Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Avcılar Mezarlığı'nda Kürt işadamları Adnan Yıldırım, Hacı Karay ve Savaş Buldan'ın ölümlerinin 22. yılında düzenlenen anma törenine katıldı. Yüksekdağ, burada basın mensuplarının Anayasa Mahkemesi'nin HDP ve CHP milletvekillerinin, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasa değişikliğine ilişkin kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yaptığı başvuruyu reddetmesiyle ilgili sorduğu soruları yanıtladı. Figen Yüksekdağ, “Anayasa'ya aykırı bir yasa değişikliği hareketinin ve bizlerin yaptığı itiraz başvurusunun reddedilmesi anayasanın ruhuna aykırıdır. Bugün geçtiğimiz süreçte mecliste dokunulmazlıkların kaldırıldığı geçici anayasa değişikli oylandı. Bizler bunun anayasanın ruhuna aykırı olduğunu ifade ettik. Bir darbe hareketidir dedik. Bu darbe hareketi anayasa mahkemesi tarafından kabul edilmiş” dedi.
“AYM'DEN BÖYLE BİR KARARIN ÇIKMASINI YADIRGAMADIK”
Anayasa Mahkemesi'nden böyle bir karar çıkacağını tahmin ettiklerini söyleyen Yüksekdağ, “Doğrusu Anayasa Mahkemesi'nden böyle bir kararın çıkmasını yadırgamadık. Yargı mekanizması toplum bakımından güvenirliğini yitirmiştir. Başvurumuzun reddedilmesi bizim duruşumuzu bozan eğen, büken bir etki oluşturmaz. Dokunulmazlığım kaldırılması sürecinde mücadele edeceğimizi ifade ettik. Anayasa Mahkemesi'nden çok yüksek bir beklenti içinde değildik. Yargı kurumlarında görevli sorumluların oturup kendi pozisyonlarını düşünmeleri gerekiyor. Türkiye'de yargıya güven yüzde 70'den yüzde 30'a düşmüş durumda. Anayasa mahkemesi, anayasaya aykırı bir ihlal hareketini onaylama konusunda bir yanlışa imza atmıştır” ifadesini kullandı.
Yüksekdağ, Almanya parlamentosunun sözde Ermeni soykırımını tanımasıyla ilgili gazetecilerin sorduğu soruyu ise, “Yanlış bir tutuma katılmamak bizim görevimiz. Parlamentoda siyasi partilerin yanlışlarına imza atmamak bizim görevimiz. HDP siyasi olarak ana muhalefet görevi üstlenmiş durumda. 3 parti iktidar partisi gibi düşünüyor. Tarihimizdeki yanlışlarla, haksızlıklarla yüzleşmek bizim görevimizdir. İttihat Terakki zamanında işlenen suçlarla yüzleşmemek için ne engelimiz var.
1915 yılında işlenen bu suçu, ayıbı ortaya koymak bununla yüzleşmek, bunu telafi etmek bakımından siyasi tutum alınmasının en doğru tavır olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de bu tutumu almadığımız için yabancı ülke parlamentolarında soykırım bize karşı bir koz olarak kullanılıyor. Bence herşeyden önce Türkiye'deki siyasi yapının, parlamentonun kendi tarihiyle yüzleşmesi, kendi tarihine objektif bakması bu tür sorunları ve sıkıntıları da ortadan kaldıracaktır. Tarihte hepimizin yüzleşmesi gereken bir gerçeği, bir felaketi bugün ifade etmekten Türkiye halkı hiç birşey kaybetmez” şeklinde yanıtladı.
dikGAZETE.com