ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Türkiye’nin En Büyük Çiftçi Ailesi Milletin Evinde" programında konuştu. Cumhur ile Cumhurbaşkanı'nın buluşmasına vesile olan bu tür toplantıları önemli gördüğünü belirten Erdoğan, Tarım Kredi Kooperatiflerinin Genel Kurulu vesileyle bu buluşmadan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Yardımlaşma ve dayanışmanın bizim kültürümüzün mayasında, ruhunda, özünde olduğunu vurgulayan Erdoğan, ahilik müessesinin asrılar boyunca bu milleti hem maddi hem manevi olarak ayakta tuttuğunu söyledi. Anadolu'da teknolojik aletlerin olmadığı zor dönemlerde işlerin asırlar boyunca imece usulüyle yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, tarlaların bu şekilde sürüldüğünü, harmanların bu şekilde kaldırıldığını, ihtiyaçların bu şekilde karşılandığını dile getirdi. Tarım Kredi Kooperatiflerinin de bu anlayışın, iş birliğinin ve dayanışmanın ürünü olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Tarım kredi kooperatifleri gönüllü katılıma, demokratik denetime, iş birliğine ve toplumsal sorumluluğa dayalı hep daha iyisini gerçekleştirmek için çalışan yapısıyla çiftçilerimize hizmet veriyor. Bugün bu kuruluşumuz, binlerce kooperatifi, yüzbinlerce ortağıyla ülkemizin en büyük çiftçi kuruluşu durumundadır. Ortaklarından, değerinden aldığı ürünleri tüketiciyle de buluşturan Tarım Kredi Kooperatiflerimiz, geçtiğimiz haftalarda hayata geçirdiğimiz tanzim satış uygulamasının da ana tedarikçisidir."
"8 milyar lirayı bulan bu satış rakamıyla çiftçimize destek olundu"
Üreticilerin girdilerinin önemli bir bölümünün birlik tarafından karşılandığını belirten Erdoğan, "Birliğimiz, geçtiğimiz yıl çiftçilerimize 2 milyar 100 milyon liralık gübre, yaklaşık 2,5 milyar liralık yem, 1 milyar 250 milyon liralık motorin, 550 milyon liralık tohumluk, 400 milyon liralık tarım aleti ve makinesi, 300 milyon liralık kömür satışı yaptı. Toplamda 8 milyar lirayı bulan bu satış rakamıyla çiftçimize her alanda destek olundu. " bilgisini verdi. Ortaklarının tohum, gübre, mazot, ilaçlama, sulama sistemleri, sera ürünleri, fide, fidan gibi ihtiyaçların karşılayan birliğin, geçen sene bunun için açtığı kredi rakamının 9 milyar lira olduğunu bildiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Çoğunluğu ayni olmak üzere birliğimizin her bir ortağına kullandırdığı kredi ortalaması ise 19 bin liradır. Kırsal kalkınma projelerinde en çok yararlanan da birliğimiz üyesi kooperatiflerdir.
Birliğimizin önümüzdeki dönemde de çitçilerimizin yanında yer almayı sürdüreceğine inanıyorum. Biz de hükümet olarak çiftçilerimizi desteklemek için her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz.
2019 yılı destekleme ödemelerini hızla gerçekleştiriyoruz. Yılın ilk iki ayında çiftçilerimize 5 milyar liralık destekleme ödemesini yaptık. Buradan şimdi mart ayında yapılacak desteklerin de müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Mart ayı içerisinde alan bazlı desteklerde 2 milyar lira, buzağı desteklerinde 730 milyon lira, diğer hayvancılık desteklerinde 198 milyon lira, yem bitkileri desteklerinde 80 milyon lira, sulama elektriği, sertifikalı tohum gibi diğer hususlarda da 148 milyon lira olmak üzere toplam 3 milyar 716 milyon liralık destekleme ödemesi yapacağız. Böylece yılın ilk üç ayında çiftçilerimize, üreticilerimize 8 milyar 777 milyon liralık desteği sağlamış olacağız."
