KOCAELİ - İbrahim Aktaş
Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde yaşayan 68 yaşındaki Mustafa Çetinkaya, meslek lisesinde okuduğu yıllarda ahşap oyma ve yakma sanatına merak sardı.
Bir firmada hem çalışıp hem de ahşaptan çeşitli eserler üreterek geçimini sağlayan ahşap oyma ve yakma sanatçısı Çetinkaya, emekliliğinin ardından yaşamının büyük bir bölümünü ahşap oyma ve yakma sanatına ayırdı.
Çetinkaya, 20 yıl boyunca verdiği eğitimlerle 500'e yakın kişiye sanatının inceliklerini öğretirken, bin bir zorlukla ortaya çıkartarak satamadığı 100'den fazla eserini oturduğu apartmanın bodrumunda sergiliyor.
"Bodrumu bir sanat galerisi haline getirdim"Mustafa Çetinkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meslek lisesinin ağaç modelciliği bölümünden mezun olduğunu, bu dönemde sedefkarlık öğrenmeye başladığını söyledi.
Askerliğinin ardından özel sektörde çalıştığını anlatan Çetinkaya, "Boş zamanlarımda sedef işiyle uğraştım. Sedef pahalı olduğu ve Türkiye'de bulunmadığı için ağaç işlerine yöneldim. İstanbul'da birkaç mağaza ile çalıştım. Ayrıca özel siparişler almaya başladım. Uzun yıllar hem işime hem de ağaç oyma işlerine devam ettim. Bir ara yurt dışından da siparişler aldım." diye konuştu.
Çetinkaya, emekliliğin ardından 1994 yılında Karamürsel'e yerleştiğini ve bütün zamanını ağaç oymacılığı sanatına ayırdığını dile getirerek, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin ardından çalışmalarına ara verdiğini kaydetti.
Eserlerini yapmasının ardından açtığı sergilere insanların ilgi göstermesinin kendisini motive ettiğini, bugüne kadar 150'ye yakın sergi açtığını ifade eden Çetinkaya, daha sonraki yıllarda da çeşitli kurslarda dersler vermeye başladığını anlattı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitim Kursları'nda (KOMEK) 4 yıldır bu alanda eğitimler veren Çetinkaya, şöyle devam etti:
"Evimin bir köşesinde eserlerimi yapıyorum. Yaptığım eserleri apartmanın bodrumuna getiriyorum. Bazı büyük işleri burada yapıyorum. İnsanların görmesi için bodrumu bir sanat galerisi haline getirdim. Komşularım geliyor, eserlere bakıyorlar, başkaları da geliyor. Buradaki eserler alıcısını bekliyor. Buradaki eserlerin bazıları 6 ay ila bir sene zarfında yapıldı. Eserlerimin değerini veremiyorlar, vermeyince de işte böyle duruyor."
"Eserlerimde sanki o hayatın içerisine girmiş gibi oluyorum"Oturduğu apartmanın bodrum katında sergilediği eserleri, evinde ve kurslardaki boş zamanlarında yaptığını belirten Çetinkaya, bazı işlerini gece yatağından kalkarak yaptığını dile getirdi.
Çetinkaya, yaptığı işten çok zevk aldığına değinerek, "Genelde yaptığım işlerde özellikle Osmanlı dönemini yansıtan eserlerimde, onların içerisine dalıyorum, sanki o hayatın içerisine girmiş gibi oluyorum. Zevk veriyor, başka yerlere gidiyor insan." ifadelerini kullandı.
"El sanatı Avrupa'da çok kıymetli"Ahşap ve oyma sanatında çeşitli kurslarda insanlara verdiği eğitimlerden dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Çetinkaya, sözlerini şöyle tamamladı:
"Geçen yıl yurt dışından bir kadın geldi, kendisi Fransa'da sanatsal eğitimler veriyormuş. Ağaç ve oyma sanatını öğrenmek için benim ismimi almış, yanıma geldi. 'Ben bu işi öğrenip Fransa'ya gideceğim.' dedi, 'Sizin bir sürü sanatsal çalışmalarınız var, bu sanatla ne işiniz var.' dedim. 'Ben bu işi yapıp el sanatını Fransa'da göstermek istiyorum.' dedi. El sanatı Avrupa'da çok kıymetli, bizim el sanatımız burada o kadar kıymetli değil. Bu işten kesinlikle para kazanılmıyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com