İSTANBUL - Gülsüm İncekaya
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Süleyman Elik, İran'ın güvenliğinin Türkiye'nin güvenliği olduğunun belirterek, ''Türkiye'nin güvenliği İran için ciddi bir milli güvenlik sorunudur. Çünkü her iki ülke de bölgede tampon ülkedir ve güvenlik sorunu son derece hayati öneme sahip." dedi.
Elik, İran'da hükümet karşıtı eylemlerin Türkiye-İran ilişkilerine nasıl yansıyacağına dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ve İran'ın bölgede birbirinin alternatifi olduğunu savunan Elik, Türkiye'nin her zaman İran ile dengeli bir ilişki içinde olmayı tercih ettiğini söyledi.
''İran -Türkiye düşman olamaz''Elik, Türkiye'nin güvenliğinin İran için ciddi bir milli güvenlik sorunu olduğuna değinerek, ''Türkiye'nin de güvenliği İran için ciddi bir milli güvenlik sorunudur. Çünkü her iki ülke de bölgede tampon ülkedir ve güvenlik sorunu son derece hayati öneme sahip." Her iki ülkenin güvensizleştirilmesi bölge için de son derece ciddi bir sorun olur.'' ifadelerini kullandı.
Tarihsel gelişim sürecinin yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen İran ile Türkiye arasında stabil bir istikrardan bahsetmenin mümkün olduğunu belirten Elik, şöyle devam etti:
''Türkiye ve İran'ın müttefik olması beklenemez ama düşman olması da beklenmemeli. Fransa-Almanya ilişkisine benzer bir ilişki söz konusu. Fransa ile Almanya arasında ebedi bir rekabet vardı. Ama bu bir birliktelikle sonuçlandı AB içinde. Maalesef bu İran ile Türkiye arasında gerçekleşemedi. Gerçekleşme imkanı var mı? Elbette var. Ama Türkiye ve İran güçlü birer kimlik havzasına sahip olduğu için sürekli bir rekabet halindedirler. Bugün İran'ın Suud ile rekabetini de bu bağlamda açıklayabiliriz."
''İran nüfuz bölgelerini bırakmaz''Süleyman Elik, Körfez bölgesinde yaşanan tüm gerilimlerin toptan bir savaşa yol açmasının mümkün olmadığını ifade ederek, Suriye krizinde böyle bir durumun ortaya çıkmadığına işaret etti.
İran ve Türkiye'nin Suriye krizi ile baş gösteren rekabeti iyi bir iş birliğine çevirdiğini anlatan Elik, "Suriye konusunda iki ülkenin bir çizgide buluşması hem iş birliği anlamında hem rekabet anlamında güzel sonuçlandı." dedi.
Elik, İran'ın, ABD'nin Irak'a girmesinden sonra Orta Doğu'da (Suriye ve Irak) ciddi bir alan, nüfuz elde ettiğini ve her şeye rağmen bu nüfuz bölgelerini bırakmayacağını vurgulayarak şunları kaydetti:
''Tabii ki petrol transferini sadece Hürmüz üzerinden değil artık Suriye üzerinden Akdeniz'e aktaracak. Özellikle doğal gaz hattını da buradan sağlayacak. Bu anlaşma yapıldı. Her ne kadar Fırat Kalkanı olsa da. Türkiye'nin Rusya'nın konsensüsünde üstü kapalı bir şekilde sağlanmış bir netice. Dolayısıyla İran bu noktada alacağını aldı. Akdeniz'e açılmak istiyordu ve açıldı. Ve bu ileriki süreçte fiziki olarak gerçekleşecek. İran stratejik emelini Suriye'de gerçekleştirdi aslında.''
''Suudlar İran ile çatışmak istiyor''Yrd. Doç. Dr. Süleyman Elik, Suudi Arabistan'ın İran ile bir çatışma ortamı yaratmaya çalıştığı tespitinde bulunarak Türkiye'nin bu konuda tarafsızlığını koruması gerektiği uyarısında bulundu.
Suudi Arabistan ile İran arasında olası bir savaşın bölgeyi yıkıma sürükleyeceğine dikkati çeken Elik, şöyle konuştu:
''Esed konusunda 2021 yılı bekleniyor. Bu tarihte seçimler yapılacak ve büyük bir ihtimalle seçilmeyecek ve İran ile Türkiye arasındaki çatışma konusu da sonlandırılmış olacak. Bölgede asıl rekabet İran ile Suudi Arabistan arasında. Suudlar İran ile çatışmak istiyor. Ve çok agresif davranışlar içinde. Ben bu noktada Türkiye'nin Suudların savaş yanlısı tutumuna tezgah açmaması, destek vermemesi konusunda bir siyaset izlemesini önerebilirim. Çünkü İran ile Suudi Arabistan arasında bir savaş bölgeyi büyük bir yıkıma götürebilir. Maalesef Suudi Arabistan bu savaşı istiyor ve büyük ihtimalle ABD ve İsrail ile kurduğu ittifakı da bu şekilde açıklayabiliriz. İran'da da bu savaşı isteyen Devrim Muhafızları diye bir bir kanat var ve asıl mesele de burada. Bunlar İran'da ekonomiyi ciddi bir şekilde kontrol ediyor. Bölgesel bağlamda yayılmacılığı örgütleyenler de bu kanat. Dolayısıyla bu yayılmacılık doğal olarak bölgede İran ile Suudi Arabistan’ı karşı karşıya getiriyor.''
''İran halkı savaş istemiyor''Elik, İran'daki protestoların böyle bir savaşın yaşanmamasına yönelik de gerçekleştiğini, İran yönetiminin halkın bu taleplerini dinleyerek bölgedeki yayılmacı politikasından vazgeçeceğini söyledi.
İran'ın bölgede yayılmacı politikasından vazgeçmesi durumunda ABD ve İsrail’in bu alanları dolduracağı yönünde endişelerin de olduğunu anlatan Elik, şöyle konuştu:
''ABD bölgede hali hazırda fazlası ile varlık gösteriyor. Suriye'de askeri üsleri var. Suudi Arabistan'da, Bahreyn'de Katar'da, BAE'de askeri üsleri var. Orta Doğu büyük güçlerin mücadele alanı. Türk basınına pek yansımayan bir durum ama burada asıl güç mücadelesi ABD ile İngiltere arasında gerçekleşiyor. İngilizlerin Brexit olayı da bununla alakalı aslında. Yani Brexit sürecinde İngilizler bir şekilde tekrar bir güç olma konusunda karar aldılar. ABD ile İngiltere arasında bu güç mücadelesi sadece bölgesel anlamda değil küresel anlamda da devam edecek. Bu bağlamda Türkiye İngiltere'ye daha yakın duruyor. İran ileriki aşamalarda bu bölgelerden aşamalı bir şekilde çekilecek. Zaten gönüllük esası ile gidiyordu orada işler. Yani gönüllü askerleri vardı. Kendi askeri yok sadece danışmanlık düzeyinde kendi askerini bulunduruyordu. Şii milisleri eğitiyor ve lojistik destek sağlıyorlardı. Bu askerlerini çekebilir İran.Tüm bunlardan sonra Irak ve Suriye’de yeniden bir istikrarın oluşması mümkün.''
dikGAZETE.com