CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında İstanbul Küçükçekmece'de, 5 yaşındaki bir kız çocuğunun uğradığı cinsel istismarı araştırmak için CHP Grubu olarak komisyon oluşturduklarını, komisyon üyelerinin yarın göreve başlayacağını, çocuğun yakınlarıyla görüşeceklerini söyledi.
Özkoç, bu ve benzer olayların Türkiye'de sıklıkla yaşanan manzara haline geldiğini ifade etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta şehit cenazesinde provokatörlerin kışkırtmasıyla linç girişiminde bulunulduğunu vurgulayan Özkoç, Kılıçdaroğlu ve beraberindeki milletvekillerinin darbedildiğini aktardı.
Özkoç, törene katılımla ilgili iki gündür bakanlıktan ve bazı partilerden kendilerine yönelik usul, yöntemle ilgili yol gösterme çabası olduğunu belirterek, 95 yıllık geçmişi olan bir siyasi partinin bu konuda kimsenin aklına ihtiyacı olmadığını kaydetti.
Şehit cenazesine gitmeden önce, cumartesi günü saat 22.10'da koruma müdürlüklerinden ilgili kişinin, Ankara Koruma Şube Müdürlüğünü arayarak şehit cenazesiyle ilgili bilgi istediğini, ertesi gün de saat 10.03'te Ankara Koruma Nöbetçi Amirliğinin arandığını, Kılıçdaroğlu'nun cenazeye katılacağının iletildiğini, gerekli önlemlerin alınmasının istendiğini aktardı.
Bu konuda yapılan telefon kayıtlarının ekran fotoğrafını da gösteren Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bu konudaki açıklamalarının, doğru beyan olmadığını belgeleriyle kanıtladıklarını savundu.
Şehit evinin CHP ilçe örgütü tarafından ziyaret edildiğini, başsağlığı dilendiğini vurgulayan Özkoç, muhtarın ilçe örgütüne gelerek büyük boy Türk bayrağı istediğini, kendisine ve aileye bayrağın teslim edildiğini belirtti.
Özkoç, Kılıçdaroğlu'nun öncü korumalarının, cenaze töreni başlamadan 2-3 saat önce giderek her törende olduğu gibi, burada da Çubuk ilçe emniyet müdürü ve tören tertip komutanı albayla görüşerek, Kılıçdaroğlu'nun geleceğini bildirdiklerini kaydetti.
Tertip komitesinde görevli subayların, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun aracının nerede konumlandıracağını göstererek korumaları bilgilendirdiklerini anlatan Özkoç, "Hem Cumhurbaşkanı hem MHP Genel Başkanı hem Ülkü Ocaklarına mensup, bize akıl vermeye kalkan, bu konuda bizi uyarmaya kalkan kişilerin önce kendi akıllarına sesleniyorum; araştırmadan, bilgi edinmeden, belgeniz olmadan toplumu yönlendirmeye çalışmayın. Toplumun size güveni sıfırdır. Yöneten iktidar olarak kendinizi daha fazla zaafa uğratmayın." diye konuştu.
"Bu kişiler hakkında derhal işlem yapılmasının talep ediyoruz"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, fotoğraflarda Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı görünen Osman Sarıgün'ün, şehidin hısımı, yakını, köylüsü olduğunu söylediğini belirten Özkoç, Sarıgün'ün ifadesinde ise "Şehitle ilgili hiçbir akrabalık bağım yoktur." dediğini aktardı.
Özkoç, "Bu darbı gerçekleştiren kişinin, sanki şehit yakını ve üzüntüsünden dolayı yapmış gibi alçakça yalan söylemesini kınıyoruz. İçişleri Bakanı şehit cenazesinde sopa ve taşlı saldırı olduğuna dair herhangi bir emare yoktur demiştir, yalan söylemeye, halkı farklı algılarla yönlendirmeye devam ediyor. Cenazede sığınılan evin çatısının kenarında bir genç, elinde çubuk parçaları ve sopaları cenazedeki insanlara dağıtmaya çalışıyor. Genel Başkanımızın aracına yapılan saldırıda aracın içindeki taşı, aracın tahrip olmasını İçişleri Bakanı nasıl açıklayacaktır?" diye sordu.