"Tarımsal destekler 16,1 milyar lira"
Tarım ve hayvancılığın Türkiye bakımından önemine dikkati çeken Erdoğan, "Çiftçilerimize bugüne kadar yaptığımız 126,8 milyar liralık destek ödemesi bunun en somut ifadesidir. Türkiye, 2002 yılında tarımsal milli gelir bakımından 37 milyar lirayı dahi bulmayan bir büyüklüğe sahipti.
Tarım ürünleri ihracatımız da 3,7 milyar dolar düzeyindeydi. Çiftçilerimize yılda verilen tarımsal destek rakamı da 1,8 milyar lirayı ancak buluyordu. Biz bu seviyeden aldığımız Türkiye'yi tarımsal milli gelirde 190 milyar lira, tarım ürünleri ihracatında 17,7 milyar dolar, tarımsal desteklerde bu yıl itibariyle 16,1 milyar liraya yakın bir yere getirdik." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarımsal hasıla bakımından Avrupa'da ilk sırada yer aldığına işaret ederek şunları kaydetti: "Tarım sektöründeki konumumuzu daha da güçlendirmek için pek çok çalışma yürütüyoruz. Bunlardan biri de arazi toplulaştırmasıdır. Bu projenin ilk başladığı 1960 yılından 2002'ye kadar, 42 yılda, toplam 450 bin hektar arazi toplulaştırması yapılabilmişti. Biz geçtiğimiz on yılda 6,1 milyon hektar alanda arazi toplulaştırmasını tamamladık. Halen 3,6 milyon hektar alanda da tescil işlemleri sürüyor." Genç nüfusun tarım sektörüne ilgisini artırmak için genç çiftçilere 30 bin lira hibe desteği verdiklerini anımsatan Erdoğan, bunu gençleri hem bugün hem de yarınlara hazırlamak için yaptıklarını söyledi. Hayvancılıktan bitkisel üretime, tıbbi aromatik bitkilere kadar geniş bir alana yayılan bu uygulama kapsamında son 3 yılda 48 bine yakın genç çiftçiyi 1,5 milyar lirayı bulan kaynakla desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Attığımız bir başka önemli adım da tarım arazilerinin miras ve satış yoluyla bölünmesinin önüne geçmektir. Bu şekilde bugüne kadar yaklaşık 1 milyon hektar arazinin bölünmesini önledik. Tarım ve hayvancılık yapılan ovalarımızı koruma altına almak için sit alanı olarak ilan ediyoruz. Aksi takdirde yazık olur. Bu topraklar öyle rastgele kullanılsın diye değil, tarımsa tarım için kullanılması lazım.
Yoksa her tarım alanına kalkıp biz beton yığınlarını dikersek bu vatana, millete ihanet ederiz. Halen 258 ovamızı sit alanı olarak ilan etmiş durumdayız, yakında bu sayıyı 300'e çıkartıyoruz. Böylece bu ovalarımızın betonlaşmasının önüne geçilecek sadece tarım yapılan yerler olarak bunların kalmasını sağlıyoruz."
"Benim çiftçim güvenilirdir aldığı krediyi zamanında öder"
Her işte olduğu gibi tarım sektöründe de finansın önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, geçen yıl çiftçilere Ziraat Bankası aracılığıyla yaklaşık 32 milyar lira, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla 6,4 milyar lira kredi kullandırdıklarını belirtti. Bu kredilerin geri dönüş oranının yüzde 98- 99'larda olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Benim çiftçim güvenilirdir, inanılırdır, aldığı krediyi zamanında gelir, öder. Yüzde 98-99 bu demektir. Bunun yanında bir diğer yerlerde kredi alanların birçoğu üzerine yatıyor ama çiftçi yatmıyor, çiftçi borcunun sahibidir." diye konuştu. Türkiye'de elde edilen tahıl rakamının 30,8 milyon tondan 34,5 milyon tona çıktığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Meyve rakamı 13,3 milyon tondan 20,5 milyon tona, sebze miktarı da 25,8 milyon tondan 30 milyon tona yükselmiştir. Bitkisel üretimimizin toplamda 98 milyon tondan 117 milyon tona ulaşması tarıma verdiğimiz desteklerin karşılığını aldığımızın işaretidir.
