İSTANBUL -
Gazeteci, yazar ve senarist Üstün İnanç, yazarlık serüvenine başlayışını, Necip Fazıl Kısakürek ile anılarını ve Marmara Kıraathanesi'nde geçirdiği günleri AA muhabirine anlattı.
İBB Gösteri Sanatları Merkezi'nde görev yaptığı sırada kaleme aldığı "Makedonya Gamzesi" adlı kitabın oyun olarak İBB Şehir Tiyatroları repertuvarında yer aldığını ifade eden İnanç, bundan mutluluk duyduğunu ve oyunun seyircilerden de büyük beğeni aldığını dile getirdi.
Kendisini "Büyük Doğucu" olarak tanımlayan usta yazar, Kısakürek ile gençlik döneminde tanıştığına dikkati çekerek, "Bizim yetişme dönemimizde birçok akım vardı. Bizler arada kalmıştık. 'Sağcı mısın?', 'Solcu musun?' sorularına cevap veremezdik. Tabii Üstad Necip Fazıl'ın yanına gidene kadardı. Onunla tanıştıktan sonra etrafta gerine gerine 'Büyük Doğucuyuz' demeye başladık." ifadelerine yer verdi.
Yazar İnanç, günümüzdeki insanların milli kültür arayışı içerisinde olduğunu savunarak, "Ne olur insanlar milli şuurdan vazgeçmesinler. Türkiye'de bugün Kurtuluş Savaşı'nın bir başlangıcı gibi rüzgar esiyor sanki. Elbette her şey iyi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Sinemada ilk ustam Erdoğan Tokatlı'dır"
Üstün İnanç, sinemaya atılmasına da Kısakürek'in vesile olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Üstad (Kısakürek), bir uluslararası konferansta dikkatimi çekmişti. Marx'ın sözlerini söylüyordu, çok garipsedim. Sonra yanına gidip 'Üstadım siz bunları neden anlattınız' dediğimde de bana 'Bunlar İslam'da var yavrum. Bizim haberimiz yok. Gidin bunları anlatın, gafiller bilmiyor' dedi ve ben de bu şekilde yola çıktım. Oradan geldim Yeşilçam'a. Erdoğan Tokatlı'yla çok yakın arkadaş olduk. Sinemada ilk ustam odur. Senaryo yazmayı da ondan öğrendim."
Tokatlı'nın "Son Kuşlar" filminin senaryo grubunda yer aldığını, grupta Ayşe Şasa ve Mine Cezzar'la tanıştığını aktaran İnanç, "Ayşe Şasa o zaman marksistti ve biz sürekli tartışırdık. Ben de Üstadın anlattıklarını ona söylüyordum. Ona bir gün Sezai Karakoç'un 'İslamın Dirilişi' kitabını verdim. Arkamdan Kemal Tahir'e gidip, benim için 'faşist' demeye başlamış ve verdiğim kitabı göstermiş. Kemal Tahir de biraz kitabı inceledikten sonra gözleri dolu bir şekilde 'Faşist dediğin arkadaşın doğruyu söylüyor' demiş. İşte o zaman Kemal Tahir benim gözüme girdi ve sonra tanıştık, çok da tartıştık." ifadelerini kullandı.
Usta yazar, tiyatronun bir hizmet aracı olduğunu ve o dönem arkadaş grubuyla tiyatro aracılığıyla insanlara tebliğ yapmayı amaçladıklarına vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Tebliğ yapmanın o zamanlar önü kapalıydı. Dernekler erişilemeyecek bir noktadaydı ve biz de tiyatroya girdik. Üstad Necip Fazıl'a söyledik. O da 'peki' dedi ve bir müddet sonra bizi yanına çağırdı 'Yazdım eseri' dedi. 'Sultan Abdülhamid' eserini yazmıştı. Okuduk ve bayıldık. Sonra onun prologunu yazarak, ilk defa bir eseri sahneye koymuş oldum. Çocukları Milli Türk Talebe Birliği'nin avlusunda oyuna çalıştırıyordum. Tabii ki o zamanki şartlar rezalet, sefillikle doluydu. Çocukları, şartlara alışsın diye komando gibi eğitirdik ve sonra oyun tuttu. 519 defa temsil yaptık."
"Kurt Kapanı olağanüstü bir ilgi gördü"
Tiyatro yazarlığı sırasında bir durulma dönemi yaşadığını dile getiren İnanç, "Aklıma konu gelmiyordu. Bunun anlatılması çok zor. Hiç unutmam, bir gece sabah namazından birkaç saat önce türbeye gittim. Demirlere yapıştım. 'Ya Rabbi bana bir ilham ver' dedim. Bir taraftan da ağlıyorum. Ağlamanın tesiriyle uyumuşum. Kalktım ezan okunuyordu. İnanması güç ama kafamda replikler uçuşuyordu ve ben 'Kurt Kapanı' oyununa böyle başladım. Olağanüstü de bir ilgi gördü." diye konuştu.
İnanç, daha sonra gazeteci Hasan Tahsin'i ele alan "İlk Kurşun" adlı oyunu kaleme aldığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son 'Gök Sultan Abdülhamid Han'ı yazdım ve sahneye koydum. O devirde biz bile 'Kızıl Sultan' diye biliyorduk Albülhamit'i. Çünkü öyle okuduk. Hep yanlış şeyler yazıldı. Şimdi bu düşünceler kayboldu. Bana göre Abdülhamit son sultandır. Ondan sonra da Osmanlı bitmiştir. Ben öyle görüyorum. Yani Abdülhamit bir dönüm noktasıdır. Yıldız Sarayı'na bakın, opera salonu var. Abdülhamit, alafranga müzik ve piyano resitalleri dinlerdi."
Usta yazar, Necip Fazıl Kısakürek'le yaşadığı hatıralarla ilgili bir kitap yazdığının altını çizerek, ömrü yettiğince milli değerleri yansıtan eserler kaleme almaya devam edeceğini sözlerine ekledi.
İnanç, "TBMM Kültüre Hizmet Ödülü" sahibi
Üstün İnanç, 1937'de İstanbul'da dünyaya geldi. İlk yazılarını "Yelken", "Durum", "Sanatkar" ve "Büyük Doğu" dergilerinde okuyucuyla buluşturan İnanç, Bab-ı Ali'de "Sabah", "Bugün", "Son Havadis", "Tercüman" ve "Yeni İstanbul" gazetelerinde çalıştı.
İnanç'ın "Kurt Kapanı", "İlk Kurşun" ve "Gök Sultan Abdülhamid"in de aralarında bulunduğu birçok tiyatro eserinin yanı sıra "Makedonya Gamzesi" adlı kitabı da, Özge Ökten tarafından oyunlaştırılarak İBB Şehir Tiyatroları'nda aynı adla geçen sezon seyirciyle buluştu.
Edebiyat ve sinema dünyasından Kemal Tahir, Tarık Buğra, Metin Erksan, Ayşe Şasa, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz ve Yücel Çakmaklı ile yakın dostluğu olan İnanç, aynı zamanda "2011 ESKADER Üstün Hizmet Ödülü", "2012 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü", "2013 Türkiye Yazarlar Birliği Edebiyat Mevsimi Necip Fazıl Kısakürek Ödülü" ve "TBMM Kültüre Hizmet Ödülü"ne layık görüldü.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com