?>

Donald Trump döneminde küresel kriz haritası nasıl şekillenecek?

Önümüzdeki dönemde en büyük gerilimlerden biri ABD ve Çin arasında Tayvan ve Güney Çin Denizi üzerinden yaşanacak gibi görünüyor

Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika - 5 saat önce

İstanbul

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi, Donald Trump'ın ABD başkanlığı döneminde dünyayı bekleyen olası krizleri kaleme aldı.

***

Son günlerde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın dostane ilişkiler içindeki yabancı ülkelerin topraklarına yönelik söylemleri uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Halihazırda Avrupa'da devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu'da İsrail'in birçok ülkeye saldırısı ve Gazze'de yaşanan soykırım yeteri kadar gerilim ortamı oluşturmuşken, Trump'ın Panama Kanalı'nın kontrolünü ele geçirme, Meksika Körfezi'ni "Amerikan Körfezi" olarak yeniden adlandırma, Kanada ve Grönland'ı ABD'nin yeni eyaletleri arasına alma gibi planları Batı'yı kendi içinde çatışmaya itebilecek tuhaf jeopolitik hamleler olarak kayda geçti.

Bizi bekleyen geleceğin barışla mı yoksa daha çok kriz ve çatışmayla mı şekilleneceği halklardan daha çok liderlerin tercihleriyle şekillenecek gibi görünüyor. Avrupa'da aşırı sağın yükselişi, ABD'nin Çin ve Rusya ile rekabeti, Avrupa Birliği'nin (AB) yeni arayışları, iklim değişikliğiyle gelen kuraklık dalgaları, artan enerji ihtiyacı ve gıda güvenliği gibi birden fazla bilinmez dinamikler geleceği şekillendirecek potansiyeller taşıyor.

Grönland

ABD Başkanı Trump aslında, Grönland'ın ABD'ye ait olması gerektiği fikrini ilk başkanlığı döneminde de dile getirmişti. Trump, Danimarka'ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland'ı sahip olduğu kaynaklar ve Arktik'e yakın konumu nedeniyle ABD adına satın almak istiyor. Daha önce de krize neden olan bu fikri absürt bulan Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen topu bu defa Grönland halkına atarak kararın onlara ait olduğunu ifade etti.

Trump ise adanın ABD kontrolü altında olmasının ulusal güvenlik ve küresel özgürlük için "kesin bir gereklilik" olduğunu söylemekten çekinmiyor. 7 Ocak 2025'te oğlu Donald Trump Jr. Grönland'ı ziyaret ederek, yerel halkla bir araya geldi. Bu ziyaret gerçekleştiği sırasında Trump Florida'da düzenlediği bir basın toplantısında, Grönland'ı elde etmek için ekonomik ya da askeri yöntemler kullanmanın ihtimaller dahilinde olduğunu belirtti.

Aslında ABD, Avrupa ile Kuzey Amerika arasındaki deniz rotası üzerinde yer alan Grönland'ı uzun zamandır stratejik bir bölge olarak görüyor. ABD 1951'de Danimarka ile yaptığı savunma anlaşması kapsamında, Grönland'ın kuzeybatısında Qaanaaq kasabası yakınlarında Thule Hava ve Radar Üssü'nü kurdu. Aynı zamanda, ABD ve NATO'nun Arktik operasyonları için bir yakıt ikmali ve lojistik merkezi olarak hizmet veren bu üs, ABD Balistik Füze Erken Uyarı Sistemi'nin (BMEWS) bir parçası olan bir radar sistemine de ev sahipliği yapıyor. Bu noktada, Grönland'ı kontrol etmek ABD'nin yeni Arktik jeopolitiğinde bölgeye kritik erişimini güvence altına alacak ve uluslararası anlaşmalara olan bağımlılığını azaltacaktır.

