?>

Kaçak avcılık ve iklim değişikliği fil neslini tehdit ediyor

IUCN Üyesi ve yaban hayatı biyoloğu Dr. Deniz Mengüllüoğlu: "Fillerin yok olması, besin zincirinin kopması ve fillere bağımlı ekosistem tiplerinin ekolojik fonksiyonlarını ve tür çeşitliliğini kaybetmesi anlamına geliyor." dedi.

Çevre-Hayat - 2 yıl önce

İstanbul

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) üyesi ve yaban hayatı biyoloğu Dr. Deniz Mengüllüoğlu, dengesiz yağış rejimleri, kuraklık ve habitatlardaki değişimlerin fil popülasyonu için büyük sorun oluşturduğunu belirterek, "Fillerin yok olması, besin zincirinin kopması ve fillere bağımlı ekosistem tiplerinin ekolojik fonksiyonlarını ve tür çeşitliliğini kaybetmesi anlamına geliyor." dedi.

IUCN'nin "Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesi"nde bulunan fillerin azalan popülasyonuna dikkati çekmek için 2012'den bu yana 12 Ağustos, "Dünya Fil Günü" olarak kutlanıyor.

Birliğin 2016'da yayımladığı Afrika Fili Durum Raporu'na göre, 2006-2016'da kıtada yaşayan fil sayısı 111 bin azalarak 415 bine geriledi.

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfının verilerine göre ise yüzyılın başında 100 bin civarında olan Asya fillerinin sayısı bugün 50 bine kadar düştü.

"Dünya Fil Günü" dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Mengüllüoğlu, bugün "Afrika savan fili", "Afrika orman fili" ve "Asya fili" olmak üzere üç fil türünün bulunduğunu belirtti.​​​​​​​

Afrika savan filinin IUCN'nin kırmızı listesinde "tehlikede", Afrika orman filinin ise "kritik derecede tehlikede" kategorisinde yer aldığını bildiren Mengüllüoğlu, evcilleştirilebilen tek fil türü olan ve geçmişte Mezopotamya'dan başlayarak Java'ya kadar dağılım gösteren ancak şu an Hindistan ve Sumatra arasında çok parçalı halde yaşayan Asya filinin de aynı listede "tehlikede" kategorisinde bulunduğunu aktardı.

"Fil varlığı biten alanlarda biyoçeşitlilik çöküşü yaşanıyor"

Fillerin bulundukları habitat ve ekosistemlerde ekolojik mühendis rolünde olduklarına işaret eden Mengüllüoğlu, şunları söyledi:

"Habitatları yıkıp yeniden inşa ediyor, yüzlerce türden bitki tohumunu uzak noktalara taşıyor, diğer yüzlerce canlı türü için yaşayacak ortam hazırlıyor ve kurak dönemlerde yaşam kaynağı olan su sağlıyorlar. Afrika savan filleri, onlarca türden ve sayıları milyonlarla ifade edilen antiloplar, zebralar, kemirgenler, kuşlar, sürüngenler, böcek türleri ve bunların avcıları olan yüzlerce türden etçil canlı için yaşayacak ortam sağlıyor. Kendilerinin yaptığına ek olarak, bu türleri de ortama çekerek doğal gübreleme, tohumlama, otlama gibi faaliyetleri artırdıklarından çok zengin bir sistem oluşturuyorlar."

Afrika orman filleri ve Asya fillerin ise tohum taşımaya ilaveten ormanlarda hayvan otobanları denebilecek yollar, dinlenme ve otlama noktaları olan geniş orman içi açıklıklar oluşturduğunu dile getiren Mengüllüoğlu, bu yol ve açıklıkların yüzlerce farklı tür tarafından besin, su ve hatta yaşam için çok önemli olan tuz ve minerallere ulaşabilmek amacıyla kullanıldığını, böylece yüksek tür çeşitliliği ve kompleks bir besin zincirinin desteklendiğini vurguladı.

Mengüllüoğlu, "Dolayısıyla filler tarihi ve güncel dağılımlarında biyolojik çeşitliliği yüksek ve besin zincirinin tam anlamıyla işlediği sistemler oluşturuyor ve korunmaları sadece kendileri açısından değil başka yüzlerce, belki binlerce tür açısından çok önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Fil nüfusunun azalmasındaki en önemli etkenleri, fil dişi amaçlı kaçak avcılık ve yaşam alanlarının yok olması şeklinde sıralayan Mengüllüoğlu, şöyle devam etti:

"Savanların çoğunda su varlığının izin verdiği şekilde tarım ya da hayvancılık yapılıyor. Bu da daha fazla insan-yaban hayatı çatışması demek. Geçmişte kurak ve yağışlı dönemlere göre göç eden antilop sürüleri sürekli aynı yerde evcil otlatma sebebiyle verimsizleşen bu bölgelere gelmeyi tercih etmiyor. Aşırı evcil otlatması ve rekabet sebebiyle habitatlar zenginlik ve verimliliğini yitiriyor, yabani otçul popülasyonları azalıyor. Aslan, pars, çita ve benekli sırtlan gibi büyük etçil türleri evcil türlere yöneliyor ve sonları öldürülmek oluyor. Korunmayan ve fil varlığı biten bu tip alanlarda tam anlamıyla bir doğal besin zinciri ve biyoçeşitlilik çöküşü yaşanıyor."

