Ankara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Yeni yılın ilk Kabine Toplantısı'nın ardından vatandaşlarla beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten ve yeni miladi yılın ülke, millet ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki bir üs bölgesine sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen askerlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
<br class="k-br" />
Tedavileri devam eden yaralı askerlere acil şifalar temenni eden Erdoğan, "Saldırıların ardından şehit yakınlarımızın bir kısmıyla telefonda görüştük. Kendilerine hem taziyelerimizi sunduk hem de devletimiz ve milletimiz adına minnettarlığımızı ifade ettik. Tarih bilmez, kutsal tanımaz edepsizlere rağmen şehit ailelerinin metaneti, vakarı ve sabrı karşısında duygulanmamak elde değil. Merhum Mehmet Akif'in o veciz ifadesiyle, 'Sıksan şüheda fışkıracak' bu mübarek topraklarda gazi ruhu, şehitlik ve şehadet bilinci hiç eksik olmuyor. Ne diyor şair? 'Bayrakla dertleşen toprakla birleşen, can verip devleşen birileri var. Ezan dinmez diyen, bayrak inmez diyen, şehit ölmez diyen birileri var." ifadelerini kullandı.
İstiklal Marşı'ndan bir mısra okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Her karışı şehit kanlarıyla yoğrulmuş vatanın dört bir yanında, 'Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' şuuruna sahip milyonlarca gencimiz, kardeşimiz, vatandaşımız var. Rabb'im kahraman askerlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Şehitlerimizin kanlarını her zaman olduğu gibi yerde bırakmadık. Sadece son 5 günde Suriye ve Irak'taki terör unsurlarına düzenlenen hava harekatlarımız neticesinde 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatımız 12 Ocak'tan bugüne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik altyapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Emniyet ve jandarma birimlerimizin operasyonlarında, yılbaşından bu yana terörle iltisaklı 465 kişi gözaltına alınmıştır."
"Tüm terör unsurlarını yok etme talimatı verdik"
Cumartesi günü gerçekleştirilen Dar Kapsamlı Güvenlik Toplantısında sahadaki güncel durumu değerlendirdiklerini söyleyen Erdoğan, "Güvenlik birimlerimize, yanında, yöresinde, arkasında kim olduğuna bakmadan tespit ettikleri tüm terör unsurlarını yok etme talimatı verdik." diye konuştu.
Bugünkü Kabine Toplantısında diğer konuların yanı sıra son dönemde artan terör saldırılarını da tüm yönleriyle ele aldıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Öncelikle şu hususun altını tekrar çizmek istiyorum, Türkiye'nin bir süredir kararlılıkla uyguladığı terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi, en çok bölgemizde bir 'teröristan' kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık farklı yol ve yöntemlerle defalarca dışa vurulmuştur. Hazımsızlığın ifadesi, kimi zaman ülkemiz içindeki aparatlarını harekete geçirerek, kimi zaman ülkemizi işgalci olarak suçlayarak, kimi zaman uluslararası arenada bizi sıkıştırmaya çalışarak, kimi zaman sosyal medya üzerinden yalan yanlış bilgiler yayarak, kimi zaman tetikçiliğini yaptırdıkları basın yayın organlarını kullanarak, kimi zaman da doğrudan canımızı acıtmaya yönelik hain terör eylemlerini destekleyerek gerçekleşmiştir."
Türkiye'nin, bölücü elebaşlarını kendilerini güvende hissettikleri yerde imha ettikçe ülkenin önünü kesmeye yönelik girişimlerin daha da arttığını söyleyen Erdoğan, "Bölücü terör örgütü PKK'ya silah, mühimmat, eğitim ve himaye desteği sağlayarak palazlandırma girişimleri hız kazanmıştır. Ülkemizin Suriye'de ve Irak'ta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekatlar sayesinde hedefine ulaşamayan bu çabaların halen ısrarla ve inatla sürdürüldüğünü çok iyi biliyoruz." dedi.
Bir gerçeğin altını özellikle ve kalın çizgilerle çizmekte fayda gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her ne kadar birileri anlamasa da biz sınır ötesi operasyonlarımızla sadece güney sınırlarımızın huzur ve güvenliğini garanti altına almadık. Bu operasyonlarla aynı zamanda ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatma senaryolarını da yırtıp attık. Yine bu şekilde teröristlerin zulümleri sebebiyle göç edecek 3-4 milyon sığınmacının kendi topraklarında kalmasını temin ettik. Sınır ötesi harekatlarımız, Türkiye'yi düzensiz göç dalgası üzerinden iç karışıklığa sürüklemeye dönük oyunları da boşa çıkarmıştır." ifadelerini kullandı.
"Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz"
Geçici sığınmacı statüsüyle Türkiye'de bulunan 620 binden fazla Suriyelinin, terörden kurtarılmış güvenli bölgelere geri döndüğünü bildiren Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Beslenme kaynakları kesilen, yeni militan devşiremeyen, sahada sürekli güvenlik güçlerimizin baskısı altında ezilen terör örgütü kendisine biçilen bölücü rolü uygulama imkanı bulamamıştır. Sınırlarımız ötesindeki askeri mevcudiyetimiz hem vatanımızın güvenliği hem vatandaşlarımızın huzur ve esenliği açısından hayati öneme sahiptir. Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz. Karşımızdaki tablo gayet açıktır. Türkiye, bölücü terör tehdidini ya kaynağında kurutacak ya da eskiden olduğu gibi terörle mücadeleyi sınırları içinde şehirlerinin sokaklarında, mahallelerinde verecektir. Ülkemizin böyle bir felaketle karşı karşıya kalmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Dolayısıyla bu mücadeleyi sadece kendimiz, kendi güvenliğimiz için değil, evlatlarımızın terörsüz bir iklimde büyüyebilmeleri için de sonuna kadar vermek mecburiyetindeyiz.
