Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Akif Celalettin Şimşek, Manisa Gazeteciler Cemiyeti’ne nezaket ziyaretinde bulundu. Cemiyet Başkanı Ertuğrul Aytaç ve kalabalık bir gazeteci topluluğuyla cemiyet önünde karşılanan Başsavcı Şimşek, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Manisa’da FETÖ davalarının ne zaman başlayacağıyla ilgili soruyu yanıtlayan Şimşek, “15 Temmuz’dan önce bizim bu örgüte yönelik devam eden bir ana dosyamız vardı. Bu dosyada sona gelmek üzereyiz ancak 15 Temmuz darbe gecesinde burada olayın faili olarak gözüken şüpheli askerlerle ilgili yürüttüğümüz soruşturma dosyası başka bir numarayla devam ediyor. O dosyayla ilgili de bu ayın sonuna kadar muhtemel iddianamemizi hazırlayacağız, mahkemesine sunacağız. Tahminime göre Mart ayı içerisinde dava ve duruşmaların başlayacağı kanaatindeydim. Örgüt üyesi veya eylemlerine katıldığı sebebiyle ihraç edilip adli tahkikata tabi olan hakim, savcılar, kaymakamlar, valiler o illerin bağlı olduğu istinaf mahkemelerinin bulunduğu adli başsavcılıklarla yürütülecek. Örnek olursa Manisa’daki kaymakam, vali yardımcıları, hakim ve savcılar İzmir’de yargılanacak. Uşak ve Aydın’dakiler de İzmir’de yargılanacak. Duruşma salonumuz da tahminim Şubat’ın 15’inde hazır olacaktır” dedi.
Manisa’da savcıya suikast iddiası Geçtiğimiz günlerde basın yayın organlarına yansıyan, FETÖ tarafından Manisa Cumhuriyet Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Kazım Özsoy’a yönelik suikast hazırlığındaki bir kişinin yakalanmasıyla ilgili soruya da cevap veren Şişmek, “Taahhüt edilen ücretin büyük bir kısmının teslimi sırasında suçüstü yapılarak elde edildi. Şahıs da kendisine bu talimatı kimlerin verdiğini ve amacının da ne olduğunu ifadesinde söyledi. Bu konuyla ilgili yakın zamanda davası açılacaktır. Talimatı verenler FETÖ örgüt üyesi olarak görünüyor. Bir tanesi bizde şuanda tutuklu. Camianın önemli kişileri tarafından bu konu, bir yerde oturulup konuşulmuş ve karara bağlanmış. Yapılan soruşturmalar demek ki bunları ciddi derecede rahatsız etti ki işi bu noktaya getirmişler. Olayı yanlı bir noktaya çekmek kanaatiyle Doğu ve Güneydoğulu birini kullanıyorlar ki yarın bir gün bu işi PKK’ya yıkarız düşüncesini taşıyorlar” şeklinde konutu.
Oda sistemli cezaevleri Pişmanlık gösterme eğilimi olan ve itirafta bulunmak isteyen örgüt üyelerinin diğer üst düzey örgüt mensupları tarafından etki altına alındığını kaydeden Başsavcı Şimşek, bunun önüne geçebilmek amacıyla Türkiye genelinde oda sistemli bir cezaevleri düşünüldüğünü söyledi. Şimşek, “Türkiye genelinde oda sistemli cezaevleri düşünülüyor, özellikle bu FETÖ örgütü üyeleri için. Çünkü bunlar koğuşlarda pişmanlık gösterecek insanları da etkilemeye başladılar. Gerçekten bazıları neyin ne olduğunu bilmeden, bunları gerçekten samimi bir dini cemaat olarak görüyordu. Bu çerçevede tabi eylemleri var. Bunlar gelip bazı şeyleri anlatmak istiyorlar bize ama koğuşlarda bulunan üst düzey ve bunları etki alanlar çeşitli sebeplerle gelip bazı şeyleri anlatmasını engelleme çalışması içerisindeler. Biz bunların içeriden istihbarat çalışmasını aldık” diye konuştu.
Cezaevi koşullarının uygunsuz olduğu iddialarıyla ilgili de soruyu yanıtlayan Şimşek, “Şimdi geliyor cezaevine sanki otel resepsiyonunda bir kişiyi bekler gibi bir ortam bekliyorlar. Orası cezaevi, şartları ve koşulları zor. Bu şu manaya gelmiyor; devlet asla cezaevleri konusunda iyileştirmeye gitmeyecek. Gidecek ama dışarıyla içeri kıyaslaması yapılması taraftarı değilim. Cezaevi şartları ve koşulları getirilebilecek en iyi noktaya getirilmeli. Kapasite kaynaklı sıkıntılarımız var” dedi.
