TBMM
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Başkan Erdoğan, partisinin Grup Toplantısındaki konuşmasında, Atina yakınlarında çıkan yangına değinerek, yangında ilk açıklamalara göre 49 kişinin öldüğünü, 155 kişinin yaralandığını üzüntü ile öğrendiklerini belirtti. Erdoğan, "İhtiyaç olması halinde, her türlü yardıma hazır olduğumuzu Yunan makamlarına ilettik. Bu elim hadise dolayısıyla ülkem ve milletim adına, ölenlerin yakınları başta olmak üzere, tüm Yunan halkına şahsım ve milletim adına başsağlığı diliyorum" dedi. Seçimlerin akabinde millete verdikleri sözleri tutmak için yoğun bir çalışma içerisine girdiklerine işaret eden Erdoğan, "Yemin törenimizin hemen ardından bakanlarımızı kamuoyuna açıkladık. Bakan yardımcılarının bir kısmının atamasını yaptık. Diğer üst düzey yöneticilerle ilgili çalışmalarımızı önemli ölçüde tamamladık, tamamlıyoruz. Peyderpey atamalarını da gerçekleştireceğiz." dedi. Bakanların kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli eylem planları hazırladıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Seçim sürecindeki taahhütlerimizi de kapsam dairesinde kısa vadeli programımızı hemen uygulamaya geçireceğiz. Yüz günlük program çalışmamız devam ediyor. OHAL'i kaldırmış olmamız, bu çerçevede attığımız önemli bir adımdır. Söz verdik ve sözümüzü yerine getirdik. Her zaman söylediğimiz gibi 'ne aldanan olacağız ne aldatan' olacağız dedik ve bu gerçeği, uygulamaya bir kez daha geçirmiş olduk." Başkan Erdoğan, terörle mücadelede ihtiyaç duyulan yeni düzenlemelerin Meclis tatile girmeden hayata geçeceğini belirterek, aynı şekilde bedelli askerlikle ilgili kanunun da bu hafta Meclisten geçeceğini, o konuda da verdikleri sözü tutmuş olacaklarını söyledi.
"Bu millet asker bir millettir..."
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Batı ülkelerinde askerlik için personel bulunamadığı bir dönemde, biz yığılmaları önlemek için sürekli bedelli askerlik kanunu çıkartmak zorunda kalıyoruz. Bu durum, askerlik meselesini yeni ve daha köklü anlayışla ele almamız gerektiğini gösteriyor. Gereken hazırlıkların ve planlamaların yapılmasının ardından Türkiye'yi bir daha bedelli kanunlarına ihtiyaç duyulmayacak bir askerlik sistemine inşallah kavuşturmuş olacağız. Türkiye'nin yürüttüğü mücadeleleri, sınırlarımız içinde ve dışında gerçekleştirdiğimiz operasyonları yükümlüler eliyle yapma imkanımızın kalmadığı açıktır. Bununla birlikte milletimizin askerlikle bağının tümden kopmasını da doğru bulmuyoruz. Bu millet asker bir millettir ve onun ruhundaki o hassasiyeti o inceliği de kaybetmek istemiyoruz. Hem tüm vatandaşlarımıza temel askerlik eğitimini nazari ve tatbiki olarak verebileceğimiz hem de Türk Silahlı Kuvvetlerinin insan gücünü, uzmanlığa dayalı hale getirebileceğimiz bir sistem üzerinde çalışıyoruz."
"Valilere ilave imkanlar sağlanıyor"
Terörle mücadele kanununda yapacakları değişiklerde OHAL sonrasında güvenlik güçlerine ve valilere ilave imkanlar sağlayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Böylece terörle mücadelenin herhangi bir zafiyete uğramadan devam etmesini hedefliyoruz. Ayrıca ihtiyaç duyulan her zaman ülke genelinde veya belirli yerlerde OHAL ilan etme yetkimiz vardır. Türkiye'nin onda biri kadar dahi terör tehdidi altında olmayan ülkeler en küçük bir kargaşada bizdekinin on katı tedbirler uyguluyor. Böyle bir ortamda hiç kimsenin ülkemizi terörle mücadele için çıkardığı kanunlar yüzünden eleştirmeye hakkı olamaz. Bizim için önemli olan kimin ne dediği gibi ülkemizin ve milletimizin neye ihtiyacı olduğudur. Bu anlayışla çalışmalarımızı yürüttük ve yürütmeye devam edeceğiz." dedi.