Anlattıklarına yönelik de iki fotoğraf gösteren Özkoç, kapişonlu bir kişinin, araca taş atmaya kalkan kadınlardan birini, Kılıçdaroğlu'nun aracına yönlendirerek, "Öndeki araca değil, arkadaki araca at." dediğinin, video kayıtlarında tespit edildiğini, bütün bu fotoğraflar varken, deliller ortadayken Soylu'nun "yalan söylemeye" devam ettiğini öne sürdü.
Özkoç, Soylu'nun, herhangi bir provokasyon olmadığını söylediğini , Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya'nın ise "Orada binin üzerinde kışkırtma yapmakta olan insanlar vardı" dediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hangisi doğru söylüyor? Orada bulunan ve olaylara hakim olan, elinden geleni yapmaya çalışan Emniyet Genel Müdürü mü, bu konuda yalancı duruma düşen, görevini kötüye kullanan, insanları tahrik eden, kin ve nefrete teşvik eden İçişleri Bakanı mı? Bu kadar yalanı açık şekilde ortaya çıkan bir İçişleri Bakanı, o makamda nasıl oturuyor? Telefon edilmediği, haber verilmediği söyleniyor. Telefon edildiğine dair kanıtlarımız elimizde, kiminle konuşulduğuna dair kanıtlarımız elimizde. Bu kadar açık, daha önceden planlanmış, tutanaklarda, olay yeri tespitlerinde öbek öbek taşlar, yolun kesilmesiyle ilgili bidonlar, Emniyet Genel Müdürünün ifadelerine rağmen İçişleri Bakanlığı görevini yapmamakta ısrar ediyor. CHP, kendi araştırmalarına devam ediyor. Soruşturulan 37 kişi, o köyün insanları ama o köyden olmayan, provokatörler soruşturma altında değiller. Bunları resimlerden tek tek tespit ederek, Cumhuriyet Savcılığına bildiriyoruz. Bu kişiler hakkında derhal işlem yapılmasını talep ediyoruz. Kılıçdaroğlu'na yapılan girişim linç girişimidir. Bunun provokatörlerinin en başında gelen İçişleri Bakanı'dır. İçişleri Bakanı, bir ülkenin ana muhalefet liderinin, kin ve nefret söylemleriyle, toplumun kışkırtılarak, linç edilmesine sebebiyet vermesinden dolayı derhal istifa etmeli, yargılanmalıdır."
"Gaz sıkışmasına neden olan kişiler"Özkoç, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'a Nisan 2010'da bir şehit cenazesinde yumruk atıldığını, yumruk atan kişinin 3 ay tutuklu kaldığını anımsatarak, "Yıldız'a atılan yumruk ile Kılıçdaroğlu'na atılan yumruk arasındaki hukuki farklılık nedir?" sorusunu yöneltti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Gaz sıkışması" ifadesinin sorulması üzerine Özkoç, Erdoğan'ın bu sözüne katıldığını kaydetti.
Özkoç, gaz sıkışmasının, Soylu'nun, "Şehit cenazelerine bundan sonra CHP il başkanlarını, ilgililerini protokole almayın" açıklamasıyla başladığını, Millet İttifakı'na, "Bu ittifak aşağılık ittifaktır." diye insanların kışkırtılmasıyla, 17 gün boyunca İstanbul'da sandıkları tekrar tekrar saydıran YSK'nin tavrıyla devam ettiğini savundu.
Özkoç, gaz sıkışmasına neden olan kişilerin, Türkiye'yi kin ve nefrete yönlendirdikleri, ayrıştırdıkları için görevinden istifa edip, bağımsız yargı tarafından yargılanması gerektiğini ileri sürdü.
Bir soru üzerine Özkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye ittifakının" altının siyaseten doldurulması gerektiği yönündeki açıklamalarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Cumhur İttifakı'nın kimler tarafından, hangi amaçla kurulduğu, hangi zihniyetle devam ettiği, hiçbir şekilde aralarında güven oluşmadığını biliyoruz. Ancak Türkiye ittifakı diye ortaya attıkları ve kendi aralarında da çelişkiye düştükleri içi doldurulmamış boş sözlerin, muhatabı değiliz. Siyaset ve devlet yönetimi ciddi bir iştir. Dün başka bir şey söyleyip, bugün başka şey söyleyerek kendilerini ifade eden, halen iktidarda olan kişilere karşı güvenimiz yoktur."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com