Tekstil devi şirket, milyonlarca lira vergi kaçırdı. Ailenin vârisi, suçu ortaya çıkardı ve şikâyette bulundu. Maliye cezayı sildi.
FETÖ’cü hâkimler dosyayı sümen altı etti. Yargıtay seyretti.Yargıdan sonuç alamayan iş adamı Abdullah Gençal, derdini dile getirmeleri için Hürriyet gazetesine gitti. Dosyalar haber değil şantaj malzemesi yapıldı ve Doğan Holding’in milyonlarca Türk lirası cezası sildirildi.
Abdullah Gençal, magazin dünyasının bir dönem yakından tanıdığı bir iş adamıydı. Huzur Mağazalarının vârisiydi.
Doksanlı yıllarda Hülya Avşar ile ismi anılmaya başlandı. Durumdan rahatsız olan babası Turgut Gençal, oğlunu Avustralya’ya gönderdi. Ancak bu gidiş; FETÖ’ye ve Doğan Holding’e uzanacak büyük bir kavganın ilk adımıydı. Abdullah Gençal’ın hikâyesini kendi ağzından dinledik. İşte çarpıcı iddiaları:
Magazin haberleri şirketi panikletti. Beni Avustralya’ya sürgüne gönderdiler. Uçağa binmeme bir gün kala abilerim ‘Belki geri gelmezsin, paranı göndeririz’ diyerek şirketteki hisselerimle ilgili tasarrufta bulunmak için noterden imza istediler. Arada babam olduğu için güvenip imzamı attım. Ancak bir yıl sonra döndüğümde, abilerim şirketin sahibi gibi davranmaya başladı. Hisseler elimden gitmişti.
Akrabamız ve satın alma müdürümüz olan Bülent G’nin abimlerle iş birliği içinde tedarikçi firmalardan sürekli para topladığını ve ‘Bize mal satacaksanız yardımda bulunacaksınız’ dediğini öğrendim. Sene 2007. (Bugün Bülent G, ‘tekstil imamlığı’ndan yargılanıyor. Yurt dışına çıkış yasağı var.)
BODRUMDA ALTIN KASALARI
O tarihte FETÖ diye bir adlandırma yoktu. Ümraniye’deki merkezde bodrum katına büyük bir kasa odası yapılmış. Paralar bankalara yatırılmıyor, minibüslerle merkeze yönlendiriliyormuş. Dolar ve külçe altın biriktiriyorlarmış. Bunu inceletmeye karar verdim. Meğer, bilançoda babamı da kandırmışlar. Yüzde 20’ye varan reel gösterimler yapmış, yüzde 80 kazık atmışlar. Mesela 2 trilyon denilmiş ama aslında 10 trilyon ciro yapılmış. Bu da dolar ve külçe altın şeklinde toplanmış. Öylesine bir vergi kaçakçılığı var ki... Babamın ayrılmasından sonra FETÖ adına sürekli para toplama yapılıyormuş. Durumu ona anlattım. Tepki gösterdi.
KAÇAKÇILIĞA FETÖ AFFI
Mali soruşturma istedim. Şirkete 2007 sonunda Vergi Denetmenleri Grup Başkanlığınca 23 milyon lira ceza kesildi. Fakat bir süre sonra 23 milyon liralık ceza 4 milyon liraya düşürüldü. Uzlaşı (mutabakat, konsensüs) sağlanmış.
Pekiyi vergi kaçakçılığı sabitken nasıl böyle bir şey olur?
Savcıya gittim. Savcı “4,5 katı ceza kesilmesi gerekirken, nasıl olur da uzlaşıya gider. Olmaz böyle bir şey” dedi.
Soluğu Ümraniye 5. Asliye Mahkemesinde aldım. Davaya bakan Hâkime Kader U. “Ben Maliye’den mütalaa istedim. Göndermediler. Suç unsuru yoktur” diyerek 2002-2004 yılları arasındaki vergi denetiminden şirketi beraat ettirdi. İtirazda bulundum. Dosya Yargıtay’a gitti. 11. Ceza Dairesi onadı ve geri gönderdi. Bunlar cezadan kurtuldu. Hesap ettirdim, 160 milyon lira ödemeleri gerekirken, hiç para tahsil edilmedi. Bu nasıl bir güçtür anlayamadım.
