MERSİN (AA) - Mersin Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Güngör tarafından hazırlanan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, aralarında tutuklu eski Tuğamiral Demirhan ve 3. sınıf emniyet müdürü Hasan Basri Dağdelen'in de bulunduğu, çoğunluğu rütbeli askerlerden oluşan 25'i tutuklu, 2'si tutuksuz, 2'si firari 29 şüpheli hakkında hazırlanan 462 sayfalık iddianame, Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, sanıkların, "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek, cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı isyan, silahlı terör örgütüne üye olmak ve bu suçlar için anlaşmak" suçlarını işledikleri kaydedildi.
Sanıklar Gülen, Demirhan ve Dağdelen ile diğerleri hakkında 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 78'er yıl hapis cezasının talep edildiği iddianamede, darbe girişimi gecesine ilişkin kamera kayıtları, telefon mesajları ve telsiz konuşmaları başta olmak üzere çok sayıda delile yer verildi.
Tüm programlarını iptal etmişDarbe girişiminin Mersin'deki başı ve yöneticisi olarak gösterilen Demirhan'ın makamındaki aramada bulunan bir evrakta, 16-21 Temmuz tarihlerindeki tüm randevu ve planlamalarının üzerini çizerek iptal ettiği belirtilen iddianamede, sanığın 15 Temmuz 2016'da Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a darbe bildirisini okutmak isteyen eski Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Harekat Plan Daire Başkanı Tuğamiral İrfan Arabacı ile birçok kez telefonda konuştuğu bildirildi.
Demirhan'ın, kendisine bağlı birlik komutanlarına olay akşamında "Durum değişti, toplanma planı uygulanacak, personelin toplanması gerektiği" şeklinde sözler söyleyerek tüm personeli görevi başına çektiği, lojmanından çıkarken nöbetçi askerlere "Askerler, kapıya polis geldiği zaman almayacaksınız, gerekirse vuracaksınız." diyerek emir verdiği bilgileri de iddianamede yer aldı.
İddianamede, kendisini "sıkıyönetim komutanı" olarak adlandıran Demirhan'ın birlikteki toplantıda sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nce hazırlanan "Sıkıyönetim Direktifi"ni okuduğu vurgulandı. İddianamede, sanığın odada bulunan İl Jandarma Komutan Vekili Albay Mustafa Bakçepınar'ın Genelkurmay'dan gelen mesajın sahte olabileceğini söylemesi üzerine de "Bu mesaj gerçek, inanmayan çeker gider, sonuçlarına katlanır." şeklinde ifadeler kullandığı kaydedildi.
Darbe iş birliği polis telsizindeDarbe girişimi sırasında Demirhan'ın makamına giden Dağdelen'in, "Bana Ankara'dan mail geldi, Atilla Amiralin yanına git denildi. Yardımcı olmak için geldim. Emrinize girdim." şeklinde sözler söyleyip polis telsizini verdiği, Demirhan'ın da telsiz aracılığıyla sıkıyönetimin ilanını yapmak istediği anlatılan iddianamede, muhabereden sorumlu emniyet müdür yardımcısı tarafından frekansa girilerek, "Yapılan anons hukuksuz ve geçersizdir." denilip, telsizin kapattırıldığı aktarıldı.
112'nin işgalini istediği emniyet müdürü "telefonu suratına kapattı"İddianamede, Demirhan'ın 112 İl Afet Koordinasyon Merkezini arayıp, "Sıkıyönetim ilan edildiğini, kendisinin sıkıyönetim ve garnizon komutanı olduğunu, sıkıyönetim kanunlarının yürürlükte olduğunu, vali ve il emniyet müdürünün görevden alındığını, polislerin kendi emrini dinleyeceğini, emre uymazlarsa haklarında adli ve idari tahkikat yapacağını" söylediği belirtildi. Sanığın darbe girişimi sırasında İl Emniyet Müdür Vekili olarak görev yapan Yakup Usta'yı da aradığına işaret edilen iddianamede, "112 Merkezini teslim edeceksin, asker göndereceğim." ifadesini kullandığı, bunu kabul etmeyen Usta'nın "telefonu suratına kapattığı" sonra da koordinasyon merkezi çevresinde polis önlemi aldırdığı bildirildi.