"Gerçek dostlarımız yanımızda olanlardır"
Erdoğan, güvenlik güçlerinin bir süredir sınırların içinde ve dışında gerçekleştirdiği başarılı operasyonların doğru yolda ilerlediklerinin en büyük ispatı olduğuna dikkati çekti. Başkan Erdoğan, "Ülkemizi tehdit eden terör örgütlerinin yeni merkezi haline dönüşen Suriye'yi adım adım güvenli hale getiriyoruz. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla yaklaşık 4 bin kilometrekare alanı Suriyeli kardeşlerimizin güvenle yaşayabilecekleri hale getirdik." ifadesini kullandı. ABD ile varılan mutabakat çerçevesinde Münbiç'te yeni bir dönemi açtıklarına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Aynı şekilde diğer bölgeler içinde hazırlıklarımızı yapıyoruz. Hudutlarımızın dibinde tek bir terörist kalmayana, tüm Suriyeli kardeşlerimiz huzur içinde evlerine dönene kadar bu ülkedeki operasyonlarımız devam edecektir. Devletimiz ve milletimiz için beka meselemiz olarak gördüğümüz bu konuda hiç kimse bize engel olamaz. Gerçek dostlarımız bu mücadelemizde yanımızda olanlardır Türkiye'ye yönelik böylesine büyük ve açık bir tehdide rağmen teröristlerin yanlarında yer alanları da asla unutmayacağımız belirtmek isterim."
"İsrail'in Filistin coğrafyasındaki saldırıları bir insanlık suçu"
Başkan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin güvenliğinin yanı sıra bölgenin de güvenliğiyle yakından ilgilendiklerini belirtti. "Bu coğrafyada çekilen her acının sızısını yüreğimizde hissediyoruz. Zulme uğrayan her kardeşimizle biz de tarifsiz sıkıntılar yaşıyoruz." diyen Erdoğan, hiç şüphesiz, bölgede en mazlum coğrafyanın Filistin olduğuna işaret etti. Erdoğan, İsrail'in, Kudüs ve Gazze başta olmak üzere Filistin coğrafyasında gerçekleştirdiği saldırıların tam anlamıyla bir insanlık suçu olduğunu bildirdi. Kendi topraklarını savunmaktan başka hiçbir suçları olmayan sivil Filistinlilerin üzerine tankıyla, topuyla, uçağıyla, füzesiyle, keskin nişancısıyla giden İsrail'in, "terör devleti" olduğunu bir kez daha gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Asıl vahim olanı ise dünyanın İsrail tarafından katledilen yüzlerce ve yaralanan on binlerce Filistinliyi görmezden gelmiş olmasıdır. Buna karşılık olaylarda hayatını kaybeden tek bir İsrail askeri için neredeyse herkes harakete geçmiştir." ifadesini kullandı. Ortada bir savaşın olmadığını, sadece İsrail yönetiminin Filistinlilere yönelik saldırıları ve uyguladığı insanlık dışı vahşetin bulunduğunu belirten Erdoğan, "İsrail, kadın, çocuk, yaşlı demeden önüne geleni vurarak, yaralayarak, öldürerek, hele hele kadınları yerlerde sürükleyerek, insanların evlerini başına yıkarak, Filistinlileri yaşadıkları yerlerden ayrılmaya zorluyor." dedi. Erdoğan, İsrail parlamentosunda kabul edilen Yahudi Ulus Devlet Kanunu'nun bu ülkenin gerçek niyetini tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu vurguladı. Filistin halkıyla Kudüs'ü ziyaret eden Müslümanlara ve Hristiyanlara yönelik tüm haksız uygulamalar, baskılar, tecritlerin bu kanun ile meşrulaştırıldığının altını çizen Erdoğan, gasp ettiği toprakları, yerleşim yerleri adıyla masumlaştırmaya çalışan İsrail'in bu kanunla, yaptığı hırsızlığa kendince bir kılıf icat ettiğini söyledi. Başkan Erdoğan, "Karşımızda kendi tanımladığı bir topluluk dışında hiç kimsenin hakkını, hukukunu hatta varlığını tanımayan bir devlet vardır. Bu düzenleme İsrail'in dünyadaki en siyonist, en faşist, en ırkçı devlet olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatıdır." değerlendirmesini yaptı.
