Büyüme çağındaki çocukların zaman zaman sergilediği istenmeyen davranışların önüne geçmek aslında çok kolay. Anne-babaların çocuklarına yönelik davranışlarında yaptıkları doğru bilinen yanlışlar üzerinde yapılacak basit değişiklikler, çocukların gelişimine inanılmaz olumlu yansıyabiliyor.
“Fiziksel ceza yarar değil zarar verir!”
İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erhan Alabay, bunun nasıl başarılabileceğini anlattı. Her şeyden önce “istenmeyen davranış” kavramının doğru anlaşılması gerektiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Alabay, “Örneğin çocuğun oyun oynamak için parka çıkmak istemesi veya dolapların içerisini karıştırmak istemesi bir istenmeyen davranış mıdır, bunu bilmek gerekir. Bahsettiğimiz bu davranışlar, istenmeyen davranış olmasının aksine, o yaş grubu çocukların gelişimsel özelliğidir. Bu davranışlar istenmeyen davranış değildir. Bu nedenle aileler öncelikle çocuğunun yaşına uygun gelişimsel özellikleri iyi bilmesi gerekir” dedi. Çocuklara yönelik verilebilecek fiziksel cezaların yarar yerine zarar getirdiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Alabay, “Fiziksel cezalar çocuğun istenmeyen davranışını ortadan kaldırmaz, aksine o davranışın artmasına neden olur. Hatta fiziksel cezaya maruz kalan çocuklarda kalıcı gelişimsel problemler oluşur. Bu nedenle fiziksel cezalar bir çözüm yöntemi değildir. Aksine, çocukların hangi davranışları başarı ile sergilediğinin bir listesini yapıp onlardan yola çıkarak istenmeyen davranışları çözebiliriz” diye konuştu.
“İstenmeyen davranışları ayrıntılarıyla not edin”
Ailelerin çocuklarda gerçekten istenmeyen bir davranış gözlediğinde neler yapması gerektiğini de açıklayan Yrd. Doç. Dr. Alabay, “İlk olarak ailelere bu davranışı bir hafta gözlemlemelerini istiyoruz. Hatta ailelere bir çizelge verip bu davranışın hangi sıklıkla, hangi saatlerde ve hangi durumdan sonra davranışın gerçekleştirdiğini not etmesini dahi istiyoruz. Bunun en önemli nedeni, çocuğun bu davranışını tetikleyen öncü nedenleri bulmaktır. Bilindiği gibi biz yetişkinlerin de ruh hali değişkendir. İş yerinde yaşadığınız bir sıkıntı veya telefonda almış olduğunuz kötü bir haber sonucunda günlük davranışlarımız değişebilir. Çocuklar da biz yetişkinler gibi anlık değişimler yaşayabilir. Bu çizelgenin en önemli kısmı da bu davranışın acaba anlık gerçekleşen bir davranış mı yoksa sürekliliği olan bir davranış mı bunu belirlemektir. Anlık davranışlar istenmeyen davranış olarak nitelendirilemez” ifadelerini kullandı. “Ebeveynler birbirleriyle tutarlı olmalı” Çocukta gözlenen herhangi İstenmeyen bir davranışın kendisine ve çevresindeki bireylere zarar verdiği ve davranış sıklığı fazla olduğu durumlarda ilk olarak ebeveynlerin bu durumu karşılıklı olarak konuşması gerektiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Alabay, “Çünkü geliştirilecek olan stratejinin sadece anne veya sadece baba tarafından değil, tüm aile bireyleri tarafından tutarlı bir şekilde uygulanması gerekiyor. Ebeveynlerin çocukların istenmeyen davranışlarına karşı farklı davranışlar göstermesi en çok karşılaştığımız durumdur. Çocuğun istenmeyen davranışına karşı anne uygun stratejiyi uygularken, baba uygulamaz; veya tam tersi baba uygularken anne uygulamaz ise, ya da bir ebeveyn çocuğu istenmeyen davranışı için uyarırken diğeri çocuğa arka çıkarsa, çocuğun istenmeyen davranışı ortadan kaldırılamaz. Bu nedenle anne ve babanın tutarlı davranış göstermesi istenmeyen davranışın ortadan kaldırılması için en önemli husustur.
