ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda eğitim çalışanlarıyla iftarda bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, milletin evinde, gazi mekanda eğitim çalışanlarıyla bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getiren Erdoğan, "Her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bu salondaki siz kardeşlerim başta olmak üzere tüm eğitimcilerimizin, öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyorum." diye konuştu. Erdoğan, içinde bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi'ni barındıran bu mübarek ayın millet, İslam dünyası ve tüm insanlık için barışa huzura, kurtuluşa vesile olmasını diledi.
"Bütçede aslan payını daima eğitime verdik..."
Güçlü toplum, güçlü ülke idealine ancak beşeri sermayenin iyi değerlendirilmesi, nitelikli bir eğitim öğretim sürecinden geçirilmesiyle ulaşılabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Bizler de bu anlayışla son 17 yıldır eğitim öğretimi en öncelikli gündem maddemiz yaptık. Hep ifade ettiğim gibi bütçede aslan payını daima eğtime verdik." ifadesini kullandı. Son 17 yılda 302 binin üzerinde yeni derslik açtıklarını, 632 bine yakın yeni öğretmen ataması yaptıklarını, 7 bin 480 spor salonunu, 17 bin 419 yeni laboratuvarı, 13 bin 513 kütüphaneyi okullara kazandırdıklarını aktaran Erdoğan, aynı şekilde öğretmenlerin mali ve sosyal imkanlarında ciddi iyileştirmeler gerçekleştirdiklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu dönemde Türkiye ticaretle ekonomiyle savunma sanayiyle ulaşımla beraber eğitim alanında da büyüdü, kendini ciddi manada geliştirdi. 2002 ile bugünün rakamlarını karşılaştırmak bu hakikati inkarı mümkün olmayacak şekilde ortaya koyacaktır.
Nitekim meseleye ideolojik ön yargılar yerine objektif kriterlerle yaklaşan herkes ülkemizin eğitim altyapısında katettiği mesafeyi kabul ediyor. Ülkemizin dört bir yanına inşa ettiğimiz modern okulları, yeni derslikleri, kütüphane ve spor salonlarını görenler ülkemizin geldiği konumu takdir ediyor.
Eksiklerimiz, yapmak isteyip de yapamadıklarımız yok mu? Elbette var. İnsan faktörünün olduğu her yerde noksanlıkların olması doğaldır. Eğitim özü itibariyle dinamik süreç olduğu için sürekli yenilik, yenilenme gerektirir.
Dünyada hiçbir ülke bu alanda mükemmel konumda olduğunu iddia edemez, 'her şeyi bitirdim' diyemez. Çünkü dinamik bir yapı var. Biz nasıl daha iyi, daha nitelikli, daha kaliteli eğitim arayışındaysan dünyanın gelişmiş ülkeleri de benzer arayışlar içerisinde. Biz nasıl sürekli kendimizi geliştirmek için çalışıyorsak diğer toplumlar da aynı gayreti sarf ediyor."
"Takdir edilecek, alkışlanacak bir tavırdır..."
"Hükümet olarak sürekli kendimizi tartıyor, muhasebemizi yapıyor, tespit ettiğimiz sıkıntıları gidermeye çalışıyoruz. Bunun adı, birilerinin iddia ettiği gibi eğitimi yap-boz tahtasına dönüştürmek değildir, reform iradesini kararlılıkla sürdürmektir." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunun adı istikbalimiz olan evlatlarımızı geleceğin şartlarına, geleceğin ihtiyaçlarına daha iyi hazırlamak hedefiyle vizyoner davranmaktır. Eğitimde mükemmele ulaşma çabası eleştirilecek, yerilecek tavır değil tam aksine takdir edilecek, alkışlanacak bir tavırdır.
Tabii tüm bunları söylerken eğitimin içeriğini geliştirmek konusunda diğer alanlarda katettiğimiz mesafenin biraz gerisinde kaldığımızı görmezden geliyor değilim ama bu konudaki kararlılığımızda, azmimizde, çabamızda en küçük eksilme yoktur.
