İstanbul
İsrail'deki yedek askerler, sanayi ve tarım başta olmak üzere çeşitli sektörlerde istihdam edilen vatandaşlardan oluşuyor. Dolayısıyla çalışan bu kesimin uzun süre işlerinden ayrılmaları halinde ülkedeki bu sektörlerin ciddi anlamda zarara maruz kalabileceği değerlendiriliyor.
İsrail'in Gazze'ye saldırıları şiddetlenerek devam ediyorİsrail polisi, Mescid-i Aksa'ya girişine izin vermediği Filistinlilere müdahale ettiBatı medyası yalan haberlerle kamuoyunu Gazze'deki katliama karşı duyarsızlaştırıyorGazzeli siviller için Türkiye'nin insani yardımlarını taşıyan ilk uçak Mısır'a iniş yaptıİsrail ordusu Gazze'nin kuzeyindeki 1,1 milyon Filistinliden güneye geçmelerini istediBM: İsrail'in Gazze'nin kuzeyindeki 1 milyon sivile 24 saat tanıması dehşet vericiLübnan'ın başkenti Beyrut'ta yer alan Siyasi Araştırmalar Merkezi verilerine göre, İsrail'in yedek askerleri ordunun yaklaşık yüzde 65'ini oluşturuyor. Bu oran, dünya orduları arasında ilk sırada yer alıyor. Çünkü İsrail ulusal güvenlik doktrini "silahlı halk" olarak adlandırılan fikrine dayanıyor.
Dolayısıyla İsrail'de silah taşıyabilecek her kadın ve erkek vatandaşın savaşa katılma yükümlülüğü söz konusu. Hatta yurt dışında yaşayan İsrailliler de bu yükümlülükten muaf değil. Yahudi dindarlardan askerlik hizmetine dahil edilmeyen bir kesim var, bu da ülkede sürekli tartışma konusu oluyor.
İsrail ordusu muvazzaf güçler, zorunlu askerlik hizmeti ve yedek güçler olmak üzere üç ana kategoriden oluşuyor. Zorunlu askerlik hizmetinin 18-21 yaşlarında yapıldığı İsrail'de, yedek asker yükümlülüğü ise 51 yaşına kadar devam ediyor.
İsrail Hayfa Üniversitesindeki ulusal güvenlik programı direktörü Cebrail bin Devr, orduda her yıl fiili olarak göreve çağrılan yedek askerlerde, erlere 26, subaylara 24 gün hizmet verdiğini belirtti.
Netanyahu bu orduyu kime karşı topluyor?
İsrail ordusu, birtakım istisnalar dışında kadın ve erkekleri ayırmaksızın halkı silahlandırma anlamına gelen "silahlı halk" teorisine dayalı bir doktrini benimsiyor. Bunun gerekçesi de İsrail'in 8,9 milyon nüfusu, 105 milyonu aşkın nüfusu olan Mısır'ın yanı sıra bölgedeki Arap ülkeleriyle kıyaslandığında oldukça küçük kalıyor.
Bu nedenle de İsrail'de silah taşıyabilecek her erkek ve kadın zorunluk askerlik görevine tabi tutularak, insan gücü eksikliği giderilmeye çalışılıyor.
ABD merkezli Global Firepower internet sitesinin verilerine göre, İsrail ordusunda muvazzaf unsurların sayısı 173 bin, yedek asker sayısı ise 465 bin olarak biliniyor.
İsrail'in saldırdığı Gazze'nin nüfusu ise 2 milyon civarında, yani İsrail nüfusunun dörtte birinden daha az. Hamas hareketinin askeri kanadı Kassam Tugaylarına mensup birkaç bin unsurla savaşmak için Tel Aviv yönetimi, yedek kuvvetlerin yaklaşık dörtte üçünü çağırarak 530 binden fazla asker seferber etti.
Kassam Tugaylarının üye sayısına ilişkin kesin bir rakam yok, ancak bazı tahminlere göre bu sayının 20 bin silahlı kişiyi aştığı ve seferber edildiğinde 50 bine ulaşabileceği belirtiliyor.
Bu rakamlar, Tel Aviv'in açıkça üstün olduğu silah gücü bir yana, İsrail ordusu ile Kassam Tugayları arasındaki güç dengesizliğini rakamlar açısından yansıtıyor.
Kassam Tugaylarının 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ni çevreleyen yerleşim birimlerine düzenlediği saldırının ardından İsrail ordusunun prestiji ve istihbarat kabiliyetleri bir kez daha çöktü.
Bu nedenle, birçok habere göre Binyamin Netanyahu, hükümetinin bölgesel caydırıcılığı yeniden tesis etmek için aşırı güce başvurması pek olası dışı değil.
Savaş durumu ne kadar sürecek?
İsrailli yetkililerin haftalarca sürecek bir savaştan bahsetmesi, Gazze Şeridi çevresindeki yerleşim yerlerini "Kassam Tugaylarından almakla" yetinmeyeceklerini, bunun yerine Gazze Şeridi'ni işgal etmeye çalışacaklarını gösteriyor.
Bu senaryoya göre, 2014 yılında Gazze'de 50 gün süren savaş da dikkate alındığında, çatışma durumu haftalarca sürebilir. 2006 Lübnan Savaşı ise yaklaşık 34 gün sürdü. İsrail, 1967 savaşında yalnızca 6 gün süren savaş gibi kısa savaşlara alışkın.