"Hitler'in ruhu yeniden hortlamıştır"
İsrail'in, bu düzenlemeden sonra siyonizm, faşizm ve ırkçılık ile bunların sonuçları konusunda söyleyecek bir sözü kalmadığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Hitlerin, ari ırk saplantısı ile İsrail yönetiminin, bu kadim toprakları sadece Yahudilere ait sayan anlayışı arasında hiçbir fark yoktur. Dünyayı büyük bir felakete sürükleyen Hitler'in ruhu, İsrail'in bazı yöneticileri arasında yeniden hortlamıştır. İsrail Cumhurbaşkanı'nın da isabetle ifade ettiği gibi bu, dünya Yahudilerine bir anavatan sunmaktan ziyade, tüm Yahudileri tehlikeye atan bir adımdır. Dünyada yönetim ilkelerini, dini referanslara dayandıran devletleri en şiddetli şekilde eleştiren, hatta fiili müdahalede bulunanların İsrail'in Yahudi şeriatını esas alan bu kanununa ses çıkartmamaları da ayrı bir iki yüzlülüktür." Bu durumda İsrail'in attığı bu adımla kalmayacağını, yine kendi dini referansları gereği bölgeyi ve tüm dünyayı kana, ateşe, acıya boğacağını varsaymak gerektiğini belirten Erdoğan, şunları vurguladı: "Bugün yaşananlara susanlar, yarın yaşanacak daha büyük acıların, dökülecek kanların müsebbipleri olacaktır. Türkiye olarak İsrail yönetiminin tüm haksızlıklarına, uyguladığı tüm zulümlere karşı çıkmayı, Filistin halkının yanında olmayı sürdüreceğiz. İslam dünyasını, Hristiyan alemini, dünyadaki demokrat ve özgürlükçü tüm devletleri, kurumları, sivil toplum kuruluşlarını, medya mensuplarını İsrail'e karşı harekete geçmeye davet ediyoruz." "Nice tuzağı nice oyunu bozduk" Bugünün dünyasında bağımsızlığın, güçlü olmanın, hedeflerine ulaşmanın yolunun her şeyden önce imandan, inançtan, azimden ve çalışmadan geçtiğini, bunlara siyaset, diplomasi ve ekonomiyi de eklemek gerektiğine işaret eden Başkan Erdoğan, "Başarınızın büyüklüğünü, inancınızın büyüklüğü belirler." sözünü aktardı. Başkan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Bugün Türkiye, bölgesinin ve dünyanın itibarlı bir ülkesi haline gelmişse bunda en büyük pay, milletimize olan inancımızdır. Bundan çeyrek asır önce Türkiye'yi yerle yeksan etmeye yetecek nice saldırıyı, nice tuzağı, nice oyunu bu sayede bozduk. Hem milletimize ve kendimize inandık güvendik, duruşumuzdan asla taviz vermedik hem de ülkemizi büyüttük, kalkındırdık zenginleştirdik. Bilhassa son beş yılda maruz kaldığımız her saldırıyla birlikte, ekonomik bir hançerin de sırtımıza saplanmaya çalışılmasının sebebi budur. Biz ülkemizin sadece siyasi özgürlüğünü değil, ekonomik özgürlüğünü de korumanın mücadelesini verdik. Elbette krizlerin faturasını ödedik ve ödüyoruz. Tüm milletimiz emin olsun ki kazandıklarımız karşında bu faturanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. İnşallah çok yakında ekonomik olarak da çok büyük kazanımlar elde edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye'nin büyümesini, kalkınmasını, gelişmesini engelleyemiyorlar."
"Yıllık ihracatımız 161,5 milyar dolara ulaştı"
Türkiye'nin, milli gelirle 17'nci, satın alma paritesine göre 13'üncü sırada olduğunu belirten Erdoğan, sağlam bir hamle ile bu sıraları hızla ileriye taşımanın önünde hiçbir mani olmadığını vurguladı. Erdoğan, haziran sonu itibarıyla yıllık ihracatın 161,5 milyar dolara ulaştığına dikkati çekerek, "Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,4'lük bir büyüme oranıyla geçtiğimiz yıldaki seviyeyi koruduk. Bireysel emeklilik sisteminin fon büyüklüğünün 81 milyarı geçmesi, katılımcı sayısının 7 milyonu bulması da önemli bir gelişmedir. Diğer taraftan ücretli çalışanların milli gelirden aldıkları pay, geçtiğimiz yıl yüzde 39 ile tarihimizin en yüksek oranına ulaştı. Emeklilerimize vermeye başladığımız bayram ikramiyeleri ve diğer sosyal yardım ödemelerimizle bu oran, daha da yükselecektir." dedi.
