Adana
Kentte 48 yıldır hizmet veren huzurevi, 1997'de Küçük Evler Projesi kapsamında hayırseverlerin ve sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle 1+1 müstakil evler inşa edildi.
Müstakil evlerde eşi veya arkadaşıyla yaşam süren yaşlılar için Kovid-19 salgınının başlangıcından itibaren her türlü önlem alındı.
Vardiyaya gelen personelin test sonucunun negatif çıkmasıyla iş başı yapabildiği huzurevinde, alınan tedbirler sayesinde 2 yıl boyunca yaşlılarda hiç pozitif vaka görülmedi.
Toplu koğuşlar veya bir merkezdeki odalar yerine müstakil evlerde kalan huzurevi sakinleri, mahalle kültüründe yaşama imkanı buluyor.
Huzurevi Müdürü Serdar Güneş, AA muhabirine, 48 yıldan bu yana hizmet veren tesisin 330 kişilik kapasiteye sahip olduğunu söyledi.
Huzurevinin 52 dönüm araziye konuşlandığını aktaran Güneş, burada küçük evlerde kalanların yanı sıra ana binada rehabilitasyon ihtiyacı olanlara, alzaymır ve demans rahatsızlığı bulunanlara doktordan fizyoterapiste, psikologdan hemşireye kadar 150 personelle 7 gün 24 saat hizmet verdiklerini belirtti.
Şu an 208 kişinin kaldığı huzurevinde mahalle kültürünün yaşatıldığını aktaran Güneş, "Türkiye ve dünyada tek proje olan küçük evler projemiz bulunmakta ve bu kapsamda 52 evimiz var. Burada yaşlılarımız bir artı bir odalarda ikişer kişi olarak kalıyor. Küçük evlerdeki yaşam kompleksi onların bahçeyle uğraşmasına da olanak sağlıyor." diye konuştu.
Güneş, sakinlerinin barınmadan sağlığına, psikolojik desteğinden yemeğine kadar her türlü ihtiyacını karşıladıkları huzurevinde zorlu bir Kovid-19 süreci atlattıklarını kaydetti.
"14 gün yatılı çalıştık"
Kovid-19 sürecinde personelin üç vardiya çalıştığını ve PCR testi yaptırmasının ardından iş başı yapabildiğini belirten Güneş, şöyle devam etti:
"İki yıl boyunca biz burada pandemiyi yürüttük. 14 gün yatılı vardiyalı şekilde çalıştık. En büyük ve haklı gururumuz bize verilen bu vazifeyi, emaneti korumaktı. Biz iki yıl boyunca aşılarımız olana kadar hiçbir yaşlımıza hastalığı bulaştırmadık. Dünya kırılırken, birçok ülkede yaşlılarla ilgili sıkıntılar yaşanırken Allah'a şükürler olsun biz burada böyle bir süreçte hiçbir hastalığı yaşamadık."
Güneş, huzurevinde yaşlıların dışarıdan izole oldukları süreçte kendilerini kötü hissetmemeleri için açık havada sinema etkinlikleri, müzik dinletileri düzenlediklerini söyledi.
Psikoloğun da katılımıyla sosyal mesafeye uyarak sohbet toplantıları gerçekleştirdiklerini dile getiren Güneş, huzurevi sakinlerinin bu süreçte dışarıya ihtiyaç duymadan aile ortamında güzel vakit geçirdiğini belirtti.
Güneş, kurumda yaşlıların sağlığının korunması için şu anda da tedbirlerin sıkı bir şekilde devam ettiğini aktardı.
Yaşlıların izin dönüşlerinde PCR testi yaptırmadan kuruma alınmadığını vurgulayan Güneş, rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gitmek zorunda kalanların da kurumdaki izole odasında 5 gün gözetim altında tutulmasının ardından odasına alındığını söyledi.
"Burada emin ellerdeyim"
Huzuevi sakinlerinden Nebahat Ezan da (84) 16 yıl önce eşiyle birlikte huzurevindeki küçük evlerde kalmaya başladıklarını anlattı.
Parkinson hastası eşini huzurevine yerleşmelerinin 7. ayında kaybettiğini aktaran Ezan, huzurevindeki personelin ve komşularının artık ailesi gibi olduğunu belirtti.
Ezan, huzurevinden çok memnun olduğunu ifade ederek, "Burada emin ellerdeyim. Zaten memnun olmasam kalmam. Sağ olsun doktorlar, hemşireler, personel hepsinden çok memnunum. Çok güzel ilgileniyorlar. Temizliğimizi yapıyorlar, hastalandığımız zaman hemen geliyorlar, gerekirse hastaneye gönderiyorlar. Dışarıyı hiç aratmıyorlar. Ailemden önce buradaki ailem yetişiyor her şeyimize." dedi.
Sağlık sorunları nedeniyle 2 yıl önce huzurevine gelen Fatma Gökbayrak (61) ise tüm ihtiyacının karşılandığı kurumda özellikle Kovid-19 sürecinde arkadaşları ve personelle çok güzel vakit geçirdiklerini anlattı.
Üç çocuk babası Mustafa Kerçin (78) de 2016'dan bu yana eşiyle kaldığı huzurevinde personelin gece gündüz kendileriyle ilgilendiğini belirtti.
Hobi bahçesi oluşturdu
Turhan Cemal Görgün (83) ise 15 yıldan bu yana eşiyle huzurevinde küçük evlerde kaldıklarını söyledi.
Kurumda kendilerine verilen evin yanındaki alana yetkililerden izin alarak narenciye fidanı diktiğini anlatan Görgün, yıllar içinde bunların sayısının giderek arttığını ve kocaman bir hobi bahçesine dönüştüğünü belirtti.
"Aşiyan Bahçesi" adını verdiği alanda narenciyenin her çeşidiyle armut, erik, şeftali, nar, hurma ağaçlarının olduğunu dile getiren Görgün, bu bahçeden bütün huzurevi sakinlerinin faydalanabildiğini aktardı.
Bahçesinin yanı sıra tavuk ve güvercin de beslediğini anlatan Görgün, burada yaşamlarının çok huzurlu olduğunu kaydetti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com