Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Alev Alatlı, İbn Haldun Üniversitesi'nin aylık yayın organı "Açık Medeniyet"e yaptığı açıklamada, "Kültürel iktidar varsa, kültürel muhalefet de vardır. Mesele, muhalefetin kıymetini bilmek, değerlerine yılmadan, dejenere etmeden sahip çıkma meselesidir." ifadelerini kullandı.
Aylık yayımlanan Açık Medeniyet gazetesi, ekim sayısını "Sahne dar, kimde kültürel iktidar?" kapağıyla okurla buluşturdu.
Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eylül ayında Eskişehir'deki Odunpazarı Modern Müzesi'nin açılışında yaptığı konuşmada dillendirdiği "kültürel iktidar" konusunu, ilgili yönetici, yazar ve entellektüellerin konuya dair görüşleriyle birlikte 18. sayısına taşıdı.
Alev Alatlı, gazetenin yayın koordinatörü Muhammed Akaydın'ın gerçekleştirdiği "Kültürel iktidar varsa, kültürel muhalefet de vardır" başlıklı röportajında, kültürel iktidar meselesinin tarihsel bağlamından hareketle uluslarası boyutunu irdeliyor.
Kültürün, boşlukta tekevvün etmediğini aktaran Alatlı, "Toplum üzerini istediğiniz değerlerle doldurabileceğiniz boş bir sayfa, 'tabula rasa' değildir. Avro Amerikan kültürünün temeli, Yunan ve Roma'nın ötesinde Hristiyan akidesi ile örülüdür. Meğerki bir mucize olsun ve bu uygarlıkların vazettikleri değerleri tartışmasız benimseyin, 'Batılı' olamazsınız. Gerek Osmanlı gerekse de Cumhuriyet aydınları ancak farkındalık yaratabilirlerdi. Onlarda o kadar yapabildiler." ifadelerini kullandı.
"14 yıl, milletlerin hayatında anlamlı olamayacak kadar kısa bir süredir"Alatlı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Biz 14 yıldır kesintisiz siyasi iktidarız fakat hala sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var' ifadesini, "Kendilerinin kaygılarını anlamaz değilim ama 14 yıl, milletlerin hayatında anlamlı olamayacak kadar kısa bir süredir. Bakın, 200, 250, 300 yıllık sürelerden bahsediyoruz. 14 yıl bir nesil bile sayılmaz." şeklinde yorumladı.
Dünyada kültürel iktidarın Batı merkezli olduğuna dikkati çeken Alatlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kültürel iktidar diye bir şey var tabii. Batı'nın günümüzdeki kültürel iktidarı bir vakıadır. Protestan reformundan başlatırsak, adamların asgari 500 yılda oluşturdukları kodları var. Olsun. Kültürel iktidar varsa, kültürel muhalefet de vardır. Mesele, muhalefetin kıymetini bilmek, değerlerine yılmadan, dejenere etmeden sahip çıkma meselesidir."
"İdeolojik yorgunluklardan genç kuşakları korumalıyız"TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren de "Kültür sanatseverlerin buluşma noktası: TRT 2" başlıklı röportajında TRT 2'nin kültür ve sanatın adresi olduğunu vurgulayarak, "TRT 2, ana akım televizyon kanallarının ve diğer tematik kanalların aksine daha sakin, daha naif, içerik ve estetik odaklı bir yayıncılık vizyonuyla yola çıktı. Hayata dair fikirleri olan, derinlikli düşünceye önem veren, popülerlikten önce niteliği önemseyen izleyicilerimiz için tasarlandı. Sıklıkla yaptığımız bir vurgu var, TRT 2 sadece bir kanal değil, TRT 2'yi daha geniş tabanlı bir platform, çok boyutlu, çok mecralı bir kültür sanat markası yapma hedefimiz var." şeklinde konuştu.
Gazetenin manşet yazısını yazan Bünyamin Yılmaz ise, Osmanlı'nın dağılmasından sonra ortaya çıkan kültür hayatının günümüze kadar gelen serüveninde belirleyici kırılma noktalarını hatırlatıyor.
