ANKARA
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi, Irak ordusunun 2014’te Musul’u terör örgütü DEAŞ’a terk etmesinin de şu an örgütün kenti terketmeye hazırlanmasının da bir oyun olduğunu, örgütün çekilmesi sırasında Türkmen kenti Telafer'in tehlikeye girdiğini söyledi.
Salihi, AA muhabirinin sorularını telefonla yanıtlayarak Musul’da DEAŞ’a yönelik operasyonu değerlendirdi.
DEAŞ’ı bölgeye sürenleri, "Irak’ın parçalanmasını, Müslümanların mezhep kavgasına sürüklenmesini ve bölge ekonomisinin çökmesini isteyen güçler" şeklinde niteleyen Salihi, terör örgütünün "bir proje" olduğunu şu sözlerle anlattı:
"DEAŞ 2014'te Musul’a 200 militanla girdi. Karşısında 60-70 bin Irak askeri vardı. Peki neden direnmediler bu örgüte, IŞİD’e neden teslim ettiler Musul’u? Birilerinin bu örgüte çizdiği bir proje için gelmişlerdi zaten. Onu gerçekleştirdiler. 2016’da yani şimdi ise savaşmadan bırakıp gidiyorlar. Yani verilen görevi tamamladılar burada."
"DEAŞ projesi"nin, en olumsuz sonuçları Türkmen coğrafyasında verdiğini belirten Salihi, DEAŞ’ın Kerkük, Selahaddin ve Diyala'ya yayılan varlığının Türkmen yerleşimlerini savaş alanı haline getirerek, insani krize neden olduğunu söyledi.
"DEAŞ bitip giderken Telafer hedef oluyor"
DEAŞ’la gelen kaosta PKK'nın, Irak’ta kendine alan bulduğunu dile getiren Salihi, şu değerledirmede bulundu:
"Diyala ilinde PKK’nın ne tabanı vardı, Selahaddin ilinin Tuzhurmatu ilçesinde neyi vardı? , Tavuk’a yani Kerkük’ün 15 km güneyine PKK neden geldi? Salih Müslim, PYD-YPG’nin Kerkük’e gelip, valilik binasında konuşma yapabilmesi, 'Kerkük, Irak ve Suriye Kürtlerinin Kudüsüdür' diyebilmesinin anlamı ne? Sincar’da 2014’ten sonra Ezidilere yapılan zulmün ardından, DEAŞ bahanesiyle PKK’nın eline geçti."
Salihi konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi de endişemiz, DEAŞ oyunun bu kısmını bitirip giderken Musul’da bilhassa Telafer’de Türkmen coğrafyasının hedef olma tehlikesidir. Musul operasyonu bitince Sincar bölgesinin PKK’ya kalıcı olarak bırakılma tehlikesi var. Yani Suriye’den gelen PKK koridoru Sincar’dan Telafer’e dayanabilir. PKK zaten Kerkük ve Tuzhurmatu’da da var. Oysa Musul halkı operasyonun itinayla yapılmasını istiyor. Musul, Musullulara bırakılmalı. Musul’da herkes var, Araplar, Türkmenler, Kürtler, Ezidiler, Hıristiyanlar ve diğerleri."
Türkmen coğrafyası üzerinde terör örgütleri kalmaya devam ederse, buradan kaçanların evlerine dönemeyeceğini belirten Salihi, güvenliğin tam olarak sağlanması için oraya "Musullu, Telaferli güçler"in hakim olması gerektiğini vurguladı.
Irak hükümetinin de bu işi Türkiye ile anlaşarak yapması gerektiğinin altını çizen Salihi, kendisinin Irak'ın egemenliği üzerine yemin etmiş bir Iraklı olduğunu ama aynı zamanda, komşu ülkelerin güvenliğini de takdir ettiğini söyledi.
Salihi, "Irak topraklarında ne Halkın Mücahitleri Örgütü’ne ne de PKK’ya yer vardır." dedi.
"Musul halkı son derece hassas"
Musul halkının, Irak güçlerinin operasyonda bir hata yapmaması konusunda son derece hassas olduğunu bildiren Salihi, şu ana kadar bir sorun yaşanmadığını ifade etti.
Bölgede farklı dinlerden ve mezheplerden insanlar bulunduğunu ve geçmişte aralarında mezhepsel ve siyasi nedenlerle birtakım sorunlar yaşandığını hatırlatan Salihi, "Dolayısıyla belli bir hassasiyet var. Umarız insanlar arasında yeniden sıkıntılara sebep olacak büyük bir hata olmaz. Musul’da DEAŞ’a fırsat verecek şeyler yaşanmasını istemiyoruz. İnşallah Musul DEAŞ’tan kurtulur ve kendi insanına kalır." diye konuştu.
"Kontrolü sağlayacak güçlerin dayatmada bulunma tehlikesi var"
Uluslararası kuruluşların özellikle Felluce gibi yerlerde DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlarda yaşanan hak ihlallelerinin tekrarlanmaması konusunda Irak hükümetini uyardığını anımsatan Salihi, her şeyin hukuk devleti düzeninde yapılması gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Aksi takdirde birtakım olumsuzluklar kurtarma operasyonuna engel teşkil edip iç çatışmayı alevlendirebilir. Halkla askerin karşı karşıya gelmemesine dikkat edilmeli. Bağdat hükümetinin bu konuda sözü var. Örneğin, DEAŞ çıkarıldıktan sonra Musul’un iç güvenliğinin Musullularca, Musul polisince sağlanması doğrudur. DEAŞ çıkarıldıktan sonra burada kontrolü sağlayacak yerel silahlı güçlerin, silahsız, yerel, dini, etnik unsurlara dayatmada bulunma tehlikesi de dikkatle değerlendirilmeli. Türkmenler örneğin, silahsız bir topluluk. Operasyon bittikten sonra topraklarında ya da çevrelerinde silahlı gruplar kalırsa nefes alamazlar."
Muhabir: Ecenur Çolak
dikGAZETE.com