Bu hakikatler dikkate alınmadan gündeme getirilen ister iyi niyetli, ister art niyetli olsun, hiçbir teklifin ülkemize faydası, bizim nezdimizde de karşılığı yoktur. Aksi yöndeki ısrarlı beyanlar, sınırlarımız ötesinde cansiperane bir şekilde görev yapan askerlerimiz başta olmak üzere milletimizin canını sıkmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Esasen bu tür gündemlerin ülkemizin planlarını bozduğu çevreler tarafından kasıtlı olarak körüklendiğine inanıyorum. Çünkü Türkiye başarılı sınır ötesi operasyonlarıyla toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayacağını çok açık ve net göstermiştir. Bu da özellikle haritaları değiştirmekten, bunu sürekli gündemde tutanların bölgemize yeni Sevr dayatmasında bulunanların hesabını altüst etmiştir. Şu an üzerinde durulması gereken asıl husus, sınır ötesi operasyonların nasıl daraltılacağı, bu bizim gündemimizde yok, nasıl genişletileceğidir. Yarım kalan işlerin ne zaman ve nasıl tamamlanacağıdır."
"Terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Irak'ta veya Suriye'de eli kanlı caniler var oldukça bizim de içimiz rahat etmeyecektir." ifadesini kullanarak, şunları kaydetti:
"Emperyalistlerin, Irak ve Suriye'de bir 'teröristan' kurma planları masada oldukça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Bu bölgede yaklaşık 40 yıldır milletimizin canını yakan terör eylemlerinin kaynağı durumundaki Kuzey Irak dağlarının her karışını güvenli hale getirene kadar bu bölgedeki harekatlarımız sürecektir. Aynı şekilde Suriye'de Tel Rıfat'tan Aynularap'a, Haseke'den Münbiç'e kadar, bu hatta sinsi niyetlerle kurulmuş terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız. Bilindiği gibi geçmişte buralarla ilgili ülkemize verilmiş ancak tutulmamış sözler vardır. Madem bize verilen sözler yerine getirilmiyor, öyleyse Türkiye'nin kendi güvenliği için gerekli tedbirleri almasına kimse itiraz edemez. Kimse, bizden farklı bahanelerle bölücü alçakların semirtilmesine seyirci kalmamızı bekleyemez. İnşallah önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine, hangi tehditleri savurduğuna, hangi hesaplar içinde olduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız."
"'Üç beş oy daha fazla alacağız' diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar bu yaptıklarının hesabını sandıkta milletimize vereceklerdir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede yeni yapılacak harekatlarla sadece şehitlerin dökülen kanlarının, yitirilen canların hesabını misliyle sormakla kalmayacaklarını, geleceği de güvence altına alacaklarını söyledi.
"Söz konusu terörle mücadele, ülkemizin bekası, huzuru ve güvenliği olduğunda herkes ya yanımızda yer alır ya da karşımızda. Bu işin ortası, idareimaslahatçılığı, gri alanı, görmezden gelinecek veya sağıra yatılacak tarafı yoktur." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bu hususta çok netiz, kararlıyız, azimliyiz. Terör örgütünü, dışarıdaki destekçileri ve içerideki uzantılarıyla beraber tamamen yok etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Bu konuda milletimizin hükümetimize desteğinin tam olduğunu biliyoruz. Bu vesileyle terörle mücadeleyi siyaset üstü bir konu olarak görerek güçlü desteğini asla esirgemeyen Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımız başta olmak üzere tüm siyasi partilere buradan şükranlarımı sunuyorum. Terör gibi milli bir meselede dahi bozgunculuk yapanları, bölücü örgütün tezleriyle hükümetimize saldıranları ise maşeri vicdana havale ediyorum. "'Üç beş oy daha fazla alacağız' diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar elbette bu yaptıklarının hesabını sandıkta milletimize vereceklerdir."
Cumhuriyet'in 100. yılı
Erdoğan, geride bırakılan 2023 senesinin Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü sebebiyle tarihte daha özel bir yere sahip olduğunu belirtti.
Yaşanılan tüm sıkıntılara rağmen yurt içinde ve yurt dışında düzenledikleri çeşitli etkinliklerle 2023'ün hakkını vermeye çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu kapsamda özellikle İstanbul Boğazı'nda yapılan TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hafızalara kazınmıştır. Boğazdaki geçit töreni aynı zamanda kimin Cumhuriyet'e ve Atatürk'ün mirasına sahip çıktığını, kimin de bunların sadece istismarını yaptığını ortaya koymuştur. Hiç şüphesiz 100. yıl etkinlikleri Türkiye karşıtları kadar Cumhuriyet'i ve kurucusunu siyasi ekmek teknesi haline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir. Siyasetten medyaya, akademiden kültür sanata, geniş bir alana tezgah açan bu işportacıların ortak özelliği menfaatperestliktir, mürailiktir, samimiyetsizliktir. Bir süredir gündemde tutulmaya çalışılan tartışmalar bu hazımsızlığın halen geçmediğinin ispatıdır. Halbuki Türkiye'nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923'te 'Yaşasın Cumhuriyet' nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki 'Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir' ifadesi bu iradenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi haline getirilmesi doğru olmadığı gibi anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir."
"Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır"
Erdoğan, ülkede kimsenin Cumhuriyet'le ilgili bir tereddüdü ve Cumhuriyet'in banisiyle ilgili bir derdinin olmadığını dile getirdi.
Ülkede kimsenin devletin bütünlüğüyle, milletin birliğiyle, ülkenin esenliğiyle sıkıntısının olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Her kim bu kavramlar üzerinden kendine alan açmaya çalışıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları farklı niyetlerin koçbaşı gibi kullanmaya kalkıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları siyasi rant kapısı haline getirmeye uğraşıyorsa bir büyük yanlışın tam merkezindedir. Elbette, varmış gibi gösterilen bu tür tartışmalar üzerinden eskiden beri ülkemizde siyaset ve toplum mühendisliği yapıldığını da unutmuyoruz. Siyasi tarihimizde 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar bunun pek çok örneğini görmek mümkündür. Bu tartışmaları kimin alevlendirdiğini, bunlardan kimin çıkar sağladığını, hangi piyonlar kullanılarak ülkemizin nerelere sürüklendiğini, milletimize hangi acıların yaşatıldığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır. Milli hafızamızın 28 Şubat sürecinden çok iyi bildiği marjinal karakterlerin ve kadrolu provokatörlerin bir anda sağda solda yeniden arzıendam etmesi herhalde tesadüf değildir. İster bu oyunun aktörleri arasında ister dışarıdan bakıp gazına gelenlerden olsun, her kim niyetini bozar ve yolunu şaşırırsa son on yılda yaşananlar akıbetinin ne olacağını göstermeye yeterlidir.