Manisa’da “Nevbahar” ismiyle kuruldu Terör örgütü lideri Fettullah Gülen’in 1976 yılında Manisa’ya geldiğini aktaran Şimşek, FETÖ’nün temellerinin Manisa’da atılmış olabileceğini vurguladı. Şimşek, “Fetullah Gülen Manisa’da yaklaşık bir-iki yıl kalıyor. Burada o tarihlerde Nevbahar isminde buna bir grup mu dersiniz, bir cemaat yapılanmasının ilk tohumları mı dersiniz bilemiyorum, bir yapı içerisine giriyor. O dönem kendisine yakın yaşlarda olan ve samimi bulduğu insanlarla bir araya gelerek bir yapı içerisine giriyor. Bu yapı o tarihlerde başlıyor vatandaştan zekat, fitre adı altında ya da camiye bağış adı altında para toplamaya” dedi.
“Kapı aralığından çaylar kahveler veriliyordu” 1994 yılında beraber görev yaptığı meslektaşıyla ilgili de bir anıyı anlatan Şimşek, “Beraber görev yaptığım aynı lojmanda oturduğum ve bu yapının mensubu olduğunu bildiğim bir meslektaşımın evine gittiğimizde bize haremlik selamlık uyguluyordu. Hatta eşim tepki gösteriyordu. Ben de diyordum ki ‘ev onun evi, gittiğimizde öyle.’ Evine gidiyorduk, biz bir odada oturuyorduk, onlar eşlerle başka odada oturuyordu. Çay gelecek önce kapı çalınıyordu, kapı aralığından çaylar kahveler veriliyordu. 94-95 yıllarında beraber çalıştığım şahsın ev yaşantısı ve profili bu. Dini vecibelerini yerine getiriyordu, gözlemliyordum. Orucunu tutuyor, namazını kılıyor, dinin yasakladığı şeylerden uzak durmaya çalışıyor ama aynı insanların 2000 yılından sonra tamamiyle çok farklı profiller içerisine girdiğini, o tesettürlü eşlerini açtığını, haremlik-selamlık uygulamalarının tamamen rafa kaldırıldığını, dini vecibelerin takkiyye uğruna yapılmamaya başlandığını, bazı haramların sıkıştıkları ortamlarda aldıkları talimatlarla yerine getirildiğini de gördük biz. Kritik önemli görevlerdekilerin hala bir inkar durumu var. Bir tanesi de çıkıp ‘evet ben Fettullah Gülen cemaati mensubuyum. Amacımız buydu. Biz bu şekilde faaliyet içerisindeydik’ dediğini duymadım. Sürekli bir inkar, sürekli bir kendini gizleme. Bu insanlar niye gizliyor kendini?” diye konuştu.
“Bu ülkede Balyoz faciası yaşandı” FETÖ üyelerinin geçmişte adaleti kullandığını ifade eden Şimşek, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bu ülkenin 45 yıl devletine hizmet etmiş Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’u terörist başı ilan ettiler. Şimdi hukukta bir kural var. Bir örgüt varsa önce bu örgütün lideri ele geçirilir. Siz şimdi 2007’de Ergenekon soruşturmalarına başlıyorsunuz, 2011 yılında örgütün liderini 4 sene sonra buluyorsunuz. Bu ne kadar inandırıcı bir şey? Mesela bir Balyoz faciası yaşandı bu ülkede. Balyoz’un asla ve asla sağından solundan en ufak bir doğruluğu olduğuna inanan bir yargı mensubu değilim. Yüzde yüz kumpas olduğuna inanıyorum. Balyoz ile ilgili soruşturmaya tabii tutulan ve yargılanan insanlara bakıyorsunuz, her birinin dünya görüşlerinin çok farklı ve ömrü hayatı boyunca bir araya gelmemiş insanlar. Bakın onca mağduriyete rağmen hala her şeyi unutup gidip El Bab’da orada burada görev yapan birebir tanıdığım insanlar var. Küsmediler devletlerine. Canı pahasına gidiyor ve oralarda mücadele ediyorlar.”
Aykut Yeniçağ - Önder Aydın
dikGAZETE.com