KONYA
"Toprağın bittiği yer" olarak nitelendirilen Konya'nın Karapınar ilçesinde yaklaşık 10 yıl önce dikilen ve erozyonla mücadelede yüzde 100 başarı sağlayan Amerikan çalısı atriplex, artık mera bitkisi olarak da kullanılıyor.
Derin kökleri sayesinde sorunlu ve tuzlu alanlarda yetişebilen, su istemeyen, soğuğa dayanıklı, uzun süre yeşil kalabilen, ABD, İran ve Avustralya'nın yanı sıra birçok ülkede denenen atriplex, erozyonla mücadelede başarıya ulaşılan bir bitki olarak biliniyor.
Fideleri toprakla buluşurken verilen can suyu dışında su istemeyen ve "marifetli bitki" olarak adlandırılan atriplex, ekildikten 3 yıl sonra hayvanlar tarafından da tüketilebiliyor.
Erozyon nedeniyle "Toprağın bittiği yer" olarak nitelendirilen Konya'nın Karapınar ilçesinde yaklaşık 10 yıl önce dikilen gerçekleştirilen atriplex, artık mera bitkisi olarak da kullanılıyor.
Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürü Cihan Uzun, enstitü olarak 10 sene önce adaptasyon çalışmalarını yapmak üzere atriplex tohumlarını getirdiklerini söyledi.
Uzun, adaptasyon sürecinin ardından çalışma bölgelerindeki tüm arazilere bu bitkinin ekiminin yapıldığını anlatarak, "Bu bitki meralarımızdaki rüzgar erozyonunu önlüyor. Meralarımızdaki ot kapasitesi otlatma mevsimi dışında otlatmadan dolayı aşırı zayıflamıştır.
Bu açığı kapatmak ve küçükbaş hayvanların beslenmesi için atriplex önemli. İlk ekilişinde can suyu verilir, daha sonra bir daha su verilmese dahi meralarımızda yetişmektedir. 2 metreye kadar boylandığı için rüzgar erozyonuna karşı da topraklarımızı korumaktadır." diye konuştu.
Uzun, atriplexin yıllık 100 milimetreden fazla yağış alan yerlerde yetişebildiğini hatırlatarak, "Kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli. Konya ve çevredeki illerin şartlarına uygun bir bitki. Tuz Gölü'nde de yetişebiliyor. Tuz Gölü en az yağış alan bölgemiz." dedi.
Konya'nın küçükbaş hayvan varlığı bakımından Türkiye'de ikinci sırada olduğunu hatırlatan Uzun, şöyle devam etti:
"Atriplexin, protein ve mineral maddeler açısından zengin olduğunu gördük. Hatta dalında, yapraklarından daha fazla protein ve mineral olduğunu gördük. Küçükbaş hayvanlar da severek tüketiyor. Hem Karapınar'a hem de Aksaray, Niğde ve Karaman'a ekilişleri yapıldı.
Mera ıslah çalışmaları yapıldı, halen devam etmekte, protokolleri imzalandı. Karaman'ın Ayrancı ve Kazımkarabekir ilçelerinde, Konya'nın Karapınar ve Çumra ilçelerinde bu bitki ekilişi hızlandı.
Enstitümüzün çalışmalarıyla bu bitki fide olarak 1000 metrekare modern seramızda yetiştiriliyor, daha sonra sonbaharda araziye ekilişi yapılıyor.
Bu sezon da 450 dekarlık meraya Amerikan tuz çalısı ve bozkır otu ekilecek."
Hayvan beslenmesine dolaylı katkı
Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma Enstitüsü olarak hayvan beslenmesine de dolaylı olarak katkıda bulunduklarını dile getiren Uzun, şunları kaydetti:
"Konya'da 322 bin hektarlık arazi rüzgar erozyonuyla yüz yüze. Türkiye'de genelinde rüzgar erozyonuna maruz kalmış 465 bin hektar arazi var.
Rüzgar erozyonunda sediment (tortu) taşınımını önlemek için çalı formundaki bitkiler gerekiyor.
Toprak yüzeyinin otlu yani yeşil kalmasını istiyoruz ki; rüzgar toprağı kaldıramasın, ileriye taşıyamasın, hem suyumuz hem toprağımız kirlenmesin.
Bunun için çalışmalar yapıyoruz. Dolaylı olarak da hayvan beslenmesine katkıda bulunuyoruz.
Severek tüketiyorlar. Protein açısından da iyi bu bitkilerimiz. Bunun ekilişini yaptığımızda korunaklı bir alanda olması gerekiyor.
İlk ekildiği sene telle çevriliyor, otlatmaya kapatılıyor. O yörenin insanı, çiftçisi de buna duyarlı olmalı.
Bu bitkinin kendini kurtarabilmesi ve boylanması lazım. İlk sene otlatmaya açılırsa yetişemiyor.
İlk fideler 10 sene önce dikildi ama ilk otlatma 3 sene önce yapıldı. Güzel sonuçlar alındı."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com