"En çok etkilenenler çöl vahalarında yaşayanlar"

Küresel iklim değişikliğinin filleri göçe zorladığını, göç rotalarının ise işlevsiz hale gelebildiğini anlatan Mengüllüoğlu, "Asya'daki ufak korunan alanlarda yaşayan ve göç edemeyen fil sürüleri, süresi uzayan kurak dönemler nedeniyle korunan alanları terk etmek ve milyonlarca insanın yaşadığı yerleşim yerlerinin kenarlarından geçerek tehlikeli göçler yapmak zorunda kalıyor. Geçtiğimiz yıl Çin'in Yunnan bölgesinde yaşayan ve 17 filden oluşan sürünün 500 kilometrelik inanılmaz göçü, dünya gündeminde geniş yer bulmuştu. Göç sebeplerinin tam olarak ne olduğu kestirilemese de araştırmacılar, fillerin korunaklı bir alan bulma umuduyla göç ettiğini tahmin ediyor." şeklinde konuştu.

Dengesiz ve tahmin edilemeyen yağış rejimleri, bunu takip eden kuraklıklar ve habitatlardaki değişimin özellikle göç edemeyen ve korunan alan adalarına sıkışmış fil popülasyonu için büyük sorun oluşturduğuna değinen Mengüllüoğlu, çöl sınırları ve Namibya gibi kurak ülkelerdeki çöllerin vahalarında yaşayan fillerin kuraklıktan en çok etkilenenler olduğunu, açlık ve susuzluk nedeniyle bitkin düşerek öldüklerini, yavrularını kaybedebildiklerini söyledi.

Fillerin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla korunan alanların etrafında güvenli göç koridorlarının oluşturulması gerektiğini belirten Mengüllüoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bölgede yaşayan halkın, fillerin göç davranışı hakkında sürekli bilgilendirilmesi ve göç sırasında fillerin durup dinlenme ve beslenmek için kullandığı tarım alanları ve yerleşim yerlerinde yarattıkları zararların hükümetler tarafından karşılanması gerekiyor. Aksi takdirde halihazırda büyük bir tehdit olan yasadışı fil dişi avcılığına kurban gitmeleri ya da tek geçimi tarımsal faaliyetler olan insanlar tarafından öldürülmeleri söz konusu olabilir. Fillerin yaşadığı mutlak koruma bölgeleri ile bunların çevresindeki tampon koruma bölgelerinin genişletilmesi ve insan baskısının azalması, besin ve su kaynaklarının yeterli düzeye yükselmesini sağlayacağından insan nüfusunun yüksek olduğu Güney ve Güneydoğu Asya'da fil göçlerinin ve çatışmanın azalması anlamına gelebilir."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
Haftanın Öne Çıkanları

Şanlıurfa'nın tepsi kebabı coğrafi işaretle tescillendi

2022-08-09 16:34 - Kültür Sanat

A Milli Erkek Voleybol Takımı 5. İslami Dayanışma Oyunları'na galibiyetle başladı

2022-08-09 22:24 - Spor

2022 UEFA Süper Kupa sahibini buluyor

2022-08-10 09:41 - Spor

Fıstık bahçelerinde hasat davul, zurna ve halayla başladı

2022-08-10 20:59 - Magazin

Giresun'da lunaparkta trenin raydan çıktığı kazada yaralanan 4 kişiden biri öldü

2022-08-10 09:10 - Asayiş

Muğla'da alzaymır hastalarına akıllı saat dağıtılıyor

2022-08-05 15:06 - Sağlık

Ermenistan askerleri sınırdaki ve Karabağ'daki Azerbaycan mevzilerine ateş açtı

2022-08-05 12:34 - Dünya

MotoGP'de sıradaki durak Büyük Britanya

2022-08-05 10:21 - Spor

İstanbul'dan yola çıkan 54 Suriyeli, Hatay ve Kilis'ten ülkelerine uğurlandı

2022-08-10 13:59 - Gündem

Lucas Torreira ve Dries Mertens, Galatasaray için İstanbul'da

2022-08-07 07:20 - Spor

İlgili Haberler

Kars'ta ‘Sarıkamış şehitleri’ için temsili nöbet tutuldu

22:37 - Çevre-Hayat

Palandöken Kayak Merkezi'nde hafta sonu yoğunluğu yaşanıyor

16:33 - Çevre-Hayat

Sarıkamış şehitleri, harekatın 110'uncu yılında anılacak

16:27 - Çevre-Hayat

Ağrı'da sulak alanlar buz tuttu

14:53 - Çevre-Hayat

Kartalkaya'da hafta sonunda kayak keyfi

13:43 - Çevre-Hayat

Günün Manşetleri

Trump: Putin benimle en kısa zamanda görüşmek istediğini söyledi

23:53 - Dünya

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş: Öyle böyle maçın sonunda 3 puanla ayrılmak önemliydi

23:42 - Spor

Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi için kuvvetli sağanak uyarısı

23:32 - Gündem

Kars'ta ‘Sarıkamış şehitleri’ için temsili nöbet tutuldu

22:37 - Çevre-Hayat

Gençlik ve Spor Bakanı Bak, Malatya'da gençlerle buluştu

22:32 - Gündem