Cezayirli araştırmacı El-Havvas Takıyye, Türkiye'nin Akdeniz'in doğusunda dayatılmaya çalışılan tecridi kırmayı başardığını belirterek, Ankara'nın Libya'ya desteğinin gelecekte daha da artacağı değerlendirmesinde bulundu.
Katar'ın başkenti Doha merkezli Al Jazeera Araştırma Merkezi Arap Dünyası Araştırmaları Bölümü Direktörü Takıyye, Libya'da askeri seçeneğin başarısızlığı, gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'in gerilemesi, uluslararası faktörlerin tutumu ve Türkiye'nin konumuyla ilgili gelişmeleri değerlendirdi.
Takıyye, "Libya'da Hafter'in başkent Trablus'a yönelik saldırılarının başarısızlığa uğratılmasında Türkiye'nin rolü önemli. Çünkü Ankara, uluslararası tanınırlığa sahip Libya hükümeti ile ona bağlı güçlere siyasi ve askeri destek verdi." dedi.
"Türkiye'nin Libya'ya desteği gelecekte daha da artacak." ifadesini kullanan Takıyye, şöyle devam etti:
"Geçen kasım ayında iki ülke arasındaki denizcilik yetki alanlarını tanımlayan mutabakatın imzalanmasından sonra Ankara, Libya'yı ulusal güvenliğinin bir parçası olarak görmeye başladı.
Türkiye bu mutabakat ile Mısır, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Akdeniz'in doğusunda dayatmaya çalıştığı tecridi kırmayı başardı."
Takıyye, Türkiye'nin Libya'nın bu güçlerin eline düşmesine izin vermeyeceğini; çünkü bu durumun mutabakatı iptal edeceğini ve Türkiye'yi Doğu Akdeniz'deki nüfuzundan mahrum ederek "mavi vatan"dan tecrit edeceğini dile getirdi.
"Türkiye, Libya'da savaşan grupların hükümetin merkezi komutasına tabi olan düzenli tek bir güç çatısı altında birleşmesine, profesyonel Libya askeri ve güvenlik güçlerinin oluşturulmasına katkı sağlayacak.
Aynı zamanda yeniden imar alanında da yardımcı olacak." diyen Takıyye, güvenlik güçlerinin oluşturulmasında ABD ve NATO'nun desteğinin de olabileceğine işaret etti.
Askeri seçeneğin başarısızlığı
Cezayirli araştırmacı, Trablus ve batı bölgesinin tamamının Hafter'in düzenleyebileceği saldırılardan güvenli hale getirilmesinin bazı sonuçları olacağına işaret etti.
Takıyye, bunların en önemlisinin Hafter ve onu destekleyen Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Rusya ve Fransa gibi bölgesel ve uluslararası güçlerin dayandığı askeri seçeneğin başarısızlığı olduğuna dikkati çekti.
El-Havvas Takıyye, "Bu durum, bu güçlerin; eski BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame'nin teyit ettiği gibi 'küçümsedikleri' siyasi uzlaşıyı kabul etmek zorunda olduklarını anlamalarını sağlayacak." diye konuştu.
Hafter'in siyasi müttefiki Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile Hafter'e bağlı sözde hükümetin başbakanı Abdullah es-Sini'nin Abu Dabi ziyaretleri azalırken Moskova ziyaretlerinin artmasına dikkati çeken Takıyye, "BAE ve Fransa'nın Libya'nın durumundaki etkisi azalıyor." dedi.
Takıyye, bu durumun ayrıca Fransa'nın Libya savaşındaki tutumu konusunda NATO ve Avrupa kurumlarında daha da yalnız bırakılmasında görülebileceğini belirtti.
Öte yandan ABD'nin Libya'daki gelişmelere ilgisinin arttığına işaret eden Takıyye, "Washington, Rusya'nın nüfuzunu güçlendirmek için Libya'daki durumdan yararlanacağı konusunda endişeli. İlerleyen günlerde, ABD; Libya hükümeti ve Türkiye'ye tarafına yönelebilir.
ABD, Türkiye ve Libya hükümetinin Rusya'nın yararlanabileceği zorluklarla karşılaştığını hissederse müdahalesini de artabilir." diye konuştu.
Hafter'in gerilemesi
"Libya'da askeri seçeneğin gerilemesiyle Hafter'in önemi azalacak; sorunları büyüyecek." diyen Takıyye, Hafter'in bir yandan Trablus'u işgal edemediğini diğer yandan ordu birliklerinin Sirte-Cufra hattındaki ilerlemesinin önüne geçemediğini hatırlattı.
Takıyye, Hafter'in kayıplarının, Libya'nın doğu, güney ve orta kesimlerindeki taraftarlarını da kaybetmesiyle sonuçlanabileceğini belirtti.
Hafter'in onların desteğiyle başarıya ulaşacağını düşündüğüne dikkati çeken siyasi uzman, şunları söyledi:
"Hafter, kendisini desteklerlerse Trablus'ta kontrolü sağlayacağını, dünyanın onu ülkenin lideri olarak tanıyacağını, Ulusal Petrol Kurumu ve Merkez Bankasını ele geçireceğini, petrol ihracatından çok para elde edeceğini ve gelirinden kendisini destekleyenlere pay vereceğini vadediyordu."
Takıyye, Hafter'in bu vaatlerinin tamamının buharlaşıp yok olduğunu, şu anda tek umudunun Libya hükümetini, Trablus saldırılarında harcadığı yaklaşık 36 milyar dolarlık borcu için ikna etmek olduğunu aktardı.