Görevlerinden aldığını söylediği vali, kaymakamlar ve emniyet müdürününün yakalanmalarını isteyen Demirhan'ın, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz'ı da telefonda arayarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu, bir süre sonra TRT'de sıkıyönetim bildirisinin okunacağını söylediği iddianamede yer buldu. İddianamede tanık olarak ifadesine başvurulan Kocamaz'ın beyanına göre, Kocamaz da telefon görüşmesinde Demirhan'ın kendisine "Bugüne kadar sizinle bir problemimiz olmadı inşallah bundan sonra da bir problemimiz olmaz," diyerek tehditte bulunduğunu ifade etti.
Kocamaz, telefon görüşmesi sonrası durumu Vali Özdemir Çakacak'a bildirip, Çakacak'ın yanına gittiğini anlattı.
Darbeye karşı gelen polis ve askerler için vur emri vermişİddianamede, ayrıca Demirhan'ın, birliğe polislerin geldiğinin kendisine iletilmesi üzerine, "Kim size engel olursa vurma yetkisine sahipsiniz." dediği, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanının talimatıyla karargah binasını izleyen sahil güvenlik botunun kendilerine yönelmiş olduğunu görünce de TCG Taşucu Gemisi'nin komutanını arayarak, silahlarını sahil güvenlik botu ve limandaki polislere doğrultmasını, gerekirse ateş etmesini emrettiği vurgulandı.
Demirhan'ın ayrıca emirlerini dinlemeyerek Vali Çakacak ile kriz merkezinde birlikte hareket eden, davanın da müştekileri Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanı Albay Fatih Erhan ile dönemin merkez komutanı emekli Albay Ekrem Özer'i görevden aldığını çevresindekilere söylediği kaydedilen iddianamede, kendisini gözaltına almak için birliğe gelen Özer'i kameralardan görünce de hazır kıtaya "vur" emri verdiği ancak emrin uygulanmadığı bilgisi paylaşıldı.
Gözaltına almaya gelen komutana tehditDemirhan'ı gözaltına alarak emniyet birimlerine teslim eden Ekrem Özer, tanık olarak verdiği ifadesinde yaşananları şöyle özetledi:
"İçeri girdiğimde amiral kameraların başında duruyordu. Yanına giderek hakkında gözaltı kararı olduğunu, bu işin bittiğini ve teslim olmasını söyledim. Yine bana kendisi 'O anda yanlış yaptığımı, Genelkurmay'ın emirlerine uymadığını, ilerde bunların hesabını vereceğimi ve yargılanacağımı.' söyledi. İlhan Tabur binbaşı da yaptığımın yanlış olduğunu, beklenilmesi ve komutanın alınmaması gerektiğini söyledi. Fakat ben tuğamiralin kolundan tuttum, arkaya doğru kıvırdım. Bu arada Tayfun Ergi albay yanıma geldi. Sonrasında da 'Komutanım Ekrem Albay haklı, suç işliyorsunuz, daha fazla direnmeyin teslim olun.' dedi. Sonra bana dönerek 'Efendim komutanın kolunu bırakın, komutanı biz kendisine yakışır bir şekilde uğurlayalım götürelim.' dedi. Bu sözleri de tuğamirali sakinleştirebilmek ve direnmemesi için söyledi. Tuğamiral bunun üzerine sivil olduğu için üstünü değiştirmek istediğini söyledi, refakatli olarak üstünü değiştirdi ve kendisini gözaltına alıp emniyet birimlerine teslim ettik."
Tanık olarak dinlenen Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanı Fatih Erhan da kendine bağlı karargah ile bağlı birlik ve bot personelini Demirhan'ın emirlerine riayet edilmemesi, gelen hiçbir emre ve mesaja işlem yapılmaması emrini verdiğine dikkati çekti. Erhan, "Suriye sınırından Muğla il sınırına kadar Hatay, Adana, Mersin ve Antalya'da görevli tüm personelime benim haberim olmadan, Ankara merkez olmak üzere benim haricimde hiçbir makamın emrini dinlememe ve gemi/botların seyire çıkmaması talimatı verdim. Ayrıca birliklerin fiziki güvenliğinin alınması ve gerginliği artırıcı faaliyetlerden kaçınılması talimatı verdim." ifadesini kullandı.
İşçi kıyafetleriyle kaçma planıKendini "sıkı yönetim komutan yardımcısı" ilan eden Dağdelen'in de darbeci komutanın emriyle denizde hazır bekleyen botla birlikte kaçışının planlandığı iddianamede yer alırken, limandan çıkışın yasaklanması üzerine tanınmamak için işçi kıyafeti giydiği, saklanmak için girdiği bir camide de polislerce yakalandığı bildirildi.