Ankara
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına, tüm vatandaşlara selam ve sevgilerini göndererek başladı.
Ramazan ayında İsrail'in tekrar başlayan saldırıları altında bulabildikleriyle sahur yapan, gün boyu oruç tutan, iftar eden tüm mazlumları, zalime boyun eğmeyen ümmetin yüz akı tüm Filistinlileri selamlayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Artık uğurlamaya hazırlandığımız Ramazan-ı Şerif'inizi, inşallah bu gece idrak edeceğimiz Kadir Gecemizi, pazar günü vasıl olacağımız Ramazan Bayramı'nızı şimdiden yürekten tebrik ediyorum. Rabb'imden bu mübarek günlerin hürmetine bizleri affı, mağfireti ve bereketi ile kuşatmasını, zulüm altındaki kardeşlerimizi bir an önce felaha kavuşturmasını niyaz ediyorum.
Biliyorsunuz sayısız güzelliğin yanı sıra Ramazan-ı Şerif'in bize yaşattığı hasletlerden biri de bu ayda paylaşma, dayanışma ve kardeşlik ruhunun adeta zirveye çıkmasıdır. Asırlardır işte bu ruhla kardeşlik hukukumuzu güçlendiriyor, sofralarımızla birlikte gönüllerimizi de birbirimize ardına kadar açıyoruz."
Erdoğan, teşkilatı, belediyesi, milletvekilleri, genel merkezi ve kabinesiyle AK Parti ailesi olarak tam kadro sahada olduklarını belirterek, "Bu muazzam ruh şölenine gölge düşürmeye çalışanlara aldırmadan 81 vilayetimizin her karışında, Türkiye'nin bütün ilçe ve beldelerinde, bütün mahalle ve köylerinde bir ay boyunca bir gönüle daha girmek, bir garibin daha elinden tutmak, bir ihtiyaç sahibinin daha kapısını çalmak, bir yaralı kalbe daha dokunmak için koşturan tüm yol arkadaşlarıma, özellikle de siz milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum." ifadelerini kullandı.
"23 yıl boyunca en büyük tepkiyi ve nefreti bunlardan gördük"
Grup toplantısında yapacakları istişare ve değerlendirmelerin ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Toplantımıza teşrif eden misafirlerimize sadece katılımlarıyla değil, heyecanlarıyla da grup salonumuzu adeta bir bayram yerine çeviren genç kardeşlerime hoş geldiniz diyor, teveccühleri için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne AK Parti'ye gönül vermiş, hizmet etmiş, katkıda bulunmuş yol arkadaşlarımın tamamına sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.
Burada bir hususa öncelikle dikkati çekmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde önceki dönem milletvekillerimizle yaptığımız iftarda da ifade ettiğim gibi AK Parti'de 'eski' diye bir kavrama yer yoktur. Partimizin temsilcisi olduğu kutlu davaya inancını ve bağlılığını muhafaza eden herkes ezeli ve ebedi AK Parti'lidir.
Görevler, makamlar, unvanlar gelip geçicidir. Asıl olan işte bu şuurla ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hizmet etmek, kalplerde kalıcı yer edinmektir. Cumhuriyet tarihinin milletimizden en çok teveccüh gören, ülkemize en çok yatırım ve eser kazandıran, milletimize her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetler veren bir partiye başka türlüsü de yakışmaz."
"Yola çıktığımız ilk günden beri biz milletimizle gönül bağımızı güçlendirmeye çalıştıkça birileri de aramıza girip nifak çıkartmanın peşinde koştu" diyen Erdoğan, bu çabaların bir kısmının ideolojik saplantılardan kaynaklandığını söyledi.
Zaman içinde bu tür endişelerin boş olduğunu anlayanların "hata yapmışız" deme erdemini gösteremediğini ifade eden Erdoğan, "Bize yönelik husumetlerin bir kısmı da çeşitli maskeler altında ülkeyi sömürenlerin soygun çarkını bozmamızdan kaynaklanıyordu. 23 yıl boyunca en büyük tepkiyi ve nefreti de bunlardan gördük." dedi.
