Trabzon
Trabzon'da ebe olarak çalışan Nurdan Akyüz Eren ile ailesi, yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) yenmenin mutluluğunu yaşıyor.
Maçka'da aile hekimliğinde 15 yıldır ebe olarak görev yapan Eren, Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart'tan itibaren tedbir amacıyla işe kendi aracıyla gidip gelmeye başladı.
Eren, bir süre sonra rahatsızlanarak, ailesi tarafından hastaneye kaldırıldı. Test yapılan Eren'in Kovid-19 sonucu pozitif çıktı.
Nurdan Akyüz Eren'in ardından eşi Ahmet Eren ve 2 kızı da teste tabi tutuldu. Eren ailesinin fertleri, test sonuçlarının pozitif çıkmasıyla kentteki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.
Baba Ahmet Eren, tedavisinin ardından iyileşerek, immün plazma bağışçısı oldu.
Sağlık çalışanı olan Nurdan Akyüz Eren'in, hastalığı diğer aile bireylerine göre daha ağır geçince yoğun bakıma alındı.
Yaklaşık 8 gün yoğun bakımda kalan 46 yaşındaki Eren'e kök hücre tedavisi uygulanarak, sağlığına kavuştu.
Tedavinin ardından yeniden bir araya gelen aile bireyleri, yaşadıklarını anlattı.
Kovid-19'u yenen ebe Nurdan Akyüz Eren, hastalığın nasıl ve kimden bulaştığını anlamadıklarını belirtti.
Eren, tedbirler kapsamında sağlık personeli olduğu için çok dikkatli davrandığını ancak hastalığa yakalanmaktan kurtulmadığını kaydetti.
"Hala nefes almakta zorluk çekiyorum"
Tedavi sürecinde kötü günler geçirdiğini anlatan Eren, şunları söyledi:
"Ateş ve öksürük şikayetiyle hastaneye gittim. İlk başlarda astım rahatsızlığımın arttığını düşündüm ama maalesef Kovid-19 testim pozitif çıktı. Dikkat etmeme rağmen yine de bu virüsü aldım. 5 günlük ilaç tedavisine cevap vermedim. 2. kür ilaç tedavisi başlandı.
O daha da zordu. Artık yemek bile yiyemiyordum."
Eren, "Hala nefes almakta zorluk çekiyorum. 8 gün yoğun bakım sürecim oldu. Bu süreçte meslektaşlarım çok yardımcı oldular. Onlar olmasa bugün burada olmayabilirdim. Hepsine teşekkür ediyorum ama hala insanlar bu durumun farkında değil.
Maskesiz, mesafesiz dolaşıyorlar. Özellikle herkesin el hijyenine, sosyal mesafesine ve maske konularında dikkatli olmaları gerekiyor." diye konuştu.
Testi pozitif çıktığında "acaba başkalarına bulaştırmış olabilir miyim?" sorusunun kendisini vicdani açıdan etkilediğini vurgulayan Eren, şöyle devam etti:
"Özellikle ailemin de test sonuçları pozitif çıkınca kendimden çok onlara üzüldüm. O dönemde çok halsiz ve bitkindim. Ailem arasa, mesaj atsa bile ben cevap veremiyordum. Onlardan haber alamamak beni daha da üzüyordu.
Kendime yardım edemiyorum ki onlara yardımcı olayım. Bu düşünce, o manevi sorumluluk çok kötü bir durum. Herkes tedbirini alsa da keşke kimse kimseye bulaştırmasa. Başkasına bulaştırmış olma düşüncesi kendinde virüs olmasından çok daha kötüydü."
Eren, yoğun bakım sürecinde doktorunun uyguladığı kök hücre tedavisi sonucu yeniden hayata döndüğünü belirterek, "Tedavi süreci hayatımın dönüm noktası oldu. Solunumum normale döndü, oksijen maskesinden kurtuldum ve taburcu oldum.
