Greater London
İngiltere'deki Müslüman karşıtı olayları izleyen sivil toplum kuruluşu Tell Mama, Yeni Zelanda'daki terör eylemlerinin ardından ülkede İslamofobik saldırıların yüzde 593 arttığını açıkladı.
Yeni Zelanda'daki saldırının gerçekleştiği 15 Mart'tan 21 Mart'a kadar kayda geçen 95 olayın 85'inde doğrudan terör eylemine atıfta bulunularak Müslümanlar tehdit edildi.
"İslamofobi sorunu artık soyut bir sorun değil"
Finsbury Park Camisi yakınlarında 2017'de düzenlenen ve bir kişinin öldüğü kamyonetli saldırı sonrası cemaati sakinleştirdiği için "kahraman" ilan edilen İmam Muhammed Mahmud, AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Doğu Londra Camisi İmamı olarak görevine devam eden Mahmud, "Açıkçası İslamofobi sorunu, artık soyut bir sorun değil." ifadesini kullanarak İslamofobinin, sadece nefret söyleminden ibaret değil, İngiltere, Avrupa hatta Yeni Zelanda'ya kadar uzayan bir coğrafyada Müslümanlara yönelik şiddetin teşvikini amaçlayan bir kampanya ve düzenli bir çaba olduğunun görüldüğünü söyledi.
"İslamofobiyle bir grup şeytanlaştırılıyor"
Sorunun büyüklüğüne dikkati çeken Mahmud, şunları dile getirdi:
"İslamofobiyle bir grup şeytanlaştırılıyor, insan olarak görülmüyor, kötüleniyor. İslamofobi, birkaç kişinin yaptıklarıyla sınırlı değil, insan olarak görülmeyenlerin öldürülmesini meşrulaştıran bir kampanya.
Yeni Zelanda'da da böyle oldu. 3 yaşından 71 yaşına kadar, çocuklar, kadınlar herhangi bir merhamet gösterilmeksizin veya insan yaşamının kutsallığına bakılmaksızın öldürüldü, katledildi. Bu, ancak Müslümanları artık insan olarak görmeyen, hatta onları hayvandan aşağı tutan biri tarafından gerçekleştirilebilir."
"Müslümanlar benzer saldırılardan korkuyor"
Müslümanların, Yeni Zelanda'daki saldırının benzerinin Birleşik Krallık'ta da yaşanmasından endişe ettiğini aktaran Mahmud, "Hükümetin yapması gereken ilk şey, İslamofobinin küçük değil, İngiltere'deki 3 milyondan fazla Müslüman'ın güvenliğini ve toplumun dokusunu etkileyen büyük bir sorun olduğunu kabul etmek." dedi.
Ayrıca Müslümanlar gibi savunmasız toplulukların güvenliğinin sağlanması için yeterli bütçe ayrılması gerektiğini vurgulayan Mahmud, yapılması gereken diğer bir şeyin ise İslamofobinin kökünün siyasi partilerden kazınması ve bunun normalleşmesine izin verilmemesi olduğunu belirtti.
"Sözleri eylemler takip etmeli"
Mahmud, çözüm için verilen sözleri eylemlerin takip etmesi gerektiğinin altını çizerek, söz konusu suçları işleyen bir parlamenter bile olsa cezalandırılması gerektiğini hatırlattı.
Nefret söylemleri ve bir grubun şeytanlaştırılmasının hiçbir bir medeni toplumda kabul edilemeyeceğine işaret eden Mahmud, "Bu, hakkından fazlasını isteme veya özel muamele talebi değil.
Bu, ülkede ve dünyada diğer gruplarla eşit tutulma talebi." diye konuştu.
"Sorunun sebebi bulunmalı"
İngiltere'de faaliyet gösteren Kurtuba Vakfı yöneticilerinden Abdullah Faliq de İslamofobi ve Müslüman karşıtı nefretin Avrupa'da arttığına dikkati çekti.
Yöneticilerin, Müslüman toplulukları güçlendirmenin yanı sıra sorunun sebebini bulma sorumluluğu olduğunu belirten Faliq, "Hükümetin yapması gereken, Müslüman toplulukların güvenliğini artırmak, İslamofobi sorununun varlığını kabul etmek ve sorunun sebeplerini bulup ilgilenmek, nefret söylemi ve benzer eylemleri yasaklayan yasalar çıkarmak." şeklinde konuştu.
"Yeni Zelanda'da olan bir uyarı işareti"
Irkçılık veya ırkçılık temelli saldırıların arttığını ancak bunun son zamanlara kadar görmezden gelindiğini dile getiren Faliq, "Dolaysıyla Yeni Zelanda'da olan bir uyarı işareti.
Hükümetin, sorunun çözümü için Müslümanlar ve diğer topluluklarla çalışabileceğini düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
Müslümanlar arasında bir korku olduğuna değinen Faliq, "Ama bu korkunun hayatlarımızı kontrol etmesine izin vermemeliyiz, bu korkunun bizi izole etmesine izin vermemeliyiz. Hayatımızı iyileştirmeli, mescitlere daha çok gitmeli, insanlarla daha çok diyalog kurmalıyız." dedi.
Müslümanlar, camiler, okullar hedefte
Ülkede İslamofobi olayları tehditle sınırlı kalmayarak, şiddet olarak da kendini göstermişti. Geçen ay Başkent Londra'da 2 kişi İslamofobik veya aşırı sağ saldırının hedefi olmuştu.
Birmingham kentinde ise 21 Mart'ta 6 camiye balyozla saldırı düzenlenmişti.
Ayrıca Newcastle kentinde de 25 Mart'ta İslami eğitim veren bir okul saldırıya uğramıştı.
Bahr Akademide gece saatlerinde yaşanan ve okul binasının pencerelerinin kırıldığı saldırıda, Kur'an-ı Kerim nüshaları da yırtılarak sayfaları etrafa saçılmıştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com