Gebeliğin bir kadının yaşamı süresince yaşayacağı en özel dönemlerden biri olduğunu belirten uzmanlar, bu sebeple gebeliğin olabildiğince sağlıklı, huzurlu ve keyifli geçirilmesi gerektiğini söyledi. Normal vücut kitle endeksinde olan bir gebenin yaklaşık 10-11 kilo aldığına dikkat çeken VM Medical Park Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gerçek Aydın, Bunun yaklaşık 4-5 kilosunun gebeliğin ilk yarısında, 6-7 kilosunun ise ikinci yarısında alındığını ifade etti. Toplumda gebe kadınların daha fazla yemek yemeye teşvik edildiğini belirten Uzm. Dr. Aydın, "'Sen artık iki canlısın daha fazla yemelisin' gibi söylemler doğru değildir. Bir kadın gebe değilken doğru ve yeterli besleniyorsa, gebelik süresince de bunu aynen devam ettirmesi yeterlidir. Aynı miktarda yiyecek daha fazla sindirim sisteminde kaldığı için daha fazla emilim olur ve bebek için gereken miktar alınmış olur. Bu sebeple daha fazla yiyecek tüketmeye gerek yoktur. Öte yandan mide boşalma zamanı uzadığı için, yatkınlığı olan hastalarda ya da yanlış şekilde fazla yiyecek tüketen hastalarda hazımsızlık, reflü, kabızlık ya da kilo almaya meyil gibi sonuçlar ortaya çıkabilir" ifadelerini kaydetti.
Kahvaltı önemli En önemli öğünün kahvaltı olduğunu da belirten Aydın, "Özellikle çalışan gebelerde uyandıktan sonra 30 dakika içinde uygun bir kahvaltı yapması gerekir. Akşam yemekleri olabildiğince hafif ve hazmı kolay yiyeceklerden oluşmalıdır. Ana öğünlerden önce ve bazı hastalarda akşam yatmadan önce uygun öğün araları planlanmalıdır. Bu şekilde gebeliğin doğası gereği olan yemek sonrası kan şekerinin hızla yükselmesi ve açlıkta çok fazla düşmesi engellenebilir. Amaç hem annenin hem de bebeğin sağlıklı ve uygun bir besin akışının sağlanmasıdır. Gebelikte genel olarak annenin metabolizması bebeğe öncelik verecek şekilde değişiklikler gösterir. Bu durum kabul edilir düzeyin ötesine geçerse annenin ve dolaylı olarak bebeğin sağlığı olumsuz etkilenebilir. Halk arasında gebelik şekeri olarak bilinen Gestasyonal Diabetes Mellitus (GDM) bu durumun ortaya çıkmasıdır. Bu duruma yatkınlığı olan hastaların belirlenmesi için gebelikte glikoz taraması yapılır. Maalesef birçok yanlış ve eksik bilgilendirme sebebiyle bu testlere karşı bir ön yargı oluşmuştur. Ancak bilinmelidir ki Türkiye’de uygulan testlerde kullanılan şeker dekstroz monohidrat olup saf glikozdur. Katkı maddesi yoktur. Sağlık Bakanlığı ve Türk Perinatoloji Derneği başta olmak üzere birçok kurum tarafından önerilmektedir" dedi.
"Gebelik süresince diyet ürünleri menümüzde olmamalıdır" Her hastaya gebelik başlar başlamaz bir liste verip diyete başlamanın hasta konforunu ve uyumunu bozabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Aydın, "Ayrıca buna gerek de yoktur. Bunun yerine gebelikte beslenmenin önemini anlatmak yeterli olacaktır. Bir gebe normalden az yerse vücut bebeği koruma güdüsüyle depolanma artacaktır. Bilgi almak ya da herhangi bir şeyi tüketip tüketmemekle ilgili mutlaka doktora başvurulmalı, sosyal medya ya da kulaktan dolma bilgilere itibar edilmemelidir. Önemli olan bir gebenin strese girmeden, hayatının doğal akışında bir süreç geçirmesine yardımcı olmaktır" açıklamasında bulundu.
Gebelerin bilmediği bitki çaylarını veya kulaktan dolma tavsiyelere uymaması gerektiğinin önemine değinen Uzm. Dr. Aydın, "Çayların içerisinde birçok kafein veya alerjik yapabilecek tehlikeler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra düşük tehlikesi yapabilecek maddeler de içermektedir. Ayrıca, gebelerin uzak durmasını istediğimiz bazı şeyler var. Asitli içecekler içilecekse, diyet ürünlerden uzak durması gerekiyor. Gebelik süresince diyet ürünleri menümüzde olmamalıdır. Ön adı diyet olan şeyler farklı bir tatlandırıcı kullanıldıkları ve bu bebekte istenmeyen yan etkiler oluşturabileceği için önerilmeyen ürünlerdir. Ayrıca gebelerin kızartmadan ziyade haşlama ürünler tüketmesi gerekmektedir" dedi.
Abdullah Çibir
dikGAZETE.com