Solunum sıkıntısı hala çekiyorum ama inşallah o da zamanla normale dönecek. Hastaneden çıktıktan sonra hayatımda çok şey değişti. Ailem benim için çok önemliydi ama daha da önem kazandı. Varlıklarını hissetmek çok güzel. Hastanede onları görememek, yoklukları beni çok üzdü." dedi.
"Eşimi ve çocuklarımı düşündüm çünkü insan kendinden çok ailesini düşünüyor"
Kovid-19'u yenerek immün plazma bağışçısı olan orman mühendisi 47 yaşındaki Ahmet Eren, eşinden sonra kendisinin ve kızlarının test sonuçlarının da pozitif çıktığını aktardı.
Ahmet Eren, ilk duyduğunda sonuçlarını bilmediği bir hastalıkla karşılaştığı için moralinin bozulduğunu vurgulayarak, "O anda eşimi ve çocuklarımı düşündüm çünkü insan kendinden çok ailesini düşünüyor. Doktorlar ve sağlık personelleri bize çok iyi baktı.
14 gün tedavi gördükten ben, bir sonraki haftada kızlarım taburcu oldu ancak eşim süreci çok ağır geçirdi ama bu kötü dönemi çok şükür atlattık, ailemiz tekrar bir araya geldi." diye konuştu.
Daha önce böyle sağlık sorunu yaşamadıklarını anlatan Eren, şunları söyledi:
"Her şey yolunda giderken ailemiz bir anda dağıldı. Şu anda o kötü günleri anlatamıyorum. Çok zor bir durumdu. Etraftan 'abartıyorlar, gereğinden fazla büyütüyorlar' diyenler var.
İnsanlar hala bunun farkına varamamışlar. İnsanın bir şey anlaması için illa başına gelmesi gerekmiyor ama bunu da anlamalarını istiyorum. Sadece kendileri için bunu yapmayacaklar, başkalarına da bulaştırma riskleri var."
"Bu hastalığı kimse küçümsemesin"
Ahmet Eren, hastalık sürecinde biriyle temasta bulunmamasının kendisini vicdani olarak rahatlattığını belirterek, "Çünkü çocuklarla birlikte hiç dışarı çıkmadık. Kimseye bulaştırmadığımızı düşünüyorum o nedenle rahatız.
Birilerine bulaştırmış olsaydım bu benim için daha da üzücü olurdu. Bu hastalığın çaresi bulunana kadar insanların daha dikkatli olmaları gerekiyor. Bu hastalığı kimse küçümsemesin." diye konuştu.
Hastalık sürecinde insanların kendileriyle temasta bulunmadığını ifade eden Eren, "Hastanede çok yalnız kaldık ancak eş dost akraba ve arkadaşlarımız sürekli bizi arayarak yalnızlığımızı unutturdular.
Tedavi sonrası ben de plazma bağışında bulunarak birilerine faydalı olmak istedim. Bu konuda kendimi manevi yönden şanslı görüyorum. Birilerine yardımcı olup, hayatına dokunmuş, hastalığı atlatmasına yardımcı olduysam ne mutlu bana. Plazma bağışı kendimi topluma daha faydalı bir birey olarak hissettirdi." dedi.
Tedavi süreci sonrasında kontrollü olarak yaşamına devam eden 18 yaşındaki Gizem Beyza Eren ise Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenim gördüğünü belirterek, Kovid-19 sürecinde okulların tatil olması dolayısıyla Trabzon'da bulunan ailesinin yanına geldiğini kaydetti.
Anne ve babasından sonra kardeşiyle yaptırdıkları test sonuçlarının pozitif çıkmasının ardından hastanede 14 gün tedavi gördüklerini vurgulayan Eren, vatandaşları zorunlu olmadıkça evden çıkmamaları konusunda uyarılarda bulunarak, "Ben de zorunlu olmadıkça dışarı çıkmıyorum.
Arkadaşlarımla da yakın temasta bulunmamaya çalışarak, maske ve mesafe kuralına riayet ediyorum." ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com