ANTALYA-Mustafa Kurt
Eğitimini resim üzerine yapmasına rağmen babasının işleri nedeniyle turizme yönelen Zeynep Banu Özbek, yıllarca Antalya'nın Alanya ilçesindeki aile otelini yönetti.
Özbek'in hayatı, 2005 yılında Isparta'da geçirdiği trafik kazasıyla değişti. Kazanın ardından iki yıl süren tedavisi sonrasında ara verdiği resim çalışmalarına Özbek, taşlara, ağaçlara resimler nakşetti.
Özbek, atölyesinde AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni hayatının 2005 yılında Isparta'da kullandığı otomobille 80 metrelik uçurumdan yuvarlanmasıyla başladığını söyledi.
Hastanede 2 yıl yaşam mücadelesi verdiğini anlatan Özbek, "Hayata tutundum. Tekerlekli sandalyeyle de olsa hayatta daha da büyük adımlar atmayı öğrendim." dedi.
Kazanın ardından içindeki resim sevgisinin tekrar alevlendiğini kaydeden Özbek, otelciliği bırakmasa da açtığı sanat atölyesiyle düşüncelerini tuval, odun, taş gibi malzemelere nakşettiğini dile getirdi.
"Tercih hakkım yok"Türkiye'de engelli olanların birçoğunun toplumla bir araya gelmekten korktuğunu ancak hayatın güzel olduğunu anlatan Özbek, şöyle konuştu:"Bir sanatçının her şeyden kendini soyutlayıp travmaya çevirmesi, resmi, sanatı, şiiri, arkadaşları, böceği bırakıp, kapanması mümkün değil diye düşünüyorum. Ben asla hayata küsen tarafta olamazdım. Sadece kısa bir süre, 2 yıl hastanede kalmak zorunda kaldım. Sonra hayata hemen döndüm. Hiçbir zaman kopmadım. İnanıyorum ki bugün hala bu kadar iyi durumdaysam, hayata, sanata yapışmış olmam. Ne yazık ki Türkiye'de büyük kaza geçiren arkadaşlarımızın çoğu biraz içlerine kapanmış. Belki biraz da yaşam şartlarından kendi içlerine kapanmış olabilir ama benim böyle bir tercih hakkım yok."
"Tuvaller yerine odunların üzerinde çizimler yaptım"Zamanla tuvallere, taşlara resim yapmak yerine odun üzerine çizimler gerçekleştirdiğini dile getiren Özbek, "İlk zamanlar taşlara küçük resim yapıyordum. Tek bir noktadan başlayan ve kendi kendine devam eden lekesel resimler. Daha sonra bunun mandala (Hintlilere ait bir felsefi sanat dalı) olduğunu öğrendim ve kendimi biraz geliştirdim. Sonra taşlar da yetmedi. Tuvalde, taşta o tadı yakalayamadığım için özellikle zeytin ağacını malzeme olarak kullandım. Zeytin ağacının o yağlı dokusu üzerinde çizim yapmak, altın varak işlemek çok keyifli. Renk, motif ve biçime kendi yorumumu ekleyerek işliyorum ve insanlarla paylaşıyorum." diye konuştu.Özbek, "Esas mandala sanatı, Hindistan'da toz boyayla yerde yapılır. Sonra bu emek yok edilir. Çoğu mandala sanatçısı kağıt üzerine çalışır. Ben ise mandalada ele aldığım konuyu biraz da farklılaştırıyorum. Türk ve İslam motiflerini sokuyorum ve altın varakla ahşabın üzerinde çalışıyorum. Birçok arkadaşım kağıt üzerinde çalışır. Ben malzeme olarak zeytin ağacını çok seviyorum. Bizde materyal olarak siz kendinize neye yakın hissederseniz onu kullanırsınız. Ben, o ağacın yaşanmışlığını ve o dokusunu işlemekten zevk aldığım için tercih ediyorum." dedi.Mandala sanatından elde ettiği gelirin bir kısmını sokak hayvanlarına harcadığını anlatan Özbek, hayvanlara barınak ve yiyecek yardımında bulunduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com