İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), dini nefret, düşmanlık ve şiddet eylemlerinin izlenmesi ve rapor edilmesi için bir gözlemevi kurulması amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği'ne çağrıda bulundu. İİT ayrıca, BM ve diğer uluslararası ve bölgesel örgütleri, 15 Mart'ı "İslamofobiye Karşı Uluslararası Dayanışma Günü" kabul etmeye davet etti.
Yeni Zelanda'da İki Camiye Yönelik Terörist Saldırı ile Müslümanlara Karşı Nefret ve Tahammülsüzlükle Mücadele Konusunda İstanbul'da düzenlenen İİT Dışişleri Bakanları Düzeyinde Açık Katılımlı Acil İcra Komitesi Toplantısının nihai bildirisi yayımlandı.
İİT İcra Komitesi'nin Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde 15 Mart'ta Nur ve Linwood Camilerinde ibadet eden 51 Müslümanın hayatını kaybettiği vahşi terör saldırısı ile sarsıldığı belirtilen bildiride, terörizmin dini olmadığı ve her türlü terör eyleminin, saiklerine bakılmaksızın, nerede, ne zaman ve kim tarafından yapılırsa yapılsın cezai ve haksız olduğu yönündeki tutum yinelendi.
Bildiride, "Uydurulmuş tarih, hayali medeniyetler arası çatışma ve karşılıklı cepheleşmeye dayalı olarak dünyanın birçok bölgesinde ırkçı hareketlerin ve bu hareketlerin yarattığı terörizmin yeniden canlanması ve Müslüman uluslardan gelen göçmenlere ve bireylere karşı korku, kin ve düşmanlığa teşvik etme ve böylece dünya ulusları ve toplulukları arasında geleceğe yönelik barış ve uyum beklentilerini tehlikeye atma niyeti dolayısıyla derinden endişe duyulduğu" kaydedildi.
"İslamofobi dünyanın birçok yerinde yükselişte"Bildiride, üye olmayan devletlerdeki Müslüman toplulukların ve azınlıkların haklarının, saygınlığının, dini ve kültürel kimliğinin korunması amacıyla, İİT Şartının yanı sıra BM Şartı ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dahil, diğer uluslararası belgelerde yer alan ilke ve amaçlardan hareket edildiği belirtildi.
Bildiride, İİT İslami Zirvesi Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı üzerine, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun İslamofobi ve yabancı düşmanlığına karşı ortak çözümü vurgulamak ve bu korkunç terör saldırıları karşısında Müslüman toplum ile Yeni Zelanda arasındaki dayanışmayı vurgulamak amacıyla Yeni Zelanda'ya yaptığı ziyaretin memnuniyetle karşılandığı ifade edildi.
Yeni Zelanda Başbakanının tutumuna takdirİİT bildirisinde, 15 Mart 2019'da Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki Nur ve Linwood Camilerinde ibadet etmekte olan masum insanları hedef alan dehşet verici ve alçakça İslamofobik terör saldırısı en güçlü şekilde kınandı.
Terör saldırılarını kesin olarak kınayan Yeni Zelanda hükümetini ve Müslüman toplumunu kucaklayan ve acılarını paylaşan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern'in kararlı ve açık tutumunun memnuniyetle karşılandığı ifade edilen bildiride, Yeni Zelanda toplumlunun tüm kesimlerinin gösterdiği sempati ve dayanışmanın takdir gördüğü kaydedildi.
Bildiride, "(İİT İcra Komitesi) Teröristlerin hastalıklı manifestosuyla açığa çıktığı üzere, planlı ve profesyonelce gerçekleştirilen ve şeytani çevrelerce desteklenen bu terör saldırılarının kapsamlı ve tamamen şeffaf biçimde soruşturulacağı yönünde Yeni Zelanda tarafından yapılan taahhüdü tümüyle destekler." ifadelerine yer verildi.
"Kapsamlı ve sistematik tedbirler" çağrısıMasum Müslüman kurbanların ailelerine ve Yeni Zelanda halkına ve Hükümetine en derin taziyelerin ifade edildiği bildiride, teröristlerin işlediği tüm korkunç suçlar için tam bir adalet ve hesap verebilirlik sağlayarak ailelerin teselli edileceğinin ve tatmin edileceğinin güçlü şekilde umulduğu belirtildi.
Bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"(İİT İcra Komitesi) Camilere ve topluluk merkezlerine yapılan bu menfur terör saldırılarının ve Müslümanların öldürülmesinin İslamofobinin acımasız, insanlık dışı ve korkunç sonuçlarını bir kez daha gösterdiğini ve her düzeyde, alanda ve platformda tüm uluslararası paydaşların katıldığı ortaklık içerisinde buna eğilmek üzere gerçek, kapsamlı ve sistematik tedbirler gerektirdiğini vurgular."
Müslüman toplulukları, azınlıkları ve göçmenleri olan tüm ülkelerin, İslam'ı, terör, aşırılıkçılık ve topluma yönelik tehditlerle ilişkilendiren tüm politikalardan, açıklamalardan ve uygulamalardan kaçınmaya davet edildiği bildiride, tüm devletlere, dini özgürlüklere saygılı olma, bilhassa vatandaşlık ve kültürel haklarından mahrum etmek dahil Müslümanların temel insan hakları ve özgürlüklerini kısıtlamama çağrısında bulunuldu.
"İslamofobiye Karşı Uluslararası Dayanışma Günü" önerisiİİT bildirisinde, İslami inanç ve öğretilerin temel gereksinimlerine içten bağlı olan, bunları ifade eden ve bunlara uyan sıradan Müslümanlara suçlu gözüyle bakılmasını, potansiyel suç, aşırıcılık ve terörizm suçlarının bu kişilere atfedilmesi kesin olarak reddedildi.
Tüm hükümetlere, Müslümanlara karşı düşmanlığa veya İslam'ın ve Müslümanların aşağılanmasına göz yuman, teşvik veya tahrik eden her türlü söylem, teşebbüs veya eylemlerin yasaklanması, tüm bireylerin ve grupların din ve inanca dayalı nefret ve şiddete karşı korunması ve ibadet mekanlarının muhafazasının sağlanması amacıyla bildiride, uluslararası hukuk, norm ve standartlardaki yükümlülüklerle uyumlu olarak, mevcut yerel yasal ve idari çerçeveyi tümüyle uygulama veya gerektiği takdirde, yeni yasal düzenlemeler benimsenmesi çağrısı yapıldı.
Bildiride, şunlar kaydedildi:
"(İİT İcra Komitesi) Dini nefret, düşmanlık ve şiddet eylemlerinin izlenmesi ve rapor edilmesi için bir gözlemevi kurulması amacıyla BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliğine çağrıda bulunur. BM'ye ve diğer uluslararası ve bölgesel örgütlere, bu korkunç terör eyleminin yapıldığı gün olan 15 Mart'ın 'İslamofobiye Karşı Uluslararası Dayanışma Günü' kabul edilmesi çağrısında bulunur."
Bunun yanı sıra, İİT bildirisinde, üye devletlere, İslam'ın gerçek mesajlarını yaymak, İslam ve Müslümanların asil değerlerini sergilemek, Amman Mesajını uygulamak ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası platformlarda etkin bir şekilde konuyu gündeme getirme yönündeki eşgüdümlerini güçlendirmek için çabalarını yoğunlaştırmaları talebinde bulunuldu.
Bildiride, İİT İcra Komitesi, Genel Sekreter'den İslamofobi ve Müslümanlara karşı nefret konusunda uluslararası alanda farkındalık oluşturmaya yönelik girişimleri devam ettirmesini, üye ülkelerle iş birliği içinde Müslüman karşıtı ırkçı ve aşırıcı gruplarla ilişkili bireyler ve kuruluşların da eklenerek terör tehdidine yönelik yaptırımların genişletilmesi amacıyla BM mekanizmalarına ulaşmasını talep etti.
Bildiride, İİT Genel Sekreterinin Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya platformlarının yönetimleriyle irtibata geçerek Müslümanlara yönelik şiddeti ve nefreti teşvik eden her türlü içeriğin filtrelenmesi ya da yasaklanmasına yönelik tedbirleri almalarını sağlaması istendi.
BM Genel Sekreterine yönelik çağrının da yer aldığı bildiride, BM Genel Kurulunun özel bir oturumla toplanması, burada İslamofobinin ırkçılığın bir biçimi olduğunun ilan edilmesi, Genel Sekreterin İslamofobinin izlenmesi ve bununla mücadele için bir özel raportör ataması istendi.
İİT Barış ve Diyalog Temas Grubunun BM Genel Kurulu, Dışişleri Bakanları Konseyi toplantıları kapsamında düzenli olarak medeniyetler arası diyalog toplantıları başlatması istenen bildiride, İİT Genel Sekreterliği bünyesinde İslamofobi gözlem çabalarının artırılması, bu konuda çalışan diğer merkez ve mekanizmalarının ilişkisinin güçlendirilmesi çağrısı yapıldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com