Kanada

Trump, Kasım 2024'te daha görevi devralmadan geçtiğimiz günlerde istifa eden Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile bir toplantı yapmıştı. Trump bu toplantıda Trudeau'nun ABD tarafından önerilen gümrük vergilerinin ekonomik etkilerinden endişe duyması durumunda Kanada’nın 51. Amerikan eyaleti olmayı düşünebileceğini söylemişti. Kanada'nın bir ABD eyaleti olma fikri birçoklarına akıl dışı görünse de ülke Kuzey-Batı geçiti ve Arktik bölgesindeki doğal kaynaklar açısından stratejik bir konumunda. Kanada'nın Arktik bölgesinde, 48 milyar varil petrol ve 233 milyar metreküp doğal gaz rezervi olduğu tahmin ediliyor.

Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nın (NAFTA) ABD aleyhine işlediğini iddia eden Trump, Kanada'nın şeker, süt ürünleri ve çelik üretiminde adil olmayan avantajlar elde ettiğini söylüyor. Trump ilk başkanlık döneminde de Mayıs 2018 ile Haziran 2020 tarihleri arasında çelik ve alüminyum ithalatına ek tarifeler uygulamıştı. NAFTA'nın yerine müzakere edilen ve Haziran 2020'de yürürlüğe giren ABD-Meksika-Kanada Anlaşması tarafların serbest pazar ekonomisine sahip olmayan ülkelerle ticari anlaşmalara girmesi halinde diğerlerinin anlaşmadan çekilebilmesini öngörüyor. Bu açıdan bakıldığında Trump, muhtemelen Çin ile başlatmayı planladığı ticaret savaşında Kanada ve Meksika üzerinden avantaj elde etmeyi planlıyor.

Panama ve Meksika

Donald Trump, ABD'nin sadece Kuzey sınırları değil aynı zamanda güney sınırlarıyla ilgili de hak iddialarını genişletti. ABD Başkanı Meksika Körfezi'nin adını Amerikan Körfezi olarak değiştirmeyi önermesinin yanı sıra Panama Kanalı'nın da yeniden ülkesinin kontrolüne geçmesi gerektiğini iddia ediyor. Meksika ve Panama hükümetleri tarafından kesin bir şekilde reddedilen bu öneriler, Trump'ın sosyal medya paylaşımlarında ve destekçilerine yönelik konuşmalarında sık sık yer buluyor.

Trump, Panama'nın ABD'den kanal kullanımı için "aşırı ücretler" talep ettiğini ve Çin'in bu hayati su yolu üzerindeki etkisinin arttığına dair endişelerini dile getiriyor. 1914'te ABD tarafından inşa edilen Panama Kanalı, 1977'de imzalanan bir anlaşmayla kademeli olarak Panama'ya devredilmişti. Kanal 1999'dan itibaren Panama'nın kontrolüne geçti.

Panama 2017'de Tayvan ile bağlarını keserek Çin ile resmi ilişkiler kurmuştu. Bu tarihten itibaren Çin'in Panama'daki ekonomik ve ticari etkisi giderek arttı. Panama hükümeti her ne kadar Çin'in kanal üzerinde doğrudan bir kontrolü olmadığını kesin bir dille ifade etse de Trump, Çin'in Panama üzerindeki etkisinin arttığını düşünüyor.

Ayrıca Trump, ABD'nin Meksika'yı neredeyse 300 milyar dolarlık bir tutarda sübvanse ettiğini iddia etti. Ancak ABD hükümetinin dış yardım veri tabanına göre, 2008 ile 2023 yılları arasında Meksika'ya yapılan toplam ABD yardımı yıllık ortalama 200 milyon dolar seviyesindedir. Trump bu yüksek tutarları belirtirken doğrudan sübvansiyonlardan ziyade ticaret açıklarına atıfta bulunuyor olabilir. Örneğin, 2024'te ABD'nin Meksika ile ticaret açığı yaklaşık 142 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Göç sorunu

Trump'ın Kanada ve Meksika'ya yönelik söylemlerinin arkasında yalnızca ekonomik ve ticari hedefler değil, aynı zamanda göç meselesi gibi sosyal ve güvenlik odaklı endişeler de yer alıyor. ABD'nin güney sınırından gerçekleşen yasadışı göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve insan ticareti gibi sorunlar Trump'ın sık sık vurgu yaptığı konulardı. Trump, başkanlık kampanyasından itibaren göçmen karşıtı bir söylemi ön planda tuttu.