"Gözü dönmüşleri asla unutmadık, unutmuyoruz"
"Şurası bir başka hakikattir. Kimi zaman Gazi Mustafa Kemal'i, kimi zaman Batı'yı, kimi zaman da milletimizin çeşitli kesimlerinin inanç ve köken hassasiyetlerini istismar eden bu yağmacıların kuyruk acısı hala dinmedi" diyen Erdoğan, Türkiye'ye ve Türk milletine varoluşsal düşmanlık besleyen çevrelerin her iki cenahı da kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe kullandığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk ekonomisinin batırılması için çalışmak dahil beşinci kol faaliyetlerinin bu kadar yaygın ve pervasız yürütülmesinin gerisindeki sebeplerden biri kendi çıkarını her şeyin önünde tutan köksüzlerin sayıca fazla olmasıdır." diye konuştu.
Geçen 23 yılda ülkeye ve millete sağladıkları kazanımları, söz konusu kesime, bu kesimin sabotajlarına ve ihanetlerine rağmen başardıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Evet, bunca yılı yıkılmadan dimdik ayakta geçirdik. Ama karanlık cinayetlerle kaos çıkarma niyetinde olanları da bize cumhurbaşkanı seçtirmemek için darbe çığlıkları atanları da FETÖ'nün ihanetlerine piyonluk yapıp, tanklarına alkış tutanları da terör örgütlerinin sınırlarımıza ve şehirlerimize saldırılarından medet umanları da asla unutmadık.
Aynı şekilde, başları her sıkıştığında ülkemize uluslararası müdahale çağrısında bulunanları, siyasi mücadeleyle beceremediklerini ekonomiyi çökerterek elde etme hesabı yapanları, her fırsatta inanç, köken, siyasi ve sosyal farklılıklar üzerinden milleti birbirine düşürmeye çalışanları, deprem gibi bir felaketi dahi hezeyanlarına alet etmeye kalkanları, velhasıl bizi gayrimeşru yollarla alt etmeye gayret edenleri, ülkeyi ve milleti ateşe atacak kadar gözü dönmüşleri asla unutmadık, unutmuyoruz. Hem milletimiz hem devletimiz bunların hepsini gerektiğinde hesabı tek tek sorulmak üzere belleğine kaydetmiştir."
"Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır"
Erdoğan, konuşmasında, bugüne kadar millete edilen hürmetsizliklerin, demokrasiye yapılan saldırıların, milli iradeye yönelik ihanetlerin hesabının hukuk önünde ve meşru zeminde tek tek sorulduğunu kaydetti.
"Bundan sonra da Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır" ifadesini kullanan Erdoğan, "İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar eninde sonunda adalete hesap vereceklerdir. Bakın bunun adı kör düşmanlık veya rövanşizm değil, milli iradenin refleksi, devlet olmanın gereği ebed müddet ilkesinin şartıdır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetçi olarak herkes gibi insanların da değişeceğini kabul ettiğini ve örneklerini gördüklerini söyleyerek, "Ama aynı zamanda kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, sureti haktan gözüken fitnecileri, kuşağındaki hançeri sırtımıza saplamak için yanımızda, yöremizde dolaşan riyakarları da çok ama çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, meseleye, Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Bayram-ı Veli ile daha nice gönül sultanlarından aldıkları ilhamla baktıklarını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu kadim öğreti bize ülkemizdeki 85 milyonun tamamının insanlık aleminin de ulaşabildiğimiz kadarını kucaklamakla mükellef olduğumuzu söylüyor. Hukuktaki masumiyet karinesi gibi siyasette de beyan karinesi esastır. AK Parti'nin kapısını çalıp, selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz. Hatta sokak sokak, ev ev dolaşıp, insanları bu çatının altına davet etmek en başta gelen vazifemizdir.
Bize gelen insanlara da Allah'ın onlara soracağı soruları değil, ülkeyi yönetmekle sorumlu bir siyasi teşekkülün mensuplarının soracağı soruları yöneltmek mecburiyetindeyiz. Yani partimize teşrif eden kişilere inancını, kökenini, meşrebini, günahını, sevabını değil; ihtiyacını, beklentisini, sıkıntısını sorup bunların çözümü için gayret göstermekle sorumluyuz. 'Bu asli görevimizi asla ihmal etmeden, geçmişten bugüne yaşadıklarımızı da hafızamızdan silmeden geleceğe doğru en güçlü şekilde nasıl yürürüz' İşte bunun arayışında olacağız. AK Parti Meclis Grubu'nun üyeleri olarak sizlerden bu bakış açısını asla kaybetmemenizi istiyorum."
"Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderi iç içe geçmiştir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günlük hadiselerin hercümerci içinde asıl rotalarından kesinlikle sapmayacaklarını vurgulayarak, "Bizim ülkemize kazandıracak daha çok eserlerimiz, projelerimiz, yatırımlarımız, daha çok hizmetlerimiz var. Bunları hayata geçirmek için önce Allah'a, sonra da milletimize ve milletimizin bize vereceği güçlü desteğe güveniyoruz. Sizlerden bu doğrultuda çok daha fazla gayret, çok daha yoğun çalışma bekliyorum. Uzunca bir süredir dile getirdiğimiz, bazılarını rahatsız etse de yaşanan gelişmelerin hakikatin ta kendisi olduğunu gösterdiği bir tespitimiz var. Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderi iç içe geçmiş, bütünleşmiş, yekvücut olmuştur. Son dönemde yaşanan gelişmeler bu tespiti bir kez daha ve çok çarpıcı şekilde ispatlar niteliktedir" dedi.
Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 2023 seçimlerini kazandıklarını anımsatan Erdoğan, geçen yıl yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettikleri neticelere ulaşamadıkları gibi hiç olmayacak kayıplarla da karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir kısmı 2019 yılına kadar uzanan şu veya bu sebepten belediyelerde yaşadığımız kayıpların, hem şehirlerimize hem ülkemize nasıl büyük maliyetler getirdiğini görüyorsunuz. Türkiye bir anda adeta belediyeler bağlamında 1989-1994 yılı dönemine geri döndü. Şehirlerimiz ve oralarda yaşayan on milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir çalışma göremedikleri gibi üstüne bir de hakaret işitiyorlar. Oy verdiklerinden hizmet bekledikleri için aşağılanıyorlar. Yanan otobüslerin, çalışmayan merdivenlerin, aksayan hizmetlerin suçu bile seçmene İstanbullu kardeşlerimize yüklüyorlar.
Belediyelere, milletimizin dişinden tırnağından arttırarak ödediği vergilerle aktarılan kaynakların eser ve hizmet yerine birilerinin şahsi hırsları ve çıkarları için kullanıldığı ortaya çıkıyor. Bilhassa İstanbul'un büyükşehir ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikap konusunda, affınıza sığınarak söylüyorum, yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor. Üniversite sınavını kazanan yüz binlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp bütün şehri adeta bir ahtapot gibi saran rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutu son operasyonla beraber gün yüzünü çıkmış oldu."
"CHP iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da yakıt tankeriyle milyonlarca liralık sebze ve meyve taşındığını, İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin 3-5 milyon dolar için yabancılara peşkeş çekildiğini, tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklar ile basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk olduğunu belirtti.
"Öyle ki İstanbul'un CHP'li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üstelik bunlar henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden CHP'nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği suçlar. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak. Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere dalavere, sahtekarlık varken hakkı hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti. Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetimi, insanları sokağa döküp ülkede kaos çıkarmaya çalışarak skandalı örtbas etme çabasına girişti.
Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar. Belediye başkanlarının kurduğu haraç ve rüşvet düzeninin bedelini sokaklara döktükleri seçmenlerine ödetmeye kalkıyorduk. İşbirliği yaptıkları marjinal örgütlerin yol açtıkları rezaletleri sahiplenerek girdikleri tehlikeli yolu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi, bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükümetimize ve partimize keserek gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar."
"Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsunuz"
"Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenler, CHP'lilerin bizzat kendileri" diyen Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet parasının taksimatında anlaşmazlık çıkınca, birilerinin giderek, yargıya olan biteni anlattığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karşımızdaki tablo şudur, yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüzbinlerce gencin hakkını yiyenler CHP'li. Bu paraların bir kısmını siyasi ajandaları için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar da CHP'li. Soruşturma başlayınca hem emniyette hem savcılıkta itirafçılık sırasına girenler CHP'li. Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgi yağdıranlar CHP'li. Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yılan, yorulan, bıkanlar CHP'li." diye konuştu.
