Keşmir Üniversitesinde öğretim görevlisi Faruk Rahim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Trump tarafından sunulan anlaşma, yaralı bir adamı dövmeye ve sonra onu tedaviyi kabul etmesi için ikna etmeye benziyor." dedi.
Rahim, anlaşmanın, ezilen halkların dünya güçleri tarafından hem iç hem de dış politikada nasıl piyon olarak kullanıldığını bir kez daha gösterdiğini kaydetti.
Srinagar'da battaniye satarak geçimini sağlayan Altaf Ahmed, "Bu, Hintlerin bize yaptığına benziyordu. (Hindistan yönetimi) Bizden her şeyi aldı ve sonra bizi 'kendi iyiliğimiz' için ikna etmeye çalıştı." değerlendirmesinde bulundu.
Emekli siyaset bilimci Nur Ahmed Baba, Trump'ın adımının tek olumlu yanının hiçbir siyasi çatışmanın çözümsüz bırakılamayacağının farkına varılması olduğunu belirterek, "Daha da önemlisi (Trump'ın sözde barış planı) bu tür anlaşmaları tek taraflı olarak ele alamayacağınızı söylüyor. Bu nedenle Trump'ın anlaşması bir anlaşma gibi görünmüyor. Burada Keşmir için dersler var. (Cammu Keşmir'in) Tek taraflı olarak siyasi karakterini değiştiremezsiniz. Bu olamaz." diye konuştu.
Eski hukuk profesörü ve siyasi analist Şeyh Şevket, Keşmir'in Batı dünyasının Filistin'deki öncelikleri kadar merkezi olmadığı değerlendirmesinde bulunarak, "Fakat yeniden dirilen Çin ve Hindistan, ABD ve İsrail arasındaki derinleşen ortaklık bunu değiştiriyor. Dünya artık Keşmir'i görmezden gelemez." şeklinde konuştu.
Trump'ın sözde Orta Doğu barış planıABD Başkanı Trump, 28 Ocak Salı günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında, tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.
Sözde barış planı kapsamında Kudüs'ün, İsrail'in "bölünmez" başkenti olarak kabul edileceğini ifade eden Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için "son şans" olduğunu iddia etmişti.
Planın açıklandığı toplantıya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Umman'ın Washington büyükelçileri de katılmıştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com