Sayın bakanımız ve ekibinden en büyük beklentimiz işte bu eksikliği gidermesidir. Bu doğrultuda yürüteceği tüm çalışmalarda kendisinin yanında olduğumu özellikle belirtmek istiyorum." Son 17 yılda yapılan bütün yatırımların Türkiye'yi 2023 hedefleriyle 2053 ve 2071 vizyonunu hayata geçirme noktasında hazır hale getirdiğine inandığını ifade eden Erdoğan şunları kaydetti: "Artık daha büyük hamleler yapmak için elverişli bir zemine sahibiz. Özellikle müfredata dair kapsamlı ve iyi hazırlanmış projelerimizi devreye alabiliriz. Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığımızca açıklanan yeni eğitim reformunun bu yönde atılmış kıymetli bir adım olduğunu düşünüyorum.
Eğitim camiamızın tüm paydaşlarının katkılarıyla hazırlanan bu paket öğrencilerimizin kişisel kabiliyetlerinin geliştirilmesinden öğretmenlerimizin verimli ders işlemesine kadar pek çok önemli değişikliği içeriyor. Önümüzdeki dönem boyunca uzmanlar, paketin muhteviyatına dair tespit, tenkit ve fikirlerini hiç şüphesiz dile getireceklerdir. Bu görüşler çerçevesinde de varsa paketin eksiklikleri giderilecek, daha da iyileştirilmesi mümkün olacaktır.
İyi niyetle dile getirilen eleştiriler elbette nazara, dikkate alınacak ve gerekli düzenlemeler de yapılacaktır. Ancak burada samimi bir uyarıda bulunmakta fayda görüyorum, eğitim gibi 82 milyonun tamamını ilgilendiren bir konuda meseleyi ideolojik zemine çekmek, yapıcı davranmak yerine yıkıcı olmak hiç kimseye bir yarar sağlamaz."
"Eğitim reformunun farklı yönlere çekilmesine izin vermeyeceğiz..."
"Eğitimi siyasi hesaplaşma aracı haline dönüştürmek, açık söylüyorum en büyük zararı eğitimcilerimize ve evlatlarımıza verecektir." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, "Yalan yanlış bilgilerle milletimizin aklını bulandırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ülkemizde ileriye doğru atılan her adımı baltalamaya çalışan ideolojik saplantılarının esiri bir yıkım ekibi bulunuyor" dedi. "Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görürmüş." sözünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunlar da böyle, elde çekiç, her şey çivi. Maalesef bunlar da her yeniliğe, her reforma, ülkeye ve millete katkı yapacak her projeye saldırmayı bir maharet zannediyor. Biz bugüne kadar ne yaptıysak neyi başardıysak bu yıkım ekibine rağmen başardık.
Bugün de aynısını yapacağız. Eğitim reformunun sayısı az ama sesi çok çıkan bu çevrelerce sabote edilmesine, farklı yönlere çekilmesine hep birlikte izin vermeyeceğiz.
Biz size inanıyoruz, biz sizinle birlikte bu reformu hayata geçireceğiz. Evlatlarımız için ne iyiyse ne doğruysa hangi program faydalıysa onu hayata geçirmenin gayretinde olacağız." Salonda bulunan eğitimcilere, "Saygıdeğer hocalarım" şeklinde seslenen Erdoğan, ilk emri "oku" olan bir dinin mensupları, "beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz" buyuran, mescide girdiğinde zikir halkası yerine ilim halkasına oturmayı tercih eden bir Peygamberin ümmeti olduklarını aktardı. "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum." diyen bir medeniyetin mirasçıları olduklarını dile getiren Erdoğan, "Alimler, öğretmenler, eğitimciler, bizim inancımızda Peygamber Efendimizin de mirasçılarıdır. Sizin öyle sıradan yeriniz yok. Yeriniz bambaşka." diye konuştu. Öğretmenin öğrettiğinden ziyade yetiştiren, eğiten, terbiye eden, öğrencisinin içindeki cevheri sabırla işleyen ve onu açığa çıkaran kişi olduğuna işaret eden Erdoğan, öğretmenliğin, bilgi yanında tecrübe ve irfanla çocukları, gençleri geleceğe hazırlama mesleği olduğunu dile getirdi. Kutsal bir meslek olan öğretmenliğin, maddi karşılığından ziyade manevi tatmini, manevi hazzı dolayısıyla yapıldığını vurgulayan Erdoğan, okuma yazma bilmeyen bir öğrencinin tekamülüne bizzat şahit olmanın verdiği tatmini başka hiçbir işin veremeyeceğini söyledi. Herkesin hayatında unutulmaz izler bırakmış bir öğretmenin muhakkak bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bizi yetiştiren, milletimize ve insanlığa faydalı bir fert olmamıza katkı sağlayan öğretmenlerimizin hakkını asla ödeyemeyiz" dedi.