CHP'nin kurultayını "Kurultayda şaibe var" diyerek mahkemeye şikayette bulunanların CHP'li olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran ekran dolaşıp anlatanlar CHP'li, ama suçlu AK Parti. Allah aşkına biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz? Sizin paylaşım kavganız nedeniyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz? Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsunuz? Son olayda tıpkı filmlerde olduğu gibi soyguncular birbirine girmiş, suç ortakları birbirini satmış, gidip polise ve yargıya ihbar etmiştir. Şu an bunun artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz." ifadesini kullandı.
"Sağa sola çamur atmayı bırakın"
Erdoğan, herkes gibi kendilerinin de güvenlik güçlerinin ve yargının görevini yapmasını, yürütülen soruşturmanın neticelenmesini, mahkemeler tarafından suçlu bulunanların cezalandırılmasını beklediklerini dile getirdi.
Yürütmenin başı olarak her kurumun işini en iyi şekilde yapmasını gözettiklerini aktaran Erdoğan, cumhurun reisi olarak, vatandaşın hakkının, hukukunun, evladının boğazından kısarak verdiği kaynakların "üç beş haydut" tarafından gasbedilmemesi için her tür adımın atılmasını sağladıklarını vurguladı.
Bunları yaparken, Anayasa'nın verdiği yetkilerin, görev ve sorumlulukların dışına asla çıkmadıklarının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başta mübarezeyi iyice yitiren CHP Genel Başkanı olmak üzere CHP yönetimine şunu hatırlatıyorum, seviyeyi ne kadar düşürürseniz düşürün boşuna. Macun bir defa tüpten çıkmıştır. CHP'deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur. Pisliklerin üzerini örtemezsiniz. Dolayısıyla sağa sola çamur atmayı bırakın. Partiniz içerisindeki bilek güreşinde bizden destek alma hinliğini terk edin. Ağzı bozuk müptezellerle sokakları terörize etmekten artık vazgeçin. Bodoslama daldığınız çukura bizi ve milletimizi çekmeye çalışmayın. Şayet kendinize zerre kadar saygınız varsa biraz dürüst olun, şeffaf olun. Sadece koltuklarınızı borçlu olduğunuz para babalarına değil, millete karşı sorumluluklarınızın olduğunu unutmayın."
"Yargı böyle bir kepazeliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus yazar Aleksandr Soljenitsin'e atfedilen "Yalan söylediklerini biliyoruz, yalan söylediklerini biliyorlar, yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar, yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz ama hala utanmadan arlanmadan yalan söylüyorlar" ifadelerinin, yaşananları en iyi şekilde anlattığını aktardı.
Erdoğan, "Hem belediyelere çöreklenmiş suç örgütünün mensupları hem de CHP yönetimi bile bile millete yalan söylüyor. Gerçekleri bile bile milletin karşısında rol yapıyor, tiyatro oynuyorlar. Yapılan hırsızlıkları bile bile insanları kandırmaya çalışıyorlar. Ne diyor Ziya Paşa? 'En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun, sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın? Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın, ey gonca bu cemiyeti her-dem mi sanırsın?' Birileri herkesi sersem yerine koyarak ortadaki devasa bir yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini kapatmaya çalışıyor ama nafile. Ne bu millet ne bu devlet ne de bu yargı böyle bir kepazeliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir. " dedi.