"Onlar işçiyi, memuru sömürdüler"
Başkan Erdoğan, çalışanlardan yıllarca kesilen ve kayda değer bir katma değere dönüştürülemeyen "tasarruf teşvik ve konut edindirme yardımı ödemelerini" AK Parti'nin gerçekleştirdiğini bildirdi. Erdoğan, şunları kaydetti: "Bunlar öyle ufak, basit rakamlar değil, korkunç rakamlar. Yani doların çok düşük seviyede olduğu bir dönemde, biz Tasarruf Teşvik Fonu kesintileri 4,5 milyon kişiye o zamanının rakamıyla 15 milyar lira, konut edindirme yardımı için de 8 milyonu aşkın kişiye 3,5 milyar lira ödeme yaptık. Yani 18,5 milyar lira... Bunu biz yaptık. Neredeydi bu CHP, neredeydi diğerleri, hiçbiri yoktu. Onlar işçiyi, memuru sömürdüler. Onlardan yaptıkları kesintiyle maaş ödediler. Biz geldik ve bu devletin memuruna, işçisine olan borcu ödedik." Erdoğan, bunların halka anlatılması ve unutturulmaması gerektiğini söyledi.
"İşsizliği tek haneli rakama indireceğiz"
Erdoğan, istihdamda 28,5 milyon kişiyle tarihi bir zirvede bulunulduğunu, iş gücüne katılım oranının hızla arttığını, bu büyük istihdam rakamına rağmen işsizliğin yüzde 10'lar seviyesinde olduğunu ve yakında bunu da tek haneli rakama indireceklerini söyledi. Turizmde çok hareketli ve bereketli bir sezon yaşandığını belirten Erdoğan, turizm gelirlerinde rekor kıracaklarını vurguladı. Erdoğan, "Merkez Bankası rezervlerimiz bayağı düşmüştü. Şu an itibarıyla 102 milyar dolara çıkarak yeniden bir toparlanma başlamış vaziyettedir." ifadesini kullandı. IMF'ye olan 23,5 milyar dolarlık borucu 2013 yılı itibarıyla sıfırladıklarını ve 2013'te ödenen son taksit ile bir karanlık dönemi sona erdirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bunları biz yaptık. Bizden önceki iktidarların hepsi borçlandı. IMF'nin kapısında delikli kuruş için para istediler ama biz bunların hepsini sildik süpürdük. İç borçlanma vademizin halen yüzde 70 civarında olması, piyasaların hazinemize olan güveninin işaretidir." diye konuştu.
"Her türlü desteği vermeye hazırız"
Yemin töreninin ardından resmen yürürlüğe giren yeni yönetim sistemiyle, her alanda olduğu gibi ekonomide de hedeflerine kararlılıkla yürüyebilecekleri bir zemine kavuştuklarının altını çizen Başkan Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye, potansiyeline ve hedeflerine yakışmayan bu finans fotoğrafından inşallah en kısa sürede çıkacaktır. Nice sıkıntıların üstesinden gelen, nice zaferlere imza atan Türkiye bunu da başaracaktır. Buradan uluslararası yatırımcıları, ülkemizdeki yatırımcıları, tüm finans çevrelerini Türkiye'nin geleceğine güvenmeye davet ediyorum. Bu ülke, kendisine itimat edip yatırım yapan hiç kimseyi hayal kırıklığına uğratmamıştır. Türkiye'ye bugün yatırım yapanlar, yarın en çok karlı çıkanlar olacaktır. Devlet olarak tüm yatırımcılara, tüm finans çevrelerine her türlü kolaylığı göstermeye, her türlü desteği vermeye hazırız. Cumhurbaşkanlığımız bünyesinde sırf bu amaçla özel ofisler kuruyoruz. Büyük yatırımcıların muhatabı artık doğrudan Cumhurbaşkanlığı olacaktır. Bu yıldan başlayarak ekonomideki hedeflerimize doğru adeta koşar adımlarla yürüyeceğimize yürekten inanıyorum." Türkiye'nin yönetim sistemi değişikliğini, 16 Nisan 2017 halk oylaması ve 24 Haziran 2018 seçimleriyle tamamladığını hatırlatan Erdoğan, bundan sonra önlerindeki kısa vadeli tek seçimin 2019 Mart'ında yapılacak olan yerel seçimler olduğunu aktardı. AK Parti'nin 18 Ağustos'ta Olağan Büyük Kongresini yapacağını ve kongrenin ardından yerel seçimlere yönelik çalışmaları hemen başlatacaklarını anlatan Erdoğan, "Atalarımızın dediği gibi, her alanda olduğu gibi siyasette de 'erken kalkan yol alır.' Bunu unutmayacağız." dedi. Başkan Erdoğan, AK Parti'yi kurduklarından beri her seçime ilk günkü heyecanla, azimle, kararlılıkla hazırlandıkları için bu başarıları elde ettiklerini belirterek, 24 Haziran seçimlerinde, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliğinde aldıkları oyları, il il, ilçe ilçe, belde belde hatta sandık bazına kadar inerek analiz ettiklerini söyledi.
