Cenin
İsrail ordusunun 3 Temmuz Pazartesi gününün ilk saatlerinde, işgal altındaki Batı Şeria’nın Cenin kenti ve Cenin Mülteci Kampı'na başlattığı baskın ve hava saldırıları ikinci gününde devam ediyor.
Çok sayıda zırhlı araç, buldozerler ve insansız hava araçları (İHA) ile bölgeyi kuşatma altına alan İsrail ordusu, açtığı ateş ve hava saldırıları ile şimdiye kadar 10 Filistinliyi öldürdü. Saldırılarda, 20’si ağır yaklaşık 100 kişi de yaralandı.
İsrail ordusu, yaklaşık 15 bin Filistinlinin yaşadığı Cenin Mülteci Kampı’ndaki sivil altyapıyı da hedef alarak büyük yıkıma yol açtı.
Zırhlı araçlara eşlik eden buldozerler, kampın asfalt yollarını kazarak altüst etti; park halindeki sivillere ait araçları da tek tek ezerek kullanılamaz hale getirdi.
AA kameralarına yansıyan delik deşik yollar, fay hattının geçtiği deprem bölgelerinin görüntülerini akıllara getirdi.
İsrail’in hava saldırıları sonucu pek çok noktadan dumanların yükseldiği kamp, adeta bir hayalet kente dönüşürken, İsrail güçleri elektrik bağlantısını da keserek kenti karanlığa gömdü.
Bir sürgünden diğerine
Cenin Mülteci Kampı, 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında ve sonrasında evlerinden kaçan veya evlerinden sürülen Filistinlileri barındırmak için 1953'te kuruldu.
Cenin'deki bu eski mülteciler, İsrail ordusunun kuşatma altına alarak saldırılarını sürdürdüğü bölgede şimdi yeni bir zorunlu göçle karşı karşıya kaldı.
Kampta yaşayan Filistinli aileler, çatışma ve patlama seslerinin kesilmediği kuşatmanın ardından dün akşam saatlerinde evlerini terk etti.
Çocuk, yaşlı ve kadınların çoğunlukta olduğu sivil halk, İsrail ordusuna ait zırhlı araçların kapattığı yollardan geçerek güvenli bölgelere ulaşmaya çalıştı.
Gruplar halindeki Filistinli siviller, silahsız ve zararsız olduklarını ifade etmek için ellerini yukarı kaldırarak ve beyaz bayrak çekerek yürüdü.
Bölgedeki AA muhabiri, İsrail’in yıkıma uğrattığı ve günlük hayatı sürdürülemez boyuta getirdiği saldırılarının ardından evlerinden ayrılmak zorunda kalan sivillerle konuştu.
Tehcire maruz kalan kamp sakinlerinden Umm Ala el-Cundi (63), “1948’de topraklarımızdan tehcir edildik, şimdi ikinci kez tehcir ediliyoruz." dedi.
Ancak Cenin’i "direniş toprağı" olarak niteleyen ve işgale boyun eğmeyeceklerini vurgulayan Umm Ala, şunları söyledi:
"Yine de zafer bizim olacak. Zillet içindeki bu insanlar bizi yıldıramaz. İnşallah bir sonraki neslimiz, Mensi, Hayfa ve Yafa gibi (tehcir edilmiş) tüm topraklarımızla birlikte ülkemizi geri alacak. Ne kadar öldürseler ne kadar yıksalar da geri döneceğiz, geri döneceğiz, geri döneceğiz."
"Hayatımız sürgünden ibaret"
Ailesiyle apar topar kamptan ayrılan ismini vermek istemeyen bir diğer Filistinli kadın da yaşadıkları durumu, "Söz yok. Ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Halimiz bu. Ömür boyu tehcir mi edileceğiz? Hiçbir güvenliğimiz yok, hayatımız sürgünden ibaret. İşte böyle yaşıyoruz." diyerek ifade etti.
