TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, yaptığı açıklamada, Hindistan yönetimindeki Cammu Keşmir'in statüsünü düzenleyen Anayasa maddesinin 5 Ağustos 2019 tarihinde iptali sonrasında yaşanan gelişmelerin, Keşmir'i dünyadaki en hassas bölgelerden biri haline getirdiğini anımsattı.
Keşmir'in anayasal statüsünün iptal edildiği 5 Ağustos 2019'dan bu yana, aralarında yerel politikacılar, gazeteciler, doktorlar, akademisyenler ve aktivistlerin de yer aldığı 6 binden fazla Keşmirlinin gözaltına alındığını belirten Çavuşoğlu, Kamu Güvenliği Yasası uyarınca bu kişilerin hiçbir suçlama yöneltilmeden iki yıl gözaltında tutulabileceğine dikkati çekti.
İşkence, kötü muamele, keyfi gözaltına almalar, körlüğe yol açan havalı silahlar ve plastik mermilerle orantısız güç kullanımında rol alan Hint güvenlik güçlerine yargılanmadan mutlak muafiyet sağlayan yasalar yapıldığı için şimdiye kadar hiçbir Hint güvenlik görevlisinin insan hakları ihlali nedeniyle yargılanmadığına işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bağımsız insan hakları kuruluşlarının bölgeye erişimine izin verilmemektedir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Cammu Keşmir'deki durumla ilgili biri Haziran 2018, diğeri de Temmuz 2019'da olmak üzere iki rapor yayınladı. Bu raporlar BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak Keşmir halkının kendi statüsünü belirleme hakkını teyit ederken sistematik insan hakları ihlallerini de tespit etmekte ve bu ihlallerin araştırılması ve sorumlularının cezalandırılması için BM gözetiminde bağımsız bir Soruşturma Komisyonu kurulmasını istemektedir. Birleşik Krallık Keşmir Parlamento Grubu da bunları teyit eden bir açıklama yapmıştır. 5 Ağustos 2019'dan beri, Cammu Keşmir'de, insan hakları ihlalleri büyük bir artış göstermiştir. Bölgenin özel statüsü iptal edilmeden ve dış dünya ile tüm bağlantıları kesilmeden önce, buraya yeniden asker sevk edilmiş ve bölge dünyada en fazla askerileştirilmiş yer haline getirilmiştir."
Çavuşoğlu, bölgede sıkı yönetimin 5 Ağustos'tan bu yana sürdüğünü, burada yaşayan 8 milyon insanın dış dünya ile tüm iletişiminin kesildiğini, internet ve cep telefonunun kullanılamadığını belirterek, "İnsanlar evlerine hapsedildiği için hastanelere, ilaca ve gıdaya erişimleri engellenmiştir. Okullar ve iş yerleri hala kapalı durumdadır. Her zaman olduğu gibi çocuklar, yaşlılar ve kadınlar bu kısıtlamaların en büyük mağduru durumundadır. Sokağa çıkma, barışçıl toplantı ve gösteri hakkı ile dini hürriyetler askıya alınmıştır. Kurban Bayramı'nın dini geleneklere uygun olarak kutlanmasının engellenmesi de bunlar arasındadır." açıklamasında bulundu.
BM İnsan Hakları Konseyinde aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 50'den fazla ülkenin 10 Eylül 2019'da, Keşmir'deki insan hakları ihlallerine ilişkin kaygılarını yansıtan ortak bir bildiriye imza attığının altını çizen Çavuşoğlu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, 6'dan fazla BM özel raportörü, İslam İşbirliği Teşkilatı ve çok sayıda bağımsız insan hakları kuruluşunun da Cammu Keşmir'deki insan hakları ihlallerine ilişkin kaygıları aktardığını belirtti.
Cammu Keşmir'deki kaygıları paylaştığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Hindistan hükümetine, Cammu Keşmir'deki insan hakları ihlallerinin bir an önce sonlandırılması için çağrıda bulunuyorum." ifadesine yer verdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com