Uzman Psikolog Özge Genlik, gebelik sürecinin bir kadının yaşam evrelerinde deneyimleyebileceği en hassas ve en dönüşümsel süreç olduğunu anlatarak, “Anne adayı; psikolojik-fizyolojik-duygusal-ruhsal-sosyal zeminlerde oluşan dönüşümlere uyum sağlayabilmek adına yoğun bir psiko-dönüşüm süreci deneyimler. Anne olma kimliğinin içselleştirme sürecinde kadınların yaklaşık yüzde 20’si depresif semptomlar deneyimlemektedir. Bu semptomlar en yoğun olarak hamileliğin 12. haftasında, hamileliğin son haftalarında ve hamilelik sürecinin son bulması ile ortaya çıkmaktadır.
Gebenin, partnerine ve çevresindeki diğer kişilere yönelik tahammülsüzlük, agresyon, suçluluk duygulanımları duyumsaması gebelik sürecinde gayet normaldir. Çünkü gebelik süreci boyunca anne adayının beyindeki limbik sistem(duygularımızın merkezi) daha yoğun çalışmaktadır bu nedenle duyguları daha yoğun deneyimler ve bedenindeki kendi doğumundan gelen çözümlenmemiş travmatik izlerin ortaya çıkması ile birlikte hamilelik sonrasında yoğun öfke, suçluluk, hüzün, kendisine ve çevresindekilere zarar verme vb. semptomlar görülebilmektedir” diye konuştu.
Bu süreçte en önemli hususun duyguların yaşanmasına izin verilmesi olduğunu kaydeden Uzman Psikolog Özge Genlik, “Çünkü bu süreçte kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şey: “anlaşılmak”tır. Bu bağlamda şu an tecrübe edilen bastırılmış 'öfke'nin suçlama ve zarar verme eylemleri ile dışa vurumunun profesyonel bir psikolojik danışmanlık hizmeti ile anlamlandırılması ve geçmişten gelen travmatik izlerin şifalandırılması bebeğiniz ile olan ilişkinizi iyileştirecek ve koşulsuz güven ve sevgi bağını güçlendirecektir” şeklinde konuştu.
Kaynak: IHA
dikgazete.com