Karabük Üniversitesi ve AFAD Karabük İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve 4 Mart'a kadar sürecek olan 'Uluslararası Doğal Afetler ve Afet Yönetimi Sempozyumu' başladı. Sempozyumun ilk gününde konuşmacı olarak katılan İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Türkiye'nin birinci derece deprem ülkesi olmadığını, aksine ülkenin yüzde 92'sinin deprem bölgesi dışında kaldığını kaydetti.
Depremin kentsel dönüşümün en büyük ayağı olmadığını belirten Ercan, "Türkiye'de bir deprem olmasa da kentsel dönüşüm yapmak gerekir. Deprem yitimlerinde 115 yılda yıkılan toplam konut sayısı 525 bin. Ortalama büyük bir depremde yıkılan konut sayısı 4 bin 700. Son Gölcük depreminde bir kişinin ölmesi Türkiye Cumhuriyetine çıkarı 1 milyon 250 bin dolar. Yapay olayların sonucu doğal olaylardan daha büyük olabilir. Türkiye'de bir yılda yollarda, araçlarda ölüm yaklaşık 10 bin kişi, bir yıldaki depremcil ölümler ise bin kişi. Yollardaki araçlarda yaralı sayısı 200 bin kişi iken depremde yaralı sayısı 3 bin kişi. Doğal olaylar sandığımız gibi yapay olaylardan daha büyük sonuçlar değil. Doğal olayların denetimini yapamıyoruz ama yapay olaylara da çok önem vermemiz gerekiyor" dedi.
"TÜRKİYE BİRİNCİ DERECE DEPREM ÜLKESİ DEĞİLDİR"Prof. Dr. Ercan, "Depremin bir yasası vardır ve bu değişmez. Bir yerde belli büyüklükte doğal bir olay olmuşsa o yerde gelecekte o büyüklükte en az bir deprem olacaktır. 1999 depremi 7.5 olarak Gölcük'te olmuşsa, gelecekte o bölgede 7.5 büyüklüğünde bir deprem olacaktır. Bu değişmez bir kuraldır. 1900 ile 2016 arasında olan 4'ten daha büyük olan depremlerin sayısı Türkiye'de 10 bin 900'dür. Dünya üzerinde her yıl 3.5 milyon deprem olur ve bunların yüzde 3'ü de Türkiye'ye düşer. Ancak Türkiye birinci derece deprem ülkesi değildir. Türkiye'de 8'den daha büyük depremler olmaz. Türkiye'nin en büyük depremi 1939 yılında Erzincan'da olan 7.9'dur. Türkiye'de daha büyük deprem olmamıştır. 9 olur 8.5 olur demek desteksiz atmaktır" diye konuştu.
"İSTANBUL'UN BÜYÜK KISMI GAYET SAĞLAM"Harita üzerinden Türkiye'nin depremde etkilenme alanlarını da gösteren Prof. Dr. Ercan, "Türkiye'nin yüzde 92'si deprem bölgesi değil. Türkiye'nin çok az bir bölümü deprem bölgesidir. Sadece kırıkların geçtiği yerler deprem bölgesidir. Türkiye'de deprem bölgelerinin oranı yüzde 70'in daha altındadır. Türkiye'nin en güvenli alanları İstanbul ve Kocaeli'nin dahi kuzey tarafları oldukça güvenlidir. Bunun yanı sıra Doğu, Orta ve Batı Karadeniz kısımları Türkiye'nin deprem açısından en güvenli yerlerdir. İstanbul'da sadece kıyı kısımları etki alanında. İstanbul'un büyük kısmı gayet sağlam. Hani İstanbul'da yerle gök birleşecekti. Bu doğru değil. İstanbul'daki yıkılabilecek yapı sayısı, 7.5 büyüklüğünde bir deprem olsa bile yüzde bir veya 2'yi geçmez. Gölcük gibi İstanbul içinden bir kırık geçmiyor, daha çok ötesinden geçiyor. Kızılca kıyamet olacak olaylar abartı ve bilim dışı oluyor. İstanbul'da deprem için hiçbir şey yapılmadı demek gerçekten çok acımazsızlık. İstanbul'un jeolojik haritası çıktı" dedi.
"İSTANBUL'DA EN ERKEN DEPREM 2045"İstanbul'da depremin nerede olacağının da belli olduğunu anlatan Ercan, "İstanbul'da Marmara'da o kadar çok çalışma yapıldı adeta kanaviçe gibi örüldü. Bunun için bizim Fransız, İngiliz gemilerini getirip fiyaka atmaya gerek yok. Çünkü Marmara'nın bütün gizliliklerinin hepsi onlara gitti. İnsanın bir gizliliği olur. Bizim şuanda tam donanımlı aletlerimiz var. Deprem araştırıyoruz diye Türkiye'nin bütün bilgileri yurt dışına gitti. Depremcikleri biz günü gününe dinliyoruz. Hiç İstanbul içinden kırık geçmiyor. Büyük İstanbul depremi deniliyor nerede? Marmara depremi var. Bir tanesi Küçükçekmece'de olacak 6.3 ile 6.7 arasında. 8-9 arası olur mu? Asla olmaz. 7.5 ve daha büyük olacak diyorlar, asla. Bunu diyen varsa gelsin burada kanıtlasın. Deprem oluşum sırası ile depremlerin oluş yılları arasında doğrusal bir ilişki gördük. Bu doğrusal ilişkiye göre, hiç şaşmamış. Ancak beklenen zamanlardan daha geç zamanlarda deprem olmuş, beklenen zamanlardan önce hiç olmamış. Bugün Marmara 17. depremini bekliyor. Baktığımızda 2045 çıkıyor. 2030 yılında olabilir mi? Olamaz. Hiçbir zaman erken olmamış. Olası yıl 2075'e doğru. Gecikebilir, hatta 2150 yılına kadar gidebilir. Bilimsel olmayan olayları çok önemsememiz lazım" diye konuştu.Prof. Dr. Ahmet Ercan, ayrıca İstanbul'da 1 milyon 600 bin yapının yüzde 50'sinin yapılaşma izninin, yüzde 70'inin oturma izninin, yüzde 90'ının ise kullanılan gereçlerin uygun olmadığını kaydetti.KBÜ Hamit Çepni Konferans Salonu'nda başlayan sempozyuma, Karabük Valisi Orhan Alimoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Düzce Üniversitesi Rektörü Porf. Dr. Nigar Demircan Çakır, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat ile bilim adamları ve öğrenciler katıldı.
SAMET OĞUZHAN DOĞAN - YASİN ERDEM
dikGAZETE