Bırakınız bireyleri ve kurumları, FETÖ'den PKK'ya kadar bu senaryoda kullanılan örgütlerin acı sonları dahi tek başına almasını bilen için bir ibret vesikasıdır. Milletimiz aynı yol ve yöntemlere tevessül edenlerin sadece yüzüne tükürmekle kalmayacak, gerektiğinde başını da ezecek basirete, dirayete, kudrete ve cesarete sahiptir."
Rejim tartışmaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet'in 100. yaşının kutlandığı bir dönemde hortlatılmaya çalışılan rejim tartışmasının gerisindeki niyetin gayet açık olduğunu ifade etti.
Önlerine kurulan tuzakların tamamının Türkiye'yi kalkınma ve demokrasi odaklı asıl gündeminden kopartıp, kendi içine kapatarak bölgesinde ve dünyada artan etkinliğini kırmaya yönelik olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'yi tekrar emperyalistlerin boyunduruğu altına almak isteyenlerin tezgahına gelmeyeceğiz. Ülkemize, milletimize ve demokrasimize hiçbir faydası olmayan suni gündemlerle, vaktimizin ve enerjimizin çalınmasına izin vermeyeceğiz. Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız. Bizim gündemimizde sadece Türkiye var. Bizim gündemimizde eser ve icraat var. Bizim gündemimizde mazluma el uzatma, düşenin elinden tutma var. Başkaları ne yaparsa yapsın. Biz işimize bakıyoruz, gece gündüz demeden Türkiye Yüzyılı'nın inşası için koşturuyoruz. Ülkemizi büyütmenin, şehirlerimizi geliştirmenin, aziz milletimizi daha fazla huzura ve refaha kavuşturmanın derdindeyiz."
"Cumhuriyet'imizin ilk asrında yılda ortalama 4,8'lik bir büyüme oranı yakaladık"
Erdoğan, Kabine olarak güvenlikten adalete, ulaştırmadan şehirciliğe, kültür-sanattan dış politikaya, aileden gençlik ve spora geniş bir yelpazede programı adım adım hayata geçireceklerini söyledi.
Erdoğan, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerini de demokratik bir olgunlukla, şehirlere hizmet yarışı şeklinde tamamlayarak geride bıraktıktan sonra, Türkiye Yüzyılı gündemiyle yola devam edeceklerini ifade etti.
Ekonomide bölgesel ve küresel krizler sebebiyle ortaya çıkan sıkıntıların yansımalarıyla boğuşulan bir yılın geride bırakıldığını belirten Erdoğan, gelecek 5 yıl boyunca küresel büyümenin düşük seviyelerde gerçekleşmesi ve buna bağlı kayıpların artmasının beklendiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreçte Türkiye olarak biz kendi hedeflerimize sıkı sıkıya bağlı kalarak yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye inşallah devam edeceğiz. Her küresel kriz, Türkiye'nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Cumhuriyet'imizin ilk asrında yılda ortalama 4,8'lik bir büyüme oranı yakaladık. Hükümetlerimiz döneminde bu oran ortalama yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. Bu yılı ise dünya ortalamasının 1,5 katına denk gelen bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. Önümüzdeki yıllar için büyüme oranlarımızı hep beklentilerin üzerinde tutacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık"
Hükümet programlarında vatandaşlara taahhüt edilen yatırımları birer birer hayata geçirdiklerini, depremle yıkılan şehirleri ayağa kaldırma çalışmalarının önceliklerin en başında yer almayı sürdürdüğünü belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Sadece ulaştırmada halen inşası süren 26 ayrı yol, raylı sistem, havalimanı ve uydu projesinin ülkemize kazandıracağı değeri muhalefetin bizi çekmek istediği içi boş tartışmaların tamamına değişmeyiz. İl ziyaretlerimizde inşası biten ulaştırma yatırımlarımızın açılışlarını yapacağız. Üzerine en çok titrediğimiz husus istihdamda yaklaşık 32 milyon kişiyle tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık.
Yüzde 9'a düşürdüğümüz işsizliği daha da aşağılara çekmemiz gerekiyor. Bunun için aktif 'iş gücü piyasası programlarımızın' çerçevesini genişletiyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın uyguladığı programlar için işveren tarafında aranan istihdam yükümlülüğünü 3 kattan 2 kata, istihdam taahhüt oranını yüzde 70'ten yüzde 60'a düşürüyoruz. Böylece işverenlerimiz ihtiyaç duydukları nitelikli iş gücünü kendi iş yerinde yetiştirme imkanını daha esnek şartlarda kullanabilecektir."
Deprem bölgesindeki şehirlerde ise bu programı daha fazla destekle yürüteceklerini belirten Erdoğan, 6 Şubat sonrası deprem bölgesindeki iş yerlerinin bu kurs ve programlarla ilgili yükümlülüklerini kaldırdıklarını anımsattı.
Erdoğan, "Aynı şehirlerimizdeki kurs ve programların 2024 yılı için işveren yükümlülük süresi 3 kat yerine 1 kat, istihdam tarihinde yüzde 70 yerine yüzde 30 olarak uygulanacak. Bunlara ilave olarak cep harçlıkları da deprem bölgesi illerimizde asgari ücretin yüzde 30'u düzeyinde verilecek. Amacımız depremden etkilenen şehirlerimizdeki iş gücü piyasasının bir an önce toparlanmasını temin etmektir. Aynı şekilde depremde hayvanları telef olan vatandaşlarımızın zararlarını karşılıyoruz. Bütçemizden toplam 910 milyon lira kaynak kullanarak depremzede yetiştiricilerimizin telef olan hayvanlarının yerine yenilerini verdik." ifadelerini kullandı.
"Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz"
En çok yoğunlaştıkları alanlardan birinin de hayat pahalılığı ve enflasyona karşı verdikleri mücadele olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Aylık çekirdek enflasyonun eylüldeki yüzde 5,3 seviyesinden aralık ayında yüzde 2,3 seviyesine gerilemesi yürüttüğümüz kararlı mücadelenin işaretidir. Ancak hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadelemizde milletimizin yardımını bekliyoruz. Çünkü bu meselenin teknik boyutu kadar psikolojik boyutu da önemlidir. Öncelikle ürettiği ve sattığı malın, verdiği hizmetin fiyatını enflasyonla orantılı olmayan düzeylerde artıran tamahkar anlayışı ortadan kaldırmalıyız. Çalışanlarımız ve emeklilerimiz başta olmak üzere, insanımızın refah düzeyini yükseltmek için de canla başla çalışıyoruz. İşçi, memur, emekli maaşlarında ve onlara endeksli ödemelerde yaptığımız yüksek oranlı artışlarla bunu kısmen sağladık. İnşallah önümüzdeki dönemlerde aynı anlayışla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz. Türkiye büyüdükçe ortaya çıkan katma değerden milletimizin her kesiminin hak ettiği payı alması konusunda samimi gayret gösteriyoruz."
"Tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecek"
Geçen yıl 16 milyon emeklinin tamamına bir defaya mahsus 5'er bin liralık ödeme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, çalışan emeklilerin de tıpkı diğer emekliler gibi yıl bitmeden 5 bin lira tutarındaki ödemelerini aldığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bütçe imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa emeklilerimizi asla darda bırakmıyoruz. Emekli aylıklarındaki artışları da yine bu anlayışla belirliyoruz. Bilindiği gibi 2024 yılının ilk 6 ayı için memur emeklisi aylıklarında yüzde 49,25, SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarında ise yüzde 37,57 artış oldu. Bu farklı artışların emeklilerimizde yol açtığı rahatsızlıkları gördüğümüz için emeklilerimizin aylıklarındaki artışı birbirine yakınlaştıracak yeni bir adım atıyoruz. Nispeten daha düşük artış alan SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarına ilave yüzde 5 daha artış yapacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin Ocak 2024'ten itibaren 6 aylık artış oranı yüzde 42,6'ya yükseliyor. Önümüzdeki temmuz ayındaki artışlarla birlikte emeklilerimizin hepsi yaklaşık aynı oranlarda maaş artışına kavuşacaklardır. Yani memur, SSK ve Bağ-Kur ayrımı yapmadan tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecektir. Burayı özellikle altını çizerek ifade etmiş oldum. Çünkü yılın ikinci yarısındaki maaş artışlarında memur emeklileri enflasyon farkını alırken SSK ve Bağ-Kur emeklileri enflasyonun tamamını alacakları için maaş artış oranlarındaki dengesizlik giderilecektir. Ayrıca sosyal devlet ilkemiz gereğince uygulamaya aldığımız emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkarıyoruz. Ekonomi yönetimimiz orta vadeli programda bu artışları öngörmüş hazırlıklarını buna göre yapmışlardı."
Meclisin de onayını aldıktan sonra artışları bir an önce emeklilerin maaşlarına yansıtmak istediklerini aktaran Erdoğan, böylece toplam 200 milyar liralık ilave bir kaynağı da emeklilerin istifadesine sunmuş olacaklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu artışların emeklilere, ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, Kabinede bugün alınan bir diğer kararla 2024'ü "emekliler yılı" olarak ilan ettiklerini duyurdu.
Erdoğan, "Amacımız bu vesileyle emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, sosyal haklarını genişletecek, onlara özel hizmetler sunacak yeni hizmetleri devreye almaktır. Sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu hizmetler şimdiden emeklilerimize hayırlı olsun." dedi.
"Mal ve hizmet ihracatını bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"
İhracatın, ekonomi programlarının en kritik başlıkları arasında olduğunu belirten Erdoğan, geçen yıl ihracatta 256 milyar dolarla hedeflerin üzerine çıkılarak Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını bildirdi.
Erdoğan, dış ticaret açığında da gözle görülür bir kapanma olduğunu ifade ederek mal ve hizmet ihracatını bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
"1,3 trilyon lira harcama yapmayı öngörüyoruz"
Turizmde de 2023 rakamlarının çok iyi geleceğinin anlaşıldığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Elbette tüm bu işleri yaparken mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Deprem sebebiyle artan harcamalara rağmen geçtiğimiz yılın bütçe açığını, öngörülen seviyenin altında tutmayı başardık. Geçtiğimiz yıl deprem için 950 milyar lira harcama yaptık. Bu yıl aynı çerçevede 1,3 trilyon lira harcama yapmayı öngörüyoruz. Sadece son 20 yılda depremler nedeniyle oluşan hasarların giderilmesiyle yenileme ve güçlendirme çalışmaları için harcadığımız para, vergi gelirlerinin 8 katıdır."
"Deprem konutlarının teslimatına inşallah çok yakında başlıyoruz"
Erdoğan, devlet olarak tüm kaynakları milletin yaralarının sarılması ve tehditlerin bertaraf edilmesi yolunda seferber ettiklerine dikkat çekerek şöyle devam etti:
"İnşası ve çevre düzenlemesi tamamlanan deprem konutlarının teslimatına inşallah çok yakında başlıyoruz. İllerimizi ziyaret ederek hem depremzede kardeşlerimizle kucaklaşacak hem sahada yürütülen çalışmaların denetimini yapacak hem de teslimi hazır konutların anahtarlarını hak sahiplerine inşallah takdim edeceğiz."
"Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşana kadar çalışmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Küresel ve bölgesel krizlerin maliyeti yanında maruz kaldığımız ekonomik tuzakların olumsuz etkilerine rağmen her alanda yatırımları sürdürüyor, döviz rezervlerimizi de artırıyoruz. Yaklaşık 146 milyar dolarlık bir döviz rezerviyle girdiğimiz 2024'te bu rakamı daha da artıracağımıza inanıyorum. Ülkemizin risk priminin düşmesi, yabancı yatırımcıların piyasalarımıza ilgisinin artması, derecelendirme kuruluşlarının görünümümüzü olumluya çevirmesi gibi pek çok işaret, doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Türkiye'nin küresel rekabette giderek artan gücü, uyguladığımız ekonomi programını başarıyla yürütmemize imkan veriyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşana kadar durmadan duraksamadan çalışmaya, üretmeye, büyümeye devam edeceğiz."