Bu rakamlar birtakım spekülatörlerin, kimi zaman patates, soğan, kimi zaman domates, biber, patlıcan gibi vatandaşlarımızın en çok kullandıkları ürünler üzerinden sahneledikleri oyunların amacını daha iyi gösteriyor. Spekülatörlerin gayesi çiftçinin, üreticinin hakkını, hukukunu, çıkarını korumak değildir. Bir kısmı sadece kar hırsıyla hareket ederken, bir kısmı daha derin emeller güdüyor. Milletimizle birlikte her oyun gibi bu tür tezgahları da bozmaya devam edeceğiz. Çiftçi kardeşlerim vasıtasıyla tüm ülkeme sesleniyorum; Hiç kimsenin, ne üreticimizin alın terine, emeğine ne de tüketicimizin sofrasına, ekmeğine göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Tarım sektöründeki spekülatörleri, tıpkı sınırlarımıza dayanan teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak görüyor ve ona göre de muamele ediyoruz." Erdoğan, bu gelişmelerde Türkiye'de 276 olan baraj sayısına 563, 228 olan gölet sayısına 350, bin 764 olan sulama tesisi sayısına ise bin 332 ilave yapmalarının büyük payı olduğunu dile getirdi.
"Ilısu Barajı'nın da bitmek üzere"
GAP projesinin sulama alanını 200 bin hektardan 560 bin hektara yükselttiklerini anlatan Erdoğan, kendi alanında dünyada 4. sırada yer alan Ilısu Barajı'nın da bitmek üzere olduğunu, bu yıl su tutmaya başlayacağını ifade etti. PKK terör örgütüyle yapılan mücadelelere dikkati çeken Erdoğan, "Bize Ilısu barajını yaptırmamak için diğer yerlerde, Tunceli'de, Siirt'te birçok yerdeki barajların yapılmaması için bunlar ne kadar engeller oluşturmaya çalıştılar biliyor musunuz? Dert ne biliyor musunuz? O barajlar oluşursa oralardan geçiş yapamıyorlardı. Onun için de bu barajların yapılmasını hep engellemeye çalıştılar. Biz, bu terör örgütlerine rağmen barajlarımızı yaptık, yapıyoruz ve yapacağız." diye konuştu. Barajlarda elektrik enerjisi, sulama, içme suyu imkanı ile çevre ve şehircilik imkanı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bütün bunlarla beraber, ülkemiz zenginleşiyor." dedi. Kendi sınıfında Avrupa'nın en büyük barajı olan Silvan Barajı'nda da sona yaklaştıklarını dile getiren Erdoğan, bu barajın en önemli tünellerinden birinin temelinin de önümüzdeki günlerde atılacağı, diğer tüneldeki çalışmaları da hızlandıracakları bilgisini verdi. "Sadece GAP kapsamındaki sulamaların ülkemize katkısı 2,2 milyar dolar, enerji katkısı 4 milyar dolar, içme suyu katkısı da 500 milyon dolardır." diyen Erdoğan, bu projenin tüm etapları hizmete girdiğinde 1 milyon 58 bin hektar alanı sulamaya açmış olacaklarını vurguladı. Böylece Türkiye'nin tarımsal üretiminin de hem kalite, hem miktar olarak artacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu işler uzun soluklu çalışmalarla ve gerçekten çok ciddi yatırımlarla mümkün olabiliyor. Böyle yalanla, dolanla, iftiralarla bu iş olmuyor. Çalışacaksın, çalışacaksın, üreteceksin. Bunlar olursa netice olur, bunlar olmazsa netice olmaz. Biz de planlarımızı, programlarımızı, yatırımlarımızı buna göre ayarlıyoruz." ifadelerini kullandı. Türkiye'de en çok tartışılan konulardan birinin hayvancılık olduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu konuda çok uğraşmamıza rağmen maalesef hala vatandaşlarımıza istediğimiz seviye de uygun fiyatlardan et sunamadığımızı itiraf etmem gerekiyor. Esasen rakamlara baktığımızda hayvancılıkta durumumuz her geçen gün daha iyiye gidiyor. Mesela büyük baş hayvan varlığımız 2002 yılında 9,9 milyon adet