İstanbul
Bayrampaşa'da her hafta halı saha maçında buluşan bir grup arkadaşın Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinden yola çıkarak kurduğu Güzel İşler Eğitim ve Yardımlaşma Derneği, sokakta yaşayan evsizlerin giyimden duş imkanına kadar birçok ihtiyacını karşılıyor.
Her salı halı saha maçlarında, kimi zaman da sohbet ortamlarında buluşan arkadaş grubu, Darülaceze sakinlerine düzenli ziyaretler gerçekleştirmeye başlarken, "güzel işler" yapmak için kolları sıvadı.
Kur'an-ı Kerim surelerinin meallerinden yola çıkarak 2016 yılında sokaktaki evsizlere çorba ve temiz kıyafet dağıtmaya başlayan grup, daha sonra mahallelerindeki yoksul ailelere de yardımda bulundu.
Hiçbir kurum ya da kuruluştan destek almadan yardımlarını sürdüren yardım gönüllüleri, gelen bağışların ve giderlerin kayıt altına alınması maksadıyla 2017'de Güzel İşler Eğitim ve Yardımlaşma Derneğini kurdu.
Derneğin ilk icraatı sokakta temizlenme imkanı bulamayan evsizlere yönelik oldu. Gönüllüler evsizlerin en büyük sorununa kalıcı çözüm üretmek için Bayrampaşa'da içerisinde elektrikli şofben bulunan bir iş yeri kiraladı.
Aynı zamanda derneğin faaliyet binası olan iş yerine kentin dört bir yanından gelen evsizler burada karınlarını doyurup sıcak çay içme fırsatı bulurken, bazıları da gönüllülerin sohbetlerine dahil oluyor.
Temizlik günü olarak belirlenen cumartesi günleri derneğe gelen evsizler, kirli elbiselerini gönüllülere teslim ederek sırayla duşa giriyor, kişisel bakımlarını yaptıktan sonra da istedikleri temiz kıyafet, iç çamaşırı ve ayakkabıyı giyerek dernekten ayrılıyor.
Evsizlerin elbiselerini makinede yıkayarak kurutan gönüllüler, isteyen ihtiyaç sahiplerine battaniye yardımı da yapıyor.
Ayetlerden evsizlere uzanan hikaye
Derneğin gönüllülerinden Emrah Keser, bir gün arkadaşlarıyla sohbet ederken, "Allah bizden ne istiyor, biz ne yapabiliriz?" sorusunun yanıtını aramaya başladıklarını ve daha çok "mekki sureler" üzerinde yoğunlaştıklarını belirtti.
"Allah'ın bize aslında yetimlere yardım etmemizi, sokakta olmamızı, iyilik yapmamızı ve genelde hayrı emreden şeyleri öncelediğini gördük." diyen Keser, "Daha sonra bu arkadaşlarla ufak tefek yardımlara giriştik." ifadelerini kullandı.
Oturdukları mahallenin muhtarından yoksul ailelerin listesini alarak belirledikleri 10 haneye ayni ve nakdi yardım ulaştırdıklarını ifade eden Keser, ailelerle sadece dini bayramlarda değil, yılın her günü birlikte olmaya karar verdiklerini vurguladı.
Keser, "Geçimini kıt kanaat sağlayan insanların çamaşır makinesi ya da buzdolabı bozulsa o insanı en az bu iş 6-7 ay geriye götürüyor. Borçlanmak durumunda kalıyor. Bu da bir yoksulluk belirtisidir.
Biz de bu tip ihtiyaçları karşılamak için kendi aramızda bir grup oluşturduk. Herhangi bir yerden, belediyeden, devletten ya da zengin iş adamlarından destek almadan tamamen imece usulü 10-15 arkadaş bir araya gelip bu ailelere yardım yapmaya başladık." diye konuştu.
"Birilerinin iyi olduğunu göstermek için bir çabamız var"
"Birilerinin iyi olduğunu göstermek için bir çabamız var. Bu çabamız da yaklaşık 4-5 yıldır sürüyor." diyen Keser, insanlara yardım etmek isteyen herkesin sokakta çay-çorba ikram edebilecek birilerini bulabileceğine inandığını aktardı. Keser, "Yeter ki aramak isteyelim. Biz de o şekilde aramak istedik ve bulduk.
