Ankara
Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar, milli mücadele yıllarında önemli bir rol alarak "Galip Hoca" takma adıyla ülkenin işgalini engellemek için halkı bilinçlendirirken, çok partili siyasi yaşamın ilk sivil cumhurbaşkanı sıfatıyla da demokratikleşme ve özgürleşme alanında önemli çalışmalara imza attı.
Türkiye'nin ilk sivil Cumhurbaşkanı Bayar'ın vefatının üzerinden 33 yıl geçti.
Bayar, 1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Umurbey'de tamamlayan Bayar, ardından Bursa'da İpek Meslek Yüksekokuluna gitti.
College Francais de l'Assomption'da eğitim gören Bayar, hukuk ve bankacılık alanlarında çalıştı.
Bayar, 1903 yılında İnegöllüzade Refet Bey'in kızı Reşide Hanım'la evlenerek, bu evliliğinden Refi, Turgut ve Nilüfer adlarında üç evladı oldu.
Celal Bayar, 1907 senesinde İttihat ve Terakki’nin Bursa'daki gizli kolu olan Küme adlı örgüte girmesinin ardından Ege bölgesinde son derece zayıf olan cemiyetin çalışmalarını hızlandırmak ve bölgede etkinliğini artırmak amacıyla İzmir'e özel bir görevle gönderildi.
Bayar, 1912'deki Balkan Savaşı’nda Bulgar ordularıyla savaşmak üzere Bursa'dan gizlice ayrılarak önce İstanbul'daki askeri karargaha oradan da cepheye gitti.
Galip Hoca takma adıyla işgale karşı durdu
Bayar, İzmir’de 1918 yılında işgali engellemek ve işgalci kuvvetlere karşı mukavemet oluşturmak amacıyla kurulan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'nde aktif rol aldı.
İttihatçı kimliği ve hakkındaki tutuklama emri yüzünden ismini değiştirmek zorunda kalan Bayar, İzmir'in işgali tehlikesi belirince, "Galip Hoca" takma adıyla zeybek ve köy hocası gibi bölgeyi dolaşarak işgale karşı propaganda yaptı.
Aydın, Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilince Bayar, halkı Yunan kuvvetlerine karşı örgütleme faaliyetleriyle uğraştı.
Aydın, kısa zamanda Yunan kuvvetlerinden kurtarılmıştı.
Balıkesir Kongresi öncesinde yapılan toplantıda Bayar'a Sivil Alay Komutanlığı, kongrede ise oybirliği ile Akhisar Milli Alay Kumandanlığı unvanı layık görüldü.
Nutuk'ta Celal Bayar'ın ismi de geçiyor
Bayar'ın milli mücadele yıllarındaki bu gayretleri, milli mücadelenin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün övgüsüne de neden olmuştu.
Celal Bayar'ın ismi Nutuk'ta şöyle geçiyor:
"Aydın dolaylarında, İzmir'in işgalinden sonra, asker ve halktan bazı vatanseverler, Yunanlılara karşı savunma, halkı cesaretlendirme ve silahlı milli teşkilat kurma gayretleriyle çalışıyorlardı.
Bu arada İzmir'den ad ve kıyafet değiştirerek o bölgeye gitmiş olan Celal Bey'in (İzmir Milletvekili Celal Bey'dir) gayret ve fedakarlığı anılmaya değer."
Malta'ya sürgünden son anda kurtuldu
Osmanlı Mebusan Meclisi’nin toplanması için yapılan 1919 seçimlerinde Saruhan (Manisa) mebusu adayı olarak gösterilen Celal Bayar, milletvekili seçilerek İstanbul'da toplanacak olan son Osmanlı Mebusan Meclisi’ne katılma hakkını elde etti.
İstanbul hükümeti tarafından aranılanlar ve yakalanacaklar arasında yer almasına rağmen Bayar, 12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı milletvekili olarak katıldı.
İstanbul ve Osmanlı Mebusan Meclisi 16 Mart 1920'de işgal edilirken, milli mücadele taraftarı vekiller Malta'ya sürgüne gönderilmişti. Ancak Bayar, Meclisin işgal edileceği haberini önceden öğrendiği için Malta’ya sürgün edilmekten son anda kurtuldu.
Malta'ya sürgüne gönderilenler haricindeki Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri milli mücadelenin merkezi Ankara'da toplanmaya başladı.
Bayar, Atatürk'ten aldığı talimatla Anzavur Ayaklanması'nı bastırma görevini yerine getirdiği sıralarda Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da açıldı. Bu nedenle Bayar, meclise iki hafta geç katıldı.
Birinci Büyük Millet Meclisi'nde milletvekili olarak görev alan Bayar, 27 Şubat 1921'de İktisat Bakanı oldu.
1937-1939 yılları arasında başbakanlık yaptı
Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katılan Bayar, Osmanlı borçları ve bunların ödeme şekliyle alakalı bir öneride de bulunacaktı.
Bayar, borçların altın yerine kuponla ödeme yöntemini önererek, bir anlamda genç cumhuriyetin ekonomik yükünü büyük oranda hafifletme başarısını kazanmıştı.
1923 seçimlerinden sonra II. Büyük Millet Meclisi'ne İzmir milletvekili olarak giren Bayar, 1924 yılının Mart ayında Mübadele, İmar ve İskan Bakanlığına atandı ve İş Bankası'nın kuruluşunu organize etmek üzere aynı yılın Temmuz ayında bu görevinden istifa etti.
İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynayan Bayar, 1932 yılına kadar bankanın genel müdürlüğünü üstlendi.
Bayar, 1932-1937 yılları arasında İktisat Bakanlığı görevini sürdürürken, 1937-1939 yılları arasında başbakanlık yaptı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 yılında vefat etmesinin ardından Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak ile istişare ederek, aralarında yaşanan birçok görüş ayrılığına rağmen İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı seçilmesini destekledi.
Bayar, daha sonra siyasi yaşamını İzmir milletvekili olarak sürdürdü.
Çok partili siyasi yaşamın ilk cumhurbaşkanı
Çok partili siyasi yaşamın başlaması üzerine 1946 yılının Ocak ayında Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi (DP) kuran Bayar, parti başkanlığına getirildi.
Mayıs 1950'de halkın büyük desteğiyle iş başına gelen DP, 27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi ve serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu.
Seçimlerde DP yüzde 55 oy alarak 416 milletvekili ile Meclis'e girdi. Aynı seçimde CHP 69 sandalye kazanarak hüsrana uğradı.
İlk DP iktidarında Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı.
Bayar, 22 Mayıs 1950'de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi.
Bayar'ın siyasi hayatı 27 Mayıs askeri darbesiyle son buldu
Demokratikleşme ve özgürleşme alanında önemli çalışmalara imza atan Bayar ve arkadaşlarının "Yeter söz milletin" sloganıyla çıktıkları bu yol, 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle son buldu.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Tüm tutuklular Yassıada'da hapsedildi.
Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi.
Yargılamalar neticesinde Bayar, 15 Eylül 1961'de Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi.
Celal Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevirilerek Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledildi.
Bayar, 7 Kasım 1964’te rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı.
1903 yılında Reşide Hanım’la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar 22 Ağustos 1986 günü İstanbul'da vefat etti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com