Kadın cinayetlerinde ‘İyi hal indirimi’ ve ‘Haksız tahrik indirimi’ uygulanmasına karşı olduğunu söyleyen Avukat Altun, dava süreçlerinde yapılan indirimlerin tepki topladığını ve kamuoyundan gelen bu tepkilerin işe yaradığını belirtti.
“Google’dan hangi hallerde indirim alacağına bakıyordu”
“Eşine onu kızdıracak söz söylediği için kadın öldürülürse indirim uygulanmamalı” diyen Altun, “Toplumsal dönüşüm gerektirse de davalarda indirimlerin uygulanmaması kadın cinayetlerinde caydırıcı olacaktır. Örneğin bir davada karısını öldüren kocanın hangi hallerde indirim alırım diye Google’dan araştırma yaptığını gördük. Artık bu indirimler kanun maddesi olmaktan çıkıp kötü niyetle kullanılmaya başlandı. Eşlerini, sevgililerini, nişanlılarını veya kendilerini reddeden kadınları öldüren erkekler tarafından cezasızlık hali olarak alınıyor” dedi.
Yasaların erkekler tarafından hazırlandığını o yüzden eril olduğunu ifade eden Altun, “Bu durumda yasalar daha çok erkeği koruyan, erkek bakış açısıyla yapılmış oluyor. Düşünün ki yakın zaman kadar ‘adam öldürme’ suçu vardı bu daha sonradan ‘insan öldürmeye’ döndü. Bu sebep kanunları ve kararları kadın hâkimler uygulasa dahi yasalar erkek egemen olunca dava sonuçları erkekler lehine çıkıyor. Bunun için biz mücadele etmeliyiz, tepki çok önemli ve yerini de buluyor” diye konuştu.
“Kadınlar erkeklerin mülkiyeti değildir”
“Siyasilerin söylemleri çok önemli çünkü halkımızın örnek aldığı ve çok sevdiği siyasetçiler var” diyen Altun sözlerine şöyle devam etti; “Yasaların indirim uygulanmadan bilfiil uygulanması ayrıca caydırıcı olacaktır. Ayrıca daha küçük yaştan itibaren anasınıfında, ilkokulda kadın erkek eşitliği ve cinsel eğitimlerin verilmesi gerekiyor ki kadın ve erkek hem kendi bedenini bilsin hem de karşısındakiyle daha bedeni bir ilişki kurabilsin. Bunların yanında kadınların erkeklerin mülkiyeti olma halinden vazgeçildiği zaman şiddet tabii ki de azalacaktır.” Konuya ilişkin açıklama yapan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Kavaklı Birdal, “Kadına yönelik şiddetin, erkeklerin kıskançlık sebebiyle ya da cinnet getirip yaptığı münferit olaylar değil; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan sistematik bir sorun olduğunu söyledi.
“Medya kadına şiddet haberlerinde daha duyarlı olmalı”
Toplumsal bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu belirten Birdal, “Kadına şiddetle toplumsal bir şekilde mücadele etmek gerekiyor. Basında bu haberlerin verilişiyle ilgili kullanılan dilden tutun da, mahkemelerde bunlarla ilgili verilen kararlara, toplumsal reddin ne şekilde uygulandığına kadar çok geniş bir alanda değerlendirilmesi gereken bir durum alsında. Kadına şiddet hiç kapanmayan ve gittikçe derinleşen bir yaradır” dedi.
Kadına şiddet haberlerin medyada yer almasının farkındalık açısından olumlu olabileceğini fakat kullanılan dilin yanlış olduğunu dile getiren Birdal, “Görünür olma farkındalık olması açısından olumlu olarak değerlendirilebilir ama kullanılan dilde ciddi sorunlar görüyoruz. Yargılayıcı ve sanki kadının mutlaka bir sorumluluğu varmış gibi bir yaklaşım toplumsal algıyı olumsuz etkileyen şeyler. Örneğin haberde erkek şiddetine uğramış bir kadının açık adresi verilebiliyor, medeni hali eğer boşanmışsa bu altı çizilerek belirtiliyor. Kadının bedeni, yaralanmış, örselenmiş hali, pervasızca mahremiyet ihlal edilerek paylaşılıyor. Son kertede en temel hak olan yaşama hakkı kadınların elinden alınmış oluyor” açıklamalarında bulundu.
“Hukuki uygulamalar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiriyor”
Hukuki uygulamaların toplumsal eşitsizliği derinleştirdiğini ve kadınların aleyhine uygulandığını söyleyen Birdal sözlerine şöyle devam etti; “Sonrasına baktığımızda daha acı bir tablo var aslında çünkü hukuki uygulamaların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren ve kadınların aleyhine uygulandığını görüyoruz. Kadın katillerine uygulanan ‘Haksız tahrik ve iyi hal indirimi’nin öz savunma hakkını kullanan kadınlara uygulanmadığını görüyoruz. İnsanların hayatı tehlikeye girdiğinde, süregelen bir şiddet, baskı söz konusu olduğunda öz savunma kanunen tanınmış bir haktır. Bu sadece saldırıya uğrayan kişi için değil etrafındakiler için de bir yükümlülüktür aslında. O yüzden otobüste bir kadına şort giydiği için biri saldırdığında insanların duyarsız kalmaması, izlememesi gerekiyor.”
Son olarak kadına şiddeti önlemenin mümkün olduğunu belirten Birdal, “Kadına şiddeti önlemek mümkün, yapılacak çok şey var. Feminist Hareketin, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun ve benzer sivil toplum kuruluşlarının bunu dillendirmesi, canlı tutması ciddi etki yaratıyor. Ama sistematik bir sorunla karşı karşıyayız, kendisini eğitimden tutun da yargıya kadar yeniden üreten cinsiyetçi yapı söz konusu. Öncelikle zihniyet değişikliğine ihtiyaç var, kadın ve erkekleri eşit vatandaşlar olarak gören bir yaklaşımla ancak ilerleyebiliriz” dedi.
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com