Her mevsim ziyaretçilerine güzellikler sunan Edirne, güz mevsiminde de misafirlerini adeta büyülüyor.
Geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapan Edirne, tarihin izlerini tüm cömertliğiyle adeta açık hava müzesi gibi sergiliyor.
Şehri sarmalayan nehirlerden yükselen buğu, ovadan sonbaharda havalanan sis bulutları, kahverengi ve sarının onlarca tonuyla boyanan doğa, kente gelenlere görsel şölen sunuyor.
Havaların iyiden iyiye soğuduğu, Balkanlar'dan gelen ayazın kendisini hissettirmeye başladığı kentte doğa, kışa göz kırpıyor.
Şair Beyazıt Sansı'nın şiirinde "Meriç, Tunca, Arda üç güzel kardeş/Var mıdır dünyada sizden güzel eş" dediği gibi, Balkanlar'ın havasını getiren üç nehir, suyuna düşen hazan yapraklarını da ardından gelecek kışa yol açar gibi götürüyor.
Kentin sayfiye yerlerinden Karaağaç Mahallesi, sonbaharın vazgeçilmezleri arasında yerini alırken, sarı yaprakların yorgan gibi kapladığı Kent Ormanı da fotoğraf tutkunlarının gözdesi oldu.
Kışa az bir zaman kala doğa, sonbahar renklerini kar beyazına terk edeceği güne kadar konuklarını ağırlamaya devam ediyor.
"Sonbaharda Edirne senfonisi"Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentin özellikle mevsim geçişlerinde insanlarda güzel etkiler bıraktığını söyledi.
Farklı mevsimlerde gelen turistlerin sonbaharda da şehri tekrar ziyaret ettiğini anlatan Bacıoğlu, şöyle konuştu:
"Çünkü sonbaharda farklı renkleri, farklı bir senfoniyi görmek mümkün. Özellikle turistlere birçok tavsiyelerimiz oluyor bu anlamda. Edirne'de sonbaharı yaşamaları gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle şehrin akciğerleri konumundaki Söğütlük ve Tavuk ormanlarındaki renk cümbüşü ve fotoğrafçılar için gerçek bir plato olması, köprülerin çevresindeki ağaçların bütünlüğü, Selimiye'nin gölgesindeki ağaçların fotografik etkisi, gerçekten Edirne'ye sonbahar turizmi anlamında değer katıyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com