Op.Dr.Betül Görgen, yeni çalışmanın sonuçlarına göre; Kadınlarda yumurta kapasitesini anlamak için bakılan hormonların, kadının gebe kalabilme olasılığını doğru tahmin edemediğini ifade ederek, “Yani, bu hormonlara göre azalmış yumurta rezervi olan kadınlar, gebelik olasılığı bakımından diğerlerine göre daha az şanslı değiller. Ne kadar yumurtanız kaldığını belirleyen bu testler, üreme kapasitenizi ve şansınızı doğru olarak ölçemiyor” diye konuştu.
Kuzey Carolina Üniversitesindeki araştırmacıların düşük yumurta rezervi testlerine sahip kadınların, bu testleri normal olan kadınlarla benzer gebelik şanslarına sahip olduğunu gösterdiğini anlatan Op.Dr.Betül Görgen, “Genellikle bu testler, hem doktorlara hem de çocuk arzusu duyan kadınlara, yumurta rezervinin anlaşılması açısından yaptırılması yönünde önerilen testlerdir. Daha çok, gebe kalmak isteyen ve ileri yaştaki kadınlardan istenmektedir. Çocuk sahibi olma güçlüğü çeken çiftlerin %50 sinde sorun kadına aittir. Ve genellikle yumurtlamayla ilgili sorunlardan, tüplerdeki ya da rahme ait hasarlardan kaynaklanır. Doktorun düşüncesine ve değerlendirmesine bağlı olarak da çeşitli testler yaptırması önerilir. Yumurta rezerv testleri sıklıkla, doktorun yumurtlama problemlerinden dolayı gebeliğin oluşmadığını düşündüğü durumlarda yaptırılır.” diye konuştu. Bazen de kadınların bu testleri yumurtalarını dondurma kararı vermek ve gebeliği ertelemek için ne kadar zamanları kaldığını öğrenmek için yaptırabildiğini belirten Op.Dr.Betül Görgen, daha sonra şunları söyledi; “Bu üç ana hormon; anti-müllerian hormon (AMH),follikül uyaran hormon (FSH) ve inhibin B 'dir. Çalışmanın lideri Dr.Ann Steiner ;"bu hormonların yumurta rezervlerini yansıtma eğilimindeyken, yumurta sayısının kadının üreme kapasitesini tam yansıtmadığını" belirtmiştir. Bilindiği gibi yumurta sayısı kısmen kaliteyi de yansıtır.Yumurta sayısının fazla olması tüp bebekte daha kaliteli yumurtanın seçilmesine olanak sağlar fakat kesinlikle başarıya ulaşılacağını göstermez. Araştırmacılar 30-44 yaş aralığındaki 750 kadından kan örnekleri toplamışlardır.Kadınların hiç birinde üreme problemi hikayesi olmayıp,gebe kalmaya henüz karar vermiş olgulardır. Bu çalışmada, gebe kalmaya çalışan bu kadınlar bir yıl takip edilmiştir.Ölçülen hormon değerlerine göre azalmış yumurta rezervi saptanan kadınların,diğerlerine göre gebe kalma şansı, daha az değildir. Çalışma sonuçlarına göre,hormon testlerinin sonuçlarının iyi olması da,üreme kapasitesinin çok iyi olacağını göstermez.
Yumurta sayısı yıllar içinde azaldıkça,kalitesinde de azalma meydana gelmektedir.Ancak ne yazık ki yumurta kalitesini belirleyen bir test yoktur.Halen yumurta kalitesini belirleyen en önemli faktör "yaş"tır. Günümüzde gitgide daha fazla kadın çocuk sahibi olmak için beklemeyi tercih etmektedir.2000 li yılların başında ilk anne olma yaşı ortalama 25 iken, 2017 yılında 28 yaşa ulaşmıştır. Doğal olarak gün geçtikçe daha fazla kadın üreme gelecekleriyle ilgilenmekte ve üreme kapasitesiyle ilgili testleri yaptırmaktadır.Test sonuçlarına göre de hala çocuk sahibi olup olamayacaklarına ya da yumurtalarını dondurmaya karar vermektedirler. Fakat çalışmanın verileri, bu testlerin sonuçlarının üremeye dair kararların verilmesinde çok da elverişli olmadığını göstermektedir.Bu testler esas olarak,sahip olduğunuz yumurta rezervinin bilgisini verir. Bu test sonuçlarının iyi olması,asla yaş konusunu gözardı edilmesi anlamına gelmemelidir.Sahip olduğunuz yumurta rezervi ne kadar çok olursa olsun,üreme kapasitesi ve gebelik olasılığı yaş ilerledikçe azalır.”
dikGAZETE.com