Trump, ABD ile kıyaslandığında daha liberal bir göç politikası izleyen bir ülke olarak öne çıkan Kanada üzerinden ABD'ye yönelik yasadışı girişlerin arttığını ve bu durumun Amerikan güvenliğini tehdit ettiğini iddia ediyor. ABD Başkanının yasadışı göçmenlere yönelik söylemleri aşırı sağ tarafından da destekleniyor ve potansiyel bir iç gerilim alanı olarak öne çıkıyor.

Çin, Rusya ve küresel rekabet

Trump döneminde ABD'nin Çin ile olan rekabetinin daha da gerginleşeceği öngörülüyor. Küresel ticaretin ve üretim süreçlerindeki pazarların sürekli Çin lehine genişlemesi, Çin'in yüksek teknoloji üretiminde büyük mesafeler elde etmesi ve küresel ticaret yollarındaki yatırımları ABD'yi endişelendiriyor.

Tayvan'ın, Çin tarafından işgal edilmesine karşı hazırlıklar yapan ABD, Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki askeri üsler inşa etmesine de tepki gösteriyor. Önümüzdeki dönemde en büyük gerilimlerden biri ABD ve Çin arasında Tayvan ve Güney Çin Denizi üzerinden yaşanacak gibi görünüyor.

Ayrıca Trump, göreve gelmeden Çin ürünlerine ilave vergi uygulayacağını söylemişti. İthal ürünlerinin fiyatlarının artması doğal olarak enflasyonu da yükseltecektir.

Seçim kampanyası sırasında Rusya'nın Ukrayna ile olan savaşını sonlandıracağı sözünü veren Trump'ın bunu savaşın devamını isteyen güç odaklarını kızdırmadan nasıl hayata geçireceği konusu ise henüz netleşmedi. Ancak bu konudaki kararlı tavrı Avrupa'daki savaşın bir şekilde sonlanacağını işaret ediyor. Bu noktada, Rusya'ya uygulanan yaptırımların kaldırılması da hem Almanya'yı memnun edecek hem de ABD'nin Çin ile rekabetinde elini güçlendirecektir.

Orta Doğu

Öte yandan, en önemli risk alanları içerisinde Orta Doğu yer alıyor. İsrail'in Gazze yıkımı sınırsız ABD desteğiyle gerçekleşiyor. İsrail'in İran, Yemen, Lübnan ve Suriye saldırıları da bölgede ABD, Almanya Fransa ve Birleşik Krallık'ın desteğini alan kontrolsüz bir gücün neler yapabileceğini gösteriyor. Nitekim Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kontrol edip edemeyeceği bölgenin merakla beklediği konular arasında yer alıyor.

İsrail'in yıllardan beri İran'a kapsamlı bir saldırı istediği de sır değildir. Netanyahu bu saldırının mümkünse ABD öncülüğünde yapılmasını, değilse ABD'nin İsrail'i kollamasını talep ediyor. Eğer İran'da rejim değişikliğinin de önünü açacak bir istikrarsızlaştırma girişimi yaşanırsa bu durum Türkiye'yi yeni ve büyük göç dalgalarıyla karşı karşıya bırakacaktır.

Gazze'nin inşası ve hayatın normale dönmesi ise Lübnan'ın derlenip istikrara kavuşması, Irak'taki gerilim hatlarının yumuşatılması hem Orta Doğu'yu rahatlatacak hem de bölgesel istikrara katkı verecektir.

Şüphesiz, Orta Doğu'da barışı getirecek anahtar Batı'nın yıllardır sözünü verdiği bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıdır.

