi

01:02 - Dünya

Dışişleri Bakanlığı atama kararları Resmi Gazete'de

00:48 - Gündem

Filistin, Lübnan, Suriye ve Sudan'da öldürülen çocuklar Hırvatistan'da anıldı

00:03 - Dünya