Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, ülkemizin iç barışı ve huzuru bir türlü yakalayamadığını söyledi. PaylaşTweetlePaylaşGönderYorum Yap 15 Temmuz 2015 16:52
Ramazan Bayramı sebebiyle mesaj yayınlayan BBP Genel Başkanı Destici, “Mübarek Ramazan ayının son günlerindeyiz. Ramazan Bayramını karşılamaya hazırlandığımız şu günlerde, her zaman ki gibi, dünya Müslümanlarının önemli bir kısmı hüzün ve acıyla, bir kısmı da kan ve gözyaşı ile Ramazan bayramını karşılıyor. Batı’da köşeye sıkıştırılmış bir Müslümanlık anlayışı, Ortadoğu’da ise Müslümanın Müslümanı katlettiği bir Müslümanlık anlayışı, “gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş” misali demir perde ülkelerinde zulme tabi tutulan Müslümanlar. İşte dünyaya servis edilen İslam Dünyası fotoğrafı maalesef bu” dedi.
'ACI, ZULÜM, BASKI'“Doğu Türkistan'da, Patani'de, Keşmir'de, Çeçenya'da, Filistin'de Myanmar'da, Suriye'de, Irak’ta, Afganistan'da, Türkmen İlleri’nde insanlar gözyaşı, acı, zulüm ve baskı altında hayatta kalma mücadelesi veriyor” diyen Destici, “Tüm bunlar yaşanırken İslam dünyasının korkak pısırık ve şahsiyetsiz tavırlarıysa kabul edilemez boyutlara ulaşmış durumdadır. Batı Başkentleri gibi olan bitenleri seyreden İslam Dünyası, müthiş bir vebal altında yaman bir sınav vermeye devam ediyor” ifadesini kullandı.
'VATANDAŞ DEVLET GİBİ ÇARKINI BORÇLA ÇEVİRMEYE BAŞLADI'Türkiye’nin iç barışını ve huzurunu bir türlü yakalayamadığını iddia eden Destici, şunları kaydetti:“ Nasıl dünya Müslümanları için her bayram huzursuz geçiyorsa, ülkemizin önemli bir kesimi de bayramı huzursuz ve sıkıntılı karşılıyor. “Vatandaşlarımıza talep etmeden hakkı olan maddi güç ve imkânları aktaracağız” şeklinde “Sosyal devlet” propagandalarıyla iktidara gelen hükümetler gelinen aşamada toplumumuzu “sadaka toplumu” haline getirdi. Gelir dağılımında ki adaletsizlik giderilemedi. Tam tersine bir uçuruma dönüştü. Fakir daha fakirleşti, zengin ise daha da zenginleşti. Vatandaşta tıpkı devlet gibi çarkını borçla çevirmeye başladı. Bankalara ve faizlere mahkûm ve muhtaç bırakıldı.”
'SAHTE BARIŞ SÜRECİ'Destici açıklamasını şöyle sürdürdü: “Gelelim en müzmin meselemize. Bu ülkenin ciddi bir terör sorunu vardı ama kesinlikle terör örgütüyle müzakere süreci yürütmeye ihtiyacı yoktu. Ülkeyi yönetenler terörle “gerektiği gibi” mücadele edeceği yerde, müzakere masasına oturtuldu. Çözüm Süreci’ne meşruiyet kazandırmak için de çok tehlikeli bir şekilde “ülkede sanki bir Türk-Kürt savaşı varmış da, çare bulunuyormuş” gibi seferberlik havası yaratıldı. Bu durum ve ardından yürütülen abartılı sahte barış süreci; Kürtler arasında fiziki bölünmeyi, Türklerde ve diğer anasırda da psikolojik kopuş ve sosyal fragmantasyon ortamını gitgide yaygınlaştırdı. İşte Çözüm Süreci’nin “en ağır” bilançosu budur.”
'SİLAHSIZLANDIRMA VE SINIR DIŞINA ÇIKARTMA'“Silahsızlandırma ve sınır dışına çıkartma şartlarına uymadığı halde konjonktürel avantajların peşine düşerek terör örgütüyle ısrarla müzakere yürütüldü” diyen Destici, “Neticede hem devletin uzun dönem tecrübesi ve egemenlik haklarıyla alakalı hayati duyarlılıkları dışlandı, hem de PKK’ya bölgesel denklemleri kendi başlarına kurabilecekleri ve işletebilecekleri yollar açıldı” değerlendirmesini yaptı.