Yazısında iktidardan beklenen hamlenin, sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İdeolojik yorgunluklardan genç kuşakları korumalıyız. Onları kendi değerlerimizle olduğu kadar dünyanın en iyi sanatçılarıyla da üretim yapar hale getirmeliyiz. Netflix'in ne söylediğini biliyoruz. Biz Netflix'e ne söyleyeceğiz, biraz bunun peşine düşelim. Tuna'ya aşık Haluk Dursun'un 'Diclenin Kuzuları'na verdiği sözü anlamazsanız, vefatıyla ihmal ettiğimiz memleketin değerlerine bıraktığı emaneti de kavrayamazsınız. 'Andıran Postası'ndan Afrika'ya seslenen ve 'Büyük rüya görmek lazım' diyen bir değeriniz varsa yerinizde duramazsınız!"
Gazete ayrıca İbn Haldun Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Hakkı Öcal'ın, "Kaderimizin belirleyicisi nedir?", Can Ceylan'ın, "Kültür mü medeniyet mi?", Süleyman Seyfi Öğün'nün, "Kültür üzerine", Samed Karagöz'ün, "Türkiye sanat dünyasının küçük bir resmi", Beşir Ayvazoğlu'nun, "Yaratıcı muhafazakarlık", Serdar Demirel'in, "Çoğulculuğun sloganlaştığı bir vasatta kültürel aynılaşma", Turan Kışlakçı'nın, "Formel toplumlardan informel toplumlara kültürel diplomasi", Mehmet Özay'ın, "Kültürel iktidar kapışmasında ideolojiler", Fatih Özcan'ın, "Dijital çağ kültürü ve sinema", Ayşe Olgun'un, "Bab-ı ali yokuşu'na selam", Abdulhamit Güler'in, "Kültürel aktarım hümanizması ya da dijital savunma mekanizması üzerine", Bedir Acar'ın, "Benim güzel 'küresel iktidar'ım neredesin sen?", Nazif Tunç'un, "Kültür akıncısı türkiş dizilerimiz!", Yunus Emre Tozal'ın, "Şehirlerimiz miras değil, emanettir", Gülcan Tezcan'ın, "Sanat dünyasında kimin sözü geçer?", Mahmut Bıyıklı'nın, "Kültürel hamle ve sivil toplum", Abdurrahman Demirel'in, "Kültürel konumlanma ve neşe alanı", Melike Günyüz'ün, "Türkçe kitapların uluslararası pazarda bir karşılığı var mı?", Münir Üstün'ün, "Türkiye denince aklımıza hep jeopolitik konumumuz geliyor", Sümeyye Kuşakçı'nın, "Netflix ne kadar masum?", Erol Erdoğan'ın, "Kültürse verin sola", Hayrettin Taylan'ın, "Dil ve kültür psikolojisi", Mehmet Yücel Türksezer'in, "Üniversite kültürünün oluşması", Ahmet Altay'ın, "Türkiye'de mizah ve alternatif arayışlar", Osman Doğan'ın, "Ceviz ağacı işine mi girsek?", Mahmut Arslan'ın, "Babalar ve oğullar", Murat Özer'in, "Bir etken varlık olarak 'müzik kültürü'" ve Adnan Karakaş'ın, "Surda açılan gedikler!" yazılarını okurla buluşturdu.
Açık Medeniyet'in portreler bölümde ise bu ay İskender Pala, Cemil Meriç, Şule Yüksel Şenler, Ahmet Haluk Dursun ve Neşet Ertaş yer aldı.
"Bir Kuyu Üç Yusuf" adlı oyunla yeni sezona hazırlanan Yakaza Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Birol Cürgül'le yapılan söyleşinin yer aldığı Açık Kitap ekini de okurla buluşturan gazete, her sayı Hasan Aycın'ın bir çizgisini okurlarına hediye ediyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com