Filistinli genç Ala Ebu Zeyd ise yaşlı annesiyle birlikte kamptaki yıkımdan kaçarak Cenin Devlet Hastanesi'ne sığınanlardan.
Ebu Zeyd, "Annem yürüyemeyen yaşlı bir kadın. Onu kamptan buraya kadar tekerlekli sandalye ile getirdim." diye konuştu.
Filistinli genç, ailesinin, "İsrail operasyonları sonucunda kampın içinde cehennem gibi bir gün yaşadığını" belirtti.
"Kampta 13 bin Filistinli mahsur kaldı"
Cenin Belediye Başkanı Nidal el-Ubeydi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun saldırılarının Cenin'de 4 bin Filistinliyi yerinden ettiğini belirterek Cenin Mülteci Kampı'nda 13 bin Filistinlinin, "elektrik, su ve temel hizmetlerden mahrum şekilde mahsur kaldığını" söyledi.
Kamptaki insani durumu "felaket" şeklinde tanımlayan Ubeydi, şöyle devam etti:
"Cenin Mülteci Kampı'ndaki manzara deprem felaketi gibi. Görüntüler Filistinlilerin yaşadığı Büyük Felaket'i (Nekbe) hatırlatıyor, yıkım, altyapının iş makineleriyle moloza çevrilmesi. Su, gıda ve hijyen yok."
Ubeydi, İsrail'in mülteci kampına saldırılarında "hesaplarının tutmadığına bu nedenle sürecin uzadığına" işaret ederek "İsrail askerlerinin mülteci kampı içinde evlerde delik açıp ilerlediğini, bu nedenle kaç evin yıkıldığını ya da hasar aldığını kimsenin tespit edemediğini" sözlerine ekledi.
İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari ise İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'a verdiği demeçte, Cenin Mülteci Kampı'ndan 1500 ila 3 bin arası Filistinlinin "kendi iradesiyle ayrıldığını ve ordunun da geçişlerine izin verdiğini" savundu.
Hagari, İsrail askerlerinin saldırılarında öldürülen 10 Filistinliden 9'unun silahlı olduğunu, kamptaki yaklaşık 100 yaralının arasında sivillerin de bulunduğunu söyledi.
İsrail ordusunun Cenin'e saldırısında 10 kadar hedefe ulaşmaya çalıştığını bunların da silah ve patlayıcı üretim atölyeleri olduğunu ileri süren Hagari, saldırılarda Cenin'deki elektrik ve su altyapısının “bir kısmının” çöktüğünü de itiraf etti.
İsrail ordusunun kuşatma ve saldırıları 36 saati geride bırakırken, Cenin semalarında aralıksız uçan onlarca insansız hava aracının gürültüsüne, sık sık duyulan silah ve patlama sesleri eşlik ediyor.
Nekbe, 75. yılında işgal altındaki Filistin’de devam ediyor
İsrail'in kurulduğu 1948'den önce tarihi Filistin topraklarında 1 milyon 400 bin Filistinli yaşıyordu.
İsrail'in kuruluşuna giden süreçte silahlı Siyonist çeteler tarafından düzenlenen terör saldırıları nedeniyle yaklaşık 800 bin Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Söz konusu dönemde Filistin'de zorunlu göçe maruz kalan köy ve şehirlerin sayısı 1300'e ulaştı. İsrail güçleri o tarihlerde Filistinlilere ait ele geçirdiği 774 şehir ve köyden 531'ini tümüyle yıktı.
Bugün Cenin Mülteci Kampı gibi mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler, bu kamplarda yoksulluk, nüfus yoğunluğu ve yetersiz altyapıyla karakterize edilen sosyal ve ekonomik bir hayat yaşıyor.
Tüm bu zorluklar yetmezmiş gibi İsrail’in 1948’de topraklarından sürdüğü ve şimdi yeni bir tehcire maruz bıraktığı bu Filistinliler için Nekbe, 75. yılında da işgal altındaki Filistin’de devam ediyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com