AB ile potansiyel gerilim

Önceki başkanlık döneminde Trump'ın AB liderleriyle pek anlaşamadığı bilinen bir gerçekti. Hem NATO bütçelerindeki katkılarda geri kalmaları hem ikili ticari ilişkilerde ABD aleyhine yaşanabilecek gelişmeler hem de küresel rol paylaşımları nedeniyle yeni dönemde AB'ye daha fazla kısıtlama gelmesi mümkün görünüyor. ABD'nin bu tür tavırları AB'nin otonomi arayışlarına girmesine yol açıyor. Bu noktada, özellikle Fransa ve Almanya'nın bağımsız bir savunma sistemi oluşturma fikrinin ABD'yi mutlu etmediği de aşikardır.

Ayrıca, Avrupa'da son dönemde enflasyon ve göçmen krizleri liberal partilerin oy kaybetmesine yol açarken aşırı sağ partilerin yükselmesine neden oluyor. Başkan Trump ile arasında alışılmadık bir yakınlık olan Elon Musk'ın Avrupa'da aşırı sağ partilere doğrudan destek veren mesajları AB liderleri nezdinde pek hoş karşılanmıyor.

Tayvan gerilimi nedeniyle çip üretimini ABD'ye çekmek isteyen Joe Biden'ın eski yönetimi de yüksek teşvikler nedeniyle AB ile sorunlar yaşamıştı. Trump döneminde de ABD ve AB arasında benzer konuların yeni gümrük vergileriyle beraber tekrar alevlenmesi bekleniyor. ​​​​​​​

[Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanıdır.]

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

Haftanın Öne Çıkanları

Gazzeliler, 471 gün sonra ilk kez bombardımansız bir sabaha uyandı

2025-01-20 11:28 - Dünya

TİKA ile İslam Gıda Güvenliği Teşkilatı arasında mutabakat zaptı imzalandı

2025-01-17 18:53 - İslam-Hayat - Receb 1446

Trump'ın Dışişleri Bakanı adayı Marco Rubio, Senatodan onay aldı

2025-01-21 04:03 - Dünya

Türkiye uzay ekosisteminden en fazla payı farkındalık ve bilimsel çalışmalarla alacak

2025-01-19 14:02 - Teknoloji

Kayseri'nin alp kıyafetli renkli siması ilgi çekiyor

2025-01-19 12:33 - Magazin

Van'daki Dilkaya Sazlığı'nın büyük bölümü buzla kaplandı

2025-01-20 13:58 - Çevre-Hayat

Sağlıkçılar senaryolu eğitimlerle ilk yardım bilgisi olmayanları telefonda hayata bağlayacak

2025-01-20 13:08 - Sağlık

Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Hacivasiliu, Türkiye ile pozitif gündemi sürdürmek istiyor

2025-01-20 19:23 - Dünya

LaLiga'da zirvenin yeni sahibi Real Madrid oldu

2025-01-20 13:07 - Spor

TBMM Başkanı Kurtulmuş '20 Yanvar' şehitlerini andı

2025-01-20 13:52 - Siyaset

İlgili Haberler

Türk futbolunun efsane başkanı: İlhan Cavcav

11:43 - Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Azerbaycan’ın bağımsızlık yolundaki direnişinin kahramanlık zirvesi: Kanlı Ocak

11:52 - Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Pezeşkiyan’ın Moskova ziyareti ve stratejik işbirliği anlaşması

11:42 - Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Dünya Ekonomik Forumu'nun 'Davos Zirvesi' başlıyor

10:13 - Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Hamas: Anlaşma noktasına gelinmesinde Türkiye'nin etkisi çok büyük

21:07 - Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

Günün Manşetleri

ANALİZ - ABD'de Tiktok krizi: Sosyal medya endüstrisinde tekelleşme riski

17:02 - Dünya

Trump'ın gündemindeki Alaska, büyük çaplı yer altı kaynaklarına sahip

16:12 - Dünya

Demir yoluyla "intermodal taşımacılık" faaliyetlerine ilişkin esaslar düzenlendi

15:53 - Ekonomi

Çin, Kırgızistan'da 100 megavat kapasiteli güneş enerjisi santrali inşa edecek

15:47 - Ekonomi

Güney Kıbrıs'taki Bayraktar Camisi'ne bir haftada 2 kez saldırı düzenlendi

15:42 - Dünya