"Kültürümüzde öğretmene el kalkmaz, eli öpülür..."
Teknolojideki ve iletişimdeki baş döndürücü gelişmelerin, topluma yabancı bazı hastalıkların da milli bünyeye sirayet etmesine neden olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Şiddetin özendirildiği diziler, şiddet içeren filmler ve sanal oyunlar özellikle gençlerimizin zihin kodlarını tahrip ediyor. Sıkıntı burada. Trafikten okula sokaktan hastaneye sadece görevini yapan insanlara kadar her yerde fiziki ve sözlü şiddetin yaygınlaştığını görüyoruz.
Bu şiddet dalgasına zaman zaman eğitimcilerimizin de maruz kalması son derece üzüntü vericidir. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak öğretmenlerimize yönelik şiddeti asla tasvip etmediğimi buradan altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Bu konuda en küçük bir müsamahamız yoktur, olamaz. Bizim kültürümüzde öğretmene el kalkmaz, öğretmenin eli öpülür. Biliyorsunuz bizim elimizi öpmeye gayret edenler çoktur, hep öyle alıştırmışlar, siyasilerin huyudur. Ben de derim ki bak üç kişinin elini öpeceksin; annenin, babanın, bir de hocanın." Erdoğan, cennetin annelerin ayakları altında olduğunu vurgulayarak, "Ben annemin ayaklarının altını öperdim, Allah rahmet etsin. Tavsiye ediyorum sizler de annelerinizin ayağının altını öpün. Annem çekerdi, anne cennet kokusunu bana çok görme derdim. Anne çok farklı. Onun için eli öpülecek olan annedir, babadır, hocadır." dedi. Öğretmene tıpkı anne baba gibi bir ömür boyunca hürmet gösterildiğini, saygı duyulan bir inanca mensup olunduğunu aktaran Erdoğan, "Ülkemize ve milletimize asla yakışmayan bu şiddet sorununun hep birlikte üstesinden geleceğimize inanıyorum." dedi. Erdoğan, öğretmenlere şu sözlerle seslendi: "Sizlerin görevlerinizi en güzel şekilde yapmanızı sağlamak, bizim boynumuzun borcudur. İnşallah bundan sonra çalışma şartlarından özlük haklarınıza kadar sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz.
Ekonomimiz büyüdükçe ülkemizin imkanları genişledikçe oluşan katma değerden sizler de hak ettiğiniz payı alacaksınız. Öğretmenlerimizin de mesleklerinin kutsiyetine ve hassasiyetine uygun biçimde ülkemizin dört bir köşesinde görevlerini layıkıyla yapmayı sürdüreceklerine inanıyorum." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görevi esnasında şehit edilen öğretmenler başta olmak üzere ebedi aleme irtihal eden tüm öğretmenlere rahmet diledi. Üzerinde hakkı olan öğretmenlerine en derin saygılarını ileten Erdoğan, hayatta olanların her birinin ellerinden öptüğünü ifade etti ve eğitim çalışanlarının her birine hizmetleri, emekleri ve engin sabırları için teşekkürlerini sundu.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com