Mısır ordusunun Bar Lev Hattı'nı aştığı 1973 Ekim Savaşı bile yalnızca 20 gün sürdü.
Ancak 1967-1970 yıllarındaki yıpratma savaşı, alışılagelmiş bir savaştan ziyade tarafların karşılıklı topçu atışları, özel operasyonları, İsrail’in sivillere yönelik saldırıları, Mısır, Suriye ve Ürdün cephelerindeki çatışmalar ve İsrail’in bazı savaş gemilerinin bombalanmasından ibaretti.
Tarafların sahada hiçbir ilerleme kaydedemediği bu savaş, günler veya haftalar sürmesi gerekirken yıllarca devam etti.Alışılagelmişin dışındaki bu savaşta, Tel Aviv yönetimi tüm yedek askerlerini çağırma gereği duymamıştı.
İsrail 50 yıldır ilk kez tüm yedek askerlerini çağırdı
Gazze’deki savaşı öncekilerden farkı kılan, İsrail’in yarım asırdan bu yana ilk kez resmen savaş ilan etmesiydi.
İsrail ordusunun Gazze halkına Sina’ya kaçma çağrısı yapması, Mısır’ın kendi topraklarında Filistinliler için yerleşim bölgesi kurulması fikrini reddetmesinin ardından yalanlandı.
Bu durum, İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etme, Hamas’ı ve askeri kanadı ile İslami Cihad Hareketinin çatısı altındaki diğer Filistinli direniş gruplarını ortadan kaldırma isteğini ortaya koyuyor.
Kosova Savaşı’nda dikkati çeken "savaşların hava saldırılarıyla ilerletilmesi" teorisinin, son 20 yılda Lübnan’ın güneyinde ve Gazze’de başarıya ulaşamadığı göz önüne alındığında, İsrail’in direnişi yok etme isteği kara operasyonu ve şehir savaşını gerektiriyor.
Filistin direnişinin düzenli ordulardan daha dirençli olması, hava saldırılarındaki avantajına rağmen Tel Aviv’i kara savaşına girmeye zorluyor.Ancak kayıp verme konusundaki hassasiyeti ve esir takası için Hamas ile pazarlık yapma mecburiyeti, İsrail’i her kara savaşında geri çekilmek zorunda bırakıyor.
İsrail’in Gazze’de şehir savaşına girişmesi, insani açıdan külfeti artırmanın ve savaşın süresini uzatmanın yanı sıra, İsrail ordusunun teknolojik üstünlüğünü de ortadan kaldırıyor.
Birliklerini Hamas’ın menziline sokması, İsrail ordusunu Gazze’de göğüs göğüse çarpışmaya mecbur ederken, hava saldırılarındaki rahatlığı ve demir kubbe gibi savunma mekanizmalarını saf dışı bırakıyor.
Böylece, İsrail, Gazze Şeridi’nin tamamını işgal edebilse bile orada uzun süre kalabilmesi belirsizliğini koruyor.
Savaşın süresi Filistinli grupların kararlılığının boyutu ve taktikleriyle, şehir savaşını mı, yoksa vur-kaç yapacakları gerilla savaşını mı tercih edeceklerine bağlı.
Aynı zamanda savaşın süresi caydırıcılığını yeniden tesis etmek isteyen Tel Aviv'in hedefleri ve savaşın gelişmelerine göre bu hedeflerin ne ölçüde genişleteceğiyle ilgili.
İsrail ordusunu Gazze'deki katliamları durdurmaya zorlayan uluslararası bir baskı olup olmayacağı, savaşın Lübnan gibi diğer ülkelere sıçrayıp sıçramayacağı da savaşın süresini belirleyen etkenlerden olacak.
Yedek askerler İsrail ordusuna katılmak istemiyor
İsrail ordusunun yaptığı bir araştırma, "seçenek verilirse yedek askerlerin çoğunun askerlik hizmetine başvurmayacağını" ortaya koydu.
İsrail'de 1974'te askerliğe başvurmayan yedek askerler yüzde 20'yi aşmazken, 1990'ların sonunda yapılan bir araştırma, her 11 yedek askerden yalnızca ikisinin fiilen askerlik hizmetine başvurduğunu gösterdi.
İsrailli akademisyen Gabriel Ben-Dor, "resmi muafiyet yaşından önce yedek ordudan ayrılan askerlerin sayısının, zorunlu hizmet için askere alınanların sayısından fazla olduğuna" dikkati çekti.
Savaş uzadıkça, alışık oldukları sivil hayata dönmek isteyen yedek askerleri, özellikle de diğer kültürel ve sosyal çevrelerden gelen yeni göçmenlerin kontrolünü sağlamanın da zor olması muhtemel.
Bütün bunlarla birlikte, ülke ekonomisinin uzun sürecek bir savaşa ne kadar dayanıklı olabileceği sorusunu akıllara getiriyor. İsrail'deki yedek askerler, sanayi ve tarım başta olmak üzere çeşitli sektörlerde istihdam edilen vatandaşlardan oluşuyor. Dolayısıyla çalışan bu kesimin uzun süre işlerinden ayrılmaları halinde ülkedeki birçok sektörü ciddi anlamda zarara maruz bırakabileceği değerlendiriliyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com