Daha sonra termos edindik, kendi malzemelerimiz, araç gereçlerimiz oldu. Bunlarla beraber ilk hafta 10 kişiye dağıtıyorsak diğer haftalar daha fazla kişiye ulaştık ve daha fazla çorba dağıtımında bulunduk." ifadelerini kullandı.
Ekibin oluşmasındaki ruhu kaybetmeden güzel işleri devam ettirmeye çalıştıklarını anlatan Keser, "Kendi aramızda bir motivasyonumuz var. Bizi en çok ayakta tutan bu işi karşılıksız, Allah rızası için yapmamız. Ahirete de bir şeyler bırakma çabamız." dedi.
İş görüşmesine giden evsiz kişi ayakkabıyı iade etti
İyiliklerin yanında birçok hatıra da biriktiren Keser, kendisini tebessüm ettiren bir anısını şu sözlerle paylaştı:
"Bir evsiz ağabeyimiz gelmişti. O gün derneğimizde ayakkabı yoktu. 'Ayakkabı yok, ayakkabımı vereyim.' dedim. 'Olmaz.' dedi. Biraz düşündü, dışarı çıktı. Geldi, çayını içti, tekrar dışarı çıktı. Sonra geldi, 'Sana ayıp olmazsa ayakkabını alayım, pazartesi iş görüşmesine gideceğim.' dedi.
Sonra ben terlikle eve gittim, müthiş duygular içerisindeydim. 'Birine ayakkabımı verdim. Çok mutluyum, benim ayakkabımla iş görüşmesine gidecek.' diye. Sonra öğrendik ki iki gün sonra 'ayakkabı eski' diye ayakkabıyı geri getirmiş.
Aslında benim için o anlık bir hazdı, fakat ayakkabım da eskiymiş onu da fark ettim."
Keser, içi yırtılmış ayakkabının dernek gönüllülerince çöpe atıldığını anlattı.
"İnsanların yardım ederken birilerinin peşinden gitmesine gerek yok"
Dünyanın bazı ülkelerinden kendilerine yardım etmek için ulaşan gönüllüler olduğuna dikkat çeken Keser, şöyle devam etti:
"İnsanların yardım ederken birilerinin peşinden gitmesine gerek yok. Çünkü biz bunları ramazan ve kurban döneminde çok yaşıyoruz. 'Kime vereyim, kiminle paylaşayım, kimseye güvenmiyorum.' gibi sözler söyleniyor.
Bunun için çok uzağa gitmeye gerek yok. Öncelikle şunu söylüyoruz, 'En yakınınıza yardım edin.' Peygamberin de en büyük nasihati budur, en yakınınızdan başlayın. Komşusu aç iken tok yatan hadisi sadece açlıkla ya da toklukla alakası olan bir şey değildir. Herkes en yakınına bir şekilde yardım ederse dünya daha da güzel bir hal alır.
Birine yardım etmek istiyorsanız illaki Güzel İşler Derneğine gitmenize gitmeye gerek yok. Alırsınız çorbanızı, sandviçinizi, meyve suyunuzu. Bir hastanenin aciline gidersiniz, otogara, parklara, bahçelere, köprü altlarına gidersiniz.
Selam verip ikramda bulunursunuz ve orayı terk edersiniz. Buralar güvensizse, mahallenizdeki bakkala gidersiniz, belki bakkala veresiye borcu vardı. Muhtardan bilgi alabilirsiniz... Dolayısıyla yardım etmek için çok fazla arayışa gerek yok."
"Otobüse binecek, kokusundan dolayı binemiyor..."
Gönüllülerden Erkan Keser, Bayrampaşa Otogarı'nda ilk çorba dağıtımına çıktıklarında çorbayı kimseye dağıtamadıklarını ve "kalmasın" diyerek oturup kendilerinin içtiğini anlattı.
İlerleyen zamanda çorba dağıtımı yaparken insanların kıyafet eksiğini gördüklerini söyleyen Keser, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"En önemlisi, duş ihtiyaçlarının olduğunu gördük. Çorbayı veriyorsun, karnını doyuruyor ama bu insanın bir de duş ihtiyacı var. Otobüse binecek, kokusundan dolayı binemiyor. İş görüşmesine gidecek, hayata atılacak ama gidemiyor. Dernek oluşma süreci burada başladı. Dernek olmak gibi bir niyetimiz yoktu.