"Hiçbirimiz layüsel değiliz"
Özellikle, 1 Kasım seçimlerine göre oy kaybettikleri yerleri ve bunların sebeplerini tüm detaylarıyla anlamaya çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Adaylardan teşkilatlara, seçim kampanyasından söyleme kadar bütün unsurları göz önüne alarak çıkardığımız sonuçları bir sonraki seçim için ders haline dönüştürüyoruz. Başka partiler kendi iç kavgalarıyla, çekişmeleriyle, olağanüstü kongreleriyle uğraşabilirler. Bizim böyle bir lüksümüz yok. Milletimiz bizden hizmet, eser, dertlerine derman olmayı bekliyor. Cumhurbaşkanlığında şahsımıza teveccüh gösteren 26 milyon 330 bin, Mecliste partimizi tercih eden 21 milyon 338 bin vatandaşımıza borucumuzu ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Ben buradan milletimize, partimizin tüm teşkilat mensuplarına sesleniyorum; eğer milletimizin verdiği mesajları, doğru şekilde almaz, eksiklerimizi ve hatalarımızı düzeltmeden sandığa gidersek bu bize yakışmaz. Biz, bugüne kadar milletimizle birlikte yol yürüdüğümüz, hep onunla beraber hareket ettiğimiz için daima zirvede kaldık. Şunu unutmayın, şahsım başta olmak üzere hiçbirimiz layüsel değiliz. Hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmeyi bilmeliyiz. Milletimize hesap vereceğimizin bilinci ile geçirdiğimiz her an kendimizin de ülkemizin de faydasınadır. Mahalli seçimlere işte bu anlayışla hazırlanmak zorundayız. Kimsenin bulunduğu makamları, kendileri için ilanihaye kalacakları bir makam olarak kabul etmemesi gerekir. Bunun için de yerel yönetim seçimlerinde bu hassasiyeti kimse gözünden kaçırmasın. Bilmelidir ki bu partinin yetkili kurulları bu konuda bir karar veriyorsa ve o da bir dava adamıysa o da arazide çalışmaya başlar." Erdoğan, diğer siyasi partilerin durumunun ortada olduğunu, AK Parti'nin asla onların durumuna düşemeyeceğini söyledi. Partideki toplantıda "Bize kibir asla yakışmaz." dediğini hatırlatan Erdoğan, tevazuyu hiçbir zaman elden bırakmayacaklarını, mütevazi olacaklarını ve Mevlana'nın "Toprak gibi olacağız." sözlerini hatırlattı.
