Demokrasi tarihinin en belirsiz genel seçimine doğru giden ve anketlere göre kararsızların oranının yüzde 41'i bulduğu İspanya'da siyasi partilerin seçim kampanyaları, alışılmışın dışında karşılıklı sert suçlamalarla başladı.
İspanya'da 28 Nisan'da yapılacak erken genel seçimler öncesi belirlenen resmi takvim gereği kampanyalarına 11 Nisan gece yarısında başlayan siyasi partiler, çok yüksek oranda olan kararsızları ikna etmenin yollarını arıyor.
Seçim kampanyalarında sağ görüşlü siyasi partiler, Katalonya sorununu, sol görüşlü siyasi partiler ise yükselen aşırı sağ tehdidini ön plana çıkararak karşılıklı rakiplerini suçluyor.
Önceki seçimlerde koalisyon ihtimallerine karşı daha ılımlı bir seçim kampanyası yürüten siyasi partilerin, bu seçim kampanyası döneminde, kendileri için "kırmızı çizgi" olarak belirledikleri olmazsa olmaz konuları hemen açıklamaları ve rakipleri hakkında sert suçlamalarda bulunmaları dikkati çekiyor.
Ülkenin güneyindeki Endülüs özerk yönetiminde aralık ayında yapılan yerel parlamento seçimleri sonrasında anlaşarak Endülüs hükümetini kuran sağ görüşlü Halk Partisi (PP), merkez partilerden Vatandaşlar (C's) ve aşırı sağdan Vox'un bu iş birliklerini genel seçim sonrasına taşımaları muhtemel gözüküyor.
Ancak ülke basınında şimdiye kadar yayımlanan tüm anketler, PP, C's ve Vox'un çıkaracağı milletvekili sayıları toplamlarının ülkeyi yönetmeye yetecek meclis çoğunluğunu yakalayamayacağı öngörüsünde bulunuyor.
Anketler aynı zamanda, mevcut durumda azınlık hükümetiyle iktidarda olan Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ile ona dışarıdan destek veren sistem karşıtı Podemos partisininin toplam oylarının da sol bloğu iktidara taşımaya yeterli olmayacağını gösteriyor.
PSOE ve C's'nin birlikte hükümet kuracak çoğunluğu elde edebilecekleri anketlerde öne çıkarılsa da, C's şimdiden bu olasılığa kapıları kapatıyor.
C's lideri Albert Rivera, PSOE lideri ve Başbakan Pedro Sanchez'i ayrılıkçı Katalanların taleplerine boyun eğmekle suçlayarak, seçim sonrası ne tablo çıkarsa çıksın Sanchez ile anlaşmayacaklarını söyledi.
Ayrıca İspanya'da genel seçimler öncesi normalde sadece iki büyük siyasi partinin liderinin katıldığı televizyondaki seçim tartışması ise bu kez 5 siyasi partinin adayı ile yapılacak.
Başbakan Sanchez, diğer siyasi rakiplerinin televizyonda seçim tartışması yapılmasına ilişkin çağrılarını, aşırı sağcı Vox'un da olması halinde kabul etti.
Siyaset uzmanları, Sanchez'in Vox ile anlaşma ihtimali olan PP ve C's'yi sıkıştırmak için böyle bir tercih yaptığını savundu.
İspanyol televizyonlarında ortak yayınlanması ve 23 Nisan'da yapılması öngörülen seçim tartışması Pedro Sanchez (PSOE), Pablo Casado (PP), Albert Rivera (C's), Pablo Iglesias (Unidas Podemos) ve Santiago Abascal (Vox) arasında olacak.
Katalonya sorunu ve onunla bağlantılı yükselen aşırı sağ
Diğer yandan yasa dışı olmasına rağmen yapılan 1 Ekim 2017'deki bağımsızlık yanlısı referandumdan dolayı yargılanan ayrılıkçı Katalan siyasetçilerden bazılarının genel seçimlerde aday gösterilmeleri ülkede demokrasi tartışmalarına neden oldu.
Katalonya'daki bağımsızlık yanlısı siyasi partiler, aday gösterdikleri tutuklu Katalan siyasetçilerin seçim kampanyalarına katılmalarına izin verilmesini talep ediyor. Ancak gerek Merkez Seçim Kurulu gerekse mahkemeler bu talepleri reddediyor.
Ayrıca ilk sıralardan aday gösterilen ve seçilmelerine kesin gözüyle bakılan tutuklu Katalan siyasetçilerin seçim sonrası hukuki durumları da tartışma konusu yapılıyor.
Aşırı sağ görüşlü Vox'un en büyük kozu Katalonya sorunu
İlk defa genel seçimlere katılacak aşırı sağ görüşlü Vox partisi de Katalonya sorununu seçim kampanyasında en önemli gündem maddesi olarak ilk sırada tutuyor.
Vox lideri Santiago Abascal, iktidara gelmeleri halinde anayasanın 155. maddesini yürürlüğe sokarak Katalonya'nın özerk yönetimini dondurup, merkezi yönetimin üzerine aldırmayı, Katalonya yerel polis departmanını kapatıp buradaki tüm yetkiyi ulusal polise devretmeyi, ayrılıkçı Katalan siyasi partilerin yasa dışı ilan edilip kapatılmalarını ve ayrılıkçı siyasetçilerin tutuklanmalarını vaat ediyor.
Vox ayrıca İslam ve göçmen karşıtı görüşleriyle de oy toplamaya çalışıyor.
İspanya'da istikrarlı yönetim sorunu
Bu arada, İspanya'nın diktatör Franco sonrası (1975 yılı sonundan bu yana) demokrasi tarihinde, sağda PP ve solda PSOE olmak üzere iki büyük partiye dayalı siyasi sistemin 2008-2014 ekonomik kriziyle çökmesi sonrası çıkan yeni siyasi partilerle başlayan siyasi istikrarsızlık sorununun bu seçimde de çözülmesi öngörülmüyor.
Ekonomik krizin sonucu olarak çıkan Podemos ve C's partilerinin varlığıyla oy kaybına uğrayan PP ve PSOE'nin tek başına iktidara gelecek çoğunluğu bulamamalarından dolayı 2015 yılından bu yana İspanya'da üçüncü kez genel seçime gidiliyor.
İspanya'da 20 Aralık 2015'teki genel seçimin ardından hükümet kurulamayınca 26 Haziran 2016'da bir kez daha sandık başına gidilmişti.
Bu seçimin ardından PP'nin kurduğu azınlık hükümeti Haziran 2018'e kadar iktidarda kalmış, güvensizlik oylamasıyla düşürüldükten sonra PSOE'nin kurduğu azınlık hükümeti ise 8 ay sonra erken seçim kararı almıştı.
İspanyollar 26 Mayıs'ta da AP ve yerel yönetim seçimleri için sandık başına gidecek
Öte yandan İspanyollar, 28 Nisan genel seçimlerinden hemen 1 ay sonra bu kez belediye, 12 özerk yönetim parlamentosu ve Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için bir kez daha sandık başına gidecek.
Siyasi partiler, daha genel seçimin yorgunluğunu üzerlerinden atmadan 26 Mayıs'ta yapılacak AP ve yerel yönetim seçimleri için tekrardan meydanlarda kampanyalarını yapacak.
Kaynak: İHA
dikGAZETE.com