"Alper kardeşimizin bu yolculuğu milletimiz için hayırlı olsun"
Yarın gece saat 01.11'de uzaya uğurlanacak ilk Türk astronotunu, büyüyen, güçlenen ve iddia sahibi Türkiye'nin yeni bir nişanesi olarak gördüklerini belirten Erdoğan, "Alper (Gezeravcı) kardeşimizin özellikle bu yolculuğu, milletimiz için gençliğimiz için hayırlı olsun diyorum. Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yürüteceği bilimsel çalışmalarda şimdiden kendisine başarılar diliyorum." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.comTedavileri devam eden yaralı askerlere acil şifalar temenni eden Erdoğan, "Saldırıların ardından şehit yakınlarımızın bir kısmıyla telefonda görüştük. Kendilerine hem taziyelerimizi sunduk hem de devletimiz ve milletimiz adına minnettarlığımızı ifade ettik. Tarih bilmez, kutsal tanımaz edepsizlere rağmen şehit ailelerinin metaneti, vakarı ve sabrı karşısında duygulanmamak elde değil. Merhum Mehmet Akif'in o veciz ifadesiyle, 'Sıksan şüheda fışkıracak' bu mübarek topraklarda gazi ruhu, şehitlik ve şehadet bilinci hiç eksik olmuyor. Ne diyor şair? 'Bayrakla dertleşen toprakla birleşen, can verip devleşen birileri var. Ezan dinmez diyen, bayrak inmez diyen, şehit ölmez diyen birileri var." ifadelerini kullandı.
İstiklal Marşı'ndan bir mısra okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Her karışı şehit kanlarıyla yoğrulmuş vatanın dört bir yanında, 'Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' şuuruna sahip milyonlarca gencimiz, kardeşimiz, vatandaşımız var. Rabb'im kahraman askerlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Şehitlerimizin kanlarını her zaman olduğu gibi yerde bırakmadık. Sadece son 5 günde Suriye ve Irak'taki terör unsurlarına düzenlenen hava harekatlarımız neticesinde 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatımız 12 Ocak'tan bugüne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik altyapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Emniyet ve jandarma birimlerimizin operasyonlarında, yılbaşından bu yana terörle iltisaklı 465 kişi gözaltına alınmıştır."
"Tüm terör unsurlarını yok etme talimatı verdik"
Cumartesi günü gerçekleştirilen Dar Kapsamlı Güvenlik Toplantısında sahadaki güncel durumu değerlendirdiklerini söyleyen Erdoğan, "Güvenlik birimlerimize, yanında, yöresinde, arkasında kim olduğuna bakmadan tespit ettikleri tüm terör unsurlarını yok etme talimatı verdik." diye konuştu.
Bugünkü Kabine Toplantısında diğer konuların yanı sıra son dönemde artan terör saldırılarını da tüm yönleriyle ele aldıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Öncelikle şu hususun altını tekrar çizmek istiyorum, Türkiye'nin bir süredir kararlılıkla uyguladığı terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi, en çok bölgemizde bir 'teröristan' kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık farklı yol ve yöntemlerle defalarca dışa vurulmuştur. Hazımsızlığın ifadesi, kimi zaman ülkemiz içindeki aparatlarını harekete geçirerek, kimi zaman ülkemizi işgalci olarak suçlayarak, kimi zaman uluslararası arenada bizi sıkıştırmaya çalışarak, kimi zaman sosyal medya üzerinden yalan yanlış bilgiler yayarak, kimi zaman tetikçiliğini yaptırdıkları basın yayın organlarını kullanarak, kimi zaman da doğrudan canımızı acıtmaya yönelik hain terör eylemlerini destekleyerek gerçekleşmiştir."
Türkiye'nin, bölücü elebaşlarını kendilerini güvende hissettikleri yerde imha ettikçe ülkenin önünü kesmeye yönelik girişimlerin daha da arttığını söyleyen Erdoğan, "Bölücü terör örgütü PKK'ya silah, mühimmat, eğitim ve himaye desteği sağlayarak palazlandırma girişimleri hız kazanmıştır. Ülkemizin Suriye'de ve Irak'ta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekatlar sayesinde hedefine ulaşamayan bu çabaların halen ısrarla ve inatla sürdürüldüğünü çok iyi biliyoruz." dedi.
Bir gerçeğin altını özellikle ve kalın çizgilerle çizmekte fayda gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her ne kadar birileri anlamasa da biz sınır ötesi operasyonlarımızla sadece güney sınırlarımızın huzur ve güvenliğini garanti altına almadık. Bu operasyonlarla aynı zamanda ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatma senaryolarını da yırtıp attık. Yine bu şekilde teröristlerin zulümleri sebebiyle göç edecek 3-4 milyon sığınmacının kendi topraklarında kalmasını temin ettik. Sınır ötesi harekatlarımız, Türkiye'yi düzensiz göç dalgası üzerinden iç karışıklığa sürüklemeye dönük oyunları da boşa çıkarmıştır." ifadelerini kullandı.
"Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz"
Geçici sığınmacı statüsüyle Türkiye'de bulunan 620 binden fazla Suriyelinin, terörden kurtarılmış güvenli bölgelere geri döndüğünü bildiren Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Beslenme kaynakları kesilen, yeni militan devşiremeyen, sahada sürekli güvenlik güçlerimizin baskısı altında ezilen terör örgütü kendisine biçilen bölücü rolü uygulama imkanı bulamamıştır. Sınırlarımız ötesindeki askeri mevcudiyetimiz hem vatanımızın güvenliği hem vatandaşlarımızın huzur ve esenliği açısından hayati öneme sahiptir. Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz. Karşımızdaki tablo gayet açıktır. Türkiye, bölücü terör tehdidini ya kaynağında kurutacak ya da eskiden olduğu gibi terörle mücadeleyi sınırları içinde şehirlerinin sokaklarında, mahallelerinde verecektir. Ülkemizin böyle bir felaketle karşı karşıya kalmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Dolayısıyla bu mücadeleyi sadece kendimiz, kendi güvenliğimiz için değil, evlatlarımızın terörsüz bir iklimde büyüyebilmeleri için de sonuna kadar vermek mecburiyetindeyiz.
Bu hakikatler dikkate alınmadan gündeme getirilen ister iyi niyetli, ister art niyetli olsun, hiçbir teklifin ülkemize faydası, bizim nezdimizde de karşılığı yoktur. Aksi yöndeki ısrarlı beyanlar, sınırlarımız ötesinde cansiperane bir şekilde görev yapan askerlerimiz başta olmak üzere milletimizin canını sıkmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Esasen bu tür gündemlerin ülkemizin planlarını bozduğu çevreler tarafından kasıtlı olarak körüklendiğine inanıyorum. Çünkü Türkiye başarılı sınır ötesi operasyonlarıyla toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayacağını çok açık ve net göstermiştir. Bu da özellikle haritaları değiştirmekten, bunu sürekli gündemde tutanların bölgemize yeni Sevr dayatmasında bulunanların hesabını altüst etmiştir. Şu an üzerinde durulması gereken asıl husus, sınır ötesi operasyonların nasıl daraltılacağı, bu bizim gündemimizde yok, nasıl genişletileceğidir. Yarım kalan işlerin ne zaman ve nasıl tamamlanacağıdır."
"Terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Irak'ta veya Suriye'de eli kanlı caniler var oldukça bizim de içimiz rahat etmeyecektir." ifadesini kullanarak, şunları kaydetti:
"Emperyalistlerin, Irak ve Suriye'de bir 'teröristan' kurma planları masada oldukça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Bu bölgede yaklaşık 40 yıldır milletimizin canını yakan terör eylemlerinin kaynağı durumundaki Kuzey Irak dağlarının her karışını güvenli hale getirene kadar bu bölgedeki harekatlarımız sürecektir. Aynı şekilde Suriye'de Tel Rıfat'tan Aynularap'a, Haseke'den Münbiç'e kadar, bu hatta sinsi niyetlerle kurulmuş terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız. Bilindiği gibi geçmişte buralarla ilgili ülkemize verilmiş ancak tutulmamış sözler vardır. Madem bize verilen sözler yerine getirilmiyor, öyleyse Türkiye'nin kendi güvenliği için gerekli tedbirleri almasına kimse itiraz edemez. Kimse, bizden farklı bahanelerle bölücü alçakların semirtilmesine seyirci kalmamızı bekleyemez. İnşallah önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine, hangi tehditleri savurduğuna, hangi hesaplar içinde olduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız."
"'Üç beş oy daha fazla alacağız' diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar bu yaptıklarının hesabını sandıkta milletimize vereceklerdir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede yeni yapılacak harekatlarla sadece şehitlerin dökülen kanlarının, yitirilen canların hesabını misliyle sormakla kalmayacaklarını, geleceği de güvence altına alacaklarını söyledi.
"Söz konusu terörle mücadele, ülkemizin bekası, huzuru ve güvenliği olduğunda herkes ya yanımızda yer alır ya da karşımızda. Bu işin ortası, idareimaslahatçılığı, gri alanı, görmezden gelinecek veya sağıra yatılacak tarafı yoktur." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bu hususta çok netiz, kararlıyız, azimliyiz. Terör örgütünü, dışarıdaki destekçileri ve içerideki uzantılarıyla beraber tamamen yok etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Bu konuda milletimizin hükümetimize desteğinin tam olduğunu biliyoruz. Bu vesileyle terörle mücadeleyi siyaset üstü bir konu olarak görerek güçlü desteğini asla esirgemeyen Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımız başta olmak üzere tüm siyasi partilere buradan şükranlarımı sunuyorum. Terör gibi milli bir meselede dahi bozgunculuk yapanları, bölücü örgütün tezleriyle hükümetimize saldıranları ise maşeri vicdana havale ediyorum. "'Üç beş oy daha fazla alacağız' diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar elbette bu yaptıklarının hesabını sandıkta milletimize vereceklerdir."
Cumhuriyet'in 100. yılı
Erdoğan, geride bırakılan 2023 senesinin Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü sebebiyle tarihte daha özel bir yere sahip olduğunu belirtti.
Yaşanılan tüm sıkıntılara rağmen yurt içinde ve yurt dışında düzenledikleri çeşitli etkinliklerle 2023'ün hakkını vermeye çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu kapsamda özellikle İstanbul Boğazı'nda yapılan TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hafızalara kazınmıştır. Boğazdaki geçit töreni aynı zamanda kimin Cumhuriyet'e ve Atatürk'ün mirasına sahip çıktığını, kimin de bunların sadece istismarını yaptığını ortaya koymuştur. Hiç şüphesiz 100. yıl etkinlikleri Türkiye karşıtları kadar Cumhuriyet'i ve kurucusunu siyasi ekmek teknesi haline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir. Siyasetten medyaya, akademiden kültür sanata, geniş bir alana tezgah açan bu işportacıların ortak özelliği menfaatperestliktir, mürailiktir, samimiyetsizliktir. Bir süredir gündemde tutulmaya çalışılan tartışmalar bu hazımsızlığın halen geçmediğinin ispatıdır. Halbuki Türkiye'nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923'te 'Yaşasın Cumhuriyet' nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki 'Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir' ifadesi bu iradenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi haline getirilmesi doğru olmadığı gibi anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir."
"Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır"
Erdoğan, ülkede kimsenin Cumhuriyet'le ilgili bir tereddüdü ve Cumhuriyet'in banisiyle ilgili bir derdinin olmadığını dile getirdi.
Ülkede kimsenin devletin bütünlüğüyle, milletin birliğiyle, ülkenin esenliğiyle sıkıntısının olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Her kim bu kavramlar üzerinden kendine alan açmaya çalışıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları farklı niyetlerin koçbaşı gibi kullanmaya kalkıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları siyasi rant kapısı haline getirmeye uğraşıyorsa bir büyük yanlışın tam merkezindedir. Elbette, varmış gibi gösterilen bu tür tartışmalar üzerinden eskiden beri ülkemizde siyaset ve toplum mühendisliği yapıldığını da unutmuyoruz. Siyasi tarihimizde 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar bunun pek çok örneğini görmek mümkündür. Bu tartışmaları kimin alevlendirdiğini, bunlardan kimin çıkar sağladığını, hangi piyonlar kullanılarak ülkemizin nerelere sürüklendiğini, milletimize hangi acıların yaşatıldığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır. Milli hafızamızın 28 Şubat sürecinden çok iyi bildiği marjinal karakterlerin ve kadrolu provokatörlerin bir anda sağda solda yeniden arzıendam etmesi herhalde tesadüf değildir. İster bu oyunun aktörleri arasında ister dışarıdan bakıp gazına gelenlerden olsun, her kim niyetini bozar ve yolunu şaşırırsa son on yılda yaşananlar akıbetinin ne olacağını göstermeye yeterlidir.
