Fen ve din ilimlerini bir arada buluşturan büyük İslam alimlerinden Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri vefatının 239. yılında rahmet ve minnetle anılıyor.
Erzurum'un Pasinler ilçesinde 18 Mayıs 1703 yılında dünyaya gelen İbrahim Hakkı, henüz 7 yaşındayken Kur'an-ı Kerim'i ezberleyerek hafız oldu.
Bu yaşta annesi Şerife Hanife Hatun'u kaybeden İbrahim Hakkı, 9 yaşında amcası Şeyh Ali Çelebi ile babası Derviş Osman Haseni'nin bulunduğu Siirt'in Tillo ilçesine gitti ve burada İsmail Fakirullah'tan bir süre medrese eğitimi aldı.
Babasını 17 yaşındayken yitiren İbrahim Hakkı, aralıklarla Erzurum ve Tillo'da ilmi çalışmalar yürüttü. 1747 tarihinde İstanbul'a giderek Sultan I. Mahmut ile görüşen ve burada saraydaki kütüphanede çalışmalar yapan İbrahim Hakkı, yeniden Erzurum'a dönerek, bazı cami ve medreselerde hocalık yaptı.
Sürekli din ve bilimsel konularla ilgilenen İbrahim Hakkı, 22 Haziran 1780 yılında rahatsızlanarak vefat etti.
"Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler"Manzum ve düz yazıdan oluşan toplam on beş eser yazan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir.
İbrahim Hakkı'nın insanlığa ders ve nasihat hükmündeki tefviznamesi de bugün büyük ilgi gören eserler arasında yer alıyor.
Büyük alimin, "Hak şerleri hayr eyler, zannetme ki gayr eyler, arif anı seyr eyler, Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler" dizeleriyle başlayan tefviznamesi, Müslümanların yaşamın içinde karşılaştığı olumsuzlukları hayırlı bir duruma yorumlayarak güzel düşünmesini sağladı.
Çalışmaları bilim dünyasına ışık tutuyorErzurumlu İbrahim Hakkı, astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji, ve din ile ilgili de pek çok bilimsel çalışma yaptı.
Yontma taştan yapılan dünya küresini, yıldızların hareketlerini ve yüksekliklerini bulmaya yarayan usturlab aletini ve gökyüzündeki yıldızların yerlerini gösteren astronomi aleti olan rubi mukanataratı da kullanabilen İbrahim Hakkı, dönemin şartlarında yaptığı keşiflerle bugünün bilim dünyasına ışık tuttu.
İbrahim Hakkı'nın tasavvufi konularının yanı sıra fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşıyor. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazıldı. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından güneş sistemi anlatıldı.
İsmi memleketi Erzurum'daki fen lisesi, ilkokul, hastane ve öğrenci yurdunda yaşatılan İbrahim Hakkı'nın hazırlanan çizgi romanı da ilkokul öğrencileriyle buluşturuluyor.
Büyük İslam aliminin Marifetname'sinin orijinali ile bazı özel eşyası Atatürk Üniversitesi'nde muhafaza ediliyor.
Marifetnameyi Erzurum'da tamamladıErzurum İbrahim Hakkı Hazretleri Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (ERİHDER) Başkanı Nuri Toparlak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İbrahim Hakkı Hazretlerinin büyük İslam alimi olduğunu söyledi.
İbrahim Hakkı'nın ömrünün büyük bir kısmını Erzurum'da geçirdiğini ifade eden Toparlak, şöyle konuştu:
"Erzurum'un muhtelif camilerinde ilmi çalışmalar yapmıştır. Marifetname'yi 1746'da Erzurum'da tamamlamıştır. Marifetname çok büyük ve döneminde zirve eser, bu eser halen çözülememiştir. Bu eser, bu gün birçok profesör hocanın bunun üzerinde yaptığı çalışmalarda telefuzunda bile zorluklar çektiği, hakikaten müthiş ansiklopedik bir eser. İbrahim Hakkı Hazretleri bu eseri tamamladıktan sonra Tillo'ya gider ve orada defnedilen hocasını ziyaret ederek bir süre orada kalır. İbrahim Hakkı Hazretleri, Erzurum ile Tillo arasında sürekli gidip gelmiştir."
Hocası için mimari bir harikaya imza attıToparlak, İbrahim Hakkı'nın hac vazifesini yerine getirmek için Mekke'ye, Medine'ye gittiğini ve Mısır'ı da ziyaret ettiğini belirterek, buralarda kütüphanelerde araştırmalar yaptığını dile getirdi.
Bu araştırmaları sonucunda İslam aliminin Lübbü'l-Kütüb eserini telif ettiğini aktaran Toparlak, şunları kaydetti:
"İbrahim Hakkı Hazretleri, hayatı boyunca hiç boş durmamış, yaptığı bilimsel araştırmalar dışında insanlığa bir çok faydalar sağlamıştır. Yani insanları yönlendirmiş ve onlara yardımlarda bulunmuştur. İbrahim Hakkı Hazretleri 'ışık hadisesi' diye çok önemli bir bilimsel çalışma da ortaya koymuştur. İbrahim Hakkı Hazretleri, hocası İsmail Fakirullah’ın vefatı üzerine 'Hocamın başucuna doğmayan güneşi neyleyim' diyerek astronomi ve mimari açıdan büyük bir bilim harikasına imza atmıştır. Hocasının defnedildiği türbenin yanı sıra 8 köşeli ve 10 metre yüksekliğinde bir kule yapan İbrahim Hakkı Hazretleri, türbenin doğusuna harçsız taşlarla bir duvar inşa etmiştir. Gece ve gündüzün eşit olduğu ekinoks günlerinde (21 Mart ve 23 Eylül) kalenin arkasındaki vadiden yükselen güneş bu duvara çarpmaktadır. Işık sadece duvardaki pencereden geçmektedir. İlerideki tepeden kırılan ışık türbenin penceresinden girerek İsmail Fakirullah Hazretleri’nin mezarının başını aydınlatmaktadır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com