İSTANBUL
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın bu yıl ihalesinin planlandığını açıkladığı ve Türkiye’nin ilk off-shore (denizde) Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) rüzgar santrali olacak proje için, dünyada en fazla rüzgar potansiyeline sahip bölgeler arasında Ege Denizi öne çıkıyor.
AA muhabirinin sektör yetkililerinden aldığı bilgiye göre, genellikle 20-50 metre derinlikte kurulan off-shore santrallerin ilk örneğinin, Türkiye'nin denizleri bu açıdan dikkate alındığında "yakın deniz" (near-shore) şeklinde gerçekleştirilmesi ağırlık kazanıyor.
Daha önce off-shore rüzgar santrali yapılmadığı için henüz bakir konumda bulunan Türkiye'deki denizlerin okyanus derinliğinde olmaması, maliyetleri düşürecek bir etken olarak değerlendiriliyor.
Bakan Albayrak’ın "dünyanın en büyük off-shore rüzgar enerjisi santrali için YEKA ihalesinin bu yıl yapılmasının planlandığını" açıkladığı proje için, dünyada en fazla rüzgar potansiyeline sahip bölgeler arasında Ege Denizi öne çıkıyor.
Bu yıl ilkbahar aylarında ihale şartları netleşecek proje için, Ege'de özellikle Bozcada'nın kıta sahanlığı içinde kalan bölgeler ve Gökçeada açıklarının, Çanakkale bölgesi ve Saros Körfezi ile Trakya'nın Karadeniz kıyılarının ciddi potansiyel bulundurduğu belirtiliyor.
"Endüstride gelişmelerin önünü açacak"
Siemens Gamesa Yenilenebilir Enerji Türkiye Üst Yöneticisi Hakan Yıldırım, ülkenin rüzgar enerjisinde "birinci lig"e çıkması yönünde çok olumlu adımlar atıldığını söyledi.
Özellikle son 10 yıldır rüzgarda yaklaşık 7 bin megavat kurulu güce ulaşılmasının bundan sonraki süreçte ihtiyaç duyulacak her türlü bilgi ve becerinin kazanılmasına olanak sağladığını belirten Yıldırım, "YEKA projeleriyle sadece kurulu güç artırılmayacak, aynı zamanda endüstri tarafında da gelişmelerin önü açılacaktır." şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin potansiyeli 32 bin megavat"
Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği WindEurope Başkanı Giles Dickson ise şu anda Avrupa'da rüzgardan üretilen elektriğin yüzde 13'ünün off-shore santrallerden sağlandığını aktardı.
Dickson, Türkiye'nin off-shore rüzgar potansiyelinin de oldukça yüksek olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Analizler, Türkiye için off-shore potansiyelinin 32 bin megavat seviyesinde olabileceğini gösteriyor. Türkiye'nin denizlerindeki derinlikler bu potansiyelin kullanılmasını geciktirmiş olabilir ama denizlerin derin taraflarındaki potansiyel de şimdilerde trend olmaya başlayan yüzer off-shore rüzgar santralleriyle değerlendirilebilir.
Dünyada lider İngiltere
Özellikle karasal alanı müsait olmayan ülkelerin elektrik üretmek için tercih ettiği off-shore rüzgar santrallerini, başarıyla uygulayan ülkelerden Danimarka, İsveç, Almanya'nın yanı sıra İngiltere de son dönemde bu alandaki yatırımlarıyla öne çıkıyor.
Off-shore santrallerde İngiltere toplamda 6 bin 836 megavat kapasiteyle lider konumdayken, bunu 5 bin 836 megavatla Almanya izliyor. Son yıllarda geliştirdiği yenilenebilir enerji politikalarıyla tüm temiz kaynaklar potansiyelini artıran Çin ise 2 bin 788 megavat kapasiteyle bu alanda üçüncü sırada yer alıyor.
Yüksek verimlilikle arz güvenliği
Kurulumuna karar verildikten sonra ortalama üç yılda hayata geçirilebilen off-shore rüzgar santrallerinin karadaki rüzgar santrallerine göre maliyetleri daha yüksek oluyor.
Maliyet unsuruna karşın, her bir türbinin ortalama 6-7 megavat büyüklüğünde olduğu off-shore santraller, daha yüksek verimlilikte ve düzenli bir seyirde çalıştıkları için arz güvenliğine de daha fazla katkı sağlıyor.
Geçen yıl Hollanda'daki off-shore rüzgar enerjisi ihalelerinde megavatsaat başına 72 avrodan başlayan fiyatların, Danimarka'nın Krieger's Flak projesinde megavatsaat başına 49,9 avroya kadar gerilemesi, söz konusu yatırımlara ilginin artacağına işaret ediyor.