idi, yani 10 milyon adet. Bu rakam 17,2 milyonu geride bıraktı. Küçükbaş hayvanlarda da yaklaşık 32 milyondan 46,1 milyonluk adete yükseliş göze çarpıyor." Erdoğan, hayvancılığın önemli bir göstergesi olan süt üretiminin 8,4 milyon tondan 22,1 milyon tona çıktığını dile getirerek, kırmızı et üretiminin 420 bin tondan 1 milyon 118 bin tona, tavuk eti üretiminin 700 bin tondan 2 milyon 156 bin tona, yumurta üretiminin 11,5 milyar adetten, 19,6 milyar adete, süt ürünleri üretiminin ise 61 bin tondan 276 bin tona yükseldiğini bildirdi. Gerileme olmadığını, bu rakamların daha yükseleceğini ifade eden Erdoğan, "Üretimdeki bu artışlar sayesinde ülkemizde kişi başına yıllık süt tüketimi 122 litreden 258 litreye yükseldi. Kırmızı et tüketimi de 6,1 kilodan, 15 kiloya çıkmıştır. Görüldüğü gibi tüketimimiz üretimden daha fazla artmıştır. Dolayısıyla yapmamız gereken girdi maliyetlerini düşürerek daha hesaplı üretimi teşvik etmektir." diye konuştu. Hayvancılıkta yem ve tarla bitkilerinde gübre konusunda yaşanan sıkıntıları bildiklerini aktaran Erdoğan, her iki üründe de ham madde bakımından dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi. Bunun için işe yem ve gübre üretimini artırmakla başlamak gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye bu konularda ithalatçı değil, ihracatçı olmalıdır. Tarımda milli birlik projemizin hedeflerinden biri de budur. Planlı üretime geçerek ithalatı azaltmayı ve ihracatı çoğaltmayı amaçlıyoruz. Havza bazlı yönetim ve tarımsal üretimi destekleme modelini ve hayvancılıkta yerli üretimi destekleme modelini kararlılıkla uygulayacağız."
"Türkiye'nin zenginleşmesinden çiftçi ve üreticiler de nasiplerine düşeni alacak"
Erdoğan, havza bazlı üretim için 21 ürün ve 945 yerin belirlendiğini söyledi. Buğday ve yem bitkilerini her yerde, diğer ürünleri de belirlenen alanlarda destekleyerek, tarım sektörünü şaha kaldıracaklarını belirten Erdoğan, hayvancılığı ülkenin ihtiyacını karşılamasının ötesinde ihracata dönük olarak geliştirmek için işe damızlık üretimini teşvikle başladıklarını vurguladı. Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden ve zenginleşmesinden çiftçi ve üreticilerin de nasiplerine düşeni alacağını dile getiren Erdoğan, 2023 hedeflerine ulaşıldığında şu anda konuşulan rakamların üçe, beşe katlanacağını ifade etti. Hükümet olarak 17 yılda Türkiye'yi 3,5 kat büyüttüklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: "Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilmemiz için önümüzdeki dönemde en az iki katlık büyümeyi daha gerçekleştirmemiz gerekiyor. Burada her partiye gönül vermiş kardeşlerimizin bulunduğunu biliyorum.
Onun için sizlerden bu söylediklerimi futbol takımı tutar gibi değil, marifet iltifata tabidir anlayışla hareket ederek, kim ne hizmet verdi, kim ne hizmet veriyor, buna bakarak, siyaset gözlüğünün ötesinden bir sağduyuyla değerlendirmenizi istiyorum. Bunu yaptığınızda, hakikatleri daha iyi görme, bugün oynanan oyunları daha iyi anlama imkanı bulacağımıza inanıyorum.
Ülke ve millet olarak ne zaman hedeflerimize yaklaşsak karşımıza hemen birtakım engeller çıkartılıyor. Birtakım senaryolar tedavüle sokuluyor. 2013 yılını hatırlayın; IMF'ye borcu 2013'ün mayısında kapattık. Neydi bu borç, göreve geldiğimizde yani 2002'nin sonunda 23,5 milyar dolar. Biz mayıs 2013'te bu borcu sıfırladık, bizim şu anda IMF ile alışverişimiz yok, bitti o iş. O defteri kapattık."
