istanbul
Cezayir'in bağımsızlık mücadelesine fikirleriyle katkılar sunan bu uğurda canını ortaya koyan İslam alimi El Arabi et-Tebsi'nin Fransızlar tarafından ağır işkencelere maruz bırakılarak öldürülmesinin üzerinden 63 yıl geçti.
Tebsi, Cezayir'in kuzeydoğusundaki Konstantin vilayetine bağlı Tebessa'da 1895 yılında dünyaya geldi.
Geçimini tarımla uğraşarak kazanan fakir bir aileden gelen Tebsi'nin babası aynı zamanda Kur'an-ı Kerim eğitimi veren bir öğretmendi. İlk eğitimini babasından alan Tebsi, henüz 8 yaşındayken onu kaybetti.
1910 yılında Tunus'un güneyindeki Mustafa bin Azuz Medresesi'nde eğitime başlayan Tebsi, burada Arapça dilbilgisi olan nahiv ve sarfın yanı sıra İslami ilimler alanında fıkıh ve tevhid dersleri aldı.
Tebsi, medresedeki ilk dini eğitiminin ardından 1914'te tarihi Zeytune Üniversitesi'ne başladı. Buradan mezun olduktan sonra Tebsi, 1920'de Mısır'daki Ezher Üniversitesi'nde farklı İslami ilimler alanında 7 yıl eğitim aldı.
Tunus ve Mısır'da eğitimini tamamlayan Tebsi, 1927 yılında Cezayir'e dönerek, memleketi Tebessa'daki küçük bir cami olan İbn Said Camisi'nde imamlık yapmaya başladı.
Kısa süre sonra verdiği vaazlar ve hutbelerle kendinden söz ettirmeye başlayan Tebsi, o dönem Cezayir'i işgal eden Fransızların da dikkatini çekti.
Fransızların baskısı ve onu dinlemeye gelenlerin tehdit edilmesi nedeniyle Tebsi, 1930 yılında yine Cezayir'deki başka bir vilayette görevine devam etti.
Cezayirli alim Tebsi'nin, yaptığı reform ve devrim çağrıları kitleler arasında geniş yankı uyandırdı ve her geçen gün destekçilerinin sayısında artış yaşandı.
Tebsi ve Cezayir Alimler Birliği
Cezayir'in Fransız sömürgesinden kurtulması ve bağımsızlığına giden yolda büyük çaba sarf eden Cezayir Alimler Birliği, 1931'de Şeyh Abdulkadir bin Badis tarafından kuruldu.
Tebsi de bağımsızlık mücadelesi uğruna hayatını kaybedene kadar aktif bir şekilde birliğin ön saflarında yer aldı.
Tebessa halkının ısrarı ve çağrıları üzerine Tebsi, yeni bir medrese ve cami inşa edilmesi şartıyla 1932'de memleketine döndü.
Kız ve erkek çocukların dini eğitim alabileceği medrese ile cami Tebsi'nin isteği doğrultusunda inşa edildi, 1934 yılında hizmete girdi.
Tebsi, 1935 yılında Cezayir Alimler Birliği Genel Sekreterliğine seçildi, ardından Fetva Komitesi Başkanı oldu.
Birliğin içindeki iki önemli şahsiyetten Badis'in vefat etmesi, Şeyh El-Beşir el-İbrahimi'nin de Fransızların baskısı sonucu sürgünde olması nedeniyle, Fransa'nın hedefindeki isim Tebsi oldu.
Tebsi, bu süreçte Cezayir'in bağımsızlığı konusunda önemli fetvalar çıkarıp, halkı devrime katılmaya teşvik eden çağrılarda bulundu. Birliğin içindeki bu faaliyetlerinin yanı sıra 1947'de kurulan Abdulhamid Bin Badis Enstitüsü'nün de başına geçti. Enstitünün kapandığı 1956 yılına kadar bu kurumdaki görevini sürdürdü.
Fransızların tehdidine rağmen halkını yalnız bırakmadı
Cezayir'in Fransız sömürgesinden kurtulması ve ülkesinin bağımsızlığa kavuşması için bir İslam alimi olarak üzerine düşeni yapan Tebsi, Cezayirli gençlerin devrime katılması için de büyük çaba harcadı.
Tebsi, Cezayirlilerin ülkelerine sahip çıkmaları için o dönem etkin olan "Şehab" gazetesi için makaleler kaleme aldı. Gazetedeki makaleleri "Ey Cezayirliler, her neredeyseniz Cezayir size haykırıyor!" başlığıyla yayımlanarak, özellikle gençlerin bağımsızlık devrimine katılmasında etkili oldu.
Açık tarihi kaynaklara göre Tebsi'nin, o dönem sergilediği duruşu, antisömürgeci fikirleri ve devrimi destekleyen açıklamaları Fransızların oklarının üzerine çevrilmesine neden oldu.
Yakın arkadaşları ve sevenleri Fransızlara hedef olmaması için Tebsi'yi Cezayir'den çıkmaya ikna etmeye çalıştı. Ancak, Tebsi'nin bunu reddederek, verdiği "Ölüm korkusuyla hepimiz çıkarsak, halkın yanında kim kalacak?" şeklindeki yanıt akıllara kazındı.
İşkence ile öldürüldü
Cezayir Alimler Birliği ve birçok farklı kaynağa göre, Tebsi'nin evine 4 Nisan 1957'de Fransız askerlerince baskın düzenlendi.
Kaynaklar, hasta olmasına rağmen yatağından zorla çıkarılan Tebsi'nin ayakkabısını bile giymesine izin verilmediğini aktarıyor.
Cezayirli alimin türlü işkencelere maruz kaldığı belirtilirken, Fransız komutanın motor yağı ve asfalt karışımını ateş üzerinde kaynattığı ve ardından devrime destek vermekten vazgeçmemesi halinde kendisini kaynayan yağın içine atacağı tehdidinde bulunduğu ifade ediliyor.
Tebsi'nin devrime destek vermekten vazgeçmemesi üzerine ağır işkencelere maruz bırakılarak öldürüldüğü belirtiliyor.
Ağır işkenceler ve söz konusu tehditle öldürülmesini, ölümünün üzerinden 63 yıl geçmiş olmasına rağmen cenaze ya da mezarına dair bir izin bulunamaması da destekliyor.
Cezayir, Fransa'nın 1830'larda başlayan sömürgeci işgaline karşı, 1 Kasım 1954'te bağımsızlık mücadelesine başladı. Fransa'nın kanlı yıldırma çabalarına karşı koyan Cezayir, sekiz yıl süren ve 1,5 milyon kişinin canına mal olan çetin mücadelesi sonucu bağımsızlığını kazandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com