Hafter'in Libya'da nüfuzu artan uluslararası güçler tarafından artık güvenilir bir taraf olarak görülmediğini belirten Takıyye, Hafter'in Ankara ve Moskova'nın liderliğinde ocak ayında ateşkes görüşmelerinin ardından oluşturulan anlaşmayı imzalamadan Moskova'dan ayrılmasını hatırlattı.
Takıyye, Hafter'in Rusya'nın güvenini bu aşamada kaybettiğini ifade etti.
Hafter'e alternatif isimler
Al Jazeera Araştırma Merkezi Arap Dünyası Araştırmaları Bölümü Direktörü Takıyye, Rusya'nın Hafter'in müttefiki Salih tarafından sunulan siyasi önerinin arkasında olduğuna, ancak Hafter'in bu öneriyi reddettiğine işaret etti.
Hafter'in 27 Nisan'da yaptığı açıklamada, kendi desteklediği Tobruk Meclisinin de içinde bulunduğu tüm siyasi kurumları feshettiğini ve yine kendisini ülkenin askeri lideri ilan ettiğini anımsatan Takıyye, şunları dile getirdi:
"Tüm bunlar Hafter'in sahneden çekilmesi ya da kendisinden daha önemli isimlerin arkasına saklanması ihtimalini artırıyor. Bunun belirtileri, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 'Hafter'i desteklemediği ve Trablus'a saldırıları kabul etmediği' açıklamasında ortaya çıkıyor.
Ayrıca Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin, Sirte ve Cufra'yı ele geçirmeye çalışması durumunda Libya hükümetine karşı kabilelerin silahlandırılmasına ilişkin açıklamasında da görülüyor. Sisi burada Hafter güçlerini destekleyeceğini ya da silahlandıracağını söylemiyor."
Takıyye bu durumun, Abu Dabi Veliaht Prensi eski Danışmanı Abdulhalık Abdullah'ın Twitter hesabındaki "Hafter'i ve hatalarını eleştiren" paylaşımında da görüldüğünü ve bunun Abu Dabi liderlerinde hakim olan düşünceyi yansıtabileceğini belirtti.
Hafter'in geri plana düşmesiyle Libya'nın doğusunda sahneye Akile Salih ya da devrik lider Muammer Kaddafi döneminden başka isimlerin çıkabileceğine değinen Takıyye, bu isimlerin Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam'a yakın isimler olabileceğini, böylece isteklerini askeri güçle dayatabileceğine inanan Hafter'in önem vermediği siyasi desteği alabileceğini kaydetti.
Muhtemel siyasi çözüm
El-Havvas Takıyye, "Libya'da siyasi çözüm ihtimali gitgide artıyor. Zira Hafter ve destekçilerinin savunduğu askeri çözüm artık geçerli değil." dedi.
Cezayirli araştırmacı, Hafter ve destekçilerinin önünde Trablus ve Libya hükümetinin temsil ettiği siyasi meşruiyete ulaşmak, Merkez Bankası ve Ulusal Petrol Kurumunun yönetiminde yer edinebilmek için uzlaşıdan başka bir seçenek kalmadığını vurguladı.
Takıyye, "Libya'da siyasi uzlaşıya doğru yöneliş, askeri çözümde ısrar eden BAE ve Fransa'nın ülkedeki nüfuzunu zayıflatıyor ve Rusya'nın nüfuzunu artırıyor." dedi.
Hafter'in Trablus'a saldırıları sırasında Rusya'nın Türkiye'yle ortaklaşa desteklediği "Hafter ile Serrac arasında sağlanacak anlaşma ile siyasi bir çözüm arayışı içinde olduğu" açıklamasını hatırlatan Takıyye, ancak Hafter'in ne bu anlaşmayı ne de Moskova'nın yönlendirmesiyle Salih'in başlattığı siyasi öneriyi kabul ettiğini dile getirdi.
Rusya'nın çatışmaların yeniden başlamasını engelleme konusunda istekli olduğuna değinen Takıyye, "Moskova, çatışmaların yeniden başlamasının kendisini bu çatışmalara daha fazla dahil olmaya itebileceğinden endişe ediyor.
Bu durum, Washington'u kışkırtabilir; Libya hükümeti ile Türkiye'ye askeri destek sağlayarak yanıt verebilir." ifadesini kullandı.
Müzakelerin başlaması konusunda uluslararası fikir birliği
Takıyye, şu anda Libya konusunda müzakerelerin tekrar başlaması gerektiği konusunda uluslararası fikir birliği olduğunu çünkü aksi halde çatışmaların yeniden başlayabileceğini dile getirdi.
Çatışmaların yeniden başlaması durumda Libya'nın, Kuzey Afrika ve Güney Avrupa'yı sarsacak bölgesel çatışmalara sürüklenebileceği ya da ülkenin bölünebileceği uyarısında bulunan Takıyye, savaşın doğu ve batı bölgeleri arasındaki petrol kaynaklarının kontrolü merkezinde alevlenebileceğini belirtti.
Takıyye, Libya'nın önündeki en güvenli ve en külfetsiz seçeneğin ya Rusya ve Türkiye arasındaki ikili ya da ABD ve Avrupa'nın da katıldığı çok taraflı uluslararası gözetim eşliğinde varılacak siyasi çözüm olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA . dikGAZETE.com