"Bu ülke yeşilleniyor ise bizimle yeşillendi"
Türkiye'nin artık kendi imkanları ve kendi gücüyle yoluna devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, "2002'de Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı ve Başbakanlığım döneminde bir ara döviz rezervimiz 136 milyar dolara kadar çıktı. Fakat malum bazı krizler sebebiyle bir ara 80'e düştük. Şimdi ise yeniden tırmandı ve Merkez Bankamızın döviz rezervi 100 milyar dolara gelmiş durumda. Daha da yükselteceğiz. Hep beraber bunu yapacağız." dedi. Dünyanın hayranlıkla izlediği projeleri birer birer hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Bununla yetinmeyip bölgemizde ve dünyada tüm mazlumların, mağdurların ve gariplerin elinden tutuyorduk. Ne oldu? Bir anda sokakların karıştırıldığı Gezi olaylarını karşımızda bulduk. AK Parti gibi Türkiye'nin orman varlığını 20,8 milyon hektardan 22,6 milyon hektara çıkartmış, 4 milyar 300 milyon fidanı toprakla buluşturmuş bir partiye yapılabilecek en son suçlamayla 'ağaç kestiğimiz' yalanıyla ortalığı bir birine kattılar.
Bu ülke yeşilleniyor ise bizimle yeşillendi. Bu oyunun gerçek yüzü ortaya çıkınca, sokakları terörize eden o grup, sessizce çekilip gitti. Ardından 17/25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi geldi.
Sonra 2014 martındaki mahalli seçimlerde ve aynı yılın ağustosundaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çevirmedik dolap bırakmadılar. Hamdolsun, milletimizin desteğiyle tüm bu badireleri atlattık. 2015 haziranındaki seçimlerde Mecliste hiçbir parti hükümet kuracak çoğunluğu elde edemediğinden sergilenen o şımarıklıkları, milleti küçümseyen tavırları hatırlıyorsunuz değil mi? Bunun üzerine hemen erken seçime gittik ve milletimiz 'burada bir oyun oynanıyor' dedi ve bizi tekrar tek başına iktidara getirdi."
"Devletin parasını Kandil'e gönderenlerle devam edecek halimiz yoktu"
Erdoğan, bölücü terör örgütünün belediyelerin iş makinelerini de kullanarak açtığı çukur ve kanallarla Güneydoğu'yu mahvettiğini anımsatarak, şunları söyledi: "Biz, kayyum olayını hukuk çerçevesinde, yargı vasıtasıyla devreye soktuk. Çünkü devletin gönderdiği parayı herhalde Kandil'e gönderenlerle yola devam edecek halimiz yoktu. Şimdi aramızda Diyarbakır'dan gelen çiftçi kardeşlerimiz vardır. Şimdi Diyarbakır'da İstanbul gibi Ankara gibi, belki İstanbul ve Ankara da bile yok. Dört gidiş, dört geliş. Öbür taraftan bakıyorsunuz yan yollar.
Bakıyorsunuz kafeteryalar vesaire gençlik oralarda. Aynı şekilde Van, Ağrı, Şırnak, yükselen binalar. Hakkari, yükselen binalar. Bunların hepsi sağolsun bu kayyumlarımız vasıtasıyla ele alındı, yapıldı. Konutlar bitiyor ve sahiplerine teslim ediliyor. Şimdi Diyarbakır'da Dicle kenarında bakıyorsunuz piknik alanları vesaire. Bunlar orada yaşayan tüm halkın, evlatlarıyla mutluluk içerisinde bir yaşam sürmesi için sağlandı." Vatandaşlar arasında ayrımcılık yapanların şehirlere çukur kazanlar olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Binlerce evladımızı, bu terör örgütü vasıtasıyla öldürmek suretiyle bunlar bu ülkede bölünmeyi getirdiler. Durup dururken herhalde biz güvenlik güçlerimizi devreye sokmadık. Bu adımı atarken, bu ülkenin huzuru için attık. Benim sanayicim, yatırımcım niye Güneydoğu'ya gidip yatırım yapmasın, neden yapamıyor? Güvenliği olmadığı zaman nasıl bu yatırımı yapsın, fabrika yapacak, fabrikanın mimarını, mühendisini kaçıranlar, fabrikayı yapanları tehdit edenler.