Gönüllü bir hareketti, halen de bağımsız, hiçbir yere bağlı olmadan ilerliyoruz. Daha sonra 'Bir yer tutalım.' dedik. Bu insanlar duşunu alsınlar, yeni kıyafetler giysinler, eski kıyafetlerini getirsinler burada yıkayalım, kurutalım. Çok şükür bu derneği kurduk."
Her evsizin farklı hikayesi olduğunu vurgulayan Keser, "Çok farklı hikayeleri olan insanlar var. İşleri ters gidip ailesinden ayrılıp sokağa düşen ağabeylerimiz var. Sonuçta bu insanlar hep sokakta doğmadı, sokakta büyümedi.
Her birinin farklı ailesi, hikayesi var." diye konuştu.
"Öyle bir an gelsin ki buraya kimse gelmesin"
Derneğin gönüllülerinden Ali Bayrak, ihtiyaçların gönüllüler ve hayırsever vatandaşlarca karşılandığının altını çizerken, mevsim şartlarına göre zaman zaman monttan bota kadar bazı ihtiyaçların karşılanmasında güçlük çektiklerini söyledi.
Her hafta dernekte 30 ila 50 misafir ağırladıklarını dile getiren Bayrak, "İstanbul koca bir şehir. İstiyoruz ki resmi kurumlar el atabilirse, bir yerlerde daha bu hizmeti oluştursalar ve takibini yapsalar bizim yükümüz de hafifler.
İnsanlar Fatih'ten, Sarıyer'den, karşıdan Bayrampaşa'ya gelmek zorunda kalmazlar. Soğuk hava, sıkıntılı zaman. O da o bölgesinde işini halleder. Öyle bir an gelsin ki buraya kimse gelmesin. Ama hakikaten ihtiyacı olmadığı için gelmesin.
Artık çözümlenmiş olsun sorun. Biz sayının 50'e çıkmasından mutlu değiliz, sayının sıfıra inmesini planlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Yardımda bulunmak isteyen iş insanlarının derneğe giysi desteği sunabileceğini hatırlatan Bayrak, şunları aktardı:
"Devreye girdiklerinde iş yüzde 60 rahatlıyor. Battaniye ihtiyacımız olduğunda sosyal medyadan sorumlu arkadaşlarımız yayın yapıyorlar, sağ olsunlar vatandaşlarımız ilgi gösteriyor. Bir anda o ihtiyacımız karşılandı. Şimdi 2-3 haftalık, belki 2 aylık battaniye ihtiyacımızı karşıladık. Onu tekrar talep etmiyoruz. Zaten verecek olan olursa başka derneğe yönlendiriyoruz.
Bot ihtiyacımız vardı, uzun süre halledemedik. Önceki soğuklarda büyük sıkıntı çektik. Şimdi hamdolsun o konuyu da çözümledik. Şimdilik mont ihtiyacı var. Kışın en fazla sıkıntı, mont ve kabanda. İş insanlarının bu anlamda devreye girmesi gerekiyor."
Suriyeli Ahmet: "Şimdi iyilik sırası bende"
Suriye'nin Halep kentinden ülkesindeki iç savaş dolayısıyla ailesini de yanına alarak çıkmak durumunda kalan ve Bayrampaşa'ya yerleşerek bir berber dükkanında çalışmaya başlayan Ahmed Mater, sosyal medyada paylaşılan yardımları gördüğünü, gönüllü olmak için dernekle iletişime geçtiğini anlattı.
Mater, "Facebook'ta gördüm. Baktım hayır işi, beğendim. Ben de yardım etmek istedim. Ne kadar fakir ve evsiz varsa ben tıraş etmek istedim. Allah için yaptım.
Bir de Türkiye kapılarını açtı bize, burada hayır işi varsa ben de yer almalıyım. Şimdi iyilik sırası bende. İnsani bir şey bu. Ayetleri de fakirlerin durumunu da biliyorum. O yüzden ne kadar fakir varsa yardım etmek istiyorum. Param varsa veririm, tıraşını ücretsiz yaparım." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com