"CHP'liler hadi bizim söylediklerimizi siyasi saiklerle dikkate almıyorlar diyelim, tam da adeta yaşanan son hadiseleri anlatan CHP'nin merhum genel başkanlarından Deniz Baykal'ın 2005 yılındaki olağanüstü kongre konuşmasındaki tespitlerine herhalde bir itirazları olmaz" diyen Erdoğan, Baykal'ın sözlerini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ne diyor merhum Baykal? 'Siyasette dürüstlük' diyor. 'Önce ahlak', 'helal haram korkusu' diyor. 'Kanuna karşı çıkacaksın, ahlaka karşı çıkacaksın, hakka karşı çıkacaksın, yetimin hakkına karşı çıkacaksın, her babayiğidin harcı mı bu?' diyor. 'CHP'de bir daha İSKİ benzeri skandallar olmayacak' diyor. 'Yolsuzluklara karşı mücadelenin savcısı da olurum, polisi de olurum' diyor. 'Gürültü ile gerçekleri bastıramazsınız' diyor. 'Bu kadar çamura bulaşmış bir belediye başkanını taşımak mümkün değildir' diyor. 'Sen o paranla kimi ayarlarsın bilmiyorum ama CHP'yi ayarlayamazsın' diyor. 'Yüksek disiplin kurulu üyemize içi para dolu rüşvet çantası gönderdiler' diyor. Velhasıl diyor da diyor. Kime diyor? Bir kısmı halen partide siyaset yapan CHP'lilere diyor. Tüm bunları kime söylüyor? CHP'lilere söylüyor. Peki CHP'li yöneticiler ortaya dökülen onca rezaletten sonra Sayın Baykal'ın bu sözlerini bugün hiç mi üzerlerine almıyorlar? 20 yıl sonra aynı sahnelere şahit olmaktan hiç mi utanmıyorlar? Yazık, inanın çok yazık."
Grup toplantı salonunda daha sonra muhalefete ilişkin video izletildi.
"Bu kabristanları yıkmanın kime ne faydası var?"
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ana muhalefet partisinin içine düştüğü içler acısı halin kendilerini üzdüğünü ve öfkelendirdiğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i eleştiren Erdoğan, "Kalkıyor, tüm medya gruplarını tek tek, isim vererek şikayet ediyor. Bizi dünyaya şikayet ediyor. Benim Hazine ve Maliye Bakanı'mı aynı şekilde şikayet ediyor. Sen kimsin? Her şeyden önce senin gramın ne? Sen nasıl olur da Hazine ve Maliye Bakanı'mı şikayet etmeye kalkarsın." ifadelerini kullandı.
Şehzadebaşı Camisi'nde yaşananları anımsatan Erdoğan, marjinal grupların Şehzadebaşı Camisi'nin yanındaki kabristanı yerle bir ettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ey Özgür Özel, herhalde senin de bir gün kabrini bu şekilde hazırlayacaklar ve senin de kabrini birileri gelip ya kazar ya yıkar. Bu nasıl iştir? Bu kabristanları yıkmanın kime ne faydası var? Bunu hangi hakla nasıl yapıyorsunuz? Hepsi tarih, hepsi eser olarak muhteşem eserler. Bu eserleri ne yazık ki bu ahlaksızlar, bu edep yoksunu namussuzlar orada gelip yıkıyorlar. Bunlara eyvallah etmek mümkün değil. Orada tarih yatıyor."
Tarihi eserleri yıkmaya yeltenmenin yenilir yutulur bir iş olmadığını vurgulayan Erdoğan, yargıyla bu işin üzerine gittiklerini, yüzü maskeli olan teröristleri tespit edip onların da üzerine gideceklerini söyledi.
"Yaşanan namussuzluğu zehirli dilinizle siz hazırladınız"
Ana muhalefet partisinin, marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesinin kendilerini rahatsız ettiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"CHP'nin Genel Başkanı'nın, polise taş atan, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigarı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi milletimiz gibi bizi de rencide ediyor. Şimdi çıkmışlar, pazartesi akşamı İstanbul'da yaşanan alçaklıkla ilgili nedamet cümleleri kuruyorlar, laf cambazlıklarıyla, kelime oyunlarıyla, sosyal medyadan ahlakçılık yaparak güya küfürbazlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'yi eleştirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu siyaset tüccarlarına bugün şunu söylemek mecburiyetindeyim, iyi de daha düne kadar millete küfür eden kişileri protokolde baş köşeye oturtan siz değil miydiniz? 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde ağzı bozuk tipleri kahramanlaştıran siz değil miydiniz? Filistin'e destek mitingine katılan insanlarımıza saldıran vandalları savunan siz değil miydiniz?
Gezi olaylarında çapulculara 'çiçek çocuklar' diyerek sahip çıkan siz değil miydiniz? Banka soyguncusu eşkıyaları yıllarca gençlere rol model olarak sunan siz değil miydiniz? Mehmet Selim Kiraz savcımızın katillerini övenlere kucak açan siz değil miydiniz? 85 milyonun karşısına çıkıp yargı mensuplarımızı hem de evlatlarıyla, ailesiyle tehdit eden siz değil miydiniz?
Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun saygıdeğer Genel Başkanı'na dil uzatan siz değil miydiniz? Milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgalı marjinal tipleri partinizde karar mercilerine getiren siz değil miydiniz? 'AK Parti'ye oy veren herkesin imha edilmesini' söyleyebilecek kadar sefalet çukuruna batmış alçaklara akıl hocalığı yaptıran siz değil miydiniz? Kusura bakmayın, pazartesi akşamı yaşanan namussuzluğu zehirli dilinizle siz hazırladınız."
"Sayın Özel, freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor"
Millete hakaret edenlere sırf "AK Parti karşıtı" denilerek prim verildiğini ifade eden Erdoğan, siyasete nefret söylemlerini CHP'nin soktuğunu söyledi.
Erdoğan, milletin fertlerinin yıllarca birbirine düşürüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bugün güya rahatsız olduğunuz kötülüğü siz sıradan hale getirdiniz. CHP yönetimi olarak siyaset yapıyoruz bahanesiyle bu kötülüğü yıllarca siz meşrulaştırdınız, siz yaygınlaştırdınız. Şunu açık ve net söylemek durumundayım, pazartesi akşamı meydana gelen yolsuzluk, soysuzluk, CHP yönetiminin ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur. Bundan kaçamazlar, bundan kendilerini ayrı tutamazlar. Yaşanan bu alçaklığın en büyük sebebi CHP yönetiminin tükenmişliğidir, ta kendisidir. Sayın Özel maalesef özgürleşememiştir, koltuğunu borçlu olduğu vesayet odaklarının emrinden çıkamamıştır.
Özellikle son bir haftada sarf ettiği sözleriyle, tavırlarıyla şu an bulunduğu makama yetersiz geldiğini, oturduğu koltuğu dolduramadığını çok açık, net ortaya koymuştur. Bugün söylediğini yarın inkar eden, belediye başkanlarından sürekli ayar yiyen, aciz, iradesiz, çaresiz bir karakterle karşı karşıyayız. Biz son bir ümitle, her gün iyiye gitmesini, kendisini biraz toparlamasını, kendisine biraz çekidüzen vermesini bekledikçe Sayın Özel, freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor."
Erdoğan, yaptığı konuşmada, yumuşama ve normalleşme süreciyle toksik muhalefet anlayışından siyaset kurumunu arındırmaya çalıştıklarını; CHP'yi, hapsolduğu ideolojik yankı odalarından kurtarmak istediklerini ancak muvaffak olamadıklarını söyledi.
"CHP seçmeni bir senede Bay Kemal'i mumla arar hale geldi. CHP gibi 100 yıllık bir partinin genel başkanının kendini nasıl itibarsız hale getirdiğini milletimizle birlikte biz de ibretle takip ediyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:
"İşte sizler de görüyorsunuz; İsrail 471 gün boyunca Filistinlilerin üzerine bomba yağdırırken siyonist destekçisi şirketler için boykot kelimesini telaffuz dahi etmediler. Soykırımcılara şirin gözükmek adına olmadık taklalar attılar. Hatta insanlarımızın hassasiyetleriyle utanmadan alay ettiler. Şimdi çıkmışlar, ülkenin yerli, milli markalarını boykottan bahsediyorlar; medya dünyasına saldırıyorlar. Hoş onu da her zamanki gibi yine ellerine, yüzlerine bulaştırıyorlar. Sayın Özel, CHP Genel Başkanı gibi değil, hırsları ve korkuları aklını esir almış bir siyasi müflis gibi davranmaktadır. Sayın Özel'in ne tuttuğu yol yoldur ne de ağzından çıkan sözü kulağı duymaktadır. Çıksın, cesareti varsa şu akıl ve vicdan tutulmasını millete izah etsin."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi, uluslararası basına şikayet etmenin, bir CHP geleneği olup olmadığını sorarak, "Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz? Allah aşkına, 'Türk ekonomisine zarar vereceğim' diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu? Böyle bir siyasetçiden bıraktım ülkesini, milletine, kendi partisine hayır gelir mi? Böyle şuursuz cümleler kurabilen birinin akılla, mantıkla hareket ettiğine kim inanır?" ifadelerini kullandı.