Bırakınız bireyleri ve kurumları, FETÖ'den PKK'ya kadar bu senaryoda kullanılan örgütlerin acı sonları dahi tek başına almasını bilen için bir ibret vesikasıdır. Milletimiz aynı yol ve yöntemlere tevessül edenlerin sadece yüzüne tükürmekle kalmayacak, gerektiğinde başını da ezecek basirete, dirayete, kudrete ve cesarete sahiptir."
Rejim tartışmaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet'in 100. yaşının kutlandığı bir dönemde hortlatılmaya çalışılan rejim tartışmasının gerisindeki niyetin gayet açık olduğunu ifade etti.
Önlerine kurulan tuzakların tamamının Türkiye'yi kalkınma ve demokrasi odaklı asıl gündeminden kopartıp, kendi içine kapatarak bölgesinde ve dünyada artan etkinliğini kırmaya yönelik olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'yi tekrar emperyalistlerin boyunduruğu altına almak isteyenlerin tezgahına gelmeyeceğiz. Ülkemize, milletimize ve demokrasimize hiçbir faydası olmayan suni gündemlerle, vaktimizin ve enerjimizin çalınmasına izin vermeyeceğiz. Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız. Bizim gündemimizde sadece Türkiye var. Bizim gündemimizde eser ve icraat var. Bizim gündemimizde mazluma el uzatma, düşenin elinden tutma var. Başkaları ne yaparsa yapsın. Biz işimize bakıyoruz, gece gündüz demeden Türkiye Yüzyılı'nın inşası için koşturuyoruz. Ülkemizi büyütmenin, şehirlerimizi geliştirmenin, aziz milletimizi daha fazla huzura ve refaha kavuşturmanın derdindeyiz."
"Cumhuriyet'imizin ilk asrında yılda ortalama 4,8'lik bir büyüme oranı yakaladık"
Erdoğan, Kabine olarak güvenlikten adalete, ulaştırmadan şehirciliğe, kültür-sanattan dış politikaya, aileden gençlik ve spora geniş bir yelpazede programı adım adım hayata geçireceklerini söyledi.
Erdoğan, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerini de demokratik bir olgunlukla, şehirlere hizmet yarışı şeklinde tamamlayarak geride bıraktıktan sonra, Türkiye Yüzyılı gündemiyle yola devam edeceklerini ifade etti.
Ekonomide bölgesel ve küresel krizler sebebiyle ortaya çıkan sıkıntıların yansımalarıyla boğuşulan bir yılın geride bırakıldığını belirten Erdoğan, gelecek 5 yıl boyunca küresel büyümenin düşük seviyelerde gerçekleşmesi ve buna bağlı kayıpların artmasının beklendiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreçte Türkiye olarak biz kendi hedeflerimize sıkı sıkıya bağlı kalarak yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye inşallah devam edeceğiz. Her küresel kriz, Türkiye'nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Cumhuriyet'imizin ilk asrında yılda ortalama 4,8'lik bir büyüme oranı yakaladık. Hükümetlerimiz döneminde bu oran ortalama yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. Bu yılı ise dünya ortalamasının 1,5 katına denk gelen bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. Önümüzdeki yıllar için büyüme oranlarımızı hep beklentilerin üzerinde tutacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık"
Hükümet programlarında vatandaşlara taahhüt edilen yatırımları birer birer hayata geçirdiklerini, depremle yıkılan şehirleri ayağa kaldırma çalışmalarının önceliklerin en başında yer almayı sürdürdüğünü belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Sadece ulaştırmada halen inşası süren 26 ayrı yol, raylı sistem, havalimanı ve uydu projesinin ülkemize kazandıracağı değeri muhalefetin bizi çekmek istediği içi boş tartışmaların tamamına değişmeyiz. İl ziyaretlerimizde inşası biten ulaştırma yatırımlarımızın açılışlarını yapacağız. Üzerine en çok titrediğimiz husus istihdamda yaklaşık 32 milyon kişiyle tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık.
Yüzde 9'a düşürdüğümüz işsizliği daha da aşağılara çekmemiz gerekiyor. Bunun için aktif 'iş gücü piyasası programlarımızın' çerçevesini genişletiyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın uyguladığı programlar için işveren tarafında aranan istihdam yükümlülüğünü 3 kattan 2 kata, istihdam taahhüt oranını yüzde 70'ten yüzde 60'a düşürüyoruz. Böylece işverenlerimiz ihtiyaç duydukları nitelikli iş gücünü kendi iş yerinde yetiştirme imkanını daha esnek şartlarda kullanabilecektir."
Deprem bölgesindeki şehirlerde ise bu programı daha fazla destekle yürüteceklerini belirten Erdoğan, 6 Şubat sonrası deprem bölgesindeki iş yerlerinin bu kurs ve programlarla ilgili yükümlülüklerini kaldırdıklarını anımsattı.
Erdoğan, "Aynı şehirlerimizdeki kurs ve programların 2024 yılı için işveren yükümlülük süresi 3 kat yerine 1 kat, istihdam tarihinde yüzde 70 yerine yüzde 30 olarak uygulanacak. Bunlara ilave olarak cep harçlıkları da deprem bölgesi illerimizde asgari ücretin yüzde 30'u düzeyinde verilecek. Amacımız depremden etkilenen şehirlerimizdeki iş gücü piyasasının bir an önce toparlanmasını temin etmektir. Aynı şekilde depremde hayvanları telef olan vatandaşlarımızın zararlarını karşılıyoruz. Bütçemizden toplam 910 milyon lira kaynak kullanarak depremzede yetiştiricilerimizin telef olan hayvanlarının yerine yenilerini verdik." ifadelerini kullandı.
"Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz"
En çok yoğunlaştıkları alanlardan birinin de hayat pahalılığı ve enflasyona karşı verdikleri mücadele olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Aylık çekirdek enflasyonun eylüldeki yüzde 5,3 seviyesinden aralık ayında yüzde 2,3 seviyesine gerilemesi yürüttüğümüz kararlı mücadelenin işaretidir. Ancak hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadelemizde milletimizin yardımını bekliyoruz. Çünkü bu meselenin teknik boyutu kadar psikolojik boyutu da önemlidir. Öncelikle ürettiği ve sattığı malın, verdiği hizmetin fiyatını enflasyonla orantılı olmayan düzeylerde artıran tamahkar anlayışı ortadan kaldırmalıyız. Çalışanlarımız ve emeklilerimiz başta olmak üzere, insanımızın refah düzeyini yükseltmek için de canla başla çalışıyoruz. İşçi, memur, emekli maaşlarında ve onlara endeksli ödemelerde yaptığımız yüksek oranlı artışlarla bunu kısmen sağladık. İnşallah önümüzdeki dönemlerde aynı anlayışla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz. Türkiye büyüdükçe ortaya çıkan katma değerden milletimizin her kesiminin hak ettiği payı alması konusunda samimi gayret gösteriyoruz."
"Tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecek"
Geçen yıl 16 milyon emeklinin tamamına bir defaya mahsus 5'er bin liralık ödeme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, çalışan emeklilerin de tıpkı diğer emekliler gibi yıl bitmeden 5 bin lira tutarındaki ödemelerini aldığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bütçe imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa emeklilerimizi asla darda bırakmıyoruz. Emekli aylıklarındaki artışları da yine bu anlayışla belirliyoruz. Bilindiği gibi 2024 yılının ilk 6 ayı için memur emeklisi aylıklarında yüzde 49,25, SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarında ise yüzde 37,57 artış oldu. Bu farklı artışların emeklilerimizde yol açtığı rahatsızlıkları gördüğümüz için emeklilerimizin aylıklarındaki artışı birbirine yakınlaştıracak yeni bir adım atıyoruz. Nispeten daha düşük artış alan SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarına ilave yüzde 5 daha artış yapacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin Ocak 2024'ten itibaren 6 aylık artış oranı yüzde 42,6'ya yükseliyor. Önümüzdeki temmuz ayındaki artışlarla birlikte emeklilerimizin hepsi yaklaşık aynı oranlarda maaş artışına kavuşacaklardır. Yani memur, SSK ve Bağ-Kur ayrımı yapmadan tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecektir. Burayı özellikle altını çizerek ifade etmiş oldum. Çünkü yılın ikinci yarısındaki maaş artışlarında memur emeklileri enflasyon farkını alırken SSK ve Bağ-Kur emeklileri enflasyonun tamamını alacakları için maaş artış oranlarındaki dengesizlik giderilecektir. Ayrıca sosyal devlet ilkemiz gereğince uygulamaya aldığımız emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkarıyoruz. Ekonomi yönetimimiz orta vadeli programda bu artışları öngörmüş hazırlıklarını buna göre yapmışlardı."
Meclisin de onayını aldıktan sonra artışları bir an önce emeklilerin maaşlarına yansıtmak istediklerini aktaran Erdoğan, böylece toplam 200 milyar liralık ilave bir kaynağı da emeklilerin istifadesine sunmuş olacaklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu artışların emeklilere, ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, Kabinede bugün alınan bir diğer kararla 2024'ü "emekliler yılı" olarak ilan ettiklerini duyurdu.
Erdoğan, "Amacımız bu vesileyle emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, sosyal haklarını genişletecek, onlara özel hizmetler sunacak yeni hizmetleri devreye almaktır. Sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu hizmetler şimdiden emeklilerimize hayırlı olsun." dedi.
"Mal ve hizmet ihracatını bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"
İhracatın, ekonomi programlarının en kritik başlıkları arasında olduğunu belirten Erdoğan, geçen yıl ihracatta 256 milyar dolarla hedeflerin üzerine çıkılarak Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını bildirdi.
Erdoğan, dış ticaret açığında da gözle görülür bir kapanma olduğunu ifade ederek mal ve hizmet ihracatını bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
"1,3 trilyon lira harcama yapmayı öngörüyoruz"
Turizmde de 2023 rakamlarının çok iyi geleceğinin anlaşıldığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Elbette tüm bu işleri yaparken mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Deprem sebebiyle artan harcamalara rağmen geçtiğimiz yılın bütçe açığını, öngörülen seviyenin altında tutmayı başardık. Geçtiğimiz yıl deprem için 950 milyar lira harcama yaptık. Bu yıl aynı çerçevede 1,3 trilyon lira harcama yapmayı öngörüyoruz. Sadece son 20 yılda depremler nedeniyle oluşan hasarların giderilmesiyle yenileme ve güçlendirme çalışmaları için harcadığımız para, vergi gelirlerinin 8 katıdır."
"Deprem konutlarının teslimatına inşallah çok yakında başlıyoruz"
Erdoğan, devlet olarak tüm kaynakları milletin yaralarının sarılması ve tehditlerin bertaraf edilmesi yolunda seferber ettiklerine dikkat çekerek şöyle devam etti:
"İnşası ve çevre düzenlemesi tamamlanan deprem konutlarının teslimatına inşallah çok yakında başlıyoruz. İllerimizi ziyaret ederek hem depremzede kardeşlerimizle kucaklaşacak hem sahada yürütülen çalışmaların denetimini yapacak hem de teslimi hazır konutların anahtarlarını hak sahiplerine inşallah takdim edeceğiz."
"Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşana kadar çalışmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Küresel ve bölgesel krizlerin maliyeti yanında maruz kaldığımız ekonomik tuzakların olumsuz etkilerine rağmen her alanda yatırımları sürdürüyor, döviz rezervlerimizi de artırıyoruz. Yaklaşık 146 milyar dolarlık bir döviz rezerviyle girdiğimiz 2024'te bu rakamı daha da artıracağımıza inanıyorum. Ülkemizin risk priminin düşmesi, yabancı yatırımcıların piyasalarımıza ilgisinin artması, derecelendirme kuruluşlarının görünümümüzü olumluya çevirmesi gibi pek çok işaret, doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Türkiye'nin küresel rekabette giderek artan gücü, uyguladığımız ekonomi programını başarıyla yürütmemize imkan veriyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşana kadar durmadan duraksamadan çalışmaya, üretmeye, büyümeye devam edeceğiz."
"Alper kardeşimizin bu yolculuğu milletimiz için hayırlı olsun"
Yarın gece saat 01.11'de uzaya uğurlanacak ilk Türk astronotunu, büyüyen, güçlenen ve iddia sahibi Türkiye'nin yeni bir nişanesi olarak gördüklerini belirten Erdoğan, "Alper (Gezeravcı) kardeşimizin özellikle bu yolculuğu, milletimiz için gençliğimiz için hayırlı olsun diyorum. Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yürüteceği bilimsel çalışmalarda şimdiden kendisine başarılar diliyorum." dedi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com