Bir yatırımın olabilmesi için orada güvenliğin olması, istikrarın olması lazım. Bu olmadığı zaman hiçbir yere gidip de yatırım yapılmaz. İşte bu yatırım olmayınca istihdam sıkıntısı ortaya çıkıyor. Ama bu yatırımlar olmuş olsa oralarda binlerce, on binlerce insan kendisine iş imkanı bulacak. İşte bunları tersine çeviriyoruz. İnşallah çok kısa zaman da bu da yoluna oturacak."
"Hakikatlerden uzak bir ana muhalefet var"
Burada yaptığı konuşmada, Erdoğan, "FETÖ terör örgütü vasıtasıyla ordumuz içinde yuvalanmış ihanet çetesi, kanlı bir darbe yapmaya teşebbüs etti. 15 Temmuz. Milletimiz, istikbaline ve istiklaline sahip çıkarak, bu darbe girişimini de akamete uğrattı. 15 Temmuz, bu ülkenin ve milletin tarihinde şanlı bir sayfa olarak yerini almıştır." ifadesini kullandı. Terörle mücadele ve 15 Temmuz şehitlerini rahmetle yad eden Erdoğan, gazilere sıhhat ve afiyetler diledi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin, milletin bu saldırılara verdiği en esaslı ve güçlü cevap olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Ülkemize yönelik en önemli tehdit olan Suriye konusunda, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızda, İdlib'te geliştirdiğimiz inisiyatifle Münbiç ve Fırat'ın doğusuyla ilgili kararlılığımız da olayların gidiş yönünü değiştirdi.
Ama bakıyorsunuz ana muhalefetin başı diyor ki, 'YPG, PYD, PKK niçin bize saldırsın?' Ya bu nasıl bir anlayıştır? 'Niçin bize saldırsın' sorusunu sorana ben diyorum ki, 'saldırdı, saldırdı'. Soru sormaya gerek yok. Füzeleri atanlar onlar. Benim yüze yakın vatandaşımın şehit olmasına neden olan onlar. Bunları görmeyecek kadar hakikatlerden uzak bir ana muhalefet var." Geçen yılın ağustos ayında "ekonomi silahını çektikleri"ni hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin gerçekleriyle hiçbir ilgisi olmayan, tamamen suni bir anafor oluşturularak, ekonominin batırılmaya, yönetimin istikrarsız hale getirilmeye çalışıldığını belirterek, "Bu oyunun da hemen farkına vardık. Tedbirlerimizi uygulamaya geçirdik. Güçlü ekonomi programı ile kontrolü yeniden ele aldık.
Şimdi son bir umutla 31 Mart'ı bekliyorlar. Şayet bu seçimlerde istedikleri gibi bir istikrarsızlık ortamı oluşturabilirlerse hemen ardından tüm cephelerden ülkemize yeni saldırılar düzenlemeyi planlıyorlar. Ama buradan çiftçilerimizin, üreticilerimizin huzurunda söz veriyorum, bunlara asla fırsat tanımayacağız. Milletimizle yine kol kola, gönül gönüle vererek, bu oyunu da inşallah hep beraber bozacağız." dedi. Türkiye'nin bu süreçte en büyük talihsizliğinin, yüreği acıyarak, CHP'nin durumu olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu partinin geçmişi zaten Sivaslı Nuri Demirağ'dan Vecihi Hürkuş'a, Devrim otomobili denemesine kadar pek çok kötü sicille doludur. 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde takındıkları tavırla demokrasiye ve hukuka verdikleri zararı en iyi sizler biliyorsunuz. CHP, terör örgütlerinin saldırılarında, darbe girişimlerinde, yurt dışından ülkemize yönelen tehditlerde hiçbir zaman ülkemizin ve milletimizin yanında yer almamıştır.
Sayın Kılıçdaroğlu Avrupa'ya gidiyor, Almanya'da terör örgütünün temsilcileriyle ellerinde paçavraları, yan yana onlarla beraber fotoğraf çektiriyor. Hale bak. Sen bu ülkenin ana muhalefetinin başındaki adamsın.