"Türkiye'yi büyütmek için çalışacağız"
Bunun başarılması halinde neticeye ulaşılabileceğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: "Gururların gerçek sahibi olan Allah'tır. Bunu başaramazsak o zaman da tokadı ilahi gelir ve verilen makamlar tek tek geri alınır. Bu bakımdan geçtiğimiz yıl milletimizin sesine kulak vererek ilk adımları atmıştık. 2019 Mart'ı için de yine milletimizin sesine kulak verecek, kimlerin devam edeceğini, kimlerin değişeceğini buna göre belirleyeceğiz. Elbette ki ehliyet, liyakat... Bunlar bizim için bu tür görevleri belirlemede öncelikli aradığımız niteliklerdir. Sizlerden partimizin mahalli seçimlerde en doğru kararı verebilmesi için katkı istiyorum. Önümüzde 7 aylık bir süreç var. Meclisin tatile girmesiyle bütün arkadaşlarım seçim bölgelerine dönüyorlar. Dolayısıyla seçim bölgelerinde martın hazırlıklarına başlamış olacağız. Bizim için durmak yok." Gençlerin şimdiden 26 Ağustos Malazgirt anma törenlerine hazırlanmasını isteyen Erdoğan, 25-26 Ağustos'ta Malazgirt'te olacaklarını kaydetti. Başkan Erdoğan, "Malazgirt'te inşallah yeniden Alparslan'ın o maneviyatıyla buluşacağız. Teşkilatımız bu konuda her türlü hazırlığı yapıyor. Elbirliği içerisinde Türkiye'yi büyütmek için çalışacağız. Rabbimizin inayeti, milletimizin desteğiyle inşallah bunu da başaracağız." diye konuştu.
"21 günlük sürenin düşmesi söz konusu değil"
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "Bedelli askerlikteki 21 günlük süre sosyal medyada hala tartışılıyor. Bu sürenin düşmesi gibi bir ihtimal var mı?" sorusuna Erdoğan, "Tartışılır, bir şey yok. 21'den aşağı düşme yok, 21. 28 malum 21'e düşürüldü, bunu yaptık. Ayrıca süre olarak da yaş noktasında asgari 25 yaş ama azamisi 38 olarak ifade edilmişti. Şimdi 38'i kaldırıyoruz, önü açık." karşılığını verdi. Askerlikteki bakaya olayını tamamen kaldırmak istediklerini ifade eden Başkan Erdoğan, "Orada da öyle bir sınır olmayacak. Ödemesini yapanlar da çürük noktasında da böyle bir engelle karşı karşıya olmayacak." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir daha bedelliye ihtiyaç kalmayacak mı?" sorusu üzerine, "İhtiyaç kalmayacak şekilde o düzenleme de yapılıyor." dedi. "Zorunlu askerlikte bir değişikliğe mi gidilecek?" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, "Zorunlu askerlik... Bu millet dedi ki asker..." ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zorunlu süresi mi kısalır?" sorusunu, "O konuda şu andaki mevcut durum aynen devam ediyor. Bu konularla ilgili Milli Savunma Bakanlığımız gerekenleri yapıyor." şeklinde yanıtladı.
Türkiye'ye F-35 teslimatı
"ABD Kongresinin üzerinde uzlaşmaya vardığı bir tasarı var. Tasarıda F-35'lerin Türkiye'ye teslimatının durdurulması da yer alıyor. Bu kararı nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Bu konu biliyorsunuz, tamamıyla ABD Başkanının, oradan geçtikten sonra tasarrufunda olan bir şeydir. Sayın Trump, Brüksel'deki görüşmemizde, yazılı olarak yaptığı açıklamasını da bize gösterdi, böyle bir şey söz konusu değil. Biz şu ana kadar 900 milyon dolar ödeme yaptık. İki tanesinin teslimatı da orada bize yapıldı. Şimdi orada bizim pilotlarımız eğitim uçuşlarını da yapıyorlar. Biz, bu noktada herhangi bir olumsuz endişe taşımıyoruz." "Mesut'un yanında yer aldıklarını ifade ediyorlar" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesut Özil'in kendisine yapılan ırkçı saldırının ardından aldığı kararı nasıl değerlendirdiğinin" sorulması üzerine ise dün gece Mesut Özil'le görüştüğünü söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "Mesut'un bu açıklaması, takındığı tavır tam millidir ve yerlidir, her türlü takdirin üzerindedir. Ben gözlerinden öpüyorum. Çünkü, Alman Milli Takımı'na bu denli her şeyini veren ve başarılarında onun da katkısı olan bir gence böyle bir ırkçı yaklaşım, dininden dolayı böyle bir yaklaşım; bunlar hakikaten kabul edilebilir bir şey değil. Kaldı ki kökeni itibarıyla Türk olan Mesut'la, İlker'le, Cenk Tosun'la Londra'da resim çektirmeme tahammül edemeyen bu anlayışı, neyle izah edeceksiniz? Bu hazımsızlıktır. Bunu da zaten hakikaten, yerli yerine oturmuş olan siyasetçiler takdir ediyorlar. Onlar da Mesut'un yanında yer aldıklarını ifade ediyorlar."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com