TRT'deki 41 yıllık meslek hayatını başspikerlikle zirvede bırakan, diksiyon eğitiminin duayenlerinden Cihangir Göker, dilini kaybeden milletlerin yok olmaya mahkum oldukları söyledi.
TRT Ankara Televizyonu'nda 31 Ocak 1968'de yayınlanan ilk program olan tarihçi Afet İnan'ın hazırladığı "Atatürk ve Devrimleri"nin sunuculuğunu üstlenen Göker, 41 yıllık meslek hayatında Türkçenin önemini AA muhabirine anlattı.
Halen Başkent İletişim Akademisi'nde diksiyon eğitimi veren Göker, 26 Eylül Türk Dil Bayramı dolayısıyla Türk dilinin yaşadığı sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin önerilerde bulundu. Göker, toplumun zamanının büyük bir bölümünü televizyon ve medyanın işgal ettiğini belirterek medyanın dili özensiz kullanmasının, insanların belleğinde sözcüklerin hatalı olarak yer etmesine sebep olduğuna işaret etti.
"Türkçe sözlük şart""Medyanın Türkçeyi çok dikkatli ve titiz bir şekilde kullanması gerekiyor. Örneğin 'milli bayram', 'azami faiz haddi' gibi sözcüklerin telaffuzunu bilmiyor ve o kişi medyada görev yapıyor." diyen duayen spiker Göker, basın camiasına Türk dilinin yaşaması ve gelişmesi için büyük sorumluluk düştüğünü vurguladı.
Cihangir Göker, dilin doğru ve etkili kullanılması için Türk Dil Kurumunun Türkçe sözlüğünü herkesin edinmesi gerektiğine işaret ederek "Bana diyorlar ki 'Hocam biz sözlüğü ne yapalım? TDK'nin sayfasına gireriz telefonumuzdan.' Evet iyi de, o bilene hizmet ediyor. Yani bilip de hatırlayamadığı bir sözcüğü bulmak için muhteşem bir hizmet internet sözlüğü ama bir kelimeyi ilk defa öğrenen için basılı sözlük şart." ifadesini kullandı.
"Herkesin anlaşabileceği dildir asıl olan"Göker, Türk toplumunun kitap okuma alışkanlığın az olduğunun altını çizerek dilin okuyarak gelişeceğini belirtti.
Anadolu coğrafyasının çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptığını, Türk dilinin başka dillerle etkileşiminin olağan olduğunu dile getiren Cihangir Göker, şunları söyledi:
"26 Eylül 1932'den 2019'a çok ciddi bir zaman dilimi. Atatürk'ümüzün Türk Dil Kurumunu kurma çabasından önce bir çaba daha var tarihimizde. Karamanoğlu Mehmet Bey'in çabası. Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçenin özellikle kullanılmasındaki gayreti bu işin bir başlangıcı. Anadolu coğrafyası pek çok medeniyetin geçtiği bir alan. Dolayısıyla dillerin birbirini etkilemesi bu topraklarda çok fazla olmuştur. 'Şölen' sözcüğünün Moğolca olduğunu çok az kişi bilir. Onu da hatalı kullanıyorlar. 'Görsel şölen' diyorlar. Şölende görsellik zaten var. Arapçanın, Farsçanın bu topraklarda çok büyük etkisi var. Herkesin anlaşabileceği dildir asıl olan. Anlaşabilmenin kuralları bu dile hakim olmak. Yöresel ağızları severim ama müşterek kullandığımız dil var ki orada ben taviz vermem."
"Dile gönül veren dostlar önce şiir okumalı"Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Dil Kurumunu kurarken, uluslaşma bilincinin ön şartının "dil" ile sağlanacağını topluma bildirdiğini hatırlatan Göker, Atatürk'ün hayatı boyunca Türk diline önemli katkılar sunduğunu aktardı. Göker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anlaşabileceğimiz bir dilde buluşmak. Bunun için kelime dağarcığımızı zengin kılmak. Bunları da doğru telaffuz etmek önemlidir. Dilde sadeleşme dikkat edilecek bir konu. Mesela telaffuzun bir diğer anlamı boğumlanmadır. Telaffuzun lezzeti, boğumlanmada yok ama Türkçe bir kelime. Şunun altını çiziyorum. Dili hoş kılan müziğidir. Bu yüzden dile gönül veren dostlar, önce şiir okumalı. Sesli okumak özellikle çok önemli. Hem kelime dağarcığımızın zengin olması hem de onun müzik olması şiirle mümkün. Şiir okumayı sevmiyoruz toplum olarak. Derslerde 20 kişilik sınıfta öğrencilerime 'Şiir okumayı kaç kişi seviyor?' diye soruyorum. İki el kalkıyor. Niye 18'i kalkmıyor? Demek ki bu aşkı biz o gönüllere düşürememişiz. Bu dile sahip çıkan dostlar, bu konunun da üzerinde durmalılar."
Cihangir Göker, Türk dili ve eğitimi konusunda bir noktaya daha işaret ederek "Çok nitelikli Türkçe öğretmenleri var ama Türkçe öğretmenlerinin bir kesiminin Türkçe bilmediğine tanık olmak gibi acı tespitte bulunayım. Bu, üzerinde durmamız gereken bir konu." dedi.
Türkçeye aşık olduğunu, böyle bir dile sahip olmanın önemini gençlere kavratmak istediğini belirten Göker, öğrencilerin anaokulundan itibaren iyi bir dil eğitimi almalarının gerekli olduğunun altını çizdi.
"Ekonomik açıdan güçlü olmak, dilde hakimiyeti beraberinde getiriyor"Cihangir Göker, ekonomisi güçlü, zengin ülkelerin dillerinin dünyada en çok konuşulan dillerden olduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Ekonomik güç, hangi dili konuşturuyor dünyaya? İngilizceyi bu açık. Demek ki güçlü olmak gerekiyor. Bugün Alman, Fransız da çok güçlü ama bu ülkelerin ikinci dili de İngilizce oldu. Benim dilim Türkçem, bu dillerin içinde neden en üstte olmasın? Demek ki ekonomik açıdan güçlü olmak dilde hakimiyeti beraberinde getiriyor. Hatalı, yaygın söylenişler yaygın hale gelirse dil yok olur. Dil yok olursa o ülke yok olur. Dil eğer doğru kullanılmıyorsa yetersiz kullanılıyorsa düşüncülerin oluşumu dahi yetersizdir. Türkçeye sahip çıkacağız. Bu bizim geçmişimize, atalarımıza ve gelecek kuşaklara olan borcumuzdur."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com