Güler Sabancı'nın mesajı şöyle:
“2017 yılında, küresel ve bölgesel ölçekte siyasi ve toplumsal gerginlikler devam ederken, ekonomide umut verici gelişmeler yaşandı. Dünyanın yeniden toparlanması ve büyüme trendine geçmesi küresel ekonomide en dikkat çekici gelişme oldu. IMF uzun yıllardan sonra ilk defa tahminlerini yukarı doğru revize etti. Ülkemize baktığımızda ise, jeopolitik etkileri politik, ekonomik ve sosyal olarak derinden hissettiğimiz bir yıl daha yaşadığımızı görüyoruz. Ancak olumsuzluklara rağmen, dünyadaki büyümenin ülkemize de yansımış olması memnuniyet vericidir.
Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1 ile son 6 yılın en hızlı büyümesini kaydetti. Bu, rakam OECD ülkeleri içinde en hızlı büyüme oranı olarak kayıtlara geçti. Bu rakam hepimiz için umut vericidir ancak tüm göstergelere yansıyarak sürdürülebilir bir zemine oturması hepimizin önceliği olmalıdır.
Bu noktada, küresel rekabette öne geçmek için ülke olarak önümüzde üç önemli fırsat görüyoruz: teknoloji, dijitalleşme ve eğitim. Dünyanın içinden geçtiği ve iç içe geçen bu süreçte tüm ülkeler bu üç temel konuda yolunu bulmaya çalışıyor.
“Dünya tarihinin en hızlı dönüşümüne tanık oluyoruz.”
Öncelikle, katma değer oluşturan teknoloji yatırımları çok büyük bir önem taşıyor. Teknolojik anlamda dünya tarihinin en hızlı dönüşümüne tanık oluyoruz. Üstelik bu dönüşüm, ‘daralan aralıklarla’ ve ‘hızlı sıçramalarla’ hayatımızı şekillendiriyor. Ekonomik büyüme de, teknolojideki değişimle paralel bir gelişim gösteriyor. Dolayısıyla, yarının güçlü ekonomileri arasında yer almanın tek yolu, buradan geçiyor.
İkinci öncelik ise, teknolojiyle yakından ilişkili olan dijitalleşme. 2020 yılında 24,6 trilyon dolara ulaşması öngörülen dijital ekonomide kendimize yer bulmak zorundayız. Bu konuda da, bir ortak vizyon ve yol haritası belirlenmesi gerekliliği ortaya çıkıyor.
Son olarak, teknoloji ve dijitalleşme ile değişen dünya eğitimi de dönüştürüyor ve bu yarışta kimse geriden başlamıyor. Çünkü dünyadaki hızlı değişim tüm ülkeleri tekrar en başa, başlangıç çizgisine getirdi. Bu da bize yepyeni bir fırsat penceresi araladı.
Eğitim rekabetinin gerisinde kalmamak ve ülke olarak fark oluşturmak için üstümüze düşen; bilimsel, akılcı ve katılımcı bir süreçle, teknolojinin bize sağladığı olanaklarla yeni bir eğitim sistemi tasarlamaktır. Ülkemizi her alanda ileri taşımak ancak bu yolla mümkün olacaktır. Genç nüfus avantajını kullanarak, gereken yetkinliklerle bugünden donanmış nesiller oluşturmak hedefimiz olmalıdır.
Bu üç fırsatın da kazananı olmak için enerjimizi ortak hedeflere odaklamak, ihtiyaç duyulan iklimi ortaya çıkarmak ve bugünden adım atmak gerekiyor. Biz de önümüzdeki dönemi bu göstergeler üzerine inşa ettik.
“Yeni Neslin Sabancı’sı olacağız”
2017 yılı Sabancı Topluluğu için “dönüşüm yılı” oldu. 90 yılı aşan hikayemizde yeni bir başlık açtık. CEO’muz Mehmet Göçmen’in liderliğinde, yeni yönetim ekibimizle birlikte koşulmaya başlanan bu yeni etapla birlikte, biz artık sadece “Türkiye’nin Sabancı’sı” değil, “Yeni Neslin Sabancı’sı” olacağız.
“Yeni Neslin Sabancı’sı olarak önümüzdeki dönemde de ekonomimizi dünyada hak ettiği yere ulaştıracak katma değerli üretimin öncüsü olmaya, dijital dönüşümün dokunduğu her alanda değişime liderlik etmeye, teknoloji odaklı yatırımlarımızla ülkemizin geleceğine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bu noktada da bize düşen, ‘örnek’ ve ‘öncü’ olmaktır. Ortaya koyduğumuz yeni vizyona katkıda bulunacak sanayi 4,0 uygulamalarından, kompozit gibi yeni iş kollarına her türlü fırsatı önümüzdeki dönemde değerlendireceğiz”.
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com