“Ortamda değişiklik yapmak faydalı olabilir”
Evin içindeki veya dışındaki ortamların fiziksel yapısını değiştirmenin, çocuğun istenmeyen davranışlarını önlemede en kolay ve en etkili yöntemlerden birisi olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Alabay, “Çocuğun ev içerisindeki eşyalara zarar vermesi veya duvarları boya kalemleri ile boyaması gibi istenmeyen davranışlar sergileyen ailelere öncelikle ev içerisinde çocuğun özgürce oyun oynayabileceği ve istediği gibi hareket edebileceği bir alanın belirlenmesini istiyoruz. Ebeveynlerin bu alana müdahale etmemesini, hatta bu alanın çocukla birlikte seçilmesini tavsiye ediyoruz. Ayrıca evin içerisinde aşırı uyaranların olması çocuğun istenmeyen davranışını tetikliyor olabilir. Çocuklar, evin içerisinde çok fazla seçeneğin olmasından veya rahatsızlık veren uyaranların sayısının fazla olmasından dolayı istenmeyen davranış gösterebilir. Örneğin, çoğu aile çocuklarının uyku zamanlarında çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bu şekilde bir problemle gelen ebeveynlere öncelikle çocuğa uyku anında stres yaşatabilecek aşırı uyaranları çocuğun uyuduğu alandan çıkararak sadeleştirilmesini öneriyoruz” dedi.
Doğru yönergeler nasıl olmalı?
Ailelerin, çocukların istenmeyen davranışlarına karşı “yapma”, “dokunma”, “vurma”, “kırma” gibi olumsuz ifadeleri sıkça kullandığını, bu tutumun istenmeyen davranışı azaltmak yerine artırabileceğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Alabay, “Bu nedenle aileler olarak çocukların göstermiş olduğu istenmeyen davranışlarda negatif cümleler kurulmamalıdır. Örneğin ebeveynlerin en büyük problem yaşadıkları zamanlardan birisi de çocukların yemek saatleridir. Yemeklerini yemek istemeyen çocuklara aileler çoğunlukla, ‘Yemeğini yemezsen, büyüyemezsin’, ya da ‘Yemeğini yemezsen, parka gitmeyiz’ gibi olumsuz cümleler kullanır. Çocuk bu durumda negatif mesaj alacaktır. Yemek yemeyen çocuk bu negatif mesajdan ötürü direkt ağlamaya bile başlayabilir ve hatta öfke nöbetleri geçirebilir. Bunun yerine, ‘Yemekten sonra, seninle en sevdiğin oyunu oynayabiliriz’, ‘Yemeğimizi bitirdikten sonra parka gitmeye ne dersin’ gibi olumlu yüklemlerle biten cümlelerin tercih edilmesi gerekir” şeklinde konuştu. Yrd. Doç. Dr. Alabay, çocuğa verilecek yönergelerle ilgili şu hususlara da dikkat çekti: “Yönergeleri çocuklarınıza verirken, muhakkak çocuğunuzun sizinle göz teması kuruyor olmasına dikkat edin. O an ağlayan ve sizinle göz teması kurmayan çocuğunuza yönerge vermeniz işe yaramayacaktır. Aksine ağlama şiddetini arttıracaktır. Bu nedenle önce ağlamasının durmasını beklemek gerekir. Daha sonra çocuğunuzun boy hizasına geçerek ve göz teması kurarak yönergenizi verebilirsiniz. Ayrıca yönergeleriniz kısa ve net olmalıdır. Örneğin ‘Şimdi yemeğini bitirdiğine göre, önce ellerini yıka, sonra dişlerini fırçala ve odanda dağıttığın oyuncakları oyuncak sepetine yerleştir’ şeklinde vereceğiniz yönerge özellikle küçük yaş çocukları için karmaşık gelecektir ve vermiş olduğunuz yönergelerin hiç birisini gerçekleştiremeyecektir. Bu nedenle her yönergeyi tek tek ve net vermemiz gerekir. Öncelikle çocuğun sofradan kalktıktan sonra ‘Ellerini yıkayabilirsin’ yönergesini verip, ellerini yıkamasını beklemeliyiz. Ellerini yıkadıktan sonra diğer yönergeleri tek tek vermeliyiz. Son olarak aynı yönergeyi çocuğumuza en fazla 2 kez vermeliyiz. Eğer vermiş olduğumuz yönerge doğrultusunda yönergeyi gerçekleştirmiyor ise, çocuğumuza yardım edip birlikte gerçekleştirmeliyiz. Beklenen davranışı sergiledikten sonra ise sözel pekiştireçler vermeyi unutmamalıyız. Örneğin oyuncaklarını toplaması için verdiğiniz yönerge doğrultusunda, oyuncaklarını topladıktan sonra ‘oyuncaklarını topladığın için çok teşekkür ederim’ ya da ‘Oyuncaklarını çok güzel toplamışsın’ gibi yönergeler vererek, çocuğunuza sarılabilirsiniz.”
dikGAZETE.com