İSTANBUL
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Selahaddin Menteş, "Hakim-savcı arkadaşlarımızın FETÖ konusunda yaptığı, maaşla-parayla ölçülecek bir şey değil, söyleyeyim. Belki de biner korumayla korumamız lazım. Çünkü dünya çapında bir casusluk örgütü (FETÖ), Amerika'nın buradaki temsilcisine karşı bizim arkadaşlarımız hiçbir korku ve endişeye kapılmadan bu mücadeleyi yürütüyorlar." dedi.
Üsküdar'da düzenlenen Cihannüma İstanbul Hukukçular Buluşması'nda konuşan Menteş, hakim ve savcılık mesleğinin en nihayetinde 'ekmek parası' için yapıldığını ancak bulundukları nokta itibariyle görev ve fonksiyonları olduğunu vurgulayarak, üstlerine düşen vazifeyi yapmalarının en temel görev olduğunu söyledi.
Menteş, Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yaptığı 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında Başbakanlık bünyesinde kurulan koordinasyon kurulundan bahsederek, şöyle konuştu:
"O koordinasyon kurulunda şöyle bir konuşma oldu, herkes görüşünü belirtsin, darbenin B planı olabilir mi, buna dair neler yapılabilir gibi konuşma yapılması istendi. O zaman benim aklıma şöyle bir şey gelmişti. Erbakan hocanın partisi kapandıktan sonra çok anlamlı bir konuşması vardı. Refah Partisi kapatıldıktan sonra o güçler hala görevdeydi aslında. O güçle neydi? Bugün net bir şekilde görüyoruz aslında. 28 Şubat aslında ABD ve onun buradaki kuklalarıydı. FETÖ'cüler de onların kuklalarından bir parçaydı. Ama bugün de Zarrab davası üzerinden görüyoruz ki aslında 17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz dahil, o plan burada icra edilemeyince bugün Amerika direkt fiili müdahaleye gidecek şekilde -Allah korusun- de yürütmeye çalışıyor. 28 Şubat dosyalarına benzer dosyalar işte Zarrab davasıyla başlamış oldu. Belki de Amerika'da açılacak. O zaman beklenen neydi, Erbakan hocanın insanları sokağa dökmesi sonra tutuklamalar, aslında bugün burada bulunan birçok arkadaşımızı hapislere tıkmak için geliştirilen bir süreçti. Rahmetli hocam ne demişti, 'Ben milletimize sükunet tavsiye ediyorum. Bu tarihte bir duraktır sadece. Bizim bin yıllık görüşümüz inşallah bir gün iktidar olacak. Bu nedenle ben milletimize sekinet tavsiye ediyorum' demişti. Aslında milletimizi o gün kurulan tuzaktan kurtarmış oldu."
Özü itibariyle FETÖ'nün de tarihte sadece bir durak olduğunu belirten ve "Bütün aklımızı, mantığımızı, enerjimizi buna verirsek yanlış yaparız" diyen Menteş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"FETÖ, tarihte sadece bir durak, bir arıza ve elhamdülillah milletimizin yiğit evlatları canlarını ortaya koyarak bu mücadeleyi yürüttüler. Hepsi birer kahraman. Bu mücadeleyi, toplum, millet ve yargı olarak yapacağız ve bu yük, çoğunlukla yargının üzerine düşüyor. Zaten arkadaşlarımız bunu yapıyor. Adliyelerde avukat arkadaşlarımız belki de hiçbir ücret almadan her gün adeta orada nöbet tutar gibi gidiyorlar. Hakim-savcı arkadaşlarımızın FETÖ konusunda yaptığı, maaşla-parayla ölçülecek bir şey değil, söyleyeyim. Belki de biner korumayla korumamız lazım. Çünkü dünya çapında bir casusluk örgütü (FETÖ), Amerika'nın buradaki temsilcisine karşı bizim arkadaşlarımız hiçbir korku ve endişeye kapılmadan bu mücadeleyi yürütüyorlar. Kaldı ki özellikle hakim ve savcı arkadaşlarımız FETÖ'cülerin yargının yönetiminde olduğu dönemde bu mücadeleyi başlattılar. Eğer o süreç olmasaydı belki de 15 Temmuz sürecini bu kadar rahat atlatamazdık, diye düşünüyorum."
"FETÖ, şu an muhalefette olan partilerle ilişki içerisinde"Adalet Bakanlığı Müsteşarı Menteş, bakanlık olarak, hukukçulardan görüş alarak "terör toplantıları" düzenlediklerini ve toplantılar neticesinde özellikle nasıl mücadele edilmesi gerekir konusunu işlediklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Toplantılar neticesinde; bu mücadelenin doğru bir zeminde ilerlemesi gerekiyor, suçlu ile suçsuzun ayırt edilmesi gerekiyor. Suçlunun hak etmesi gereken cezayı alması gerekiyor ki bu çok önemli. Suçsuz kişinin de hakkındaki iddialardan arındırılması gerekiyor. FETÖ sonuçta bugün var olan bir örgüt değil. Özellikle devlet katmanında 80 ihtilalinden sonra gerek açık, gerek gizli, iktidara gelen bütün partilerle iletişim kurmuş yapı. 17-25 Aralık sürecinden sonra aslında şu an muhalefet yapan partilerin tamamında bir nevi iletişim kurmuş, ilişkilere girmiş bir yapı. Dolayısıyla, bu yapıyı turnusol kağıdı gibi birden ayırmak zor. Arkadaşlarımız, 'hangi faaliyet örgüt çerçevesinde değerlendirilir?' konusunu titizlikle çalışıyor. Örgütle mücadele devam ettikçe, örgütsel dokümanlar ele geçtikçe bu konuda biraz rahatlığımız da artıyor. Ama bu yapı öyle kirli bir yapı ki örgütsel dokümanlara bile işte ByLock'ta yaşamış olduk; orada bir şeytanlık yaparak masum insanları katmış listenin içerisine ama devletimizin kendi organları ortaya çıkarak mağduriyetleri gidermeye çalıştık. Bu mücadele bu mantıkla devam edecek."
31 Mart 2015'te DHKP-C'nin terör eylemiyle şehit edilen savcı Mehmet Selim Kiraz'ın babası Hakkı Kiraz da toplantı da bir konuşma yaparak, "Allah kimseye böyle bir acıyı yaşatmasın. Gerçekten hiç kolay değil. Bizim 31 Mart'ımız hiç bitmiyor." dedi.
İnsanların, yakınlığı ve ilgisinin kendileri için çok büyük moral olduğunu belirten baba Kiraz, "Bu bizi motive edip ayakta tutuyor. Allah hepinizden razı olsun. Bu mukadderattır. Başımıza geldiyse, başımızın üstünde yeri vardır. Biz böyle necip bir milletin mensubuyuz. Bizi unutmadığınız için teşekkür ediyorum ama lütfen bizi unutmayın." diye konuştu.
dikGAZETE.com