' ÖN ŞART, KIRMIZI ÇİZGİLER'7 Haziran seçimlerinden sonra ülkede Koalisyon ve erken seçimleri peş peşe yarıştırılmaya başlandığını ifade eden Destici şunları kaydetti:“Cumhurbaşkanımız bir yandan partilerin ön açıcı ve uzlaşmacı bir tavır sergileyip biran önce hükümet meselesinin çözümünün zorunluluğundan bahsederken, diğer yandan koalisyonların iyi bir şey olmadığını vurgulayıp “Siyasi partilerimiz bu konuda üzerlerine düşeni yapmazlarsa çözüm mevkii yine milletimizdir” erken seçim mesajı veriyor. Gelinen aşamada AKP dışındaki baraj üstü partiler kurulacak bir hükümetin içerisinde yer almak için birbirleriyle yarışması gerekirken, sürekli “ön şart” ve “kırmızıçizgiler” ileri sürüyorlar. Çünkü bu şekilde genel seçmen kitlesinden ve kendi tabanlarından rıza ve meşruiyet devşirmeye çalışıyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi muhalefetin bu tavrını sistemi tıkayan neden olarak yansıtıyor. Oysa mevcut koalisyon sürecini ve sistemi tıkayan asıl etken bu değil. Tamam, 13 yıllık tek başına iktidar tecrübesi bazı avantajlar üretse de, bir o kadar hatta daha fazla problem alanı ve meşruiyet sorunu da üretmiştir. Tek başına iktidar olmanın verdiği güçle; kurumlar arası çatışmaların neden olduğu sorunlar ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin aldığı ağır hasarlardan tutun, kişisel ve umumi birçok ‘kirliliğin’ halının altına süpürüldüğü gerçektir. Şimdi bir tarafta hukuki ve idari denetim mekanizmaları eliyle halının altının kaldırılmasına müsaade etmeyen eski iktidar partisi var, diğer tarafta ise bunu şart koşan bir muhalefet var.”
'ŞAHSİ VE PARTİ MENFAATLERİ BİR KENARA BIRAKILMALI'Destici açıklamasını şöyle tamamladı: “17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları sonrası devre dışı bırakılan idari ve hukuki açıdan “denetim” mekanizmaları “layıkıyla” işletilmediği müddetçe ve dahi ‘Çözüm Süreci’nin bu ülke egemenliğine yönelik verdiği ağır hasarları telafi edecek irade ortaya konmadıkça, Türkiye siyasi hayatı kesinlikle normalleşmeyecektir. Sadece politik açıdan sandıkta hesap verebilirliği ön plana çıkararak rıza ve meşruiyet üretmeye çalışanlar, gerek “devlet” ile gerekse “millet” ile kendisini dengeleyebilme yeteneğini hızla kaybetmeye devam edecektir.Gelinen aşamada, tüm siyasi partiler üzerlerine düşen görevi yerine getirmelidirler. Başta Ak Parti olmak üzere diğer baraj üstü partiler bir an evvel susmuş 'irfan'larını daha da susturacak keskin kutuplaşma ve ayrışmalardan medet ummaktan vazgeçmelidirler. 8 Haziran sabahı seçmen tarafından iletilen mesajın gereğini yapmalıdırlar. Şahsi ve parti menfaatlerini bir kenara bırakıp Devlet, ülke ve millet menfaatini öne alarak bir süreç işletmelidirler. Çünkü Aziz Milletimiz ve ülkemiz ve onun şahsı-ı manevisi; şahıslardan, partilerden, cemaatlerden, tarikatlardan, bütün segmentlerden ve onların toplamından daha fazla ve daha büyük bir şeydir. Bu duygu ve düşüncelerimle birlikte Aziz Milletimizin ve tüm Müslümanlarının, Türk - İslam Dünyasının mübarek Ramazan Bayramını tebrik ediyor, en içten sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum. Cenab-ı Allah gerçek anlamda bayram ruhunu yakalayarak; sosyal, manevi ve duygusal açılardan bayramı bihakkın idrak etmeyi tüm Müslümanlara nasip etsin.”
dikGAZETE.