Yargıtayın bozma kararı üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu'nun, 2011'de Beylikdüzü'nde yaptıkları bir inşaatta hileli davranışta bulunarak 3 müşteriyi aldattıkları iddiasıyla "nitelikli dolandırıcılık" suçundan yargılanmalarına devam edildi.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, 3 müşteki ile sanıkların avukatları katıldı.
Söz verilen müştekiler, şikayetlerinden vazgeçtiklerini dilekçeyle sunduklarını, şikayetçi olmadıklarını ve herhangi bir zararlarının bulunmadığını söyledi.
Sanıkların avukatı Ali Asker Kazak, müştekiler şikayetlerinden vazgeçtiği için müdahilliğin düştüğünü belirterek, "Yasaya göre karar verilinceye kadar şikayetten vazgeçme geçerlidir. Şikayetçiler, 18 Haziran 2015'te şikayetlerinden vazgeçmişlerdir. Mahkemenin, 27 Eylül 2019'da düzenlediği tutanakta şikayetten vazgeçme dilekçelerinin UYAP aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, şikayetten vazgeçme dilekçeleri klasöründe muhafaza edildiği saptandı. Yargıtayın karar verdiği tarih 2018'dir. Tüm bunlar dikkate alınarak müdahillerin temyiz hakkı bulunmadığından Yargıtayın ilgili dairesinin ya temyiz dilekçesinin reddine karar vermesi ya da dosyanın mahalli mahkemesine iadesi ile gereğinin yapılmasını istenmesi gerekirken hatalı bir karar ile bozma kararı verilmiştir." dedi.
Avukat Kazak, beraat kararı kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulmasını istedi.
Cumhuriyet savcısı, sanık avukatının beyanlarını incelemek ve tevsi tahkikat taleplerinin olup olmadığının değerlendirmek üzere dosyanın tarafına gönderilmesini istedi.
Mahkeme, dosyanın cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
Davanın geçmişiBakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu'nun, Beylikdüzü'nde yaptırdıkları siteden 2011'de 3 şikayetçinin inşaat aşamasındayken villa satın aldıkları belirtiliyor.
Şirketin kamuya açık internet sitesinde yer alan vaziyet planında, sitenin sosyal tesis binası, açık havuz, basketbol sahası, çocuk oyun alanları ve kapalı-açık otoparka sahip olduğunun belirtildiği, villaların da şikayetçilere bu şekilde pazarlanıp satıldığı anlatılan iddianamede, siteye özgülenen alandan 2 bin 943 metrekarelik bölümün işgal edildiğine dair tutanak düzenlendiği, bu alanın "yeşil bant" denilen kamusal alana ait olduğu kaydediliyor.
İddianamede, bu şekilde sanıkların yetkilisi oldukları şirketin faaliyeti kapsamında inşa edilen sitedeki villalar şikayetçilere satılırken, gerçekte ise kamuya ait alanın şikayetçiler tarafından satın alındığı aktarılan iddianamede, sanıkların, söz konusu şirketin internet sayfasında vaziyet planı yayımlamak ve sonrasında da bu alanın etrafını duvarla çevirip siteye dahilmiş görüntüsü oluşturmak suretiyle yaptıkları hileli davranışlarla şikayetçileri aldatıp, onları zarara uğrattıkları, kendilerine ise yarar sağladıkları anlatılıyor.
İddianamede, sanıklar Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu'nun "nitelikli dolandırıcılık" suçundan ikişer yıldan yedişer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Yargılama aşamasıEkrem İmamoğlu, Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamadaki savunmasında, söz konusu şirketin ortağı olduğunu, bölgenin en güzide sitelerinden birinin inşaatını yaptıklarını ve teslim ettiklerini belirterek, "Her şey mevzuata uygun, projelere uygun yapılmıştır. İskanı alınmıştır. Suçlamaları kabul etmiyorum. İşimizi yasalara ve mevzuata uygun yaptık. Daha sonraki siyasi süreç nedeniyle aleyhime bu davalar açılmıştır. Suçlamaları kabul etmiyorum." demişti.
Hasan İmamoğlu da savunmasında, şirketin ortağı, kurucusu ve aynı zamanda yetkili kişisi olduğunu, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, müşterilerine gayrimenkulleri, villaları projelerine uygun olarak yaptıklarını, bu davanın siyasi amaçla açıldığını, gayrimenkulü alanların tapuya giderek oradaki kayıtlara her zaman bakabileceklerini söylemişti.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Ekrem ve Hasan İmamoğlu'nun beraatine karar vermişti. Gerekçeli kararda "Sanıkların satışa arz ettikleri villalarla ilgili dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için faillerin nitelikli hileli davranışta bulunması, bu hilenin yoğun, ustaca ve sergileniş açısından müştekilerin inceleme olanağını ortadan kaldıracak şekilde birtakım hareketlerden oluşması, kullanılan hileli davranışların olaysal olarak değerlendirilmesi gerektiğini" belirtmişti.
Kararda, sitenin inşa edildiği alanın tapu kayıtlarının aleni olduğu, sanıkların, müştekilerin bunları incelemesini engelleyecek bir hareketlerinin bulunmadığı anlatılarak, "Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için sanıkların hileli davranışlarıyla müştekilerin inceleme olanağının ortadan kaldırılması zorunludur. Müştekiler her zaman ilgili tapu dairesine gidip inceleme yapabilir, alacakları aplikasyon belgesiyle site alanıyla ilgili ölçüm yaptırabilir. Site alanıyla ilgili bir ihtilaf söz konusuysa bu ceza yargılamasını gerektiren bir husus değil, hukuk mahkemelerince çözümü gereken bir konudur. Böylece sanıkların üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır." değerlendirilmesinde bulunulmuştu.
Şikayetçilerin avukatı, yerel mahkemenin kararını temyiz etmişti. Dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 8 Mart 2018'de eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle beraat kararını bozmuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com