"Ahtapotun kollarının nerelere uzandığı elbette yakında görülecektir"
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu da herkesin bilmesini istiyorum; bu rüşvet ve yolsuzluk çarkının içinde kimlerin olduğu zamanla şüphesiz ortaya çıkacaktır. Başı İstanbul'da olan ahtapotun kollarının nerelere uzandığı elbette yakında görülecektir. İtiraflar geldikçe, yeni deliller bulundukça, soruşturmalar derinleştikçe biz de bazı şeyleri daha net anlayacağız. İnanıyorum ki o zaman mevcut yönetim tarafından CHP'nin nasıl tepe tepe kullanıldığını daha iyi kavrayacağız. Parayı verenin CHP'yi ve mevcut yönetimi nasıl parmağında oynattığını inşallah daha net görebileceğiz."
Yaşananların, CHP'de ve CHP'nin ülkesini ve milletini seven kadrolarında bir uyanışa, muhasebeye, öz eleştiriye sebep olmasını dileyen Erdoğan, "İnşallah bu süreç CHP'yi bir tefekküre, bir iç sorgulamaya yöneltir ve ardından Cumhuriyet'imize yakışır bir dönüşüme vesile olur. Aksi takdirde kifayetsizlerin boyunduruğu altındaki CHP, Atatürk maskesi ile hırsızlık, çağdaşlık maskesi ile ahlaksızlık, modernlik maskesi ile değersizlik, siyaset maskesiyle millete düşmanlık, sivil toplum maskesiyle provokatörlük, gazetecilik maskesiyle borazanlık yapanların kalesi olduğu müddetçe hiçbir zaman bu ülkenin ve milletin partisi konumuna gelemez." değerlendirmesinde bulundu.
"Terörsüz Türkiye hedefine bir an önce ulaşmaya bakacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi iç kavgasını Türkiye'nin demokrasi sorunu gibi gösterme kurnazlığının, CHP'ye sokakta gürültü çıkartmak için yeterli olabileceğini ancak gerçek bir siyasi teşekkül vasfını asla vermeyeceğini vurguladı.
Millete olan saygının bir gerçeği olarak CHP'yi aklıselime, sağduyuya, basiret ve ferasetle davranmaya davet ettiklerini belirten Erdoğan, "Bu vahim tablo karşısında biz galeyana gelmeyecek, kışkırtmalara kulak asmayacağız. 85 milyonun kardeşliğine halel gelmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Sabrı kuşanacağız, feraseti rehber edineceğiz. Vakarı, tevazuyu, bizlere yakışan dik ve haysiyetli duruşu göğsümüzde bir şeref beratı olarak her zaman gururla taşıyacağız." dedi.
"Muhalefetin bizi hapsetmek istediği sahte ve sığ gündemlerin peşine asla ama asla takılmayacağız. CHP içindeki Bizans oyunlarının, kayıkçı kavgalarının tarafı olmayacağız." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hep söylediğim gibi biz işimize bakacağız, milletimize layıkıyla hizmet etmeye bakacağız, Türkiye Yüzyılı'nı kardeşlik içinde inşa etmeye bakacağız, Terörsüz Türkiye hedefine bir an önce ulaşmaya bakacağız. Şunu lütfen unutmayınız, Hak şerleri hayreyler. İnşallah buradan da ülkenin ve milletin hayrına bir netice çıkacaktır. Türkiye, Allah'ın izniyle bu oyunu, bu kirli tezgahı da mutlaka bozacaktır. Hiçbir kardeşim tereddüt etmesin, sahnelenen rezillikler karşısında hiç kimse öfkeye kapılmasın, hiçbir yol arkadaşım karamsar olmasın, umutsuz olmasın. Yarın elbet bizimdir, elbet bizimdir, istikbal bizimdir, milletimiz bizimledir. Milletimizin hayır duası bizimledir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nın ardından Meclis'ten çıkarken bir gazetecinin "Yakın zamanda ABD ziyaretiniz olabilir mi?" sorusuna, "İnşallah" yanıtını verdi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com