DOĞAN GRUBU HAZİNE BULDU
Yeniden savcıya gittim. İhbar ettim, denetimin yapılmasını istedim. Savcı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığına gitmemi tavsiye etti. Kurul, denetimi eline aldığında beş yıllık zaman aşımından dolayı sadece 2004 yılını ucundan yakalayabildi. Kurul, diğer kurulun yaptığı usulsüzlüğü raporlandırdı. Bunlara ulaştım. Şirket yöneticileri hakkında vergi kaçakçılığı davasından yeniden suç duyurusunda bulundum. Ama dosya, yine aynı hâkimenin önüne gitti.
Hâkime Kader U, yetkisizlik kararı vererek Şişli’ye gönderdi. Şişli, dosyayı oyalayıp Fatih Adliyesine havale etti. Fatih, yetkisizlik kararı verip, ne alaka ise Bakırköy Adliyesine gönderdi. Bu sırada 2005 yılı için vergi kaçakçılığından da suç duyurusunda bulundum. Dosya, Ümraniye’de bir başka hâkimin önüne düştü. ‘Hâkime Kader U. yetkisizlik vermiş ben de veriyorum’ demesin mi? Meğer danışıklı dövüşmüş. Sonradan anladık.
Yine gittik Şişli’ye...
Oradan Bakırköy’e...
Bakırköy 6. Asliye’de davalar açıldı. Bu sırada birinci davanın kararı çıktı. Hâkim “5. Asliye’de zaten karar görülmüştür. Bu mükerrer bir davadır, dedi” ve dosyayı kapattı. İş Yargıtay’a gitti. Ne hikmetse yine 11. Ceza’ya düştü. Anında onandı. Ardından 2005 yılına ilişkin dava da düşürüldü. Yani sıfır ceza ile kurtuldular. Cumhurbaşkanlığına, Adalet Bakanlığına, Maliye Bakanlığına... Aklıma gelen her yere dilekçe verdim. Suç görmezden geliniyor, dedim ama netice alamadım.
Bari haberini yaptırayım diye düşündüm. Hürriyet gazetesine gittim. Bakın, dedim, 4,5 katı vergi alınması gerekirken, beşte biri silindi. Bu, haber değil mi? Beni Doğan Holding’e yönlendirdiler. İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Soner Gedik’in beklediğini söylediler. (Kendisi CEO oldu. 15 Temmuz’dan altı ay sonra istifa etti ve ABD’ye yerleşme kararı aldı.) Gedik, hesap uzmanı. Devlette tecrübesi var.
Maliye hukukunu iyi bildiği için “Uzlaşı raporlarını nasıl elde ettin” diye sordu. Ben de anlattım. “Bunları alabilir miyim” dedi. Ben de “Tabii ki” diye karşılık verdim. Bunun üzerine “Ne istersin” diye sordu.
Sadece haber yapılmasını istediğimi söyledim. Belgelerin neye faydası olacağını algılayamadım. Çünkü onlar hakkında hiçbir bilgim yoktu. Meğer Doğan Holding’in de büyük vergi cezaları varmış. Belgelerin fotokopisini alıp Hürriyet’e yönlendirdi, “İstediğin haberi yazdırabilirsin” dedi. Sonradan anladım ki, mesele başkaymış. Mahkeme Kalemindeki kişilerden öğrendim. Benim davayı emsal göstermişler. “Bizim usulsüzlük uzlaşıya sokulmuyor da bu vatandaşınki nasıl sokuluyor.
Bunların da vergi kaçakçılığı suçu var” diyerek kendi cezalarına indirim almışlar. (2007’de Petrol Ofisindeki 1,2 milyar liralık vergi borcu, 275 milyon TL’ye indirilmişti. 2009 yılında da aynı Doğan Grubu’na 4,9 milyarlık vergi cezası kesilmiş, vergi affından yararlanan grup 940 milyon lira ödeyeceğini taahhüt ederek borcunu sıfırlamıştı.)
FETÖ’cü hâkim, savcı ve maliyeciler bu işleri tesis ettiler ve bunlara çok büyük indirimler yapıldı. 15 Temmuz’dan sonra yeniden harekete geçtim. Kararın bozulmasını istedim. 11. Ceza Dairesi Başkanı hakkında suç duyurusunda bulundum. Bir anda karar bozma çıktı. 16 Kasım’da duruşmamız var. Nasıl Ergenekon gibi ceza davalarında FETÖ’cüler eliyle yapılanlar ortaya döküldüyse bu davalar için de yeniden inceleme başlatılması gerekir. Devlet, abimlerden ve Doğan Grubu’ndan vergisini tahsil etsin.
Türkiye Gazetesi
.
dikGAZETE.com