Alman Parlamentosu'nda YPG'nin paçavrasıyla poz veren bir teröristle nasıl olur da yan yana poz verirsin? Onu nasıl olur da meşrulaştırırsın? Türkiye'yi dünyaya şikayet etmekten, ülkemizin stratejik tüm girişimlerini engelleme çabasına kadar her türlü yanlış tavrı ısrarla sürdürmüşlerdir. Biz İHA yapıyoruz. Biz silahlı insansız hava aracı yapıyoruz. Adam bundan rahatsız. Göreve geldiğimizde, savunma sanayimizin yüzde 20'si yerliydi. Ama şimdi yüzde 65'i yerli. Amerikan kongresine, Amerika'dan istediğimiz silahı, polisimize bin 500 adet tabanca alacağız oradan. Dediler, 'Kongre müsaade etmedi.' Ve o bin 500 tabancayı dahi Amerika vermedi. Ne oldu? Tabii, bu komşular, malum komşular, anlıyorsunuz. Bizi ev sahibi yaptı. Şimdi biz bunları üretiyoruz.
İnsansız hava aracını, Başbakanlığımın ilk zamanlarında yine kendilerinden istedim. Yine vermediler. Dediler ki, '48 saatliğine haber verin, gelsinler insansız hava araçları size çalışsın.' En olumlu yaklaştıkları an, oğul Bush'un olduğu dönemdi, bu kadar.
Ama ne oldu, dedik ki, 'bu iş böyle yürümeyecek, en iyisi biz kendimiz üretelim.' Sağolsun özel sektör bunu başardı. Biz şimdi bunu üretir hale geldik. Aynı zamanda ihraç eder hale geldik. Ama yetmez daha ileri gideceğiz. Bunları halletmemiz lazım."
"Hançer içeriden vurulduğunda, yapacak çok fazla bir şeyimiz kalmıyor"
CHP'nin Türkiye Uzay Ajansı'nın kuruluşu ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini, iptali için Anayasa Mahkemesine götürdüğünü bildiren Erdoğan, "İlk defa bugün burada bunu seslendiriyorum.
Türkiye'nin uzay yarışında yerini almasından acaba bu CHP niçin rahatsızlık duyuyor? Uydu yapıyoruz, uydu fırlatıyoruz. Haberleşmeden, istihbarata her alanda, uzay çalışmalarını etkin şekilde kullanmanın gayreti içindeyiz.
Tüm bu çalışmaları daha ileri taşıyacak, Türkiye Uzay Ajansının faaliyetine engel olmanın, ülkenin ve milletin çıkarlarına nasıl bir faydası olacağını ben tüm çiftçi kardeşlerimin takdirine sunuyorum." dedi. CHP'nin her işinin böyle olduğunu, tuğla üstüne tuğla koymadıklarını, hiçbir esere, hiçbir projeye imza atmadıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yapanları engellemek için de eskiden beri, Anayasa Mahkemesinin önünde nöbet tutarlar. Bunlarla aynı kafadaki kimi meslek örgütleri de Danıştay'ı, Yargıtay'ı hiç boş bırakmazlar. Biz, Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle terör örgütlerinin de onları destekleyen güçlerin de üstesinden geliyoruz, geleceğiz.
Fakat tabii bir sıkıntımız var. 'Hırsız içeriden olunca, kapı kilit tutmazmış.' Böyle bir söz var ya. İşte onun gibi. Hançer içeriden vurulduğunda, yapacak çok fazla bir şeyimiz kalmıyor. Her zaman olduğu gibi çözümü biz çiftçimizde arıyoruz. Çözümü milletimizde arıyoruz. Milli irade de demokrasi de arıyoruz." Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin, hizmet edecek en iyi belediye başkanlarının seçileceği ve gelecek dönemin huzur, istikrar ve güven iklimi içinde geçirileceği şekilde neticeleneceğini vurguladı. Çiftçilere, Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına, milletin aşının, ekmeğinin kesintisiz şekilde sağlanmasına yaptıkları katkılar sebebiyle şükranlarını sunan Erdoğan, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinin Genel Kurulunun hayırlara vesile olmasını Allah'tan diledi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com