İstanbul
İran istihbaratının bazı rejim muhalifi isimleri Türkiye'den kaçırma planlarına yardımcı oldukları iddiasıyla 6'sı tutuklu 16 sanığın yargılandığı dava karara bağlandı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 5 tutuklu sanık ve bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
HSK kararıyla meslekten ihraç edilen eski savcı Davut Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu bazı sanıklar, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Tuğba Eren, sanık İhsan Sağlam'ın o dönem erkek arkadaşı olduğunu belirterek, sanık Sağlam'ın aracını hangi amaçla kullandığını bilmediğini söyledi.
Aracını sanık Sağlam'ın erkek arkadaşı olduğu için güvenerek verdiğini belirten Eren, "Muhammed Bey'in kaçırılması bilgim dahilinde değil. Daha sonra öğrendim. 10 ay sonra polis geldi, 'Sizin aracınız kaçırma işinde kullanılmış. Dosyanın kapanması için ifadenizin alınması gerekiyor. Zaten beraat etmişsiniz' dedi. Olayı böyle öğrendim. Davadan hiç haberim yoktu. Hiçbir şekilde örgüt içerisinde değilim." ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Morteza Soltan Sanjari, bankadan vurgun yapan banka müdürünü kaçırmaları için 2 kişiyi tanıştırdığını aralarında tercümanlık yaptığını iddia etti.
Adam kaçırma teklifinde bulunmadığını, herhangi bir belge temin etmediğini öne süren Sanjari, savcıya ya da diplomata suç işleme teklifinde bulunmadığını savundu.
Sanjari, İran'a casusluk yaptığı yönündeki ididaları kabul etmeyerek, rejime muhalif olduğu için orada yargılandığını öne sürdü.
Eski savcı Davut Yılmaz da İhsan Sağlam’ı tanıdığı için davaya dahil edildiğini belirterek, bunun bir kumpas davası olduğunu iddia etti.
Duruşmalarda suçsuz olduğunu diğer sanıkların da söylediğini ifade eden Yılmaz, "Tamamen bir senaryo yazıldı, bana kumpas kuruldu. Emniyette her türlü usulsüzlüğü yapıyorlar. Artık suçsuz olduğumu, bunun kumpas olduğunu ispat etmiş durumdayım. Bu iddialar hayatın olağan akışına aykırı." diye konuştu.
Tutuklu sanık İhsan Sağlam ise tahliye talebinde bulundu.
Duruşmada, diğer sanıklarda üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek beraatlarını istedi.
Karar
Dosyayı karara bağlayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Davut Yılmaz'ın, "yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini" ve "cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 11 yıl 8 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
Mahkeme, aynı suçlardan tutuklu sanık İhsan Sağlam'a 15 yıl 10 ay, Morteza Soltan Sanjari'ye 16 yıl 8 ay ve Hakan Sağlam'a da 15 yıl hapis cezası verilmesine hükmetti.
Sanıklar Hüdaiverdi Çitak, Erdal Sağlam, Mehmet İyigün, Metin Ergün ve Mustafa Çiçek'in "siyasal veya askeri casusluk" suçundan 6 yıl sekizer ay hapisle cezalandırılmasına karar veren heyet, sanıklar Mehmet Emin Aracı, Tuba Eren, Behnaz Ebrahimihajisarayi, Kamil Taşçı ve Tuncay Buyurgan'ın beraatlerini kararlaştırdı.
Mahkeme ayrıca tüm sanıkların "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından beraatine karar verdi.
Tutuklu sanıklar Davut Yılmaz, İhsan Sağlam, Muharrem Sağlam, Hakan Sağlam ve İsmail Sağlam'ın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar veren mahkeme, sanık Morteza Soltan Sanjari’nin tutukluluk halinin devamına hükmetti.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede İran istihbaratının, yurt dışı operasyonlarında "makul reddedilebilirlik ilkesi" doğrultusunda hareket ettiği belirtilerek, bu kapsamda operasyonun ifşası durumunda konunun İran ile bağlantısını inkar edebilmek amacıyla çalışmalarını yerel şahıslar ve kriminal gruplar üzerinden gerçekleştirildiği aktarılmıştı.
İddianamede, sanıklar Davut Yılmaz, İhsan Sağlam, Metin Ergün, Morteza Soltan Sanjari, Mehmet İyigün, İsmail Sağlam, Muharrem Sağlam, Hakan Sağlam, Erdal Sağlam, Hüdaiverdi Çitak, Kamil Taşçı, Tuncay Buyurgan, Tuba Eren ve Behnaz Ebrahimihajisarayi'nin organize şekilde hareket ederek, Türkiye'ye sığınan İran uyruklu uluslararası koruma altında bulunan rejim muhalifi kişileri kaçırmak amacıyla oluşturulan suç örgütü içinde bulundukları ifade edilmişti.
İran İslam Cumhuriyeti istihbarat servisinde görevli oldukları anlaşılan ve dosyaları ayrılan bazı sanıkların İran'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve uluslararası koruma altına alınan mağdurları tespit ettiği anlatılan iddianamede, bu kişileri hile ile korkutarak veya zorbalık yaparak yasa dışı yollardan tekrar İran'a götürmeyi ve İran'dan kaçanlara gözdağı vermeyi amaçlayan bir örgütlü yapının oluşturulduğu kaydedilmişti.
İddianamede, bu örgütlü yapı içinde Davut Yılmaz, "By Sağlam" adlı savunma şirketi sahibi İhsan Sağlam ve Hüdaverdi Çıtak'ın suç işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticisi konumunda bulundukları, örgüt üyelerine hiyerarşik olarak yöneticilik ve organizatörlük vasfı ile talimat verdikleri belirtilmişti.
Tüm sanıkların "siyasal veya askeri casusluk" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, sanıklar Davut Yılmaz, Hüdaverdi Çıtak ve İhsan Sağlam'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan 4'er yıldan 8'er yıla kadar, diğer 13 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan 2'şer yıldan 4'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.
İddianamede, 22 Eylül 2022'de HSK kararıyla meslekten ihraç edilen eski savcı Davut Yılmaz'ın ayrıca "kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçundan 5 yıldan 24,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilirken diğer sanıkların da "birden fazla kişiyle birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından 2 yıl ile 24,5 yıl arasında değişen sürelerde hapisle cezalandırılması gerektiği bildirilmişti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com